OSMANLI DEVLE ÖLÜRKEN... Mubarriri: Celâl Nuri 9 İktibas nakil, tercüme hakları mahfuzdur. Efendiden bir adam:Recai iz Bila Geçmiş zamanın her nesi varsa | etmek değildir... Ben fena idi gibi bir iddiada bulunmak | gördüğüm tipleri hoş cihetleri yok değildi. silsilemde bunlardan bir kaçını olurum. Memleketimizde o ayarda, o mi Recaizade Ekrem bey.. Müsles- na bir sima idi. İnce, omaddeten| kaç tane daha adam olsaydı bu - de, manen de ince, rakik, sakalı bir şaheser. Gülerken | luklar içinde, Ekrem bey sossiz, hayatımda arzediyorum. pek hâm bir iddia olur. Mezinin İ Ekrem bey şeklen; fikren, hissen Bilhas : ! bir centilmendi. Kendisinin faz: sa parlak, âsil tipleri vardı ki, bu laca âşıklık devrine yetişmedim. Lâkin kemal çağına geldikten son- tasvir etmezsem küçüklük etmiş |ra üstadı tanıdım ve iyi tanıdım. zâçla, o nezahatte, çok değil, bir güzel bir a » | günkü irfan züğürtlüğümüz daha dam. Ruhu kaba, fikri karışık, vic-|az hissedilir halde bulunacaktı. danı çapraşık bir insanda bu çehre | Abdülhamit devri irfan hayatında olamaz. Çizgileri gayet düzgün ve | korkunç bir boşluktur. İşte, o boş» İ DU bahsi: Bir olkuyucumuzuz Kâzım Nami Beyden bir sorgusu Muallim ve muharrir Kâzım Na- mi Bey hocamız, geçen gün, Cüm - kalede (okuyucularımız) kelimesi yerine (okurlarımız) kelimesini kullanıyordu. ( Okuyucularımız ) kelimesinin yerine (okurlarımız) lıştır. Zira, muzari filleri ismi fa - ilin, sıfatın yerini tutamaz ki.. Vâkıa (okur yazar adam) den - diği vakit buradaki (okur yazar) kelimeleri ismi fail ve sıfat yerine kullanılmakta ise de bu, yalnız (o- kur yazar) şeklinde olduğu zaman bu mânayı ifade ederki bu da bir şazdır. Nitekim(okur yazar adam) cümlesi gibi (gider gelir adam) (alır satar adam) (yatar kalkar adam) demeyiz. kelimesini kullanmak bence yan -! biraz istihza eder gibiydi. söylerdi, ağır yürürdü, çok düşü « nürdü. “Efendiden adam,, tipi bi, tabiri de yavaş yavaş unutulu - yor. İşte, Recaizade efendiden a - darım bir enmuzeciydi. devri “intellectuel,, lerini kemal bulmuşu. Hiç taşralıya, Anadolulu ya, Rumeliliye benzemiyor. Telâf- fuzu düzgün, mrapçası, farisisi, İransızcası yerinde... eo Yemesini, içmesini, eğlenmesini bilir. Fer hususta hayatını o yükseltmiş, Evi muntazam. Kütüphanesi tamam. Şair, artist, piyanist... ce gürültüden hazzelmez. Belki cüz'ice insancıl. Vaktinde kadrini o anlamışlar. Sultan Hamit atında şürayı dev - let azası olmuş, balâ rütbesini ih- raz etmiş... İttihat ve terakki dev rinde evkaf nezaretine, maarif ne- zaretine getirilmiş, âyana alınmış. ne de meşrutiyete boyun iğmemiş! Kendisini hükümet, fırka gürültü- lerinin üstünde görüyor. Onun için kendi başına kalıp biraz düşün « mek, bir kaç satır yazı yazmak, bir şiir söylemek siyasetin temin ede miyeceği saadetleri bahşediyor.. Ekrem bey merhum dakik ve rakik şairdi. Şairlerin, “ekseriya, teknik itibarile kudretleri az olur. Recaizade, bilâkis, bu hususta pek ilerdeydi. Bundan elli sene evvel yazılıp şabeser addedilen müelle- | milletimizin âyanmdandır. İn- fatı birdaha gözden geçiriniz. Pek çoğu kıymetlerinden kaybet - mişlerdir. Bir de, behemehal (Ta- limi edebiyat) ı dikkatle okuyu - nuz: Uzağı görmekte ne meharet.. Vakti idrak etmekte ve dilde, üs lüpta, edebiyatta, sağlam esaslar üzerine bir terakkiye başlamakta ne büyük himmet... Nejada ait yazılarını okursanız Ricaizadeyi en büyük hassas edip- ler sırasına korsunuz. Acıklı ede: biyatın nümünelerinden en büyük- lerini Abdülhak (O Hamitle Ekrem vücuda getirmişlerdir. (Makber) İe (Nejat) yalnız bizim edebiyatı- mızda değil, dünya edebiyatında bile daha ilersine gidilemiyen e- serlerdir. Böyle hassas olan bir şairden henüz tedvin (o edilmiyen edebiyat gramerini vücude getir- mek beklenilmezdi. Üstas ise buna da muvaffak oldu. Cevdet paşanm (Belâgati Osmaniye) si ile Mual - lim Nacinin (Istılahatı o edebiye) sini (Talimi edebiyat) m yanma getirmek cünhasını irtikâp ediniz: Iki Buharalı, yahut iki arap bede visinin karşısında tam Avrupalılık istidadını, tükenmez canlılığını gösteren bir Türk.. Bu makaleyi yazmaktan mak- sadım üstadımın eserlerini tenkit | İstanbullu bir tip. Osmanlı! Ağır İ gürültüsüz vücudile, eserlerile, aç- tığı yolla bugünkü milleti yetişti - İ renlerden biridir; ; milletin bir iki | 998 başlanan (okuyucu) (oku - Pek o deres|' İ den acele etmiyor. Lâkin hiçbir zaman ne istibdada| Bizdeki eski kari yerine kullanıl yan) kelimeleri en doğrularıdır. Eğer Kâzım Nami Bey hocamı - zın arada sırada kullandığı bu (0- kurlarımız) kelimesi diğer fiillere de tatbik edilecek olursa alt tarafı şöyle olur: (Gelenler gidenler) yerine (ge- lirler giderler) (çalanlar oynıyan- lar) yerine (çalarlar oynarlar)... Ve o zaman meselâ. gazetelerde göyle ibarelerle karşılaşırız: (Dün filân yerde Ahmet ismin - de birisi yaralı olarak bulunmuş - tur Polis şimdi vururu aramakta - dır.) Yahut: (Dünkü yangında yanar dükkâ- nın sig“vtalı olduğu anlaşılmıştır) İsmi fail ve sıfat yerine muzari fili kullanmak doğrumudur, değil midir? Kâzım Nami Beyefendiden bunun tasrihini rica ederim efen - dim. velinimetlerinden biridir. “Cau- chemar,, unvanlı bir roman yaz - mıştım, Fransızca olan bu çocuk - luk eserimin 300 küsür sayıfasını kendisine dinlettim. Arasıra susu- yordum. Ben dinlenirken o bana, ağır ağır, mütalealarmı söylüyor, tashih edilecek noktaları gösteri » yordu. Emin olunuz, yirmi bu ka: dar sene evvel bile, bugün dahi kıymetini muhafaza edecek mü- talealar serdediyordu. Sevimli bir yüz.. Duygulu bir mizaç. Güzelliği, san'atı, vezin ve kafiyeyi, zevki, (bilhassa kadını, büyük bir nispette fasahati bili - yor. Şarkın füsunundan ayrılma - mış, lâkin garbr o muasırlarından daha iyi tanımış. Terakkide hangi merhaleye geldiğimizi iyi bildiğin- Fasahat dedim. Ekrem bey ve onun nesli fasahate pek çok itibar ederlerdi. İlk eserlerinden bahset- miyorum, lâkin, Recaizadenin yetişgin devrinde yazdığı yazılar - da yanlış bulmak için çok uğraş- malı. Ekrem bey ruh ve manayla birlikte şekle, kalıba da çok bakar- dı. Dilin bütün kelimeleri dima- Okuyucularınızdan: Gök Türkân amm m — > bekliyor. Ekrem beyi daha fazla anlarsak daha ziyade yükseliriz. ... Ekrem beyden bahsederken, müsadenizle, biraz da hk: *min - den bahsedeyim. Yazık, ha - ğında uzun uzadıya sual ve cevap- nımefendi . yakmda vefat et - l ara maruz kalmışlardı. e Ekrem t “dön defn, o Rüyükadada bey, kelimenin yalnız siyasi ma - nasile değil, bütün manolarile ziyaretine gittiğimde kendisini çok geçkin, bir hayli rahatsız gör- düm. Bununla beraber iki saat lâk lâka ettik. Ekrem bey merhum efendiden bir adamdı, demiştim. Haremi de tam ve pürüzsüz bir hanrmefendiydi. Ekrem > beye 6$ olacak derecede okumuş, melü - matı. Lüzumundan biraz fazla z6- ki. Tenkitleri armın o iğnesi gibi. Muhakemesini ifadeden hiç çe - kinmez... Ve belki bunun için bir &z imtizaçsız. Kusurlu (noktaları, bu noktalar pek kapalı ve örtülü bile olsa bulur. surata çarpar. Birçok hususlarda Ekrem beyden yüksek... Hanımefendi ömrünün son ve mühim kısnımı Büyükadada, Ni - zamın sonundaki köşkünde geçir * misti. Her sene Prens Abbas Hil- mi ile Prenses Haticenin misafiri olur, kışı Mısırda geçirirdi. Ekrem beyin haremile de eski devrin kendisine mahsus büyük hanımefendiler enmuzeci de eksi « gilterede Lordlar var. Bunlar mün- hasıran siyasilerden, münhasıran kişizadelerden ibaret değildir. Bu kafilenin içine irfan âleminin bü- yükleri, vezirleri de alınıyor. Bun- larm vakarı nazara o çarpar. İşte, Ekrem bey, onlara benzer bir zat: tı. Pek mütehayyiz biri olduğu na- sıyesinden anlaşılırdı. Bomonti mahallesinde yaptırdı ğı evini, oradaki o kütüphanesini, odasını ve odasının içinde kendi « sini hatırlıyorum. Günün hadise - lerinden, modalarmdan dediko dularından uzakta, yüksekte, Ek - rem bey düşünüyor. Biraz münze- vi. Ailesinden bile uzak ve ırak. Hayallerine, tefekkürlerine dal - mış. Vaktile . kendisine sataşan köhne edebiyat (o pehlivanlarını. Hayret efendileri büsbütün unut - muştu. O, ölen oğlundan ve dima- ğın içinde yer edinen bedii ga yelerden başka hiçbir şeyi düşün müyordu. Ekrem bey eserlerini tenkit edecek, hizmetlerini göstereck, hayatmı anlatacak bir omüverrih Bugün Majik'ie | hatıralar bile unutulacak! Evet, Ekrem beyin haremi cerbezeli bir hanımefendiydi. Celâl Nuri Diyor, Bizden sonra bu gibilere ait , Terkos gider ayak ayak Okuyucu m mektubulikramiye dağıtmıştı Küçük memurlara yapılan zamlari belediye kesiyor Terkos Belediyeye geşerken | huriyet gazetesinde yazdığı bir ma | kendi memurlarından bir çokla - | rma ve bilhassa bu meyanda bü- yük memurlarına bir çok ikrami- yeler vermiş, ayni zamanda ora- da çalışan yirmi otuz küçük Türk memurunun ıhaaşma da bir mik - tar zam yâpmıştı. Şimdi Beledi - ye terkosu yeni devraldığı için bu zamları tanrmamaktadır. Her biri bir çok seneler ayni şirkette çalışmış olan küçük Türk me» murları şirket tarafmdan maaş - larma bu bir miktar zamın bele- diye tarafından da tanmmasını rica etmektedirler Bu memurlar, diyorlar ki, biz vakıa Belediyenin yeni memuru- yuz, fakat on ön bir sene çalışıp hakettiğimiz zamlar da gene bi- zim hakkımızdır. Eğer şirket be- lediyeye geçmeden evvel, bir çok büyük memurlarına yaptığı gibi bize de ikramiye dağıtmış olsaydı şimdi bu zamları istemekte hakkı- mız olmazdı. Lâkin biz ikramiye de almadık. Bari zamlar kesil - mesin, Unkapanı köprüsü Unkapanı köprüsünün tamiri i - çin Gazi köprüsü tahsisatından 100,000 lira istikrazı ve bu muame le Dahiliye Vekâletince tastik edi! mişti. Belediye daimi encümeni köprünün tamiri münakasasına ait şartnameleri hazırlamakta olduğu gibi diğer taraftan da köprüde kul anılacak ecnebi malı için alâka - dar makamlardan takas müsaade- si istenmiştir... 1 Perşembe 19 K. sani Çarşamba 18 K. sani 21 Ramazan 22 Ramazan Gün doğuşu Gün satımı 12 rm v7 0 8,0 00 Li 1205 1485 1110 Sabah namazı Öğle ssmazı ikindi Bamazı Akşım namazı Ya sı namazı 18405 imsak 487 Yılın geçen gürler ş '. kalan s9 . HAVA — Yeşiiköy Askeri rasut merkezinden verilen malâmsta göre, bu gün hava az bulutlu ve mütehavvil süz” girl olacaktır. l Dünkü sıcaklık en fazla 10, enaz 4 derece, hava tazyiki 76 milimetre ANBUL — 16 dan 18,45 kadar Muzatter bey, 18,45 den 1930 kadar orksetra, 19,30 dan 20 kadar Refik Ah. met bey taralından Ramazan müsahsbesi, 20 den 20.25 kadar İnci hanım, 2040 dan 20,53 kadar Mahmure hanım, 20,55 den 9200 kadar “Hafız Sadettin bey, 2130 dan 22,30 kadar orkeğtra, ajans ve borsa haberleri, saat ayarı, 22,30 dan 23,90 kadar Darüitalim; Br akyamdan barel Opera Sinemasınd Don Jose Moj ve Mona Maris Ispanyolca sözlü ve şarkılı KARA KARTA ramındaki en büyük filmlerinde görüneceklerdir istanbul Belediyes Darülbeday! Şehir Tiyatı Temsilleri : ii i İl NN yaşından aşağı olan çoca! tvatroya kabul edilmezler, Bu akşam sani 21,30 e vanleyiek Opere — Umuma Alı Fransız tiyatrosuni Te As Bs Büyük Yunan wvsu gavaıkınız 4 A.T. sar'atkârlarile v “GThELLO yu temsile hazıtlanıyör Olhello : Gavrilidis ! Yago : Ertuğrul Sadenin BORSA 17 Kânunuevvel 1933 Nukut (Satış) kuru lu li Bae pa 1 Sterlin | Pezera 8 Chlark “9 Pimi zem 38 9 £ Belçika — di “ MO'pami2 g0 Dinar ug m iviçre ği m Leva 1 Alım sAN Şeria 1 Mecediye S8 DK Kuron Çek 122— | * Banknot o 240 © Çek fiatları (kap. sa. 16: Paris 1206) Papa Ts 1osdra 11373) VW n NevYork © U4713 | © Madrit s 78 Milâao 9.1830 | Berin ıs Brüksel B3M0 | Varşova 4g Atina 98 21— Peşte si Cenevre oo 244501 Üiireş 80 26 Sofya 0443— | Belrm (saz Asterdam — Li728 | Meşkova '0i Esbam iş Karkas 10 | Terkoş 30 Anadolu 2500 | Çimente Ar, td Reji &10 | Ünvon Dey, yi Şir. Hayriye 15, İ Şark Dev W Tramway 430 | italya , U. Sizorin o S4 — | Sark m ceza omonti 5309 İ Telefon 2) istikraz ar lahviller fi 1st, dahi 88 | Elektrik 3 ark *.yollar o $70 | Pramvay 101 D.Muvahide . 6050 , Tünd Gümrükte! 345 ; Rıhum ' Seydi rrahi 415 | Atadele Sl) Bağdu 655 | Anadola Mi İl T askeiye - A. Mümessil 2 YENi TARiH Her sınıf tarih kitâbının hulâsası Tarih imtisanım verniek isteyenlere Hzumlu bir rebberdif 400 kuru fintla Istanbulda HER Operetini Evlenecek Kızlar SARIZEYBEK N Y Kanaat Kütüphanesinde satılır. Ee görmelidir J Mevsimin © sev pi ve neşe filmis:* | Tüveren RK. “ dünya >