Muharriri: Celâl Nuri © © İktibas, makli, tercüme haklari mahfuzdur. Sait OJMANLI DEVLE İĞLÜRKEN... paşanın Mithat paşa hak- “kında düşündükleri Sait paşayı, dokuz defa sada- rette bulunan Sait paşayı size bir az tarif edeyim mi? Eski devri canlandırmak için bu zatın siması- nı hatırlatmak faydasız olmaz, sa- Rirrm. Merhumun kalemi gibi çenesi de kuvvetli idi. Büyük mantıkçı. Eğer Sait paşa, Fransa gibi bir memlekette avukatlık etseydi bü - yük şöhret, hususile şöhretten faz- la servet kazanacaktı. Hele kendi- sini müdafaada mehareti yüksek - ti. Bilmem hangi sadaretinden in - fisalinde geceleri konağına fazla giderdim. Eski vukuatı anlatır, du- rurdu. Hem bütün dekaiki ile, en hurda taraflarına kadar.. Hırkasına bürünmüş, kanape - sine büzülmüş, saçları, & sakalları perişan, sinirli bir halde, Söz ara- sında: — Ayıp değil ya, ben Mithat paşa merhumu sevmezdim. O zaman Sultan Hamit olanca kudretile hükümdarlık ediyordu. Mithat paşayı sevmemek bittabi modaya uygundu. Bununla bera - ber, velev o devirde olsun Mithat paşa aleyhtarlığı zararı mucip ola- bilirdi: Belki yarm, yarın değilse öbür gün padişah ya ölecek, ya - hut paldır küldür tahtından yuvar- lanacak, Öyle bir günde milletin takdiz edeceği, tebcil edeceği en “büyük tiplerden biri Mithat paşa olacaktır. Netekim 24 temmuz 1908 de öyle olmadı mı? Mithat paşanm, Namık Kemalin tasvirle- ri hiristiyan evliyasının resimleri putları gibi sokak sokak gezdiril- di. Sait Paşa böyle bir günün uzak olmadığmı âlâdan âlâya müdrik- ti. Bununla beraber umumun ka - naatine muhalif olan bu fikirde sebat ediyordu; ve, Mithat paşaya düşmanlığı Sultan Hamide dost - luk şeklinde telâkki (o edilmemesi için ibtiyatlı bülunuyordu. Para sarfmda çok ihtiyatlı, tam manasile pinti olan merhum, söz söylemekte ziyadesile cömertti. Açtı ağzını: — Böyle bir delilik tasavvur edebilir misiniz? Bir O meb'usan meclisi açılacak. Miktarı otuz mil- yon kadar tahmin olunan padişa- hm tebaası oraya vekillerini gön- — derecekler, onlar memleketi ida « re edecekler... - — Kabil olamaz mı, paşa efen- dimiz? — İmkân haricinde, oğlum. Say: Türk, arap, şii, arnavut, kürt, çerkes, abaza, şapsi,laz, gürcü, zenci, rum, üç veya dört çeşit er - meni, boşnak, sırp, bulgar, ulah, yahudi, yezidi, zeydi.. Kıpti, ma - runi, yakubi, nasturi, filân, filân. Eğer bunlar serbestçe intihap edil. seler ve serbestçe rey ve mütalea- larını bildirseler o meclis bir şey- tanlar tımarhanesi olurdu! Şöyle tasavvur buyurunuz: Rumlarla araplar ittifak ettiler. İşte bir ekseriyet. Bu ekseriyet is- tediğini yapmıya kadirdir. Bir de - size kim böyle bir ekseriyet olamı- yacak bilir? Rum, bulgar, er- meni.. Canlı milletlerdir; milliyet- Atinadan;, Bulgara. Sofyadan, er- meniye Amerikadan fikir ve para gelir. Meclisi meb'usanda Osman- | lı meb'usları Yunan, Bulgar, Sırp devletinin, Rusyanın ve her büyük devletin sefirleri (o haline gelirler. Biz bunlara karşı nasıl varlığımızı koruruz? Milli irade şöyle tecelli etti: Os- manlıların konuştukları her dil, resmi dildir. Bir milli irade daha: Her vilâyet idare hususunda muh. tardır; Amerika gibi. Biraz sonra bu milli iradeleri daha kötüleri takip edebilir: Muh- tariyet sayesinde (gözleri açılan kavmler, Osmanlılıktan ayrılmayı isterler. ». 4 Şu naklettiğim, gerçekten Sait paşanın fikridir. Belki kelimelerde biraz inhirafım olabilir. Lâkin, paşa, bu sözleri söylerken sinirle - niyor ve her halde Mithat paşaya rahmet okumuyordu. Sait paşa kaba manasile, avam» frip telâkkisile hürriyetperver de- gil, Fakat bundan kendisinin fik - ren, mizacen, hürriyetperver olma ması anlaşılmasın. Böyle (yetmiş iki buçuk milletten mürekkep olan bir imparatorluğun hakiki bir meğşrutiyetle idaresi kabil olmadı. ğı zihabında idi. Bu hususta ısrar ediyor. Paşa koyu zabit. İmparatorluk ancak âdil bir istibdat sayesinde devam edebilir. İşte hulâsatan Sa- İt paşanın fikri... — Eğer padişahın tebaası tek bir milletten ibaret olsaydı, belki merhumun hakkı olabilirdi. Impa- ratorluk muhtelif o milletlerin bir tabiiyet altında bulunmaları de - mektir. Böyle devletler için biçil- miş kaftan gayrimeşruti hükümet- lerdir. Hakikati bilmiyorum. Lâkin, Sait paşa merhum, bu hususta i * kinci Abdülhamidi ikna etmişe benziyor. Sormadım, soramazdım. Şu kadar ki lâkırdıyı evirdim, çe- virdim: Her halde hükümet mer- kezini Babıtliden Yıldız sarayma nakli hoş gören paşa merhum bu hususta ileaatta bulunmuşa çok benziyor. Sait paşa Sultan Hamitle ba - zan boğaz boğaza gelirdi. Lâkin hiçbir vakit padişah, Sait paşadan geçemezdi. O, bir ihtiyat akçesi gibi, daima bir köşede muhafaza edilirdi. Elli senelik hesap puslalarını, doktor reçetelerini, gelen mektup- ları, gönderdiği mektupların su - retlerini saklıyan, tasnif eden, o * tuz sene evvel sarfettiği on liranm hesabın: derhal vermiye kadir o- lan Sait paşanın kafası tıpkı bir evrak kalemi idi. Uzun süren ma- zuliyetleri kendisini bir kat daha düşündürmiye alıştırmıştı. Fakat paşa müspet değildi, menfi idi. Yapıcılığı az olan bu zatın münekkitliği yamandı. Hele müdafaası... Kâmil paşa ile horoz döğüşleri birer şaheserdir. Uğraş- maktan çekinmezdi. Meşrutiyetten sonra, yaşı büs- bütün geçtiği halde, gene bir ço - cuk gibi cevvaldi, İttihatçılarm a- lerini müdrik milletlerdir. Ruma ! cemiliğinden istifade etti. Başları- vadi «e » — MR Eğ” ği iii Ül de e” lis... iel ğe çıkan sabıkalı katil | Bayramlaşmak i için arkadaşlarını bul- du. Fakat Mahmudu öldürdüler Evvelki akşam Unkapanında gene bir cinayet olmuş, bir sabıka- Yı diğer bir sabikalıyı öldürmüştür. İ Bir hafta evvel hapishaneden çıkan sabıkalılardan Kürt Musa arkadaşlariyle bayramlaşmak üze- re Tahtakaleden Unkapanına gel- miş, bir iki kahve dolaştıktan son- ra Hasanın kahvesinde bulduğu eski bir arkadaşiyle bayram eğlen- cesi yapmak istemiştir. Musanın eski arkadaşı Abbastır. Abbas, Kürt Musanm eğlentisi hakkında fikrini sormuş, Musa da: — Evvelâ şuradaki meyhanede kafaları bir iyice tütsüler ,sonra da otomobille Beyoğluna çıkarız! Demiştir. İki arkadaş bu suretle sözleştikten sonra Sarı Mustafanın meşhur meyhanesine gitmişlerdir. Buraya girince köşede Kesedarm ! oğlu İbrahimle Süleymanın daha İ erkenden gelerek rakı masası başı- 31 K. sani 1 Şub 5 Şevval 6 Şevval Gün doğuşu 74 Gün batış iza Ni Sabah oamam 648 Öğle samanı vr T iklndi namazı 1508 Ti Akşam samanı "22 Yam samanı © 1855 si artmış, Mahmudu da ortalarına alarak saat yedi buçuğa kadar iç- mişlerdir. Kendilerini iyice kay - beden sarhoşlardan biri Beyoğlu - na çıkmadan evvel karşıdaki davullu kahveye gitmeği teklif et- | miştir. Sarhoşlardan Abbas: — Ben o kahveye gitmem, ora: | da Araplar var. Onlar benim düş- | manlarımdır. | Demiştir. Abbasın bu şekilde korkakça hareket etmesi sarhoşla» | rm ağrına gitmiş: tinsak Yılın geçer günleri kalan HAVA — Yesilkiy Askeri vasat kezinden verilen malümata göre, bugü va bulutlu ve yağmurlu olacak, rüzgürl hi istikametten kımmen kuvevtii oarak cektir. Dünkü seaklık en fazla 7, enaz 4 derece, hava tazyiki 7486 milimetre 30 Kânunusani 1933 Nukut Say) ( Silin mi Surg 1 — Ne korkuyorsun be, yanında e biz varız.. Aslan gibiyiz.. İstersen İİ £ Seti: 1 Pezeta i senin arapları dilim dilim doğra - | tie y— : rız! İ Pens © Sİ 20 £ Belç w Ler zi Diye cesaret vermişlerdir. Bu | * ahi W Dinar ş ü 20 İsviçre , omza ve men devam eder- (ğ 25 Lev 26—| i İm ogi en bir yandan da hane «İN 1 #lorin 8S.—İ e Mecedi; yi pey: de ra 20 Kuron Çek 192 | Banknot” K kıların hesabı görülmüş, sarhoşlar meyhaneden çıkimışlar, davullu kahveye doğru ilerlemişlerdir. Paris Londrü 120 Çek fiatları (kar (kap. sa. 3 4 na Gelki örer. Tam barber Mustafünm döllü Nev-Yon ia Midi sl ota ile Abbas ayrı bir masada | nı önüne geldikleri bir sırada Kürt İl ham © e | en d pa 1 i Du hi is a il Mahmutla Abbas ve Kürt Musa a- ay #1 7050 İ Peşte “ mala girerek ei a rasındaki münazana şiddetlenmi$, deli 20 e Si » sonr y ga Vİ tağ'd 2 K su Ni e | fazla sarhoş olan Abbas hemen iğ Asterdam | Mestora “ pers etmiş ve davette ISTAF| Kanı Mahmudun kollarını tutmuş, İğ Esham N a1, | bü esnada da Kürt Musa bıçağını İli kanan tü | Tek e a e çekerek Mahmucun gırtlağına sap- || Asado'u 8360 | Çimen Aka himin masas lamak. Reji &10 | ÜsyosDey o 3 müşler ve gelsin şişe, gitsin kadeh : Şir. Hayriye 15, | Sark Mey > Mahmudun gırtlağı kesilmiş, ar- 'ğ ramv.y 430 | oltaya Ea a m ie kadan bir darbe daha yiyince yere İf V. siyon 44 | Şark m ceza d mut da — kapısını aça ME AE RL. m iie) “İs — Ohüiyi olda. Bu herif”beni a- (| © istikrazlar Tahviller ak hoşlar * da “eee m A DO | raplarm tenli edecekti. Deliği işi- İz dabi AZE) el na gidi, Meclis küredülüden şi şid- | detli nutuklar söyledi. Hayat dolu bir adamdı. Sait paşa, üç yüz se- ne yaşasa kendisile uğraşacak bir Kâmil Paşa bulurdu. o İzzet Fuat Paşa namında bir şaşkın vardı. | Belki hatırlarsınız. Bu orta akıl - İı, meşrutiyetin ilânı sıralarında muharrir kesildi. (Sabah) gazete- sine makaleler yazdı. Şaşkın paşa Sait paşaya da çattı. Sait paşayı tanımazmış, öylesi ile münasebette bulunmazmış. Sait paşa da kim oluyor? Bir sürü alay, istihza. Öyle mi? Sen beni tanımıyor musun? Birçok sene evvel şaşkın paşanın Sait Paşaya © yazdı- ğı istirhamnameler, tabasbuş mek tupları ve saire bir bir çuvaldan çıktı. (Sabah) gazetesinde İzzet Fuat paşa öyle rezil, öyle bir rüs- va oldu ki, bu derece maskara yer yüzünde azdır. Hasılı Sait paşa uğraşıcı bir zat- tı. Sultan Hamitle de uğraşmadı değil. Fakat ne padişah, ne vezir son kartuşları (o kullanmıyorlardı. Meselâ Sait paşa kaçtı, İngiliz se- farethanesine sığındı. Bu ağır mu- amele üzerine Abdülhamit bir da- ha eski vezirinin yüzüne bakma * malıydı! Sait paşa da, meşrutiye - tin ilâmna değin bir köşede uyuk- lamalı idi, değil mi? Lâkin öyle olmadı. Paşa hazretleri, bermutat daha birkaç defa sadrazam oldu, padişah tarafmdan paltolara, set- relere nail oldu. — çünkü merhum pek kalender meşrepti, üstü başı o mertebe köhne idi ki saraydan elbise gelmese Babıâliye bir odacı mütekaidi, yahut bir sarraf müfli- si şeklinde devam edecekti. Ya - man adamdı. Celâl Nuri san Divanyolu No. 189 ek el ar ek iğ Tramvay si, i dilmiştir. Cinayetin yapıldığı sa - atte Unkapanı çarşısı bir hayli ka- labalık olduğundan sarhoşlar halk tarafmdan yakalanmıştır. Yalnız Abbas kendisini tutanın elinden biraz sonra kaçmıya mu - vaffak olmuştur. Unkapanı mer - | kezinden zabıta memurları yetiş - miş, katil Kürt Musa ile arkadaş- larını merkeze (o götürmüşlerdir. Maktulün cesedi Morga kaldırı! - mıştır. Cinayet tahkikatine müddeiu - mumi muavinlerinden Kâmil Bey | yeniden müracaat edenlerin vaz'ı yet etmiştir. Katil bugün ad- | cağı ilân olunur. i im edilecektir, sean ir tir, ABbas a stanbul Belediy Darülbeday! Şehir Tiya Temsilleri : Sark fi.yollan D.Mavahhide Gümrükler Saydi mahi Pardar | askâriye Halkevi dersleri istanbul Halkevi reisliği Lisan kurslarımıza dan bir kısmının devam etmedi leri tetkikat neticesinde anlaşıl ğından 1 Şubat 933 tarihinden baren, bu suretle gelmi kayıtlarının silineceği ve yer! 8.55 / Prim e e Matbaamıza gelen eserler * araman rotil emi | sereni Boş saatlerde vk 21,30'da İSTANBUL Kıymetli O muharrirlerimizden Mehmet Nurettin Bey bu isimle bir kitap bastırmıştır. (Boş Saat - lerde), Mehmet Nurettin Beyin şi- irli bir ifade ile yazdığı hisli, gü - zel ve sevimli nesirlerine verdiği isimdir. Edebiyat kütüphanemiz, bu eserin intişariyle kıymetli bir kitap kazanmaktadır. Tavsiye e deriz. Salak nereli Umuma Altı | ULU | yaşından iaşağı olan çocuk! tiyatroya kabel edilemzler. Yeni Çıktı Musolini Artistlerinin müşterek temsili Bu gece saat 2130'da Meşbur müverrih Emil Ludvig'İİ OTHELLO VE ŞA ii Gavrilidis » Othello Tercüme Haydar Rifat B.in (| Hecoğeil Sadetün « Yago Her kitapçıda 100 kuruşa Yerler o sanlmaktadır - Büyük bir sesli fim çevirmek şehrimizde bulunan meşbur Yunan M. Gavriiidis'in Ertugrul Sadettinie eken temeli edecekleri - (Otele) provaları fcmal edilmiştir. “Temeli bu akşam Opera verilecektir, A£. Güvrilidiz (Etle), Sadettin (Yagö) rolünü. oynıyacaklır” akşamki temsilde o ecneti sefaretleri nı dA hasır bulunacaklardır. Dr. İhsan Sami sase Istafilokok aşısı Stafilokoklardan . mütevellit: ( Erğen- İlk, kan çıbamı, koltuk alı çıban, arpacık ) ve bütün cilt hastalıklarına karşı pek tesirli bir aşıdır.