En kıdemliler Eczacıların en kıdemlisi 77 yaşındaki Süreyya B. VAKIT © SINE M A Sayıfa 7 © Amerika sinema âleminin en büyük ailesi : şe ore'lar hanedani Eczacının doktorluk etmesini istiyorlar Barr ymn ve ona o kadar emniyet ediyorlar ki.. —2 Eczacıların en kıdemlisine $or - | dum: — Doktorluğu yakalamışken bır rakmanız, sizi senelerden sonra Pişman etmedi mi? — Hayır, kat'iyyen.. Hiç piş - manlrk duymadım.. Çünkü mesle- , gimden sonuna kadar memnun kaldım.. Bununla beraber doktor- luk da etmedim değil! Amma na - sıl bakın anlatayım: Bir aralık Balıkesirde bulunu -! Yordum.. Ora hastahanesinin ecza Sı başısıydım.. Ayni zamanda ora- daki mektepte tarihi tabii ile kim- Ya da okutuyordum.. Hani Kömür. “üyan Kirkor, vardır, şimdi meş - r hesapçı bilir misiniz?. — Evet yüksek iktısat mekte - ihde hoca.. — Evet bu zat ta o vakit oraya N lık yapmak için yeni gelmiş - ti.. Çok iyi arkadaşlık ettik ken - disiyle.. Efendim sözü uzatmıya - Yyım.. Memleketin omutasarrıfı Mahmut Celâlettin Paşa fena hal- de hastalanmış.. Kendisini ille be- nim tedavi etmekliğimi istemiş: — Aman efendim.. Kullarını af. fetsinler, bendeniz âciz bir ada - mım.. Sonra eczacıyım, anlasam bile doktorluk edemem, mes'ul o- lurum.. Memlekette iki tane he - kim var.. Diye haber gönderdim.. Fakat tiyyen ısrar ettiği için gelen Memurlarla beraber yanına gitmi- Ye mecbur oldum.. — Senden başkasına emniyetim Yok Süreyya.. Hayatımı sana tes - lim edeceğim.. Korkma mes'ul ol- Mazsm.. Al istersen sana kendi yazımla bir de senet vereyim, ö - sem senin elinde öleyim.. Dedi. ne söylesem para etmiyor- Artık yapılacak hiç bir şey kal- ıştı.. Bir de muayene edeyim, göreyim.. Paşanın karnı Hüd- ağı gibi şişmişti. İdrarmı altı Sünde edemiyormuş, kıvranıyor » du. Üstelik ilk günlerde çağrılan memleket hekimi de yanlış yoldan 196 başlamış, sondaj yapmış, idrar Yollarını harap etmişti. , Neticede Süreyya Beyin tedavi» sile vahira bir halde bulunan paşa iyileşmiş ve o kadar memnun ol - it ki İstanbuldan gelecek he - damağa i söylemiş ve Süreyya beye beşer yi banknotlardan on tanesini bir zarfın içi rak göndermi;.. Ür ve tabibi şehir,, diye yazmış.. Fa - kat Süreyya Bey “o memleket mi. safiridir ,ben de vatan evlâdıyım, almam,, diye geri göndermiş.. Fa- kat bir kaç gün sonra paşa kendi » sini çağırtmış: — Ne yaptın, beni rezil ettin, &önderdiğimi neye kabul etme - in.. Ben hiç bir şey tanımam.. Az #eldiyse iki misli olsun. Ben vali - Yim, istersem sana bunlardan beş- üz tane veririm.. Demiş, cüzda - Rant çıkararak beş tane daha ilâve iş ve kendisine vermiş.. Sürey ya Bey bu sefer almıya mecbur a Sonra kendisi Bursaya gi- Süreyya Beyi de oraya al - yak istemiş, fakat Süreyya pi — Burası garip memlekettir.... | Bursa ise her yere yakındır, bura- da kalmam daha faydalıdır. Diye istememiş.. Sonra mükâfat bunun- la da kalmamış.. mabeyinden ge »| len bir telgraf kendisine rütbei sa- ! niye tevcih edildiğini, elli adet de sarı lira gönderildiğini bildirmiş .. | Süreyya Bey: — İşte, böyle evlât.. Dedi.. Ha yatımda bu suretle doktorluk et - miyede mecbur kaldım,. Zaman o lur ki hayali cihan değer..Ne yazık ki maddi ve manevi bütün bu hedi yeler ve eserler Fatih yangınında yandı veya çalındı gitti. (Sesi titredi ve ağlamıya başladı.) İşte İ bütün bu muvaffakiyetlerim ça - lışmanın ve anamla babamın ha - yır duaları neticesidir. £ Onlar kırmadım bir kere bile.. — En heyecanlı hatıranız ne - dir?.. — Çok.. Fakat bunların içinde “dumansız barut,, hâdisesi en he » yecanlısıdır, doğrusu.. O vakit de İstanbulda Haseki (o hastane - sinin baş eczacısıydım.. Cin İzzet Paşaya Sultan Hamit “dumansız barut,, yapmak için emir vermiş - ti.. Cin İzzet Paşa beni de fabri- kaya yanına almak istiyordu. Hat- tâ Rıza Paşaya beni methetmişti .. Rütebâi sanijemi tahvil “ederek kaymakanı yapacaklardı, redet * tim.. Fakat kendi kendime çalışa - rak bir barut nümunesi yapacağı» mı ve kendisine takdim edeceği -| mi de vadetttim. | Bir gün bu barut için eczala “| rı havana doldurmuş, o çalışıp duruyordum... Bir aralık bir ecza almak için odadan ayrılmam Jâ- zım geldi.. Yanımdaki hademeye tokmağı vererek havanı hafif ha - fif karıştırmasını söyledim.. He - nüz daşırıya çıkmıştım ki barut bir patlayış patladı hizmetçi bir tarafa, havan bir tarafa, eczaha - nenin edevatı bir tarafa gitmişti... Hizmetçi tokmağı biraz hızlı bas- tırmış olacaktı.. Bu zamanlarda buna benzer bir hâdise insanı tâ Fiyzanlara, Trablüslara gönder - miye kifayet ederdi. Bunun için patlayış esnasında gayri ihtiyari ellerimi çırparak, kendi kendime: Eyvah Trablüsgarp, eyvah Trablusgarp!! Diye söylenmişim.. Hastahane biribirine girmişti. , Ne yaptın, ne oldu?. Diye gözle - rini açıp soran soranaydı.. Fakat derhal kendimi topladım.. Hiç ba- ruttan bahsedermiyim: — Hiç bir şey yok efendim. Klodyom yapıyordum.. Eczaha - nemde kalmamıştı. Birdenbire patladı.. Dedim.. ç Hastahane müdürü bunun üze - rine sesini çıkarmadı. Fakat jur - nal, çoktan yapılarak muhafız pa- şaya verilmişti, Ertesi günü onun karşısında soluğu aldık.. Suratı as- mış, koltuğunda kaz gibi oturu - yordu.. — Ne yapmışsınız canım, Sü reyya Paşa benden soruyor, dedi.. Ona da anlattık... — Canım dedi, klodyomu civar- daki eczahanelerden aldırıversey- diniz olmaz mıydı?, — Aman paşa hazretleri, nasıl olurdu.. Benim mesleğim, şerefim Soldan 'sağa : Madam Lionel B. , John Drew Colt, Lionel B, , Ethel B., Ethel B. Colit,Dolores Costello, küçük Dolores B., John B ve en küçük oğlu, John Biythe ve Samuel Colt. Bugüne kadar sinemada (o bir çok kardeşlerin veya hemşirelerin oynadıklarını gördük, Fakat bun- ların içinde en tanınmışları şüp* hesiz ki Lionel ve John Barry “ more'dur. Barrymore ailesi, hemen kâmi- len sahne ve sinema aktörlerin - den mürekkeptir. On dokuzuncu asrın son yirmi beş senesinde Maurice Barrymore Amerikanın meşhur aktörlerin - den idi. Karısı Georgia Drew Barry - more da onunla beraber oynar - dı. Maurice fevkalâde poker o ve içki meraklısı olduğundan nisbe - ten genç yaşında öldü. Son za - manlarını asabi buhranlar içinde bir sanatoryomda geçirmişti. Bu karı koca hakkında şu fıkrayı an- latırlar: Bir gün, Maurice cebinde poker fişleri olduğu hal - de evine dönüyordu. Kapının ö - nünde, karısı ile karşılaştı ve sor- du: — Bonjur Madam Barrymore böyle erken erken nereye? Karısı dargm bir sesle; — Ben mi? dedi, ben kiliseye gidiyorum. Fakat Siz İsterseniz cehenneme gidebilirsiniz, , » * Bu ailenin çocuklarının en bü - yüğü Lionel'dir. Kendisi Ameri- kada hem sahne hemde sinema artisti olarak en iyilerdendir. Bundan başka ressam ve piya «- nist olarak ta büyük bir kıymeti vardır.Yalnız Lionel ailenin mes- leğini terketmemek için bu kabi » yok mu?. Hariçte: Bu ne biçim eczacı, bir parça klodyomu kendi- si yapamıyor da hariçten aldır - tıyor, demezler miydi sonra!.. Bir müddet düşündü: — Haydi git, geçmiş olsun böylece arzederiz.. İşte bu çok mühim tehlikeyi de bu suretle atlatmıştım.. İşte eylâdım. Mektepten üç yüz üçte çılemıştım.. Bir aydan başka açıkta kalmadım.. Çalıştım, ka - zandım.. Müzayaka çekmedim. . . Hayatımdan memnun oldum.. Bun ları böylece yaz.. — Geçmiş olsun Süreyya Bey... — Teşekkür ederim evlâdım.. A. Sırrı 2 sabahleyin, | liyetlerini kullanmamıştır, aktör olmuştur. Bugün, elli beş yaşında kadardır. Fransızca bilir, Lionel, rollerini yaparken çok, | çok yorulur. Zira, âdeta onları i yaşar, (Grand Hotel) filminde doktorların öleceğini kat'iyyen bildirdikleri bir muhasip rolünde oynarken, bu adamın ölüm karşı- sında coşup nevmit oluşunu fev- kalâde bir surette yapmıştı. Fa - kat sahne bitince, rejisör: — Yeniden başlamak lâzım! Demişti. Lionel: — Ne? dedi, tekrar mı başla” mak? Fakat kâfi derecede bu işi yapmadım mı? —Yaptın ama azizim, yarı yol- da bıyıkların düşmüştü. O kadar güzel oynuyordun ki, kesmemiş » tik.. Şimdi tekrar başlamak mec- | buriyetindeyiz. » » 5 Lionel İrene Fenviok isimli | tanınmış bir aktris ile evlidir. /aş itibarile, ailede, ondan sonra Ethel gelir, Filmde büyük ve zengin kadın rolleri Ooynıyan Ethel, sonradan Russel Colt isim» li bir milyoner ile evlendi, ve ha- yatta da büyük ve zengin bir ka- dın oldu. Bu izdivaçtan John Barrimore Colt, Ethel Barrymore Colt ve Samuel Colt isimli üç ço- i cuk doğdu. Ethel anne, yirmi se- nedir sahnede görünmüyor, lâkin kızı Ethel bugün on dokuz yaşın- dadır ve annesini mahcup etmi » yecek derecede kabiliyeti “vardır, İ ve ilk filmini yapmıştır, Ethel anne, şimdi, kocasından boşanmış ve filme avdet etmiştri. Kendisi(Raspoutine) filminde Rus ya imparatoriçesi rolünü oynuyor. Bu filmde esasen Lionel ve John Ida oynamaktadır. Ethelin yaşı ağabeyisi Lionells küçük kardeşi John'un yaşları aras sındadır. Bundan tabii ne olabilir değil mi? Sr John Barrymore elli bir yaşında ! olduğu halde baş genç rolleri oy» namaktadır. John, kardeşi gibi fransızca bi» lir. O da, resim yapar. Yirmi ya- şına gelince gazetecilik o yapmak istemişti. Fakat girdiği (o Nevyork Telgraf gazetesinde yirmi daki- kalık bir gazetecilik hayatı vardır. Tahrir müdürü ile yazacağı yazı hakkında bir münakaşaya girdiiğ için oradan koğmuşlardır. Oradan çıktı, Hearst'm gazetelerine girdi. Orada da yirmi dört saat durabil- di. Kendisinin Fransada bulundu- ğunu öğrenince oradan da çıkardı- lar. Ressam olarak John korkunç resimler yapardı. Meşhur Carne » gie'ye hemen hemen zorla on do» lara bir tablo sattı. Carnegie ha - sisti. Ön dolar vermiş olmasına rağmen tabloyu yırttırdı. — Baktıkça öyle korku geliyor ki, diyordu, bir türlü içim rahat i | etmiyordu. Hollivut'un ideni güzel kadın timsaline en yaklaşan ertisti; Ciaudette Colbert Bu tablo John'un satabildiği ye- gâne tablo olmuştu. Nihayet o da, aktör oldu. | John, sinema yıldızlarından | Dolores Costello ile evlidir,