Dn —— — m e > Sanepne Pp eni Biriminden üne (Hususi muha - is, in ölmez “D, 5 ew > nakledildi. iki halde e 1 lerinden, olan P andre ra 'aul Meo- 0UX yaz- iç sahne“ | Teniy bul z Pariste ealenin, unan R şarkıcısı us de de “Dorville,, me gibi Yorum Jr var. Yanide- i, film muvaf- a Dayı Mi m A HABERLER TJİKLEF O ayal yeride Si ibni yeni ty Son stüdyo- a Paramun- sene Fran- Kii) Na a M se, ye e almacaktır, Vacakiz le Pierre, Blanchar Ke a” Mari ir Kimi Yapılıyor, e işti, Bel Belçika seyahat aa deği, Köy evinde tavuklarına, kollarını yel rm gibi çevirerek yem “toyu, bizim “İstan - | sunun askerleri zannederek otla- aş almış.! zaklaşırken çobanlar avazları çık- ro- | da İsi) a i berlere nazaran | te Türke hakaret eden bu film burada oynamamalıdır! veriyor Burada benden daha iyi bildi- gözüme ve kula- | ayrıca düşündüklerimi ilâve edeceğim: 1 — Don Kişot düşman ordu - yan koyunları kılıçtan geçirip w- tığı kadar bağırıyorlar: — Hımzır haydut! Türk! 2 — Vak'anm bundan tam Arte oler uyor. İkinci dere-! 4 — S asır geçmiş olmasına rağ- ve! men “Don Kişot, un damadının | Kişot,, roman amatörlerini mem- | nispeten | saçları son moda kesilmiş, gözün- | nun etmemiştir. Halbuki “Don Ki- de de bağ gözlükler var. 3 — Umumiyetle filmde mü-| | için lâzım olan kâlemeler bugünün dilile cereyan Don Kişot'u yapanlar öğrensinler amelesi gibi “Patron,, diye iğie| 4 — “ Chaliopine'in Fransız - cası anlaşılmıyacak kadar O fena- dır. Bundan başka bütün filmin |. ses zaptı iyi yapılmamıştır. Bunun gibi oldukça büyük gaf- | lara mukabil film fotoğraf tara- fından çok kazanıyor. “Nikola Farkaş, G. W. Pabst;;,, ım “Don Kişot, una kolay kolay unutulmıyacak san'atla dolu canlı tablolar koymuş. Meselâ çılgın| kahramanın yeldeğirmeninin ka- natlarile mücadele kadar bilgiçlikle çekmiş. “Türk,, sözünün tahkir yerin- de sarfedilmesini bir türlü unula» |, mıyorum. “Don Kişot,, un senar- yosunu ve dialoglarını yazanlar kendilerini hâlâ “Miguel Servan - tes,, in devrinde (mi sanıyorlar... O devirde yaşayan ahmak şöval « yeler gibi hâlâ Türkü tanımıyorlar mı? Böyle beynelmilel (o bir eserde bu gafm yeri var mı? oGörüyo- rum ki sualler uzayacak. Asıl me- sele bu filmi Türkiyede göstermek için alanların o kelimeyi Türkiye hudutlarma girmeden yok etme- leri icap ettiğidir. Hattâ bana ka: lırsa bu film aklı başında hiç bir Türk film şirketi tarafından satın alınmamalıdır, “Atlantit,, le masalları sinema - ya nakletmeğe başlıyan Pabst bu son eserile epey gerilemiş bulu- nuyor. “Don Kişot,; ta “Dilenci - ler operası,, ve yahut “Garp cep- hesi 1918,, nin bir sahnesini (Oha tırlatacak bir hiciv veya (o realişm yok! Eser çok ciddi ve Don Kişot igüel Cervan-| ginizde şüphe etmediğim o meş-| vari sinemaya alınmış. Bu cihet- iz Kişot,, u At- | hur masalı tekrar edecek değilim. tarafından sinema | Hayır. Evvelâ Maryosunu şim - | ğrma çarpan filmin bazı sahnele - |lexandre Arnoux yi işlerinde mu- en kredili ! rini anlatacağım. Sonra ten vazır sahne “Pasbt,, 1, senar - yoyu yazanlar Paul Morand ve A- vaffak olduklarından dolayı teb - | rik ederiz. Fedor Chaliapine müşkül ro- lünde çabalıyor. Bazı sahneler-| de muvaffak ta olmuyor ( değil. Fakat filmde en ziyade (takdire lâyık şüphesiz Aptal ayni zaman - da harıs Sancho Pansayi oynayan “Dorville,, dir. Hülâsa “Don Kişot,, filmi “Don | şot,, ne güzel satirik, eğlenceli bir film olabilirdi? “Don Kişot,, a fazla o ciddilik rın kendinde topla. ediyor. Hattâ aptal Sancho Pan-| yakışmıyor! e efendisini bugünün — A. mii * Paramuntun Fransız stüdyo - larında çevirdiği filmlerden yakm zamanda çıkacak olanlar şunlar - Programını ilân «İdır: Bir Reveyon Gecesi, Simon, İş- Böşle! Vakitsiz Baba ve Eris Su riyede menne - perdu et rethouv. * # “ — İngiliz (omuharriri “H.G. Wells,, in romanından naklen çe- kilen “Doktor Moro adası,, şimdi Parisin üç mühim sineması olan “Opera,, o “Bonaparte, ve “Agu- culteuis,, de birden gösterilmekte- dir. Bu filmin başlıca kadın ro- lünü kaplan kadın ismini kazan - mış K. Bruk oynamaktadır. tir. — Geçen gün Paris muhabiri- miz Ufanın Paris (o acentesinden çıkarken genç bir adama çarpmış- Kim imiş biliyor musunuz? Prejean değil mi. Sormuş: — Nasılsınız Mösyö Prejean? Onlara doğru ilerliyen iki genç kadını göstererek: — Şunlardan başımı kurtarmak için acente müdürünü ziyaret «e deceğim. Dedi. Yarım saattir ne- reye gitsem arkamdan geliyorlar. Dünya tersine mi döndü aca - ». — Kaliforniyadaki toprak sal- lantısı Paramunt ses mühendisleri tarafından zaptedilmiştir. sahnesini ne| | Perihan hanım ile Esat Bey numara yaparken büyük bir musiki cemiyeti vardır, Geçen hafta bu cemiyetin her haf- ta azalarına ve yardımcı azaları - na verdiği danslı çaya gittim. zalarının teşkil ettikleri orkestro ile güzel bir konser verildi, sonra dans basladı. Dans arasında bir de, numara yapıldı. Ben, burada bu “numara,, dan bahsedeceğim. Numarayı Perihan (Hanımla Esat Bey yapmaktadır. Esat Beyi, bütün okuyucularımız tanırlar. Vaktile (Tanin) gazetesinde (Bir Türk gencinin hatıratı) ismi al- tında inkılâp harbinde yaptıkları- nı anlatmıştı. Ayni zamandada boks ve birçok sporlarla uğraşan Esat Bey, son zamanlarda Akro- batik dans numaraları yapmıya, memleketin bu vadide de bir çok artistlere ihtiyacı olduğunu göre - rek, kadın artist yetiştirmek üzere çalışmıya başlamıştır. İşte Peri- ban Hanım onunhem talebesi, Beyoğlunda, Bursa sokağında| Danstan evvel evvelâ cemiyet a -| ğ li e ki Türk Artisti hem de beraber oynadığı ilk ka - dın artisttir. Numaralarını seyrettikten son» ra, dostum da olan, Esat Beyle gö- rüştüm. Perihan Hanımı takdim ederken: — Daha, dedi, bir buçuk aylık bir artsit. Hayret ettim. Perihan Hanım vakıâ, olgun artistlerin hareketle- rindeki emniyete sahip olmamak» la beraber, hele bir zamanlar or- ta Avrupadan buraya ihracat 'ma- İr gibi gönderilen ve son küçük san'atlar kanunu neticesinde önü alınabilen artist kadmlar nazarı itibara alınırsa, bana, bir iki se - nelik sahne mazisi olan bir artist gibi görünmüştü. Perihan hanım henüz pek genç tir. Fakat bütün kalbiyle çalışmak- tadır, böyle devam ettiği takdirde pek çabuk bir zamanda muvaf - ban fak mika mr şüphe etmiyo - Marlene Dietrich yeni bir rekor kırdı Paramuntun bu kıymetli artis» ti son filmi “Şarkıların şarkısı,, nda 26 defa tuvalet değiştirmiş - tir. Bütün bu roplar 1907 mode lindedir. Holivut ve sahne koyu- cuları neler görmek istemiyorlar ? “Yack Oakic, i silindir şapka ile, “Maurice Chevalier,, yi Mek- sikalı kıyafette. “Carol Lowbard,, i ev tuvale- tiyle, “Richard Srlen,, i eldivensiz. “Miriam (Hopkins, i bisiklet üstünde, Menedilen bir film Fritz Laug'un “doktor Mabüz- ün vasiyetnamesi,, filmi Almanya- da yasak edilmiştir. | Joan Crawford ile Clark Gable “Satılık aşk,, filminde