18 Kânunusani 1933. VAKITM'ın edebi tefrikası CANIM AYŞE Ona sahiden âşık mıydı? Bu str kendisiyle mi alâkadar - dı? Kemalden biraz şefkat ve mu -| habbet beklerken, onun tarafımdan sevilmek, tahammülü güç bir he -| yecan olacaktı. Sesi titreyerek sordu: — Bana itimadın yok mu Ke - mal? — Biliyorsun, ki babamm güna- hin çekiyordum. İsmim lekeli diye evlenmek istemiyordum. Halbuki artık bu mahzur ortadan kalktı, Sevdiğimle evlenebileceğim. Da - yım beni evlât ediyor. Kemal Baru | ni oluyorum. po iyi. pe va Baruniye her halde va rırlar değil mi? Ayşe heyecan içinde cevap ver- di: — Atlıya atlıya.. Tatlı bir sesle sordu: — Ben sevilebilir bir erkek mi- yim? — Bu da söz mü? Mektupta is- mi geçen kız biliyorsun, ki sana çıl dırasıya âşık... Kemal bozuldu: — Ne?.. Ayşenin gözleri yaşardı: — Biraz evvel mektuba gözüm ilişti, ismimi gördüm.. Rüya gör- düm zannediyorum, çünkü bu saa- det bana hayal bibi geliyor. Bu sa- adete erişemiyeceğim sanıyorum... — Demek okudun? Bense bunu daba sana söylemiyecektim. Evve- | I& babanın muvaffakatini alacak - tem. — Ne fenasm! — Kimseye değil, kendime fena Irk ediyordum. — Neden? — Seni seviyorum Ayşe, seni ilk geldiğim gün sevdim. İşte şimdi itiraf ediyorum. Sevgilim sensin, sevdiğim sensin. Bunu senden sak- ladım ve saklıyarak sevdim. Göz yaşlarımı kalbime akıttım, derdi - mi bağırma bastım... Şimdi söyle bakayım, Ayşe Baruni olmak ister | misin? — Elbette.. Bakıştılar, tkisinin de yüzü sap- sarıydı. Gözlerinde saf aşklarının ilâhi parıltıları vardı. Garda ilk karşılaştıkları gün his- settikleri çarpıntı ile kalpleri çar- Pıyordu. Bu çarpıntı ile biribirleri- > yaklaşıyorlar, bağlanıyorlar - “ Yavaşça Ayşeyi kendine doğru çekti, Ayşe başmı Kemalin omuzuna dayadı. Başını kaldırdığı zaman Kema - lin dudakları, Ayşenin yanağını ok şad, O anda, biribirlerini ne kadar çok sevdiklerini anladılar. Hayatta biribirlerinin olmak için yaratılmış lardı. Mesut olmak için dünyada her şeyle mücadeleye hazırdılar... Fakat bu mücadeleye çok daha sonra girişeceklerdi.. Bugün, saade ti.. bu Zümrüdü ankayı yakalamış lardı, — Kemal? — Ne var canım? Duraladı. Soğuk ve lâkayit gör- düğü Kemalin ona böyle canım de mesine bir türlü alışamıyordu.. Ke mal ona: “Carr İp, Dediği zaman, bir an susuyor. Selâmi Izzet bu kelimenin ahenğini bir an kal. bine sindiriyordu. Cavit Beyin evinde bir köşeye| İkalarda doktorluk! çekilmişlerdi. Kemal sırf Ayşenin hatırı ve onunla biraz yalnız, baş başa konuşabilsin diye gelmişti. Çünkü için | lar, kimseye bir şey sezdirmemek için, ayrı duruyorlardı. başa kalabiliyorlar, bu buldukları kısa bir an da onlara pek tatlı ge - liyordu. — Ne istedin canım? — Dayın kaç gün sonra geli - yor? — Dört bün sonra buradadır. Ve sesini alçalttı: — Gelecek hafta içinde nişanı» mızı resmen ilân ederiz. Cavit Beyin karısının yaklaştı - | ğmı görünce sesini yükseltti: —“Smashs,, ların zayıf “revers,, lerin iyileşiyor... Cavit beyin karısı: — Alâ, dedi, tenisten bahsedi -| yorsunuz. Ben de bundan bahsede cektim, — Buyurun hanımefendi. — Çok mükemmel tenis oyniyor muşsunuz öyle mi? — Biraz mübalâga hanımefen - | di. Her halde şampiyon değilim. | Pek fena oynamam, bundan iba- ret, — Fıkara menfaatine bir tenis maçı tertip ediyoruz. İştirak eder- siniz değil mi? — İdmansız olduğum için oyni- yamam, Aniren& olmuya da vak - tim yok hantmefendi." Kemalin nasıl tenis oynadığını bilen Cemal atıldı: — Mükemmel idmanlısın ve mü kemmel oynıyabilirsin. — Güzel bir kupa hediye ediyo- ruz. Mükâfatları Ayşe Hanım da - ğıtacak, Kemal güldü: — Öyleyse iştirak ederim. Sonra Ayşeye döndü: — Zaferimi size ithaf için, maçı | kazanmıya gayret edeceğim. Ayşe memnuniyetten kıpkırmı - zı oldu. Bu esnada Leylâ geldi: — Kemal bey, dedi, simden anlarsınız.. — Vallahi Leylâ hanım... Leylâ sözü kesti: — Anladığınızı herkes biliyor. Sizden bir ricam var. Mezatta bir tablo var. Benim boşuma gitti, Lât fen şimdi siz ve annem beraber gi | delim de, şu tabloyu bir de siz gö- rün. Sonra, arkadaşının hoşuna git- mek için ilâve etti: — Ayşe de bizimle gelsin. Ayşe: — Ben de, dedi, resim almak is- istiyordum. Başka resimler var mı? — Bir çok var. — O halde gidelim. Leylâ annesine rica etti: — Haydi anneciğim. Cemal bi- zi otomobili ile götürsün. Cemal onları mezat yerine bırak ta, Kapmın önünde Kâmile hanım sordu: — Yakında daymız geliyormuş öyle mi? siz re * (Devamı var) | maddesine göre şirketlerle Fab - | konakta, biribirlerine sokulmuyor- | ara I mesi lâz; iği ve hattâ Sıh - Misafirlikte de pek nadiren baş esi lâzım geldiği ve İ de doktorluk ettikleri haberlerini İ rinden ceza almmak üzere, Bele - doktorlar | Şirketlerle fabri- edemiyecekler e sekinci | Memurin kanununun rikalarda doktorluk yapacakların Ni serbest hekimlerden intihap edil- hiye vekâleti bu maddeye istinat ederek memur dektorlardan bu gibi müesseselerde ayrıca hekim- | lik yapmıyacaklarma dair — birer kâğıt aldığı halde İstanbuldaki | bazı doktorların gerek bu madde | ve gerek verdikleri kâğıtlar hilâ- | . fına olarak fabrika ve şirketlerde r gören Etıbba Odası bu mesele için Sıhhiye vekâletine müracaat et - miştir. Etıbba odası, bu gibi dok- torların fabrika ve şirketlerde doktorluk etmelerinin menini is - temektedir. Şimdi gerek Etıbba odası, ge- rek bu gibi hem memur, hem de fabrika doktoru olanlar vekâletin vereceği cevabı dört gözle bekle- mektedirler, Diğer taraftan Gül - hane muallimlerinden Doktor Ni- yazi İsmet Bey meselenin, yani bu işe taallük eden memurin ka- nununun sekizinci (maddesinin şurayı devlet tarafından tefsirini istemektedir, o Mumaileyhin bu - nun için Etıbba odasına vermiş olduğu takrir de sıhhiye vekâleti- ne gönderilmistir. t Büyükçekmece gölü Büyük Çekmecede halkın şikâ - yetini celp eden göl ve bataklık hakkında tetkikat için mahalline giden heyet tetkiklerini bitirerek dönmüştür. Halkın sihhi noktadan şikâyeti varit görülmüş ve gölün methalinde bulunan bir dalyanın denizle gölün irtibatını kestiği ve | gölde rakit bir halde kalan suların | sivri sineklerin çoğalmasına yar - dım ettiği tespit edilmiştir. Bu gö- lün tedricen kurtulması çok fay » dalı görülmektedir. Bu hususta a - lmması lâzım gelen tedbirleri, mü- | , tehassıslar raporlarında işaret ede ceklerdir. I —. Adliyede yere tükürenler Adliye koridorlarında yere tükü - renler hakında dünden itibaren takibat yapılmasına başlanmıştır. Dün iki kişinin yere tükürdüğü katolik bir mergup olan papas heyetine karşı bilâkis başka muhitlerde mumi ve pek bariz bir surette bir sahneye faal, sokulgan ve yap mütarekesi imza edilerek ağustos 1920) imzay, vakit kendilerine klüp mümessillerile kikat yapacak ve bir rapor hazır « Tü rkiyede ecnebi mek tepleri nasıl açıldı? Bu hale göre pek tabiidir ki: kısım balk yanında pek u mniyetsizlik vardır. Birçok asırlardan beri rakipsiz olarak vazife yapmakta olan Fran | ız katolik mektepleri (oyanında müstevli, n Avusturya ve İtalyan katoliklerinin Alman - ya, İngiltere ve Amerika protes- nlarının dahil olmasile vaziyet değişmiştir. (1) Umumi harp ilân edildiği za - man (1914) Osmanlı hükümetinin ilk işlerinden biri kapitülâsyonla - ı kaldırmak oldu. Bu meyanda tabiatile ecnebi mektepleri de ka: palıldı. Ancak müttefik devletle - re mensup mekteplerle Amerika | mektepleri istisna edildi. (30 teşrinievel 1918) Mondros itilâf İ devletleri İstanbula girince kapi - ülâsyonlar iade edildi ve kapatıl: mış olan bütün ecnebi mektepleri tekrar ve hatta bizzat ecnebi as - keri kuvvetlerinin yardım ve mü- dahalesiyle açıldı. Bu mekteplere papaslar ve arkalarında toplanan hıristiyan unsurlarla beraber sün- gülü ecnebi askerleri de beraber girdi; bu hâdise sarahaten göste- İ riyordu ki Osmanlı imparatorlu - ğundaki ecnebi mektepleri doğ - rudan doğruya memleket dahilinde birer ve istilâ âletleri idi. hükümetlerinin nüfuz Osmanlı hükümeti murahhas - arı Pariste Sevr muahedesini (10 gittikleri teklif edilen Şimendifer idareleri Memleketimizdeki O şimendifer | kumpanyaları ve idareleri geçen - lerde şehrimizde i Bu toplantıya iştirak eden şimendi | fer idareleri müdürleri bu konfe - ranstan sonra Türing klüp murah- haslarile birlikte içtima yapmış - toplanmışlardı ardır. İçtimada memleketimizde işli - yen bütün şimendiferlere ait ilân reklâm ve propaganda işlerinin bir elden idaresine karar verilmiştir. ! Bu işle devlet demir yolları idaresi neşriyat müdürü Ferit Bey meş - gul olacaktır. Ferit Bey Turing birlikte tet - görülmüş, haklarında zabıt tutul » | lıyacaktır. muş ve zabıt varakaları, kendile - İçtimada ayrıca grup halinde seya diyeye gönderilmiştir. hat eden yolculara bazı kolaylık - lar gösterilmesi de takarrür etmiş- Pp mere tir. İcap ederse bu yolcular için hu Bir katilin yeniden muhakemesi f Galatada Şakir isminde birini 6) | dürmekten suçlu küçük Ali, bir müddet evvel İstanbul ağır ceza mahkemesinde tehevvüren katil - den hapse mahküm olmuştu. Temyiz, bu kararı bazı nokta - lardan bozmuştur. Mahkeme, dün bozmaya uymuş şahit çağrılmak üzere muhakeme- yi başka güne bırakmıştır. ermez Halk Fırkası vilâyet kongresi bugün Cümhuriyet Halk Fırkası vilâ nmsasszız susi trenler tahrik etti E zifelerimizin cp cekt Sadakai fitir Tavyareye verilecek Alâ Vasat Edna 3 10 9 16 4 3 19 > Müftülüğünden : Buğdaydan Arpadaın 65 Hava için vatani va ve tarakkisi ber türlü muayenetn ifası mühimlerinden bu EE vade 1EaRE SR E2EEEE NE kal fir ve 7 5 mükellef bulunanların Tayyar yerine yardımda bulunmaları arz ve # 5 ilân olunur. zengin, | | maddeler içinde ecnebi mekteple rinin vaziyetlerini kuvvetlendire cek maddeler de vardı. Bunlardan biri 146 ıncı maddedir. “Madde — 146 Osmanlı hü darülfü nunlarile mekteplerinden verileri ruus şehadetnamelerinin mer'iye tini tasdik eylemeyi taahhüt eyler) Bu şehadetnamelerle ehliyet ve iktidar ihraz edenlerin serbesti icrayı san'at etmelerine muvafa kat eyler. İşbu hüküm O Türkiyede si müttefik devletler tebaası hakkın: da da tatbik edilecektir.,, Bund sonraki dört beş maddede de b mektepler için okapitülâsyonl, verilmiş ve ondan sonra da fer manlar, beratlar, tezkereler ve sa: ireyle tekit edilmiş bulunan bütün imtiyazların iadesi hakkında hü kümler yazılmıştır. Büyük Mustafa Kemalin sevkü idaresi altında Anadolu, istil mücadelesini muvaffakıyet ve refle bitirdikten sonra kazanılı bu muvaffakıyetin bütün netici İrini Avrupa âlemine kabul ve İdik ettirmek için Lozanda şiddet! ve uzun müzakreler cereyan Bu müzakereleri idare eden ve çe- tin münakaşalardan sonra Türki yenin kudretini ve hakkını teslim ettiren İsmet paşa, Lozan muahe- desi metnine ecnebi o mektepleri hakkında bir tek kelime koydur mamakla Türk milletine tarihi ve büyük hizmetlerinden birini da « ha yapmış oldu. meti musaddak ecnebi Nafi Atuf ilk mektep muai- i limlerine tekaütlü lik mektep muallimlerine de te kaütlük hakkı verildiği dün Maa rif müdüriyetine bildirilmiştir. Ma | arif vekili Reşit Galip Bey bu | hasâbetle Istanbul Maarif müdüri» yetine bir tezkere göndermiş, te kaütlük kanununun meclisten çık: tığını muallimlere tepşir etmiştir. Maarif müdürlüğü buna tel la cevap vermiş, bu karardan bü tün ilk mektep muallimlerinin “ kalâde memnun olduklarını bildi miştir. Diğer taraftan muallimler birli i ği de meclis riyasetine, Maarif, | dahiliye vekâletlerile meclis bütç maarif encümenlerine birer teşek kür telgrafı çekmiştir. 3 —— apn Belediyede de ecneh mal takasu tabidir Belediye, dün şubelere bir i İİ mim yollamış, gerek memleket da» i) hilinde ve gerekse haricinde alma cak eşyanm takasa tabi olduğunu bildirerek hiç bir dairenin merki ze haber vermeden ecnebi mal Ve S3yası almamasını bildirmiştir, —am Tarifeler tetkik olünacak Tramvay, Tünel, elektrik, hava ;, gazi tarifelerini tetkik edecek o il komisyon da içtimaa çağırılmı: Komisyon on gün zarfında topla nacaktır. Komisyonda belediye mi | mına makine mühendisi Şefik B ye ir bulunacaktır, y