7 Mayıs 1933 Tarihli Vakit Gazetesi Sayfa 6

7 Mayıs 1933 tarihli Vakit Gazetesi Sayfa 6
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

— 6— VAKIT 7 Mayıs 1933 Seyyar Terbiye Sergisinde : :6 stepin atsız kahramanları On gündür stepte adım, adım ilerliyoruz, metre, metre yükseli- yoruz. Orta Anadolu stepi bir bakım- dan hâlâ, Aslıhanı arayan Kere» min at nallarından kalan izleri taşrmaktadır. Öyle (o sanıyorum ki, buruşuk yüzlü, dalgalı Orta A- nadolu toprağında ince, kıvrıla, kıvrıla dağ yamaçlarmı, ( belleri saran büyük ot çemenlerinde Ke- reme rast gelivereceğim. Susuz- luktan çatlıyan bir dudak gibi yarıklarını bulutlara açanbua- ğaçsız ve cılız otlu yaylada hâlâ eski kervan yollarının izini taşı- yan nal izleri var. Sanki Aslıhan şimdi Yıldızdağının eteklerinden © bir bahar rüzgârı gibi geçecek.. ci lir eyy? ovaya Bazan keskin bir fırtma, oÇamlı belden kopup gelen ( deli rüzgâr yaylada bir kır serdarı gibi dola- şıyor. Vagonun ocamlarındaki o- ğultuyu Köroğlunun sesini dinler gibi ürpertile karşılıyorum. Bozkırm rüzgârı deli, fakat yüksekten dağdan esen sert, ol gun bir rüzgâr. Katıksız, olduğu gibi görünen kuvvet (güzel ol- maktan ziyade heybetli. Orta A- nadolunun halk san'atine verdi- ği yüksek kıymetleri şimdi daha iyi anlıyabiliyorum. Halk niçin Keremi seviyor, halk niçin köroğ- Tunu dilinden düşür müyor? Kerem ; stepte haüssılanm '4 kendisidir. Daüssıla Overmiyen melânkolisiz step nerede? . Köroğlu Orta Anadolu yaylâ- larınm sıfıra bin beş yüz metre gibi inen sesi- dik, yalçın “yaylânın kuş bakışı görüşüdür. Orta Anadolu yaylâsını, Kızıl © Olrmağı tanımıyan Ferhatla Şiri - | k | li “ni anlamıyacaktır.On gündür Kızıl “lrmağı kâh sağımda, kâh solum- “da görüyorum. Kâh Kızıl Irma- "ğın evsiz bir küçük kolu bizi an - sızın sarıveriyor.. © Kızıl Irmak elinde sırt, sırta vermiş, külünğü Kızıl Irmağa | karşı Karadenizi kapayan dağları delen bir ferhattır. “On gündür bu ferhadın nasıl © tirarla Karadenize doğru koştuğu- onu; nasıl tükenmiyen bir aşkla ç taşları yonttuğunu görüyorum. >.“ Hâlâ, Kerem buradan şimdi p geçti, İ ; r i i sesi kula” Hâlâ, köroğlunun © Oğumda. Hâlâ, Ferhat Şirini arıyor de - dirten bozkır eski . yeni bir canla çalkalanıyor. Ger- © çi evler hâlâ kerpiçten, köylüler boz eşeklerinin sırtında dar pa- tikalardan yavaş, yavaş ilerliyor. ! idi, düşmanı gözetle,, Kağnı sesi bir melânkoli ve yürü- yen bir devrişin şarkısı gibi ku- laklara çarpıyor. Orta Anadolu susuz, ve ağaç- “sız, fakat yar yer vahalar, stepte © biribirinin ayni olan manzaralar içinde göze tuhaf görünen yeni- k nin ayak izlerini, çapasının do- kunduğu yerleri, yeninin işlediği yep yeni ruhları görüyorsunuz. Kerpiç evler, ocağında tezek İç Anadoluda © geçen gün- lerim sondajsız yeni (o bir maden bulan maden mühendisinin hayre- tine benziyen keşiflerle dolu. Bir gün sessiz, mütevazı, kah- ramanlığa kanıksamış, harikayi alın terini siler gibi (tabii bulan yiğite, bir gün idealist bir köy dekor içinde | Şarkışla : 3 Mayıs hocasına, bir gün genç ile eski nahiyeyi yep yeni, plânlı bir köy haline koyan genç nahiye müdürüne ras: geliyorsunuz. .. Stepin güneşi birden kaybolu - yor. Güneşin denizlerde batışı o- vaların düz ufkunda eriyişi step akşamlarında görülmez güneş ba - tar, karanlık dört tarafı dağlar - la çevrilmiş stepi birden bastırır. Onun için kırlardan köy evlerine rası verir. Bu zamanda stepin ihtiyarlarını, tarlada çalışanları - ni görebilirsiniz. Sürü, sürü yayalar, takım, ta - kım inek kafileleri, ve tek tek e « şeklerinin sırtına yaslanarak çu” buklarını tüttüre tüttüre ilerliyen ihtiyarlar köy evlerine dönüyor - lar. İşte bir ihtiyar, boz bir eşeğin sırtımda, ayakları nerede ise ye - re değecek. Bacaklarının arasın» da upuzun bir tarla beli yavaş, yavaş ilerliyor. Eşeğin başı bizim tarafa döndü. İhtiyar eşeğini hem yürütüyor, hem soruyor: “ — Yerli malları mı niz. Bir görsek... “ — Hayır, dedim, baba biz yerli malı getirmedik — yeni fikir gelirdik, yerli düşünceler taşıyo- ruz. Ona bir cigara verdim. Ko- getirdi- nuşmaya başladık... Yolumuzun üstünde öbek, ö- bek erimiş kireç yığınları (o vardı. Bazan bir köşede bir kapı baka-| yası, «bir köşede yarı kalmış “bir | — deliği göze çarpıyordu. Bunlar nedir dedim, tek göz - lü mai cevap verdi: — Bunlar mı, hiç, bazan şu | enerjisi dır. Şimdilik Al , Holland dönüş süreksiz bir akın manza-| br. Misel Almanya. Hellapia Üzümler Ihracat durdu Fiyatlarda yüzde 20 düşkünlük var Son hafta zarfında İzmirde ü- züm piyasası düşmüştür. Bu dü! şüklük 95 20 nisbetindedir. Üzüm fiatlerinin düşüklüğüne talebin az olması sebep olmakta - dır. Verilen malümata göre, teşri- nisani ayından beri İngiliz piyasa- | sına hemen hiç satış yapılmamış - tır. Balkanlarda üzüm almamakta ve diğer bazı memleketlere ihra - cat yapılmaktadır. Çekoslovakya bu sene Yunanistan üzümlerine rağbet etmiştir. Geçenlerde ölen Büyükada ima- İmamın ölümü Ceset Çıkarıldı, yara Ole izi yok mı Ali Efendinin bir cinayete kur- ban gittiği şeklinde müddet umu- miliğe ve bazı gazetelere gönderi- len “Şükrü,, imzalı mektuptan ve yapılan tahkikattan bahsetmiştik. Bir buçuk ay evvel müddei umu- miliğe gelen böyle bir mektup üze- rine, müddei umumilik tahkikat yapmış, mektubu gönderenin kim olduğu anlaşılamadığı gibi, cina - yet iddiasını teyit edecek bir delil de elde edilememişti. Son günler- de gazeteler de ayni maalde mek- tuplar gönderilince, müddei urgu- milik bir kere daha tahkikat yap- mış, son mekfuplrada şahit olarak isimleri kaydolunan kimseleri, bu İleşmesi munis Bizde ve dünyada . Keyif Verici Zehirler Kaçakçılığı — rr Kaçakçılar zeki ve zengin adamla! Dostlarının elinde nüfuzlular va Zabıtayi en çok yoran iş, hile- ilerin her türlüsüne müracaat e- den, akla gelmiyecek her vasıta- İ dan istifade eden kaçakçıları ta-! kip etmektir. Kaçakçılar zabıta - nm gözünden kaçmak, zabıtanın yoluna her şeyi koymak için elle- rinden her geleni yapmakta ve bir çok defalar zabıtayi lar. Russel Paşa bu noktayi mev- zuu bahsederken şurları söylü- | yor: “ Dünyanın her (o tarafındaki zabıta kuvvetleri mücrimlerle mü- cadele etmek ister. Onun için iş bize, yani zabıtaya bırakılmış ol- saydi, biz onları hemen yakalar ve itirafa sevkederiz. Fakat işi- mizde serbest değiliz. Kanunlar, beynelmilel | kaytlar, bitibirin: tutmıyan muahedeler, ellerimizi bağlıyor, mücrimleri iade ve tes - lim muahedelerinin bulunması bir şok müşkülât vücuda getiriyor. “ Onun için şayet uyuşturucu maddeler kaçakçıları bazan bize güler, bazan bizi esir ederek eğ- İenirlerse hayret etmemeli. “Keyif verici zehirler kaçakçı- ları zeki, zengin adamlardır. Pa- ra ile dost edinebilmektedirler ve bu dostlar arasında MESİ da bulunmaktadır.» “ Uyusturucu maddeler ticare- tinin imhası için devletlerin bir- lâzımdır. Halbuki bazı pi dere coşar, gelir bu ker- arada “Seyrisefain,, kaptanların - | | devletlerin kanunları bu madde - piç evleri basar. Bundan dört sene evvel de coştu bütün evleri alt üst etti. Dere bu, 50 ev böy- le su altında kaldı, çoluk, çocuk bir hafta kadar ağaçlarda tünedi- ler. Biraz mal suya gitti, birkaç çocuğu su beşiği ile beraber aldı. Bizim kül döken (*) torunum da boğuldular... İhtiyar faciayi tüyleri ürperme- den söylüyordu. Bir cigara daha yaktık, sor- dum: “ — Baba, dedim, askerlik et- tin mi? *“ — Ettim, dedi, gözümün bi- rini de Galiçyada yetirdim.. “ — Nasıl oldu? “ — Yetti işte, niydelim, kader böyleymiş... Bir gün o Galiçyada, Brasilef ordusuna karşı muhare- be ediyorduk, bir ormanlığa gir- dik. Zabit (Obana “Hadi git, de- gittim, epi ileri gidivermişim < bir de baktım ki kâfirler ardıma limde telefon Oo vardı. Bir ağaca tırmandım saklandım. Kara bu- lut gibi düşman geldi. Ben zabi- te telefonla mesafe verdim, orma- nı hallac pamuğu gibi attık... Bo- zuldular.. Zabit bana artık gel de- di, ben de efendinin yanına tez varayım dedim, daldan dala at- ladım. İşte ozaman ne olduysa oldu gözüme dal batlı... Hey «&- fendi olan olmuş bunları söyleyip nideceğiz biz işe bakalım... Dedi, eşeğini sürdü. Kendini övmeyen (o susan, kahramanlığı anlatmayı bir ayıp sanan insan stepteki tiplerden biri, sanki bir düşmüşler e- | dan Mustafa Beyi dinlemiş, hepsi de öyle bir şeyden kati'yyen haber- leri olmadığını söylemislerdir. | Bundan başka, mezar açtırılmış, imam efendinin cesedi çıkarılmış, muayene edilmiş, üzerinde cebir ve şiddetle öldürüldüğünü belli ede - cek hiç bir iz görülmemiştir. Bu itibarla gerek müddei umu miliğe, gerek gazetelere “Sükrü,, imzasile mektuplar gönderen, fa - kat arandığı halde bir türlü mey - dana çıkmıyan adamın bu iddiası-! nın tamamile asılsız olduğu neti -| cesine varılmıştır. Yalnız, evvelcede yazdığımız gibi, Büyükada belediye doktoru- nun, imam efendiyi sağken mua- yene ettiği ve kendisinde kalp has- talığı bulunduğunu bildiği için, öl- dükten sonra muaycnesine lüzum görmemesi ve “kalp hastalığından öldüğüne,, dair rapor vermesi u- sulsüz olduğu noktasından, vazi - yeti, memurin mubakemat encü meninde tetkik edilmektedir. Halkevinde konferans İstanbul Halkevi reisliğinden: 8 mayıs pazartesi günü saat 18 de evimiz salonunda Dr. Fahret- tin Kerim Beyefendi tarafından (eki ve Irkş hıfzıssıhhası) mevzu- lu bir konferans verilecektir. Her- kes gelebilir. harmandan alınmış bir buğday ta- nesi... 4 (Sonu yarın) Sadri Etem (*) Burada o karı manasına- dır, leri kullanmayı menetmekle kalı- yor ve uyusturucu maddeler tica- retine cevaz veriyor. “ Cenevrede bir devletin mü- rahhası bana şu sözleri söylemiş - | ti: “ Her sers kırk elli fahişe mor- fin, eroin kullanarak geberiyar - sa bundan bize ne? Ve bu iş bizi ne diye alâkadar etsin, neden do- layi buna karşı şiddetli kanunlar yapalım!,, Keyif verici zehir kaçakçılar: bu çeşit memleketleri gayri meş- ru ticaretlerine temel olarak kul- İnsikak ve bu suretle keyif veri- ci zehirler ticaretine kat'i ve ezi- ci bir darbe indirmeğe imkin ha- sıl olmamaktadır. Halbuki bu çeşit ticareti, bey - nelmilel bir cinayet (o saymak lâ- zımdır ve bu mücrimler, insanlık düşmanı oldukları için oonların aleyhinde en şiddetli, takibat ya- pılmalıdır. Keyif verici zehirler | ticareti beynelmilel bir iştir. Ona ancak beynelmilel. kuvvetler mukavemet edebilir.,, Russel Paşa bütün bamlırı an- lattıktan sonra bu âfetin Mısırda günden güne azalmakta olduğunu ve Mısır hükümeti tarafından ya- pılan takibattan elde (edilen isti- İ fadenin Mısıra münhasır kalma- dığını, bilâkis bircok memleket- lerin bundan müstefit o olduğunu izah etmektedir. Russel Paşa keyif verici zehir kaçakçılığı hususunda bütün dev - letlerin müttehit hareket etmele- rine kanidir. O kadar ki şayet bir İletiler Yana» şaşırta- | rak serbest serbest dolaşmaktadır. | tek devlet bu birlikten h lacak olursa kütün işler Çünkü kendilerine bir ilt Si kaçakçılar derhal sığ imirlar, ve yer yüzünde * 'kiler, milyonları bu adamla! | meğe başlarlar, A Russel bu münasebetle ki: “ İlyapulos çetesi her tarafında faaliyet gö İdu. Bu şebekenin mesaisi? dut yoktu. Bütün dünya 09 | sahası idi. Milli hudutlar rın nazarında o hiçti, Bun! taraftan tanıdıkları dan, diğer taraftan mub rin mahremiyeti gibi bir ve ellerinde muazzam © $e! den istifade ederek (| tical istedikleri gibi idare etmi “ Kacakçılar neler po lardı. Bunlar kâh fıçıların © saklanıyor, kâh battani çine giriyor, kâhtel ö: atlıyor, velhasıl zabıta e İ girdikleri zaman yapmad bırakmıyorladı. Koçabyiği memleketin kanunlarını b sonuna kadar tetkik ederek. rine yarıyacak her noktayi * bulmal*a ve bunlardan | bir maharetle istifade etmekiğ| Ter... Russel Haşa bu izahat ile tceye varıyor: “Keyif verici zehirler, bf milel bir mukavemete (uğ! ve azami cezalarla karşılan” ilelebet devam edip (gid Bu ticarete karşı gelmek i tün devletlerin birleşmesi dır.,, di SON Altın madenleri Mi. Mütehass Dün geldi, birsff kalacak Iktısat vekâleti tarafınd madenlerimiz üzerinde yapması için çağrılan i mütehassıs Mr. Van Si sabahki semplon ekspresile bula gelmiş, akşamki trenle vaya gitmiştir. Mütehassı$ da, İktisat vekâleti namın3 ofisi memurlarından Ahmet ği tarafından karşılanmıştır # Mr. Van Sinclen dün” ham lasaca demiştir” “— Türkiyede hir zl la kalacağım. Burada me madenleri hakkında ŞİM raflı bir fikrim yok, b harıtalar üzerinden Öl de rimden ibaretir, Anki ş vekâletile temas eder€ hakkında talimat aldıkta” gi derhal işe başlıyacal ge muhtelif yamtakaları tetkikler yapacağım. » i Mütehassısla birlikte. refakata memur edilen: 8 fisi raportörlerinden Ankaraya gitmiştir.

Bu sayıdan diğer sayfalar: