vo m maz EEE ENE KASE ERP ELE EZE 5 —w— ezuyeynu uzmuodpğnm Noduvuu dıeypopeg uşuapıjas sojçosmın Aşuy! Epe 2g uopipaye wpuisıpei wueied wiyeH Heç urezvapee nunâ n3 sunpagp unsopnğy 'urğesejo #rdoparg rroyfuns ızugğ 'ziu9ssapa opesn unung ca Tğ099p0s “yag ueyeryuznu uapa mEkgi92 apısuzayns *o)jos « mua yep öyrpeeyeni yotrojlo #liyoz eezeujo 5 24 Şaunouou (Kogareynul 4919p9419) Yoyo ng op ıpun$ “sopıpuoya “gez — (e3!g) 499 vaey) YaATAYIMVZOW N3da NYAJYAJ) TTNSVY340S #VTLLI Rune “yıgez — dop x04 oysa v9) -uopouuuz Izıun 290pog£ey mappeejuoul unze 52 .sinp ezımtessiy yesirjo yoookıı3 şaaav Ve Ng agrey “upzmmem ejyeasal ng EREY “npaofmujuy iyey veypuno Mpio Tejnzre dray uuakuoy -se Yiiyeyemi ıztg çey ng 24 4o£njnao8 jı nunganp wewupe zrupe4 vajy iyesipey 24 Meysa unyng 3f01 .ns.ng 1 npaolnunjo yorusunuz omağou u -1E) 4gsuu$ 'g apsajayaze? vozısusıj; enyey WU yasadi 1811997 sy - zıpıduj - 7 ay va zofya3 bu taahhüdün hükmü olmıyacağı zikredili- garistan Romanya ve Yunanistanla olan münasc- batımızı arzedeceğim: O zaman burada bulutan Bulgar sefiri mösyö (Tosef) harbin şiddetle al tarıydı. Gerek Türkiye, gerek Bulgariskanın harbe girmeleri, her ikisi için vahim neticeler tevlit ede- &eğini söylüyordu. Sonra ağuatosun birinci günü Talât ve Halil beylerle Enver paşa alma ini gördüler ve Bulgarlar yürümez, ve Romenler kak- kında emniyet hâsıl olmazsa bizim için harbe g Mek mümkün olusadığımı &: Reis — Bunu bir teklif üzerine mi söyled Cavit bey (Biga) — Tabii; çünkü Almanlar Ber vakit (harbe giriniz) diye teklif ediyorlardı. Esasen Almanlar hiçbir zaman şu veya bu suretle tazyikten hali kalmıyorlardı. Ayni günün akşamı #adrazam Sait Halim paşanın yalısında içtima et- tik. Arkadaşlardan bazısı Bulgar sefirinin, hükü- metinin efkârıma tamamen tercüman olmadığın, söylediler. Bunun üzerine Bulgar (hükümetinin 7 —47 — — we *1PP3 ng zig fnpungag saşıppa 1g UY! kıp “up mz? 1SUUENLİ azıuaptey wueuutuop mizig,, SA “ipojfos rurğndujop opzıvopesry urumseuutu -op say “esed zsaug nun3 mounpsgp Wo UN/UJK'I “ipomuda TOLU vUe JUST ap uag oymozn unungı 1p13 Wageg 189 Topae #01507 ul (dogo) V4uos zeng “umpagğ Vulğıpasa #ımro vjuojoyoz Urİ! suv -2Uy15 umapa rirey sutu un (Uooç) Jem - v uop9 ARP Arun) amagtag sziuspwey *p ızrurewuvuop u1zığ “opea anğıpı?3 eurus£ uu « efed Jewoy muzvu o4luyeg Uwjo $roysı yomıoğ ruog uğ; $t ag yiypeoynur vdeuusuop ezuos :wip Zek YULOYETUE IS! uouoy gız zn unung DA «ıp 19 twuegey deyi? özTuaptaey wi (avjsa1g) v4 (840) wp (J9801) MW ages eyi “yodıpeusy,, “A uöpuisalısedıs 1yeojs geğng uop$ owıpzou o -ozn youna epanızre 9A ucunng epeıng uewez o nuan3 (U1z1y9s UNJU(49 “pJey Yğıpuıyu ererey #39| » #yaa mafey weeurrayld azmrperty ulama YA4S MT İZINSOVUVN “mirasta resey sulğılgoz e/elurmoy ojdısuu na resi ig u unğeoelımejey şerezig oplupşu İn Toyorey ekueuoy saozn yuo şomiziy avi ktapla 23 eylâl tarihli ve 108 numaralı tel- gıatnamede münderiç olduğu üzere, İngiltere sefi- n bericiye nazırı sir Edvar Greye Ça- in kapalı kalmasının kendileri için pek miyetli olmadığından balksediyor ve bunun wes'uliyetini de Almanlara atfeyliyor. KAFKAS VE MISIR HUDUTLARINDA TAHŞIDAT Bundan sonra Rusya hududuna beyetler gönde- rildi ve Mısır hududunda tahşidatta bulunuldu. Bunların hepsi için gerek Rusya gerek İngiltere müracaat ettiler; fakat bu müracastların nde Mısır hududunda yapılan tedarikât bak» kında muhtelif mahallerden aldığı raporlara isti- naden sadrazam paşanın nazarı dikkatini celbet- ti ve buna dair verdiği notanın bir suretini ayrıca bana gönderdi. Bittabi dosyalarda da görereksi- ki daha muhtelif tarihlerde bitaraflığı muhi her bareketimizi ya şifahen veya tahriren hükü- mete ihtar ettiler; fakat bunların hiçbirini vesile- tin harp addedecek kadar ileri götürmediler. —39.— sayın nunğnplo o nığop uruoptyi ng bPSPEH (g) uizig “iprepsodıpa dpşe yunarekıs yon? sepyi drey tojısoa zg Oyı okıyamı, SA youumürla? elzermı mg yiyey ynyef epyyns uadipeuonu Vuls »doy uLuşung mopoJaop zem: “1 unangıou ver Tulsem$ "IpATGO03 101493 yoğalg çıynun 1Biyet * eiig epuuedom oluznı gepurnu wepe ng uopo ype) tufjeaye uuoduyiny vuwzwu 4 ajpamenuu 1gı3 ou yasopo fejyi iörşezoyig £ Up J4p Şepni EPUİZTeZ rejuvurez U3593 n$ YIILIMJYVH TMHNMK TOMIYVUVLİS "ua sokipoysa tpeng ap 1usoporoui rojmuağ ıpunğ Cg) 'nöyunepva özig wövd jermoz) 'rulğıpojdos ekeğed pemo) hu .n3npjo 1gy) ouırua ısşumum ryezerey usuly ek -nığop uepnığop un (uoğoç) penure ap paso un3 na uepung *yipop ““Zorojıpa yeyeyeanıu vo4kı ay eur özluapezey Uuvuuesuop uopouna unAkenj işakızsa Uunuoğoç Jenuy,, :z1un1doy pey n3npjo iyep iyep £9g ejeL, SA yyoppes Op! ÇANAKKALE BOĞAZI NASIL KAPANDI Cavit bsy (Biga) — Tabii harbiye nezaretinin emrile yapılıyordu. Ben bunların hepsini o zaman g'k sık ziyarstime gelen fransız sefirinden haber alıyordum. Eylâlün on dördüncü günü mühim bir hâdise oldu: “Çanakkale,, boğazından çıkan bir to:pitomuza İngiliz kumandanı, boğazdan çıka Ormanlı sancağını hâmil her gemiye ateş ede- ceklerini tebliğ eylemiş!. Esasen bize defaatle teb- ligatta bulunmuşlar ve: “Alman zabitan ve efradı donanmanızda bulunduğu müddetçe donanmanızı bitaraf donanma telâkki etmiyeceğiz.,, demişlerdi İngiliz kumandanmın torpitomuz kumandanmna vaki olan bu tebliğine boğaz kumandanı muttali o- İunca o kumandan Osmanlı mı, Alman mı, bilmi- yorum, torpilleri dökerek boğazı kapadı. Bilâhere işittiğimize nazaran, boğaz kumandanı, boğazlar ahvali fevkalâde zuhurunda kapamak hususunda kendisine bahşedilen salâhiyete istinaden bunu yapmıştı. İtilâf sefirleri bermutat boğazın seddinden do- layı şikâyet ettiler; fakat bunu da bir mesele ha- line koymadılar. Hatta İngilizlerin neşrettikleri —-3B —y— uopugtuaut uvuje “Yoaagey unng UJo3 rejuvu <7 O özlmyoyayoyı ıppBop sokuuekn epzmu <aeleyyeimi drey igeyig “ropnzau yoraığ ogrey “uızısyemje eregişi SA YENİP iaozeu İry maepuey reg 9s97n Yyeüreuaşo yIŞANLI azojapyıy Uğjoaaa 0A örnek #LAYA iyep spzıg Upiujuais o uores7 *muyıirrşığı nunğnpjo öloyos | iĞıppoğmızyj 15 surun? 41ya) Kayarey Uluadıyan 1, ajıg 9519 amyyvoj (gey ruyp uaepeğing 34 HUIğIpcUNjo İSAATSEŞRLU yevşuouz. zig ulğı wojıpuoy vopusomşagrey ujue “srusun uruokuyany, op Ulutuyyos vdusujy uop9 seyzi asuopau say tuyjemimyi MBödopgepör drey ng 9uşydaje ucun, uepziunjereı Wizıg yeyej SA yulğıpojka sessi epung yozodyles rulğıpomye BI ng UyOyaUY MUELUVZ ULİI vejaeğng “uruLAşa3 13 “Ing opsopasatynuı izeg Wopa uudala> epulssav v4 yas edunuyy ojlayos seding uturez o <hEH “IpAUYAOKUDA ŞEY) AyEp EZE yea ilg sajusuloy op du 24 zoknumk sepeiyng ou a «ngley “paoşâruzoj£ os ruLlayyo orun agrey 9443 mop9ujıpo uyuz) Iğiyyereyig Uojramoy 24 upon -nank gereğine nyun) “ejipyey 9prjaawı 4g in önw Zimeyoşnı uwjo Jeyeeş 2grey opedız eyep “291423 304 1gv40> Weprepueyyeg “Iprejsokrununj Ag Uturuz 159 İry wow epsepeunği yensny uoj retlo düşünmekte olduğunu zannettikle rinden Talât ve Halil beylerin (Sofya) ya izam- larına karar verildi. Ayni günlerde de (Atina) daki sefirimizden bir telgrafname de vürut etmişti. Bu telgrafname- de, Yunanlılarla aramızdaki mesailin halli için bir murahhas gönderilecek olursa mösyö Politisin — ki o zaman umuru siyasiye müdürü idi, şimdi Yunan hariciye nazırıdır (Bükreş) e gideceği ve hatta Talât bey bizzat gidecek olursa mösyö “İstrayt,, ım da belki gelebileceği bildiriliyor ve adaların sureti idaresine dair bazı teklifat serde- diliyordu. İşte bu teklif dairesinde, mümkün ol- duğu takdirde Yunanistan hükümeti ile itilâf yap- mwak için her halde (Bükreş) e gidilmesi ve Bul- garistanda da Romenlerin bitaraflığı sureti kat'i- yede temin edilmek şartile bir an evvel hareket- lerine gayret olunması ve bu esasat dairesinde bir iğlâf yapılması takarrür etti. Fakat bu, adeta itilâfı müsellese karşı Balkanlarda bir ittifak mu- ahedenamesi yapmak değildi ki, o zamanlar ar- kadaşlara söylediğim gibi, bence bima burada bir imkân yoktu. Harun Hilmi efendi (Tekirdağ) — )tilâfı mik sellese, yani... iğ e