; ; ; meme © — 8— VAKIT 1 Mayıs1933 Harikulâde Aşk ve Macera Romanı Ve ilâve etti: — Sadece dünyanın en zengini değil, ayni zamanda da en âlim, en mütefekkir ve en dâhi şahsiye- nin evindesin. Şoför, sol eliyle gözlerini Oka - lar yapar gibi, hatıralarını tesbite uğrakşıyor, mırıldanıyordu. — Dur bakalım.. Evvelâ... Mey- | hane... Sonra... Ha.. hatırladım.. Polis.. Luiz ayağa kalkmış, yanına gel- mişti: — Evet, dedi, polis. Sayenizde kurtulduk. Şoför aptal aptal tekrar etti “sayemde... Sayemde.. Sonra, göz lerini açarak genç kıza bakmıya başladı. Alnı çizgiler içinde idi, aklını toparlıyabilmek için büyük bir cehit sarfettiği belli oluyordu. Luiz ona yardım etti: — Dün akşamı hatırlayınız. İs- tanbulda... Hürriyet tepesine gi - derken memurlar... Siz bize yar - dım ettiğiniz ve.... | Şoförün birdenbire yüzü gülmi- ye başlamıştı. Birdenbire doğrul - du, etrafındakilere neşe dolu göz- ! lerle bakarak: — Tamam, Hatırladım.. Fakat birdenbire sustu. Omuz - dedi, hatırladım.. | Fakat tam çıkacakları | Şoför tekrar tereddüt etti. Ve: patmış, sağ eliyle bir takım sayı -' Içık der gibi başını geriyüc atarak Ky No, 45 Nakleden - fa. — — —— —Haydi,dedi, gel benimle be - raber.. esnada, ihtiyar sordu: — İsminiz nedir? — Ben de unuttum. Demekle iktifa etti. İhtiyar müstehzi ve acı bir ses - le: — Bizden korkuyor musunuz yoksa? Diye sordu. Şoför, başını eğ - mişti. Bir müdet öylece düşündü, sonra, saçlarını geriye ataşan şid- detli bir hareketile ve “alnım a - doğruldu, mrıldandı: — Korku mu? çoktandır bu his- hissi bile unuttum, nasıl olur da is- | mimi hatırlarım... Maamafih, size ismimi... Cümlesini bitirmedi. Derin bir mücadele içinde olduğu halinden belli idi. Nihayet kararını vermiş bir halde: — Farzediniz ki, dedi, ismim Mehmet Ağadır. Sarı çizmeli Meh met Ağa... ».. 4 Fransızca kâtibi, burnu nerede ise çenesine değecek kadar muş - mulalaşmış bir ihtiyardı. Üzerin - de, artık rengi yeşil olmıya yüz ları düştü, boğuk bir sesle: ğ — Allah aşkma, dedi, beni ka- çırmak için bir şeyler yapınız... Çünkü... Çünkü iki memur indir - diğimi de hatırlıyorum... Suat, gülerek onu teselli etti: — Korkma, dedi. Burada oem niyet allındasşın, hem burası Tür - kiye hudutları içinde değildir. Şoför şaşırmıştı, sordu: — Neresi burası öyle ise.. İbtiyar müdahale etti: — Burası, kimsenin gelip sizi a- ramıyacağı bir yerdir. Bizimle be- raber kalacaksınız. Size bir iş ve- teceğim... Okuma, yazmanız var mı? — Evet. — Ecnebi bir lisan filân biliyor musunuz? Şoför omuzlarını silkti. Gözle - rinde derin bir hüzün göründü, Maamafih alaycı bir sesle: — Bildik ne olacak, dedi, oku- duk ta sanki neye yaradı? Eğer aldığım diplomaları okkaya ver - seydim, üç gün Abdullah Efendi lokantasında nefsime ziyafet çe - kebilirdim.. Fakat kaç para eder.. Arkan varsa adam olursun.. Yok - sa... İrtiyar gülümsedi: — Fransızca biliyor musunuz? Şoför tereddüt etti. Fakat her halde kararını vermiş olacak ki temiz bir Fransızca ile cevap ver- di. — Bir zamanlar Fransızca ho - calığı da etmiştim. O zamana kadar kendisile belli belirsiz bir yabancı şivesile Türk - çe konuşmuş olan ihtiyar Fransız“ ca olarak: — Mükemmel, dedi, Fransızca ! kâtibim pek ihtiyarladı, onu teka- üde sevkedeceğim. Yerine siz ge - çersiniz. Suade döndü: — Cabuk, dedi, efendiye temiz | elbise verdiriniz, ve bir oda hazır- latınız. Sonra da vazifesine dair| talimat veriniz. Suat, şoförü kolundan ve: l tuttu tutmuş siyah bir redingot vardı. Burnunun ucunda, bir canbazlık harikası ile duran gözlüklerinin ü- zerinden bakarak, bundan sonra sarı çizmeli Mehmet diye bahse - deceğimiz, şoför kılıklı adama an- latıyordu: — Sabahları, patron; Rumca o - ; larak, kâtibesine o geceki mesai - | sini yazdırır. Sonra ben Fransız - caya tercüme ederim. Fakat ma - demki siz Rumca sadece (şöyle böyle konuşuyor, ve yazmasını bil miyorsunu esasen Fransızca da bilen kâtibesi, size, notlarını Fran sızca anlatacak. Onun Fransızca- sı pek kuvvetli değildir Sizin Fran sızcanız, doğrusu benim kadar i - Mata Hari Millitakımvedüşünce Ss Onu yakalıyan ve kurşuna dizdiren : binbaşı Esrarengiz şifreli telgrafın mahiyeti şimdi anlaşıldı Meşhur casus (Matahari) nin! maceraları, hemen her muhit bi- lir. Bununla beraber bu casus ka- dının hayatında çok © esrarengiz noktalar kalmıştır. Son günlerde, Fransız istihbarat dairesinin ikin-| | ci şube müdürü binbaşı Lodoux nun vefatı üzerine yalnız Mata Hariyi değil, daha başka bir ta - kım mühim casusların hayatını örten esrar perdesini yırtmıya im» kân hâsıl oldu. Matahariyi tuzağa düşüren zat binbaşı Lodoux ile ingiliz mes - lektaşı amiral Sir Reginald Hali- dır. Binbaşı Lodouxnun Matahari aleyhinde topladığı delâil, bu ka- dmın kurşuna dizilmesine saik ol- muştur. Matahari ile Lodoux 1916 da tanışmışlar, güzel ve cazip rakka- se Lodouxya müracaat (ederek Fransa hükümeti tarafından ken- disine bir milyon frank verildiği takdirde Berline giderek Almanya veliahtını iğfal edeceğini söyle - miş, Lodoux bunun üzerine temi- nat istemiş ve: — Veliahtı görebileceğinize da- ir teminat veerbilir misiniz? de - — Veliaht daha evvel de benim miş, o da şu cevabı vermişti: ayaklarıma kapanmıştır. Bunu tek rarlamak mümkündür! demişti, Ladoüx ile Mâtahari bu şekilde konuşuyorken İngiltere istihbarat dairesi şeflerinden sir Hall Mata - hari hakkında en vahim ittihamlar larla dolu olan bir dosya gönder- miş, fakat Ladoux buna rağmen, Matahariyi Almanyaya göndermi- ye razı olmuştu. Yalnız Mata Ha ri, İspanya ve İngiltere tarikile hareket edecek, ve bu suretle onu yi... Ben ki, Fransada kalmış ol- saydım, Akademi âzasından olur- | dum, bunu size söylemiye salâhi - | yettarım. Sarı çizmeli Mehmet, ihtiyarın tefahur etmesine gülümsedi, maa- mafih, büyük bir gayretle: — Teşekkür ederim Mösyö, de- di, hayatımda ilk takdiri sizden işitiyorum. kontrol altında tutmak mümkün olacaktı, Matahari, binbaşı Lodouxdan ayrılıyorken (o Fransız “binbaşısı ona şu sözleri söylemişti: — Bize hiyanet edecek olursan derhal divanıharbe sevkolunaca- ğı bil! Bir hafta geçmeden Fransız is- thbarat dairesi Almanyanın Mad- — Bir şey değil oğlum.. İşte siz, bunları Fransızca olarak ya - İ zar, hazırlarsınız. Zira, patron, | Fransızca lisanının incelikleri ve nihayetsiz mânaları ile, tetkik i - çin en müşait bir lisan olduğuna | kanidir. — Hakkı da var doğrusu. (Devamı var) İdamdan kurtuldu Karakovi, 30 (A.A) — 1931 Kânunuevvelde âşıkı mühendis Zaremba'nın kızını Lwow civarın» da kâin bir köşkte öldürmüş ol - makla müttehem Rita Gorgon, 8 sene hapse mahküm edilmiştir. Jüri, kendisinin bu cinayetin faili olduğunu ve fakat ruhi bir a- sabiyet içinde ika etmiş bulundu- ğunu kabul etmiştir. Rita Gorgon, geçen sene Lwow mahkemesi (tarafından idama mahküm edilmişti. Karar, istinaf mahkemösi tarafından nakzedil - miş ve dava Krakovi cinayet mah- kemesine sevkedilmişti. rit sefiri tarafından telsizle gön- derilen bir telgrafını ele geçirmiş, Mataharinin müttefikler aleyhin - de çalıştığı sabit olmuş, rakkase iki ay sonra tevkif edilerek kur - şuna dizilmişti. Fransız casuslarının en çök mu vaffak olanlarından biri o sayılan Marta, Ladouxun en kiymetli yar- dımcılarından biri idi. Şimdiki is- mi Mister Crompton olan Marta, Almanların Fasta bir isyan çıkar- mak için hazırladıkları plânı elde etmiş ve bu sayede plân suya düş- müştü, İlkönce Fransız sansör daire - sinde çalışan sonra istihbarat dai - resine geçen Lodoux bir aralık divanıharbe de © sevkolunmuştu. Fakat onun divanıharbe niçin sev- kolunduğu bir sır olarak kalmış ve kendisi taltif edilerek beraet kazanmıştır. Fakat onun esraren- giz bir şifreyi kaybetiği için tev - kif olunduğu anlaşılyor. Bu sifreli telgrafta şunlar ya - zılıydı: “Bütün şeraitimiz kabul edil - ME Dün Istanbulsporla yapılan m hayli heyecanlı oldu e Yün A RM EE PECE e A ler Mİ © Millt takım kadrosuna dahil gençlerden bir 9“İ Üç gün sonra Sofyaya hareket | yetile uğraşıp duruyordu" edecek oaln milli takım kadrosu: | en iyi oyuncuları Selâhs“ ki na dahil oyuncular dün de bir ha-| kip tarafın merkez m 0 a bay, Mi, zırlık maçı yaptılar. Bu maç İs-| vermelerine rağmen İsta” tanbul Sporla yapıldı. Fakat doğ-| cidden nefis bir maç Y# rusunu söylemek lâzım gelirse se- | fakat on beşinci dakiksd? yircileri memnun eden takım mil-| haddinin güzel bir şütü Ni takımdan daha çok İstanbul! çelebilen İstanbul spo spor takımı oldu. Milli takım şöyle kurulmuştu: Sadri « Hüsnü, Yaşar, - Fikret, Nihat, Süleyman - Eşref, Selâhad- din, Hakkı, Niyazi. Görüldüğü üzere Fikret sol ha- fa alınmıştı. Selâhaddin (İstan - bul spor) merkez muhacim oyni- yordu. Zeki Bey de maçın hakem- liğini yapıyordu. İstanbul spor takımının korulma şekli de şuydu: ... ww «5 Lütfi - Semih, o Sabih - Halit, Hasan, Aziz - Tevfik, Fahri, Or- han, Nihat, Reşat. Maç sıkı ve oldukça seri başla dı. Başlangıçta milli takım daha atılgan, daha hareketli görünü- yordu. Hakkının hemen daima rakip oyuncuların önüne düşen paslârma rağmen Niyazinin, Se- lâhaddinin, Eşrefin ileri oyunları sayesinde muhacim hattı seri iniş ler yapabiliyordu. Fikretin sol ha- fa alınması iyi olmuştu. Kafası ile *de, * Selm "| Sicak | “ti vek topu Niyaziye kadar ati lede Niyazi güzel bir mahareti bir kaleye sokuverdi. İki tar Baş vi vaziyete girmişlerdi. Fi 0 eni) di milli takım daha ağ : du. Beş dakika sonra Ni Oğuş zel bir pasını Hakkı uzak : Mü, den durdutmadan istanbi! 7 kalesine yolladı. Milli tal sayısını da kazanmıştı. © 4 bu kadar. “ #EE FP rs ğ Ikinci devrede Niyazinif oi Muhteşem, Süleymanın 1“ Feyzi takıma Sms a milli takım bu devrede | * dövredeki kadar mv&fiiiğ madı. Bazı oyuncuların yun neticesinde hayli yor". # görülüyordu. Anlaşaman? fazlalaşmıştı. Bununla “W maç tam bir muvazene reyan ediyor, topun 8Y”' içinde bir kaleden ö! f görülüyordu. İstanbul spo” SE RMZE GE İFİİ le ayaklarının maharetini birleştiren ! faası bu anlarda bilse vi bu genç Şeref ve bilhassa Eşref ile ilk dakikalardan itibaren mü- kemmel bir anlaşma teminine mu- vaffak oldu. Hüsnüiyi bir gü- nünde değildi. Esasen Yaşarla be- raber oynayamadıkları daha ev- velki maçlarda da anlaşılmıştı. Falsolu vuruşlar yapıyor, fakat| ziyette olmadığı bir ker? W süratle dönmesini. bildiği için bu| barüz etmiş bulunmakti kusurlarını kapatabiliyordu. Devrenin daha beşinci dakika: | sından çıktığı için 259 sında İstanbul sporlular bir sayı kazandıkları için milli takım bu sayıyı çıkarmak için bütün kabili- amana ananas satana di. Svag, Sinsinatide son derece emin bir alman © bankasındadır. Zat ile arkadaşları o için on mil- yon dolar lâzım. Verdunun suku» tu üzerine derhal harekete geçe - ceğiz.,, Telgraf şu sözlerle biityordu: “Her şey hazır olduktan sonra kızıl bayrağı çekeceğiz!,, Fransa istihbaratı bu telgrafa pek büyük ehemmiyet veriyordu. Lodoux'nun bunu zayi (oetmesi yüzünden divanıharbe sevki üze - rine, diyana, bu telgrafı evrak ara- | İ amda yakmış olacağını ispat et - | | miş, fakat telgrafın fotoğraflarını çıkarttığını göstermiş ve beraet et- | miyeceğine dair kendi mişti, yerinde Ma / mekte temayüz ediyor Rg. spor muhacimlerinin dah* “4 ne yı fırsatı kaçırdıkları bu” Lİ nuna kadar böylece devi” Ni g8 “ Yağ, Dün milli takımımızın 9” tl yi, Die kat mesele artık münak#$”, rl any E hacet yoktur. Şimdi milli takımın mümkü9 en iyi şekilde kurulmasi?” gençlerimizin talili, © fedakâr bir maç yapmıİ*. fak olabilmelerini t baret olacaktır. Yarın! Ça Son Taksim maçi o bıraktığı intibaa bakars vi gidemediği takdirde mili şöyle kurulmasının 0 ” lacağına kanaat getiri mi yoruz: ia Sadri « Samih, Hürü ŞE man, Nihat, Fikret - li haddin, Zeki, Şeref, ... Dün İzmirden be! Lütfi Bey gelmemiş va haber de alınamamış””