İki SR Haberler a ticaret 3 “odaları kongresinde biz.. Beynelmilel Ticaret (Odaları — kongresinin 1933 senesi mayısınm haftasında Viyanada toplana- çı İstanbul Ticaret Odasına bil dirilmiştir. Ticaret Odası beynel « - milel Ticaret Odasına kayıtlı ol - duğu için bu kongreye iştirak ede- cektir. İki sene evel 1931 senesinde! nelmilel Ticaret Odaları kon- Vaşingtonda toplanmıştı. O n Ticaret Odası namma A - Yunanistanın harici ticareti i Yunan hükümetinin Triyestedeki Ticaret mümessili M. Anastaki Yu m harici ticaretinin uğradığı o müşkülât hakkında bir tetkik yap mış ve bir de rapor hazırlamıştır. Memleketimizi de son derece a- adar eden bu raporda M. Anas ki harici ticaretin müşkülâtına bazı tedbirlerden bahsetmek Yunan ticaret mümessiline gö - Harici ticarette en mühim me- sele vaziyetin iyi tanzim edilmesi- Bunun için bütün ihracat ta - lerinden mürekkep bir konfe - ns yapılarak bu tacirlerden mü - ep ihracat şirketi kurulması m gelmektedir. Yunan ticaret mümessilinin ra- o poru İstanbuldaki ihracat tacirleri “arasında bilhassa nazari dikkati © elbetmiştir. Verilen haberlere na an iktısat vekâleti de bu me - sele ile alâkadar olmaktadır. Ve- kil Celâl Bey Ankaraya gidince iş olarak bu mesele üzerinde ikat yapacaktır. Beynelmilel bir a sergi Milğneda pek yakında beynel- milel Isir sergi açılacaktır. Bu ser hükümetimiz de davet edil - Fakat bu sergiye resmen ak edilmiyecektir. ç Masfnafih iş, sanayi ve maadin ikaları ile tütün inhisar idaresi sergiye hususi surette iştirak ktir, zı itha! maddeleri- Din müsaadesi Vekiller heyeti kontenjan ka - mesine göre ithal edilecek addelerden bazılarını etlerin müsaadesine tabi tut Ziraat vekâleti de bu kararna- göte çifçileri alâkadar ede- ühim maddelerin tespiti ile ın serbestçe ithaline müsa- etmek için tetkikata başla - tır. Bu tetkikatta bütün vilâ - rdeki ziraat müdürlüklerin - gelecek malümat esas tutula- iter, Vekâlet bu maksatla bütün ilâ pinli bir tamim göndererek di mıntakaları dahilindeki çif- lere lâzım ve hariçten tedariki olan maddelerin tespiti ile âlete gönderilmesini bildirmiş ye merikaya murahhas göndermek İ müşkül olduğu için Nev-Yorktaki ticaret mümessili Ticaret Odasını kongrede temsil etmişti. Bu sene- ki kongre Viyanada toplanacağın | dan Ticaret Odası namına üç mu İ rahhas Viyanaya gidecektir. Bu murahhaslar Ticaret Odası reisi Nemli zade Mithat Beyle Oda umumi kâtibi Vehbi ve istihbarat şubesi müdürü Hakkı Nezihi bey- lerden mürekkeptir. Balkanlılar arasın da gümrük ittihadı Balkan hükümetleri arasında gümrük ittihadı yapılması için bal kan Ticaret Odası tarafından tet- kikat yapılmakta idi. Öğrendiğimize göre Balkan hü kümetlerinin umumi mesahai sat- hiyesi olan 1,564,524 kilometre murabbar dahilinde 60 milyon nü fus bulunmaktadır. Fakat bu kadar geniş hudutlar dahilinde gümrük ittihadı yapılma sı imkânsız addedilmektedir. Bu vaziyet üzerine Balkan Ti - caret Odası 6 Balkan hükümetini alâkadar eden maddeleri tespit etmiye başlamışlardır. Tespit edilecek bir kaç madde bütün Balkan hükümetlerinin güm rük ittihadında esas olacaktır. Bu maddeler üzerinde alâkadar lar arasında müzakereler cereyan etmektedir. üç rapor Ticaret odasında müzakere edilecek İSTANBUL, 16 (A.A.) — İs- tanbul mıntakası Ticaret ve Sana» yi odası kongresi şubatın 26 sın - da toplanacaktır. Ticaret, sanayi ve maadin hakkında hazırlanan başlıca üç raporu müzakere ede - cektir, Bunlardan biri: Türkiyede ticari zihniyet ve bu- nun inkişafı tedbir ve çareleri hakkındadır. Bu roporda eski za- manlardan itibaren Türkün tica - retindeki rolü ve ticari zihniyetin kısaca tarihi yapılmış ve son va - ziyetlere geçilerek muhtelif un - surlarm hangi tarihlerde memle- ketimizde ticari işlerde 7ol aldı - ğı ve bunların sebepleri ve ne - ticeleri anlatılmıştır. İkinci rapor: Memleketimizde sanayi nasıl eme edilir? Ve muhtelif hima - ye tarzlarından hangisi daha fay- dalıdır? Suallerine cevap vermek- tedir. Bu rapor, sanayi işlerinde salâ- hiyet sahibi zevat ile muhtelif ikti satçılarımızın kanaatleri toplana - rak vücude getirilmiştir. Bu itibar- la raporun haarretli bir münakaşa zemini teşkil etmesi muhtemeldir. Üçüncü rapor: Madenlerimizin bugünkü hali ve maden işlerinin kuyvetlendirilme- si hakkındadır. Rapor, madenci - ler birliği umumi kâtibi Sadrettin Bey tarafından yazılmıştır. Kongreye her istiyen ticaret er - babı iştirak edebilir. Söz söyler ve tahriren mütalea verir. Ve mü- nakaşa hakkına maliktir, — Terbiye' müderrisi de müsabakalara i taraftar değildir ei (Baş tarafı 1 inci sayfamızda) derrisi İsmail Hakkı Beyle ko - nuştuk. İsmail Hakkı Bey, çok İ meşgul ve yorgundu. Bu itibarla bu mevzu üzerinde beyanat şek - linde söyliyemiyeceğini işaret et- ti. Bununla beraber kısa olmak - la beraber odüşüncelerinin ©sas hatlarını öğrenmiye muvaffak ol- dum. Hasbihale yakın olan bu ko - nuşma hududu içinde ileriye sü- rülen bu düşünceleri şöyle hülâ - sa etmek mümkündür: Terbiye müderrisi, güzellik i müsabakaları denen şeye taraftar i değildir. Sebebi de şu: Müsaba - ların esası rekabet ozembereğine müracaat ederek ferdin iradesi - ni kuvvetlendirmek, onu çalıştır « | maya sevketmektir. Halbuki vü - cut güzelliği dediğimiz şeyin ira- de ile, ferdin azmile doğrudan münasebeti yoktur. Güzellik uz - vi verasetin eseridir. Bu itibarla böyle bir toplantıda müsabaka yapılmış olmamakta, tabiatın es- rarlı hilkatlerinden biri veya bir kaçı teşhir edilmiş olmaktadır. İsmail Hakkı Bey, her Avrupa milletinde böylece tabiatin lütfü olarak güzel kadınların ve erkek- lerin bulunabileceğini, binaena - leyh böyle müsabakaların ne bir millet için, ne de onun güzel bir ferdi için bir şeref teşkil edebile- ceğini anlamadığını söylüyor. Se- çilen güzelde milli mikyaslar a - ranması ve hakem © heyetlerinin şekli hakkında da terbiye müder - risinin düşünceleri şöyledir: Güzellik seçilmesinde o milli mikyaslar olamaz. İnsani mikyas- | lar vardır ve esaş insani mikyas - lar olabilir. Meselâ Venüs dö Mi, lo, bütün Avrupa insanları için güzeldir. Binaenaleyh bu cihet « ten itiraz edilecek bir şey yok - tur. Hakem heyeti işine (gelince; son müsabakada görülen şekilde bir hakem heyetinin teşekkülü e- sas itibarile gayri tabiidir. Böy - le bir heyet ancak mütehassıs - lardan ve plâstik san'at erbabın - dan teşekkül edebilir. Binaena - leyh güzel bir kız kendi iradesine taallüku olmıyan bedii mukadde- ratından dolayı maşeri bir takdi- rin mevzuu olmamalı, dahaaz güzel olanlar ve yahut güzelliği muayyen bir heyetin takdiri ha - ricinde kalanlar da münkesir ol - mamalıdır. Son şiddetli ihtilâfın zuhuru da gösteriyor ki hakem heyeti efkârı umumiyede bir velâyet tesis ede memiştir. İsmail Hakkı Beyin (o bediiyat ve san'atle kuvvetli rabrtaları ol- duğunu bildiğim için kendisinden Nazire Hanımı mı, yoksa Feriha Hanımı mı beğendiğini sordum. Resimleri tetkik ettiğini ve kendi idealine yaklaşan güzelin iki - sinden başkası olduğunu söyle - di. Şunu da işaret edeyim ki, ter « biye müderrisi güzellikte olduğu gibi herhangi bir sahada da mü - sabaka taraftarı değildir. A.S. Alış veriş arasında Kumkapıda Nişancada oturan Ali oğlu Hüsnü Perşembe paza - rından alış veriş yaparken Sezai, Zihni, Şükrü isminde üç satıcı ta- rafından dayak yemiş, terazi ile de başından yaralanmıştır, Bir iskambil oyunundan gi yn davası kardeşim la a dedi Istanbul ağır ceza mahkemesin de, dün öğleden sonra yeni bir da vanın muhakemesine başlanmış - tır. Bir cinayet davası: Geçen sene 'Teşrinievvelin yirmi sekizinci Cu- ma günü, “Enver,, gazoz fabrika- sı arabacısı Seyit oğlu Ali ile ma- nav Ekrem, tatil gününden isti - fade ederek, İskambil oynamak su retile eğlenmek istemişler. Kos - kada (Cümhuriyet (caddesinde İranlı İsmailin kahvesinde, karşı- lıklı, masa başına geçmişler. Ka - zanan tarafmdan kaybedene çay ikram edilmek şartile, altmış altı oynamıya başlamışlar. Bir müddet, oyun sükünetle de- vam etmiş, fakat Ekrem, Aliyi üst üste yenerek, dört fincan çayı hak edince, kavga çıkmış. Ali, oynıyalım,, demiş, Ekrem, “Eve - lâ çayları içelim de sonra devam ederiz,, demiş ve bunu söylerken, cinaslı bir lâf ta ağzından kaçır - mış. Ali, buna karşı öfkelenmiş, karşılıklı küfürler savrulmuş ve nihayet yumruk yumruğa gelerek, | kaldırıma çıkmışlar. Oradaki bo- ğuşma sırasında, Ekrem, sustalı çakısını çıkarmış, Ali, bileğini bü- kerek bunu yere düşürmüş. Ayni| kaldırım üzerinde, ikisinin yakı « ninde duran Ekremin küçük kar - deşi on beş yaşında Mehmet Ziya, yere düşen sustalı çakıyı almış, a rabacı Alinin kasığma, sokmuş, kaçmış. Ekrem de vak'a yerinden uzaklaşmış, Ali' hastahaneye kal-| dırılmış, ameliyat yapılmış, fayda | etmemiş, ziyade kan kaybettiği, kalbi zaafa uğradığı için, ölmüş. Suçlular, yakalanmış. Sorguya çekiliş Mahkemede, önce Ekrem sor - guya çekildi. Otuz yedi yaşında olan Ekrem, bu cinayeti işlemekte hiç bir iştiraki olmadığını söyle di, “zaten Ali de yaralı olarak Lâleli mevkiine gelince, kendisi - ni benim kardeşim Mehmedin vur duğunu anlattı.,, dedi. Kavgaya gelince, onu inkâr etmedi: — Altmış altı oyununda yenil - di, kızdı, bana sövdü, ben “geç - mez akça, kötü lâkırdı sahibinin- dir,, dedim. Dışarı çıktık. Orada ne oldu ise oldu işte! Ekremin küçük kardeşi, Aliyi vuranın kendisi olduğunu açıkça itiraf etti, yalnız şu şekilde bir iti- raf: ki — Ali, kardeşimle kavga eder - ken, ben, “niçin kavga ediyorsu - nuz?,, dedim, Ali kızdı, “seni de tepelerim, ha!,, diye üzerime yü - rüdü. Ben, sopa ile elindeki biça - ğı yere düşürdüm, sonra yerden a: larak canımı kurtarmak için ken- di silâhile onu vurdum, korktum da ondan.. Sonra kaçtım. Kardeşim, değil ben! Mehmet Ziya, kendisine bu hu- susta bir şey sorulmadan, sesini yükselterek, ilâve etti: — Kardeşim Ekrem, boşuna ya” tıyor. O kavga etti, amma öldür - medi. Hattâ biçak ta onun değil, ölenindir. Öleni öldüren de benim. Yalnız ben! Öldürülenin karısı Zeynep ha - nımla kardeşi İsmail Efendi, da - vacı yerinde idiler. Zeynep Ha - nım, “Davam, davadır!,, dedi, bu “daha | (na karşı kadınlar locasmdan ms$ nunların yakınlarından biri oldu” ğu anlaşılan bir kadın, “aman, d8 Ka dan susturuldu. Şahit fırmcı Bedros E i “Mehmet, Aliyi kucakladı, vur * du,, dedi. Kunduracı on dört ya “ şmda Cemal, “çakı, Ekremin elin den düştü, Mehmet yerden aldi Aliye sapladı,, , dedi. Manav serili Ahmet te, Aliyi vuranm Mi met olduğuna şahitlik etti. Mana! Ali, kahveci Mehmet Ali oğlu AV bu ifadeyi teyit ettiler, Suçlulardan Ekremin on sene evel “izalei bikir,, den, sonra cerh ten sabıkaları olduğu anlaşıldı. Tahkikat bitti. : Şahitler bitince müddelumumi | hakkında mütaleasını bildirdi. Ek remin Aliyi biçağile öldürmek is hz; |sediğini, teşebbüsünün Ali tarafm Taş i dan bileği bükülmek suretile, na» Meh | kıs bırakıldığını, bunun üzeri | kardeşi Mehmedin Aliyi öldürdü İ günü, teşebbüsü tekmillediğini sa bit gördü. Mehmedin tehevvürle | cinayelten yaşı düşünülerek, cezt landırılmasmı, Ekreme de nakıs teşebbüsten ceza verilmesini iste « “Win di. Ekrem, “benim hakkımı Vitlme körusün. Ben, vuşlu deği fim,, dedi, kardeşi Mehmet, boy na tekrarlıyordu: — Onun suçu yoktur. Öldüren benim, ben! Muhakeme bitti. Reis Aziz, aza Asım ve Tahir Beyler, verecekleri kararı 23 şubat Perşembe günü sa' at on üç buçukta bildireceklerdir. Yugoslavyada hükümete karşı hareketler “Manchester Guardian;, yazı - yor: Hırvat köylü fırkası reisi dok » tor Vlâdimir Matchek Yugoslav » ya hükümeti tarafından tevkif et- tirilerek OBelgrada ve oradan, Bosnada bulunan Cajanica şehri- hı, ne nakledilerek hapsedilmiştir. İ Nim resmi bir surette söylen » diğine göre bu tevkif, fırka rei » sinin, bir Avusturya gazetesine verdiği beyanat neticesinde ya * pilmıştır. Bu mülâkatta, doktor Matchek Yugoslavyanın federal bir suret * ? te yeniden teşkilâta tâbi tutulma- sını, aksi takdirde, Hırvatların, Sırplarla birleşmeden evvel mev « cut olan statukoya müracaat ede « ceklerini söylemiştir. Belgrattan Mt haber verildiğine göre doktor Matchek, diktatörlük idaresi ta » rafından tesis olunmuş olan ve hükümete karşı yapılan hareket « Pay, leri muhakame eden heyeti hâ « kime huzuruna çıkarılacaktır. i Saray Bosnadan haber veril «fb ii diğine göre, Müslüman boşnakla * #im rın reisi Doktor Mehmet, 20 gün hapsedilmiştir. Sebebi, matbuat vasıtasile Yugoslavyanm federal bir meşrutiyet ilân etmesini iste * mesidir, Müddeiumumi Kâşif Bey, esat Nü