Yaktın Büyük momanı Tefrika X: 23 © KİMSESİZ ! Mayın 1933 Bp rp içinde takallüs et “İ Yokay bu sıtırabı manevi miy- lamak, maddi miydi?. Bunu an Beyin, müşküldü. Bu da Muhsin Sirri idi, saniye gözlerini kapadı ve "ediyim kızın gayri ihtiyari ge e Faj farketmiş gibi, gene aç- NK kı kelimelerle konuştu: iyi dinleyin... Sizden kva. Odada benimle yalnız w $u çekmecede bir cüz - Nakleden: Selâmi İzzet “Şimdi müsaade ediniz de duy- gularımı, ve arzularımı açıkça söy liyeyim. Eğer bu arzularım hoşu- nuza gitmezse, fikrimi saçma bu « lursanız, bir daha bunlardan bah- setmeyiz. Siz de unutursunuz. Bir İ şey söylemez ve susarsınız. İste - mediğinizi anlarım. Yalnız bir ri cam var. Bugüne kadar esasen çok üzdüğüm Seniha bir şey sezmesin. O üzülmesin, ona karşı olan mu- habbetinize halel gelmesin, “Arzumun ne olduğunu ânla 1 dınız değil mi?.i Sizin gibi bir; genç kıza, Ömrümde tesadüf et - mediğimi söylemiştim. Doğru. Bu: nu tekrar ediyorum Şadiye. Siz İ tu size yazılmış bir mek P var, İçine Re “çen gece yazmışlım.. Bünız, 43. o mektubu oku - H * İsityorum, ai hafif çırpınıyordu. Ya - akları kız Otağı b arıyordu, Haarretinin faziletin, güzelliğin, necabetin bir Ağ elliydi. Şadiye derhal: nümunesisiniz. Sevginin ne oldu - di. Art meyiniz... okurum, de- | ğunu anlattmız.. Şimdiye kadar Mhuz, Y. konuşmayın, yoruluyor- ihmal ettiğim kızımı bile sevmiye , Srulmak iyi değildir. başladım. Me'de penim için ne iyilik kaldı, “Aramızdaki ayrılığı biliyo * kurtar, <nalık.. Ne yapsalar beni | rum. Bizi uzun seneler biribirimiz- er ölüyorum.. den ayırıyor. Müthiş bir yat far - Beğ Bir müddet düşünür gi - | kı var. Esasen benim dilimi bağ - pla ü sonra devam elti: lıyan da bu farktır.. Siz, benim gi- Vadeğii kayacakamız değil mi?..| bi bir ihtiyara lâyık değilsiniz. öm... Öleri, mektubu bitirmemiş - “Sizi sevmeğe, ömrümde kim-! Basıp ie gim aklıma gelmedi, | seyi sevmediğim gibi sevmiye baş- Eğe, tamamlarım diyordum... | Jadığımr anlayınca, sizden uzak - laştım. Fakat sizedn uzak kalın * ca, sizin etrafınızdakileri kıskan - mıya başladım... Hatta Senihayr bile kıskanıyordum. “Geçen gece Nâsırla konuşu - yordunuz. Bütün kulak, bütün kalp, bütün zekâ kesilmiş dinli - yordunuz. O zaman öyle muazzep oldum, gönlümde öyle bir acı duy- ! dum ki her dakika bu acıya, bu “ıstıraba İahammil ademisanaği—i Medin hoşunuza gitmezse * len bir adam affedilir. | idi. Şa Me bir halde El e: Ve ka ein, dedi, mektubu Ba Sor Yeten Cevap vermedi. Çok diği siz ütü, Şuzliyanla vers Meri A emin olarak Saat sekiz. asim anladım... * hen “İşte şimdi dizlerinize kapana” d Şadiye i üz avdet etmemişti. | rak sizden müsaade istiyorum: Br- . Aralının başı ucunday- | rakınız sizi seveyim. Senihanın sade Minik değil, ayni zamanda da sahiden annesi olunuz. “Bana itimat ediniz. Görünüz ve anlamışsınızdır, ben zannedil - Baktaya, ve evin içindekilerden €goist bunak Didar gm D.İ LI M AR Yabancı sözlerin karşılıkları Kadıköy lisesi hocalarının bul- dukları karşılıklar İhtar — Kulak bükme, andır - mak. İhtilâf — Uyuşamamazlık, anlaşamamazlık. — İhtilâs — Çal- ma, aşırma, aralık © bulma. İhti- ra -—— Yaratma, < Uydurma. İhti- sar — Kısaltma. İhtisas — Derin bilgi. İhtiyaç — Yoksulluk, © ya- rar, İrade — İstek, dilek, buyrul- tu, Jera — Yapma. İrsi — Soydan kalma. İşaret — Gözetme, kasat- ma (lehçe). İrtisam — Gölzedüş- me, Kariha — Düşünme (gücü. Karine — İpucu, iz. Kasaba — Kent, balık. Kast — Kurma, koy- ma, Kasvet — Sıkıntı, gönül dar- Kefillik. Kerre — Gez. Kesafet — Koyuluk, sıklık, takluk, kalınlık, yöğünlük. Keşif — Acma, ortaya koyma, iz bulma. Uğraşma, Çekişme, didinme, ka- bir — Büyüklük, - fodulluk. Kır Pay, bölüm. İst. 47 inci mektep muallimleri- nin buldukları karşılıklar Meydanda —- Beis: Engel. İsinmbet Şinik vankton muallim. lerinin buldukları karşılıklar diği kadar fena insan değilim... Eğer benimle evlenmeğe razı o - lursanız, yalnız beni değil, Seni - bayı, Senihanızı da mes'ut edecek- siniz. Ben de sizi mes'ut etmiye çalışacağım. iştr. Daha dün ya - i me ğaMmy yakın - hi; Belli, açık — Beis: İstanbul 56 inet mektep hocaları- nın buudukları karşılıklar Konuşma — Bahusus: “Haydi Şadiye, ikimizi de mes- ut et... Benim bekliyecek zamanım da yok... Şurada kaç günlük öm- rüm kaldı.. Her geçen gün biraz Biraz duruyor i daha ihtiyarlıyorum. Yi : Di > — | Mi aşıyaca emişi. tereddüş ederek cevap | dim günler de sayılı.. Bunu bildi - —RB ğim için daha fazla sabredeme - dim, bu mektubu yazdım..,, Mektup burada bitiyordu. (Devami var) li — Beis: Engel. Istanbul birinci mektep hocala- rının buldukları karşılıklar Rahat: Dinleniş — Reca » rica: lığı. Kaza — Olacak. Kefalet —| Keşmekeş — rışıklık, Kibar — Büyük, ince. Ki- sım — Parça, bölük, (Kısmet — Bahil: Cimri — Bahis (Bahs) Sözleme — Bahusus: Bunun gibi — Baht: Yazı — Bais: Engel — Baki: (bakadan): Artık — Baki- re: Kızoğlan — Baliğ: Aklı eren — Batıl: Eski — Becayiş: Yer de-| ğiştirmek — Bedbin: Küskün — Bedel: Karşılık — Beden: Göv - de — Bedi (bedaatten) Bedihi : Bahil: Cimri — Baki: Geri kas lan — Bakire: Dokunulmamış — Baliğ: Ulaşmış — Batıl: Boş, uy- durma — Bedbin: Kötü görüş — Bedel: Karşılık para — Beden: Gövde — Bedevi: Göçebe — Be- di (bedaatten): Güzellik — Bedi- Bahil: Cimri — Bahis (bahs): Hele — Baht: Alın yazısı — Baik (baka- dan): Kalan — Bakire: Dokunul - mamış — Baliğ: Ergin — Ball : Becayiş — Bedbin: Fena görme— Bedel: Karşılık, tutar — Beden: Gövde — Bedevi: Yörük — Bedi (bedaetten): Güzel— Bedihi: Bel rücü, götürücü — Samiin: Dinli - yenler — Sebep: Ötürü, dolayı— Secde: Yere kapanma — Seher: Günönü, tan — Sicil: Kütük — Sihir: Büğü, gözbağlama — Si - per: Engel, korom — Sır: Saklı, içyüz — Sitayiş: Öğme — Sitem: Eziş — Sütun: Direk. Istanbul ? inci ilkmektep muallim- lerinin buldukları karşılıklar Nağme: Uydurulmuş ses — Na 1ş, naşı Ölü — Nasip: Pay — Ne-| fer: Tek kişi, ayrık — Nifak: İki yüzlülük, yalan, geçimsizlik — Ni met: İyilik tanrı verimi, ekmek — Nisap: Varlık — Nispet: Soy ba- ğı — Nizam: Sıra, düzen, uygun | luk — Nüsha: Elle yazılan nesne — Nutuk: Söz, lâkırdı, deme. Rahat: Dinlenme, dinleti — Reca: Yalvarma — Rüşvet: Ka - yırma akçesi — Rivayet: Ağızdan ağın söylenmiş — Rıza: Kanma | eh deme — Ruh: Yaşma özü, dö-| vüm özü — Ruhsat: Yol verici, iş buyruğu — Rükün: Destek, temel, en sağlam yer — Rüşüt: Doğru, yolda yürüyüş — Rütbe: Sıra, ba“ samak, buyruk basamağı. Mebhut: Şaşa kalmış, dona kal- mış, dalmış — Meblâğ: Akça tu - tarı — Meselâ: Söz gelişi — Met- bu: Uyulan, bağlanılan — Metin: Oturaklı, dayanıklı, sağlam — Misal: Benzer, eş, uygun — Müb- rem: Savulamaz, sağlam, sıkı — Mücadele: Atışma, çekişme — Müphem: Belirsiz — Müsmir: Ve rimli — Mütecasir: Gözü kızgın, atılgan, gözü pek. Kabahat: Suç, çirkin iş — Ka- biliyet: Beceriklilik, uyabilme — Kabul: Alma, katma, ch deme — Kabir, kabr: Ölü evi, erek, son döşek — Kader: Tanrı yazısı, a - İm yazısı — Kader, kadır: Tartıl- mış nesne, yüce basamak, değer— Kadit: Eti dökülmüş kişi, dört a- yakir — Kafile: Birlikte giden yol cular — Kafiye: Sonu uygun, bi - timi denk — Kaide: Türe, otur - mak, temel — Kamus: Sözlük, lâ- kırdılık — Kanun: Türe. Nasip: Aat, san — Lâkin: An - cak — Lânet: Kargıma — Lâfzi: Sözde — Lâubali: Senli benli, saygısız, çekinmez. — Lâzım: Ge- rek — Leh: Çıkarma — Letafet: 5 — VAKIT 1 A BALA AAA 5 Ii Z AA AAA Posarık; ılgm, salgın — Sicil: Gi- diş toplağı — Siper: Korgu — Si 45 tayiş: Öğme — Sitem: Çıkışma. Istanbul üçüncü mektep hocala- rinin buldukları karşılıklar İbüfal: Yas derneği. — ihti » mal: Belki — İhtiva: Kaplamak — Ihtiyaç: Yoksulluk — İhtiyat: © Yedek — İspat: Belirtmek — İt» © ham: Suçlandırmak . N Kahir: Ezici, öldürücü — Kail: Söyliyen, inanan — Karz: Ödünç | — Kasavet:. İç sıkıntısı, meraklan ma — Kubbe: Kümbet — Kud- ret: Güçlülük — Kur'a: Şıba (Şr | ba atmak « Kırım) va Mebhut: Afallamış, şaşmış — Meblâğ: Akçe — Misal; Örnek, benziyeni — Mübrem: Gerekli — Mücadele: Çekişme — Müphem Belirsiz — Müsmir: Atılgan. Naaş: Ölü — Nefaset: Güzel- lik — Nifak: Bozgunluk — Ni « met hak vergisi — Nisap: Pay — “ Nispet: Karşılaştırmak: Nizam — Yasa. Istanbul 5 inci mektep hocaları © © nın buldukları karşdıklar iğ Sademe — Çarpma. Saik — Kokan, iten, dürten. Samiin— | Dinliyenler. o Sebep — Bahane. i Secde — Eğilmek, yere kapan | mak, Seher — Gün ışıltısı, Ogün | ışıması. Serop — Göz aldanması. Sicil — Kütük, o Sihir— Büyü. . Siper — Korgu, engel. Sır — Giz- li, kapaklı. — Sitayiş — Dğünmek, övüş, övme, Sitem — Gücenmek. dg Sütun — Direk. Rahat — Baş dinçliği, Reca — | | Yalvarma. o Risale — Rüşvet — Yutkuntu. o Rivayet — Derler ki, diyorlar ki: Riza — Uymak, He | demek. Ruh, Ruhani, Ruhsat — Salverme, bırakma. Rükün — Te mel, dayak, Rüşt — Yetişkinlik. Rütbe — Basamak, sıra. y Nağme — Ezgi, ses. Naş — Ö- lü. Nasip — Pay. Nefaset — Gü- zellik, seçilme. Nefer — Tek kişi. Nifak — Ara bozma. Nimet , Ni- sap. Nispet — Ölçü. Nizam. Dü- | zen. Nüsha — Sayı, tane. Nutuk — Söz. İstanbul $ uc mektep muallim © lerinin buldukları karşılıklar Mebhut — Şaşkın. Meblâğ 95 Para. Meselâ — Söz gelişi. Met- bu — Bağlanan. Metin — Yazının | İncelik — Leyli: Geceli, gecelik, yatı — Liyakat: Yaraşma, gücü yetme. Mecra: Yol, su yolu — Mahi - yet: İç yüz — Mâni: Alıkoyan — Mania: Engel — Memnun: Buy - ruklu kişi — Memuriyet: Buyruk- lu kişilik — Mübalâğa: Şişirme — Mübarek: Uğurlu, kutlu. Nabız - nab: Damar atağı — Totonyadaki müsamere yatro tems$ili verilmiştir. oynamışlardır. Bu temsillerde rol alan Vecahet, lardır, Talebeleri tebrik eedriz. Alman lisesi ticaret kısmı tale- beleri tarafından dün mezun ar- kadaşları şerefine Totonya salo- nunda bir Türkçe ve Almanca ti- İstanbulun en yüksek mehafili- ne mensup; Türk, Alman ve ec- nebi bine yakın davetli huzurun- da talebeler evvelâ istiklâl marşı- nı okuyarak temsile başlamışlar, Şillerin (Vilbelm Tel) piyesini Al- manca olarak temsil etmişler, bun- dan sonra da Türkçe bir komedi hanımlarla Sacit, Behçet, u-etoin «| Muallâ hanımlarla Sacit, Behçet, Füruzan, Semih Beyler çok muvaf- fak olmuşlar ve çok alkışlanmış | ğü — Nutuk : Söz lâkırdı. Naz: Krırtma, isteksiz görmeme - Nazım: Yoluna koyan, sıralıyan, ölçülü söz yazan — Nesil: o Soy, döl — Neşe: o Sevinç — Netice: Son — Nezaket : İncelik. İbda: Ortaya çıkarma, örnek - siz iş yapma — İbra: Sıyırma, Yalvarma, isteyiş — Yalvarma, isteyiş — Rüşvet: Kandırma ak - çesi — Rivayet: Söyleyiş, ağızdan ağıza geziş — Riza: Katlanış — Rus: Dirlik özü » öz » (Esans) — Ruhani: Görünmeyen — Ruhsat: Salış, koyuverme — Rükün: Te - niel, direk, dayak — Rüşt: Doğ - ruluk, erlik çağı — Rütbe: Basa- mak, sıra, dizi, Nağme: Ezgi — Nars. Naş : Ölü gövde — Nasip: Azık düşü - mü — Nefaset: Güzelik, tatlılık — Neefr: Çeri — Nifak: Karıştır - ma, ara bozma — Nimet: Yiye - cek, içecek, iyilik, bolluk, verim— , | Nisap: Pay — Nispet: Ölçme, ben zetme, körlük — Nizam: Düzen, yerli yerinde oluş — Nüsha: Ör » nek, karalama, boyun aşkısı, bü - saltma, toparlama — İcra: Yap - ma, akıtma — İçtihat: Çalışma, ta çıkarma — İbraz: kendisinin olma, — Samiin: Dinliyenler, işidenler Sademe: Çarpma — Saik: Sür | — Sebep: Yüz, örtü— Serap: borçtan kurtarma — İcmal: Kı - yolunda didinme — İdare: Çevir- me, döndürme, geçinme — İddia gütme — İdman: Sürekli alışma, üzerinde işleme — İdrak: Anla - ma, erişme — İhale: Bir işi biri - nin üstüne birakma — İhdas: Or- Kazanma, Sadme: Çarpma, urma, patla - ma — Saik: Götüren, iten, güden özü. Misal — Örnek, (o benzek, Mübrem — Savulamiyan. Müca- dele — Atışma. Müphem — Belir. siz. Mütecasir — Pervasız. Müs- mir — Sonlu. ? Nağme — Tatlı ses. Naş — ö- lü. Nasip — Pay. Nefaset — Ya- | gızlık, Nefer — Tek. o Nifak — Gammazlık. Nimet — Varlık. Nis- bet — Ölçme. Nizam — Düze z Nüsha — Örnek. Nutuk — dı. İstanbul 10 uncu mektep muallinr lerinin buldukları karşılıklar Rahat — Dinlenme. — Rica — Yalvarma, Risale — Küçük yazı toplantısı, Rüşvet — Emeksiz kas zanç. Rivayet — Söz dolaşması. Ruh — Can, Ruhani — Cana bağ» çen. Rüşt — Kendini bilme, Rüt- be — Sıra, Rıza — Uyan. !lü. Nasip — Pay. Nefaset — İ güzel. Nefer — Kisi, o Memet Nifak — Bozgunluk. Nimet — Ti rı armağanı. ekmek, geçim, Nisap — Fazlalık. (o Nispet — İlişiklik. Nizam — Düzgünlük. oNüsha— Tane. Ntuk — Güzel söz.