Sayfa8. i ii VAKIT İ Nisan 1933, MISYONERLER. Harikulâde Aşk ve Macera Romanı a No.18 Kadınlara Hâkim İki haftadır Selma çiçekli daire- de mahpustur. Selma on beş gündür kapalı. Vakra istirahat cihetinden hic bir şikâyeti yok.. Yemekler fevkalâ- de.. Görünmiyen hizmetçiler dai - reyi gül gibi tutuyorlar ve kırmızı güllerin kokusu daireyi her gün taze kokulariyle dolduruyorlar.. Tuvalet odasında her zaman en güzel losiyonlar, kremler var . Burada Selma, kendini bırakıp rahat rahat yaşayabilir, fakat bül bülü altın kafese koymuşlar da ah vatanım !.. Diye ağlamış.. Sel - | ma da esir tutulmanın acısı ile bü- yük bir ıstırap çekiyor, ve tiyatro- suna, evine, sevgilisine dönmek is- tiyor. Bundan başka kendisinin ki- min tarafından kacırıldığını öğ - renmek, bilmek istiyor.. Etrafın - daki görünmiyen insanlardan teh- likelerden korkuyor, ve bu hisler, değme babayiğitin dayanamıya - cağı kadar korkunctur. Hem bir de, bu mütemadiyen, görünmiyen gözler (tarafından kontrol edilmek vaziyeti var.. Ba- zan, sırtında bu bakışın ağırlığını duyar gibi oluyor ve birdenbire donuyor.. Kimse yoktur. O zaman da boğucu, haşyet verici bir kor- ku başlıyor.. Meselâ dün akşam, pencereden denize bakarken, Selma bir şey murıldanmıya başlamıştı., Parmak- larile de demir parmaklıkla, piya- ho çalar gibi oynıyordu. Onu gö » zetliyenler, kendisinin piyano çal» dığına mı hükmetşlerdi?. Her hal- “ de öyle olacak ki, Selma, yemek yeyip te küçük oturma (odasına geldiği zaman, oraya bir piyano getirilmiş olduğunu hayretle gör- dü. Halbuki böyle ağır bir yük ge - tirildiğine dair küçük te olsa bir gürültü duymamıştı. Artistin hayreti, piyanonun ü - zerinde bir sürü notalar görünce büsbütüne arttı, Çünkü, bu nota - yener menin İstanbulsporile ikinci kü - menin en ileri takımı Eyübü gene şili için karşılaştılar. Maç çok şa- yanı dikkat oldu. Eyüpliler cidden muvaffakiyetli bir maç ya- parak birinci devreyi sayısız geçirmiye muvaffak oldular. Fa - kat ikinci devrenin başlangıcında kuvvetli rakiplerine penaltıdan bir sayı imkânı verince birinci devre- deki kadar muvaffak olamadılar. Maç sıfıra karşı iki sayı ile İstan - bulsporlular tarafından kazanıldı. İki takım arasındaki klas farkı - pı düşünenler bu netice için E - Yüp takımını alkışlamaktan ken * dilerini alamıyacaklardır, sanıyo - tuz. ŞA Diğer maçlar Dün Taksimde yapılan Hilâl — © Beylerbeyi maçı sıfıra karşı iki sa- 8“ yile Beylerbeyi, OKadıköyünde yapılan Topkapı — Anadolu ma « | tr çıda0—4 Anadolu tarafından | kazanılmıştır. n Kadıköyünde bundan başka Ir “Süleymaniye — Vefa (küçükleri karşılaşmışlar, maç O — 1 Vefa - FES. KUR KL e... İİ. e m, b nım İehine bitmiştir. Fenerbahçe| #6 B takımı Altınordu ile karşılaşmış» | “tır. Bir devre devam eden Omaç | © Fenerlilerin sıfıra karşı beş sayısi- z Te bitmiştir. Fener B. takımı ikir- ci devreye Fener birinci takrmile devam etmiştir. İstanbulspor — Beşiktaş küçük G leri macı da Beşiktaşlılar tarafın» © “dani — 2 kazanılmıştır. ların hepsi Fransızca, İtalyanca , İspanyolca romanslardan ibaretti. Ve hepsi beklenilen bir sevgiliye tahassürü ifade ediyordu. Selma gülümsedi.. Demek ken- dişine bu şarkıları söyletmek isti yorlar. Hemen piyanoya olurdu ve: Ümidini kes benden Açıklardan dolaş ta.. Şarkısını söylemeğe başladı. Fa- kat birdenbire aklma korkunç yüzlü haydutlar geldi.. Bu hatıra Selmanın dudaklarımda şarkının üst tarafını dondurdu. Kendisine göz koymuş olanlardan birisi, ya bunlardan birisi ise? Selma, kendisini görenlerin i- şitmek ihtimalini de düşünerek : — Hayır!.. Dedi, asla.. Asla.. Bir erkek sesi ona cevap ver - di: — Mademki sevişiyoruz, niçin? Selma titredi.. kimdi?, Kendisine cevap veren kimdi? Canavarlardan birisi mi?. Bütün gayretini toplıyarak bir - denbire geri döndü.. Odada kimseler yoktu. Kimse!. Selma yandaki odaya koştu. O- rada da kimse yoktu.. Yoksa, bu sesi Selma fevkalâde müteheyyiç olduğu için işidir gibi mi olmuştu? Belki de. Lâkin... Ayni $es tekrar duyuldu : — Mademki sizi seviyorum ve siz de beni seviyorsunuz, niçin bi» ribirimizin olmıyalım?. Selma bu sefer görmüştü. Na- sıl olmuştu da piyanonun yan ta- İ rafındaki hoparlörü derhal gör » memişti,. Birisi, belki (0), onun harekâtmı takip ediyordu, ve bu hoparlör vasıtasile ona cevap ve - riyordu. Ses devam etti: — Evet.. Niçin 2. Mademki sizi seviyorum ve siz de beni seviyor - sunuz ?, Artist bütün asabiyetile cevap İ verdi; — Sizi sevdiğimi ne cür'etle id: dia edebiliyorsunuz. Bu hakkı si- ze kim veriyor?. Ses, gayet sakin ve kendinden amin cevap verdi: — Ben sizin uzun zamandanbe- ri beklediğiniz değil miyim? i — Hayır, Ben kimseyi bekle - İ miyorum.. Benim sevgilim var. — Bu bir hayaldir. — Hayır hakikat.. (Kalbimde yalnız O var., İşidiyor musunz?. Yalnız O... — Niçin bu kadar şiddetle tek - rar ediyorsunuz ?, Emin değilsiniz de ondan mı? Yoksa vicdanınızın karsısında bunun o kadar doğru olmadığını mı hissediyorsunuz? . Selma susuyor.. Bu sözler kalbi ne birer ok gibi saplanmıştır.. Acr- snr duyuyor. Kalbinin gizli bir köşesinde bu sözlerin acışını du - yuyor.. Belki de hakikat bu.. Fa - kat hemen kendini toplıyor ve ce- vap veriyor: (Devamı var) Behzad'ın hayatı Darülbedayi aktörlerinden bü « yük Behzadın yirmi beşinçi yıl dö- nümü münasebetile dün İstanbul Halkevinde Refik'Ahmet Bey ta- rafmdan bir konferanş verilmiştir. Refik Ahmet Bey bu konferansın» da Behzadın hayatından, memle * ketimizdeki tiyatro vaziyetinder bahsetmiş ve Behzadım sanatını n- zun uzadıya izah etmiştir. Bu sesin sahibi | Nümayiş yapmak istiyenler (irinci sayıtadan devam) | le cemiyeti,, de bütün dünyadaki Yahudilere bir beyanname neşre » derek Yahudilerin Almanlara kar- şı barekete geçmesini bildirmiştir. İstanbulda bulunan ve henüz hangi tabiiyette oldukları anlaşı - İlamıyan Museviler de kendi ara - larında gizli bir birlik yaparak Almanlara karşı mücadeleye ka » rar vermişlerdir. Bu karar üzerine dektiloda ya- zılarak çoğaltılan ve Yahudilerin Almanlara karşı harekete geçme - lerini teşvik eden bir beyanname hazırlatmış, Perşembe günü Be - yoğlunda, Tünel başmda, Yüksek kaldırımda ve Yahudilerin çok bu- lundukları mahallerde bu beyan - nameleri dağıtmışlardır. Bu faaliyetten haberdar olan za- bıta derhal tahkikata başlamış ve faillerini ararken dün sabah za - bıtaya ikinci bir ihbar vâki olmuş - tur. Bu ihbarda da şöyle söyleniyor- du: Şehrimizde bulunan Almanlar- dan Hitler partisine mensup olan- lar da İstanbulda yekünu pek az olan Alman tabeası Musevilerin veya diğer tabealara mensup Mu- sevilerin Hitlereilere karşı bu tarz da hareket etmesini protesto et - miye karar vermişlerdir. Hitler partisine mensup olanlar Istanbulda bir cemiyet kurdukla - rı için cemiyet azası bu karar üze- rine Cuma günü sabahleyin Tünel başında toplanarak hep birlikte Alman konsoloshanesine gidecek ve Yahudilerin hareketine karşı ıcap edilen tedbirlerin alınmasını istenecektir. Zabıta ihpar üzerine faaliyete geçmiş ve İstanbulda bu” lunan Almanlardan Hitler partisi» ne mensup olduğu zannedilenler sabahleyin Galatasaray merkezine davet edilmiştir. Ihbarda Hitlerilerin Alman se- farethanesine 10 da gideceği bil- dirildiği için; Polis merkezine da- vet edilen Almanlar saat bire ka- dar karakolda kalmışlar fakat bir hâdise olmadığından evlerine gi- debilecekleri kendilerine bildiril - miştir. Hitlercilerin Alman sefaretha - nesine toplu olarak gidecekleri hakkındaki ihbardan biraz sonra da polise ikinci bir ihbar daha vu- ku bulmuştur. Bu ihbarda da İstanbulda bulu- | nan bütün Yahudilerin saat 9 da Taksim meydanmda toplanarak ve Alman konsoloshanesine gide: cekleri ve büyük bir nümayiş ya - İ pacakları bildiriliyordu. İ Zabıta bu ihba rüzerine de bazı Musevileri yakından takip etmiş İ ve her ihtimale karşı Musevilerin İ çokça bulundukları Şişhane kara- kolu ile, Tünel, Yüksek kaldırım, İstiklâl caddesi, Ayaşpaşa ve Al» man konsoloshanesi taraflarma po Tisler ikame etmek suretile ihtiyat | tedbirler almıştır. | Filhakika saat dokuza doğru! Taksim meydanında Yahudilerden | mürekkep büyük bir kalabalık gö- İ rülmüştür. Taksime gelen Yahudi ler meydanda peolişleri görünce durmamaışlardır. Öğleden sonra gene ihtiyat ted- bire deva molunmuş bu suretle İs- tanbulda Yahudilerin de Hitler - cilerin de her hansi bir hareketi - ne şiddetle mani olunmuştur. Bugün de Yahudilerin ve Al - manların ber hangi bir harekette bulunmamaları icin zabıtada ihti yat tedbir alınmıştır. 7 ei “yy yg yy i Hatta bundan habersiz gibi gö rünürler. Vatanı diğer memleket | lerden ayıran yegâne şeyin hudut lar olduğunu farzederler. Bu su retle milli varlığı manasız bir $e/ olarak göstermiye çalışırlar. Bu hususta her fırsattan istifade et tikleri bir vakıadır, İzmir kolejin ! de 1929 - 1930 senesi milli iktısat ve tasarruf haftasında talebeye kunferanslar ( verilirken müdü' muavini Vrooman da söz söyled ve yerli malı kullanmak lüzumu nu ileri sürdü, Fakat onun bahset tıği yerli malı Türkiye malı olmak tan ziyade oturulan şehir ve ci - varını mahsulü idi, Şöyle söyle diğini pek iyi “hatırlıyoruz: “İz mir ve civarında temin edeceğiniz bir mala İstanbul veya Ankarada- kini tercih etmeyiniz. Aradığınız mal İzmirde bulunmazsa en yakın bir yerde imal edileni diğerlerin: tercih ediniz!,, Bundan başka talebede vatan larını müdafaanın bile bir kaba hat olduğu kanaati hâsıl ettirilir Bu işte o kadar ileri yarılmıştı ki yemekte Türkçe konuşanlardan | toplanılan parayı talebe Tayya re cemiyetine vermek istediği hal- de mektep idaresi böyle bir hare- ketin hiç de doğru olamıyacağımı bu para tayyare cemiyetine veri Jirse harp yolunda kullanılmış ols İ cağını, bunun ise ne (kendilerini. ne de istinatgâhları olan Ameri - kadaki sulhçü kimseleri memnun etmiveceğini söyledikten sonra Hi mavetetfale veya (Hilâliahmere veril: esıni tavsiye etmişlerdi. Bu suretle memleketin gençliği mil - li mevcudiyetimiz için çalışan a ziz bir teşekkülden © soğutulmıya çalışılmıştı. Bu beynelmileleilik ve kozme* politlik propagandasmın müthiş bir surette devam ettiği inkâr edi: lemiyecek kadar aşikârdır. Mekte- bin herhangi bir talebesine sorul sa, misyonerlere karşı hususi te - veccühü olmadığı takdirde, sözle- İ rimizi tasdik edeceğinden eminir Arasıra Türk muallimlerinin irşa dile talebe buna karşı isyan eder ve mesele bir aralık © yatışır gibi görünürse de ilk fırsatta yeniden canlanmaktan geri kalmaz. Hükü- metin gümrük siyaseti gibi mü him ieraatı pek mahirane bir su: rette tenkit edildiği gibi bundan daha müthiş olarak askerlik aley hinde de bulunulur. Bu cümleden | olarak 1929 - 1930 senesinde, iç tmaiyat dersinde, muallim vekili Mrs. Maynard “gençlerin en kiy metli senelerini askerlikte geçir meleri çok teessüf o olunacak bir Müslümanları nasıl hris- tiyanettiler ve ediyorlar? Mubarrirleri; Muhittin Abdurrahman ve Mecdut Salt şeydir Bu sebepten umumi harp * ten evvel Almanyada haklı ola * sak Amerikya hicret edenler pek çoktur.,, dediğini pek iyi hatırlı « voruz. 1930 « 1931 senesinde iktr“ sat muallimi Mr. Macfarlane fır“ sat buldukça gümrükler aleyhin * de söyler, Türkiyeyi Müttehit hü * kümetierin cenubuna benzeterek Amerikanın o kısmının, gümrük aleyhtarı olduğunu, bineanelhf fikrinee Türkiyede içinde gümrük “esimlerinin muzır olduklarını ta" İmamite kaldırılmasınm doğru o * lacağını anlatır, bu işte netice iti” | barile halkın zarar gördüğünü; dolayısile memleketin fakirleş * tiğini söylerdi. Bundan başka A merikalı muallimler derslere, da ha iyi bildikleri behanesile, misal lerini daima Amerikanm © seyyi kütüphanelerinden, otomobil sa hibi amelelerinden, çok ucuz landırarak mübalâğalara sapar tar. Bu sözler bilhassa fakir, öksü ve romantik ruhlu talebe üzerin de çok büyük tesirler icra eder. Misyoner Amerikan mektebin * de çocuklara mütemadiyen koz * mopolitlik ve beynelmilelcilikter bahsedilmesine mukabil arasır9 talebe tarafından vatan ve millet heyecanmı körükliyen teşebbüsle* rin teşvike mazhar olmaları şöyle dursun, hattâ mümkün olduğu 72“ man müsaade bile edilmez; | | 1930 1931 şenesi Amerikalı * ların bu muzir faaliyetlerine kar$' | teşekkül eden Türk harsını koru *| ma cemiyeti talebe taraından u” muma verilecek hir konferansla serisi tertip etmitşi, Mevzuları şunlardı: Se 1) Namık Kemal, 2) Ziya Gök Alp Beyin Türkçülük esaslarını? bülâsası, 3) Daha ziyade (mill duygular üzerinde, mektepte tale” benin kusurları, 4) Tasarruf “© milli iktisat, 5) iktisat inkişafımı? Bunlardan ancak sonuncusu v€” rilebildi. Diğerleri için müdür Dr Reed, konferansların fazla uza * dığını ve talebenin çok alâkads" olmadığı için salonda gürültü çık” tığını ileri sürerek, “ya on dakik* içinde arkadaşlarınız konferans * larını verirler, yahut ta müsasd” edemeyiz.,, Demiştir. Konferanslar da on dakike1* sığamıyacaklarından ister istem€” bunlardan vaz geçildi. (Devamı ver) oray yn Miş Tayyare Kurban Bayramı ve cemiyeti Geçen sene kurban bayramında Çumra kazası halkı deri ve barsak fat erinin pek düşük olduğunu nazarı dikkate alarak kesecekleri. kurbanları canlı olara. Tavyate vemiyeting teberru ve bg setle dokuz yüz kubar teslim etmişlerdir. İstanbulda da bi” çox zevat Kesecekleri kurbanların bede ini Vilâvet şubesine teberru etmekde ve bu meyanda (Finlöndiyadaki) "Tür: lerden Zinetullsh Ahsen Ef, de het sene kurban bedeli olarak 20 ra gön dermektedir. Kesilecek kurbanın canlı olarak veyahut bedeli olan * tekriber on liranın cemiyete teherru edilmesi şüphesiz daha bilyük bir yardımdır j el 4 ili