EL ir“ SAR RAL ÜRLAR TAE Hugo Nayzel, artık hiç bir şeyi tesadüfe NE GL a EE İLE e ELA A masturyanın futbolcuları nasıl yetiştiriliyor ? eşhur oyuncular birer model oldular ! irakmak istemiyoruz, diyor da çalışan gençleri sistem dabilin- de yetiştirmek imkânını bulacağı- mız, şüphesizdir. Gençleri çalıştır- ma ve yetiştirme plânımızı tat- bikte karşılaştığımız başlıca güç“ lük, yersizliktir, antreneman için saha kifayetsizliğidir. Çünkü, bü- yük harpten evvel bom boş duran Viyana civarındaki bir çok müsait sahalar, şimdi binalarla kaplıdır. Fakat, bu güçlük te, bizi çaresi bulunamıyacak bir vaziyet karşr- sında daha uzun müddet bıraka- maz, Devamlı olarak yer arıyor ve bir taraftan hükümetin de yardı” mile, buluyoruz. Genç takımlarımızı, maç esna- sında görenler, şaşıp kalıyor. Bun- ların arasında, meselâ bir küçük futbolcu, tıpkı tıpkısına meşhur Şindeların oyun tekniğini tatbik e- diyor. Eğer Şindeları bir takvime benzetirsek, bu çocuğu da, bir cep takvimine benzetmek, pek yerin- de bir benzetiştir. Biri büyük, di- ğeri küçük mikyasta, O biribirinin örneği iki oyantu! - Sonra, başka bir genç te meş- bur kalecimiz Hideni tam bir mu- Vaffakıytele taklit ediyor. Bütün Ölğer gençler de, yüksek kıymet- Hi Oyuncularımızdan birini, kendi- lerine örnek olarak seçmişlerdir. 'Burilar, bir maçı o kadar ciddi bir kavrayışla, sıkı bir oynayışla ya- pryorlar, ki görenler, büyüklerin bir maçını seyrediyorlarmış gibi “| heyecanlanıyorlar! Genç oyuncuları © yetiştirmek için uğraştığımız şu zamanda, memleketimizin hakkile iftihar e- debileceği beynelmilel kıymet ve > | şöhreti haiz oyuncularımızın bu dereced z lunması, bizim yetiştirme işimizi iz. Tabii, bu Mn kolaylaştıraıyor. Yelniz bir takım i * | nazariyeleri tatbik ettirmekle, ye- tiştirme gayesine istenildiği gibi eriştirmek, imkânsız bir şey değil- ü kuvvetli se bile, hayli güçtür. Halbuki göz » Onların e rk önünde en iyi oyuncu tipleri bu- ik Yatağından emin na. | lunması, bunlarm harikulâde oy- ki » Benç oyuncuları etiştir- nayışmı gençlerin yakından gör- My pek © kadar sma mesi, başkadır. Gençlerin kuvevt- kle ua harpten li bir el tarafından idare edilme- Sin Mey eriş bugün edğil, yarın na Min bing kacak. Herkes, gü- ii bugün terin geçmesi te- bikini görmek ise, iki kat faydalır dır. Hususile, bir zaman O yüksek faaliyet gösteren ve artık futbol sahasında topa vurmaktan Vvaz- 12, Avusturya . | geçen oyuncuların, şimdi bu genç tk hi bg, östakbel Sl İeri kendileri ve henüz faaliyet iğ suretle tesadüfün ii | gösteren kıymetli futbolcu arka- kmak istemiyoruz, Bi. daşları gibi yetiştirmekle meşgul olmaları, istikbaldeki vaziyetimi- zi emniyetle tahmin için, kuvvetli diğer bir esastır. Hulâsa, Avusturya futbolculu- ğu, istikbalde de her tarafta hay- ranlık uyandıracaktır. Bu kanaati ileri sürmekle mübalâğalı tahmin- lere kapılmadığımız muhakkaktır. Bugünün faaliyeti, yarının hakika tini gösteriyor!,” ha nda ni lerinin faydası inkâr (edilemez. ha bap n içn, daha çok >» & Ayni zamanda, nazariyelerin en la ral Halbuki, bu- yüksek oyuncular tarafmdan tat- u müjdeliye- i ME futbol ta- uğr i teşekkül kle sö, fre, ö Dil e SER ve sa âde isti dı ptler yay, tikel için bü- Yakınd, futbolcular var- » böyle yüz futbol bu takımlar. çını da gördükten sonra bir hafta' sonra Sofyada yapacağımız maçın neticesi üzerinde duyduğumuz en- dişe, doğrusunu söylemek gelirse, biraz daha arttı. Milli takım Nasıl kurulmalı? Milli takımın dünkü talim ma» lâzım Bili takıma almması mevzuu gönçlerin sakatlanmaktan Bahis gekinerek biraz çekingen davrandıklarını tam bir o kabili yetle oynumadıklırmı nihayet dünkü kadro- mun eksik okluğunu o düşünsek ve bunları kabul etsek bile umumi görünüş ve ba gö- rilşe inzimam eden hususi vaziyetler biç te ümidi arttıracak ve hoşa gidecek şeyler de- ğüdi, Takımm mühacim hattı (Ni yazi, Hakkı, Zeki, Şeref, Fikret) ten mürekkep olarak kurulmuştu ve bu kuruluş hiç şüphe yok ki ek- seriyetin reyini toplayabilecek bir şekildi de.. Bununla beraber kat'- iyyen iyi işliyemediği, işliyemiye- ceği görüldü. Bunun sebebini, fut- bolü iyi anlamış olanların tamami» f le kavrayabilmiş Oolmamalarma imkân yoktur. Niyazi ile Hakkı ve Zeki, diğer taraftan Şerefle Fik- ret bir arada (o oynadıkları koca (45) dakika içinde iki kere bile adam akıllı anlaşmış görünmedi- ler. Zavallı Fikretin koca devre içinde zannediyoruz ki ayağma üç defa top geçti. Pu itibarin bütüm birusiyetleri ve ne pa- basma olursa olsun yenemediğimiz. iiyat Tarı, hisleri göz önünde tutarak © yıldızlar dan mürekkep bir muhacim hattı yerine bi- ribirile anlaşması daha kolay bir hat kur- mıya mecbur olduğumuzu bir kere duha tek- Eğer sol içte Şeref oynıyacaksa sol açık, Fikretten rarlamayi bir vazife ( biliyoruz. iyi olmamasına rağmen, Eşref olmalıdır. Buf tU- Miretie solda teşekkül edecek Feyzi, Şeref, Eşref müsellesi daba faydalı olacaktır. maçlar yapıldı ve nihayet Milli ta- kım, Vefa-Kumkapı hazırlık maçı yaptı. vat, Rasim, Feyzi, — Niyazi, Hak- kı, Zeki, Şeref, Fikret. lememesi üzerine merkez muavin- liğine Fenerbahçeden Rasim Be yin ikamesine zaruret hasıl olmuş" efaya az kalsın yeniliyordu! Istanbulspor Beylerbeyini mühim bir farkla yendi Dün dikkate değer bir varlık gösteren Vefa takımı Dün Kadıköy stadında bir çok takımile bir Milli takım kadrosu birinci dev- le şöyle kurulmuştu: Avni — Hüsnü, Füruzan — Ce Nihadin mazereti dolayısile ge- Buna mukabil Vefa takımı lik kuv- maçlarında göremediğimiz Aksi takdirde Fikretin yanma Şereften İ vetli bir kadroyla yer alıyordu. Es- başka bir oyuncuyu mesel Muzatferi #kame| ki müdafileri Halil Bey İsviçreden <tmek daha akıllıca bir iş olur. Sağ tarafa gelince bu kısmın an Yvs» laşma cihetinden 8ol taraf kadar talihi olamıyacaktır zannındayız. Çünkü bu kısmın müessirliği de ancak sağ hafta Cevat oynamak şartile Niyazi ve Muzafferin yan yana getirilmeleri suretile müm- kün olabileceği anlaşılıyor. Halbu- ki Cevadın Sofyaya gidemiyeceğil - ma ileri sürülüyor, diğer taraftan Mu- zaffer de son Milli takım maçla- rında oynamamış bulunuyor. Ce- N vat hakikaten gidemiyecekse sağ) | | hafta muhakkak Süleyman mevkii almalıdır. Haf hattının yukarıki vaziyete ) göre kurulması yani ya Cevat, Ni- hat, Feyziden yahut Süleyman, Ni- hat, Feyziden mürekkep olması lâ-X. zımdır. Dünya yüksek Müdafaa battma gelince; İzmir f den gelmesi beklenen Lütfi Beyin son vaziyetini görmüş değiliz. Gör düklerimiz bize bu hatta Samih; ve Hüsnüye yer verilmesinin en muvafık şekil olacağını anlatıyor. Ne kadar müstait olursa olsun, bir atı, yüksek utlamağa alıştırmak çok güç, çok ince bir iştir. Atı bu iş için çalıştırıp hazır larken tesadiif olunan Oo güçlüklerin sayısı yoktur. Bunları birer, birer yenerek, dünya yükseklik birineiliğini kazanmak, ber nb canım, her binlcinin kâri değildir. Zaten büna çalışanlar arasında muvaf- fak olanlar yüzde bir mispetindedir. Bilhas- 84 bu seferki Paris at müsabakalarında ol- duğu gibi, akılları hayret verici bir yülesek- lik aşarak yeni bir dünya rekoru tesis et- Kaleye gelince; buraya Avninin geçmesi lâzımdır. Çünkü bu genç fedakârlığile eksiklerini muvaffa- kıyetle kapayabiliyor. Bu bahse ikinci yazımızda tek- rar dönmek istiyoruz. A. Sırrı dönmüş ve takımında eski yerini | almıştı. Yalnız onlarında yeni merkez muavinleri Hüsnü yoktu. Kemal Halim Beyin hakemli- gile başlayan maçın birinci devre si çok güzel oynayan Vefalılarn hâkimiyeti altında başladı ve bit» ti. Milli takımın bu devredeki var ziyetini ancak bir “bocalama” keli mesile ifade edebileceğiz. Daha ilk dakikalarda merkez muavin oynayan gencin Nihadin işini görebilmekten çok uzak oldu- ğu anlaşılıverdi. Fakat henüz for- munu bulmadığı işaret edilen bu genç, eksiklerine (rağmen canla başla oynamak hususunda daşlarına güzel bir misal vermek» ten de geri kalmadı. Haf hattında arka- (Devamı 9 uncu sayfada) Parisatmüsabakalarında atlama rekoru iki santim farkla kırıldı mek mevzuu bahsolursa,. Vel an Vent is pini taşıyan bir ağır siklet Kransız “avci, atı, Comte de Castries'nin — hinişile, tam metre 3$ santimetrelik bir yüksekliği aşa» rak böyle bir reker tesis etmeğe muvaffak olmuştur, Biskra ve Montjole ML isminde | Be Frans atma mit olan meki rekor 2 İ metre 30 santimetre idi o ve senelerdenberi | karıtarınyorün. Bu Hibarla görek hayvanın, ge reker binlelsinin kazandıkları müstesna bir muvaffakıyettir.