“sunlarla doludur. eli enikrmini 2 Bizim eski tarihler kadar aplal ve sersem kitap tasavvur ede - mem.. Yavuz Sultan Selimin bir hocası var: o Meşhur Şeyülislâm Sadettin Efendi... Bunun (Tacül - tevarih) i elden ele gezer. İstan - bulün fethinden bahsediyor. O za: man İstanbul hangi devletindi? .. Yok... Padişahı kimdi?. (Tekfuru makhur) Köhne tarihlerimizi okumak insanın zekâsmı uyuştu - rüut;, hiç düşürimeğe sevketmez. . . Bir çotuğu büyüdüğünde hımbıl görmek istefseniz onâ bol bol Os- manlı müverrihlerini okutunuz . . Bazı tarihlerimiz (Meselâ âli) af - Hele (Evlyia Çelebi) 1.. Binlerce sayıfa marta - yal. Belki bunlarm içinde haki İatler de yok değil.. Lâkin hangi- sinin doğru, hangisinin kıtır oldu- gunu ben nateden bileyim ?.. Çe- lebideki (Aptal han) hikâyesini okudunuz mu?, Bitilis hâkimi, mü- yerrihin huzurunda 6 derece fazla işemiş ki öva Okyanus olmuş. Ne büyük mazhariyetsizliktir! . . Kanuni Sultan Süleyman devrin- de ordu Macaristanı, Avusturyayı Yahi Avrupanm ortasını yarıyor .. O milletlerle hakiki temasa geli - yoruz. Bahsettiğimiz devirde Ay- rüpada (Rönesans) oluyor. Insa- niyet sanki bir daha doğuyor. Ve- nedik cümhüriyeti ile münasebet- teyiz.. (Rönesans) Italyada başir yor. Amerika keşfediliyor.. Hin - distanm (Ümit burnu) üzerinden yolu bulunuyor. Din ve iman sa“ halarında Avrupada dehşetli bir İnkilâp başlamış. Katolik kilisesi hücumlara maruz kalmış. Protes- tanlık mezhebi doğuyor. Avrupa - nın kıvamı bozulmuş... Işte kütüphaneler.. İşte eserler... İşte müverrihler!... Bu ciltleri oku- yunuz, eleyiniz, tarayınız.. O za - Mah frengistana giden elçilerimi- zin sefaretnamelerini okuyunuz . .. Bunların hemen hepsi anadan doğ- ma kör.. Hiç bir şey görmemişler . Bir sandık gibi, bir balya gibi, Le- histana, Rusyaya, Fransaya, Ital - ya cümhürişetlerine gitmişler ve gelmişler.. O sefaretnameler birer karikatürdür. Osmanlı elçilerinin ne kaba sa- ba adamlar olduklarını ilân eder Bunlar kelimeleri bile dürüst o - kuyamamışlar. Meselâ biri Ams « terdâma gitmiş, orasını anlatıyor. Fakat Bulunduğu şehrin ismin: bilmiyor da ona ne diyor bilir mi- #iniz?., Mısırdam!.. Bu sefaretna - meyi basan Ebuzziya merhum ise Felemengin en başlıca şehri ve ka- Nunen paytahtı olan Amsterdam'ı tashih ile orasını İsveçin merkezi | olmak üzere gençliğe takdim edi- yor!.. Hangi yanlışı düzlteyim?. Tekrar ederim.. Sefaretnameler birer ömürdür.. Sefir efendi veya paşa gözleri bağlı büyük Kateri- nayı, büyük Frederik'i, Napoldon'u nasıl görmüşler.. Bu eserleri bir iki saatte okuyup ibret almalı. (İstih- karı hasım) askerlikte pek fena bir tabiatmış... Pek doğrudur.... Düşmanı, komşuyu, dostu tanıma- mak, yalnız askerlikte değil, siya - sette de, her türlü münasebette bir felâkettir.. İşte, Osmanlı Babiâli- sinin sukutu sebeplerinden biri de budur., Call idi © Nuri * İktibas, nakil, tercüme hakları mahfuzdur. Bir sürü aptal : Eski #âğvetrikletimiz İ İ vükelâ ve vezir konakları, Babrâlı j İm, faslın: bu Moltke'nin mek - Osmanlı cehli bir Çin duvarıdır. Avrupa, Asya ve Afrikanın birleş- tiği noktada, Akdenizin ortasında, biz, sanki Çinde yaşamışız.. Eski tarihlerimiz bir vesika ol - mağa bile yaramz.. Halbuki o de: virlerde Avrupada intişar eden Türkiyeye müteallik eserler bir yere toplansa bunları muhafazaya Bayazıt kütüphanesinin binası az gelir.. Hem ne eserler, ne tarihler, ne resimler.. Biraz köhne kitap meraklısıyım.. Bu kadar yıldır bu eserlerle istinaş ettim.. Fakat diye: bilirim ki daba bunların yüzde bi- rinin isimlerini bilmiyorum. Fo- toğraf ve kolay resim basmak u- sulleri henüz icat olunmadan Türk hayatına, Türk âlemine, sarayları: nâ, kadınlarına, eğlencelerine da- ir olan o zamanın şimşir ve bakır üzerine mahkük resimleri birer şaheserdir. Bunların kataloğunu yapmak bile bir iştir. Mouradjea d'Ohson'un Fransız büyük inkılâbından evvel bastır dığı kocaman ciltleri ve muhtevı olduğu tabloları, 6 zaman yazma ğa değil, bu zaman basmağa, ter- cüme etmeğe bile muktedir deği - liz... Meselâ, şurası, garip değil midir ki bundan bu kadar evvel yazılan en mühim Osmanlı tarihi- nin, von Hammer'in ciltlerini hâ- lâ tercüme edemedik.. Ata Beyin himmeti yarıda kaldı!.. Osmanlı hayatınm en samimi kısımları, saray âlemi, ha remi hümayün, saray entirikaları, ince, en siyaseti... Bunların havadisi Nem se, Macar, Venedik, Ceneviz ra porlarmda bir bir münderiçtir. Bu raporların bir kısmı ise münte- #“dir. 1500 senesindenberi, Tür- iye hakkında basılmış eserlere te sadüf olunuyor.. Geçenlerde, Ves nedikte tabolunmuş bir Osmanlı tarihine tesadüf ettim. 1575 te ba- sılmış bir kitap... Halbuki o zaman Osmanlılar uyuyorlar, horluyorlar- dı. Babrâli, Avrupanın coğrafya- sma bile vakıf değildi.. ».. . Ne korkunç züğürtlük!. Yüzba- şılığında meşhur von Moltke bize gelmiş.. Buradan yazdığı mektup- lar ikinci Sultan Mahmut ahdinin sadık, tilâlı bir aynasıdır. Bizim eserleri mi karıştırdınız?.. Hiç bi- rinde, o devrin yaşayışına dair bir kelime bulamazsımız.. Ben Osmanlı ermenilerinin as - | tuplarmdan öğrenmiştim.. Bir iki| tablo, Ermeni mizacınm tarihi hakkındaki cehlimi büsbütün izale etti... Kapıkulu müverrihleri, Osman hk devlet adamları âlemi bilmek şöyle dursun memleketimizde ya- şayan unsurları bile hiç tetkik et- miyorlardı.. Bütün Osmanlı kitapları şahi - dimdir: Rum, Ermeni, Arap, Ya- hudi, Arnavut, Bulgar ve sair un- surların hayatlarma, duygularma değil, miktarlarma, teşkilâtlarma dair bunlarda ne var?. Korkunç bir boşluk! Bu kadar milyon halkı Babsâli gözleri bağlı idare ediyor- muŞ., Uyuşuk, buruşuk, ölgün bir hal- | *İları, kalemleri, kâğıtları, yer min- “ Fethi Bey | Vaşington sefareti| haberlerini tekzip ediyor Sabırk Paris büyük elçisi Ali Fet- hi Beyin, tekaüt edileceği söyle - nen Muhtar Beyin yerine Vaşing « ton büyük elçiliğimize tayininden bahsetmiştik. Fethi Beyin bu sıra- larda Ankaraya giderek Başvekil İsmet Paşa Hazretlerini ziyaret et- mesi de bu haberlerle alâkadar görülmüştü. Fethi Bey dün Ankaradan şeh - rimize gelmiştir. Kendisile görü - şen bir muharririmize (o vaşingtoh elçiliğine tayin edileceği haberle - rinin doğru olmadığını söylemiş - tir, ibtisas mahkemesi reisliği Münhal bulunan gümrük ihti - sas mahkemesi reisliğine vekâle - ten tayin olünan birinci (o ceza mahkemesi reisi Vesrf Bey bu * günden itibaren vazifesine baş - lıyacaktır. de bir köşede duran milletler günün birinde mezarlarından kal- luyorlar.. Bizimkilerin haberi yok. Bunlarım hepsi, o nazara göre ay: ni (gâvur) dur. Bütün gâvurla ise(Milleti vahide) teşkil ederler. Bunların hepsi bir! Hikâyeyi bilir misiniz?. (Eski padişahlardan biri hattatmış. Bir gün aklına gelmiş ki her daire için, o dâlrenin faaliyetini andırır bir levha yazayım; onu teberrüken o dairede assınlar.. Meselâ maarif için, adliye için, irfanı methü se - na ve adaleti takrir için levhalar yazmış.. Fakat (hariciye için bir türlü bir (kellâmı kibar) bulamı yormuş.. Önündeki rahlesi, kokka- deri üzerinde padişah oyalanırken içeriye mabeynci girmiş, ve: — Efendimiz, demiş, divanı hü- mayun tercümanı Hiristaki Bey hu zuru şahanenize kabul buyurul mağı istirham ediyor.. Padişah: — Gelsin! demiş... Hiristaki Bey zatı şahaneile teklifsizmiş.. O dakikada padişahı düşünür görünce sebebini sormuş. Padişah da hariciye için yazaca- i ğı levhaya zemin aramakla meşgu' olduğunu, lâkin bulamadığını bu Fener beyine söylemiş. Hıristaki Bey, büyük hürmet ve tazimle: — Şevketmeap efendimiz, fer man buyurulursa kulunuz bir (kel lâm) bulayım.. — Haydi bakayım! — Efendim, (Elküfrü milletün vahide) diye tahrir buyursanız .... Hünkâr kahkahalarla gülmüş, katılmış!.. (Kâfirler bir millettir) abuk | sabuk bir söz gibi gelir.. Lâkin dedeleri çok aldatan bir kelâm. Bu kelâmda nefreti işrap edici bir cihet de yok değil.. Kâfir fena.. Kâfirin fikri de fena... Onun için parayla almır güzel kâfir mata - ından ve kâfir cariyeden maadası mekruhtur.. Kâfirin ilmi, irfa - nı olamaz, kâfir bir palyacodur. İşte bu fikir bize doğru yolu gös- termedi.. Biz gerek Avrupayı, ge- rek yerli unsurları, tekâmül ve te- rakkilerinde asla takip edemedik. Celâl Nuri Tayyareden 14 Kârunusani 1933 atılan bom- baların dehşetli tesiri Fransa bir seferberlikte en azı 10 bin tayyare çıkarmıya muktedirdir İyi bir bombardıman tayyaresi bir uçuşunda 27.000 kilo yani iki vagon yük taşır. Askeri tayyare - lerin en yavaş gideni en aşağı 250 kilometre sür'atlidir. Fransanm 3.000 İngilterenin | 1.835, Romanyanın 799, Sırpla » | İ rım 974, Polonyanm 1.309, Rus - yanın 1950 tayyaresi vardır. Bu tayyareler bugün tayyarecisi, ma- kinisti ile beraber uçmağa hazır ! kadrolara girmiş olanlardır. Yok- sa bu devletlerin bu tayyarelerin on misli tayyareci ve makinistleri vardır. Fakat bunların adına ihti- yat tayyareci denir ve harp gü - nünden başka zamanlarda irapta mahalleri yoktur, Ayni zamanda düşürmeli ki, meselâ Fransa, bir seferberlik a- nında en azı on bin tayyare yap- mağa muktedirdir. Çünkü büyük harbin son anında bu memleketin fabrikaları 2500 yeni tayyare, 4000 yeni motör yapabilmiş, 9 bin tayyare ve 14.000 motör tamir et- mişti, Bugün ayni devlet on defa | daha çok fabrikaya ve daha bü - yük tecrübelere maliktir. En ge ride saylan devletler ise bir kaç yüz tayyareyi kolaylıkla meyda » na getirebileceklerdir. . Bu kadar milyonlarca, milyar- larca lirayı yutan tayyare kuşla » Finn bir de ne yapabileceklerini düşünmek iyi değil midir? Kaç türlü bomta var ? Tayyareler her cins bomba a- tarlar. Zırh delen, ortalığı hare - beye çeviren, çarpar çarpmaz pa- ralanan, yangın çıkaran, gaz sa - çan... Hülâsa binbir çeşit bomba, bir kilodan 1.000 kiloya kadar bombalar var.. 2.000 kiloluğu bi- le yapıldı. Fakat bu kadar bir bombaya dayanacak hiç bir he - def olmadığı için şimdilik ya - pılmıyor. Büyük köprüleri, şimendifer yollarını parçalamak için 100 ki- loluktan 500 kiloluğa kadar bom- ba kullanılır. Ambarlara, depola- ra, büyük garnizonlara yüz kilo- Pazar 15 K. san 18 Ramazan 724 1 no 1704 40 489 um nn 1448 140 Cumartesi 14 Ki sani 17 Ramazan Gün doğuşu Gün batu Sabah hamamı Öğle namazı ikindi Damarı Akşsm #smam 102 ir 108 1840 548 58 “ 5 38 3sı Ya sı namazı imsak Yılın geğen günleri kajan HAVA Yeşilköy askeri rasat merke- | inden verilen malâmata göre, bugün ha- va bulu'lu ve #imal isö smetnden rurgArı olacakur. Dünü sıcaklık eh fazla 8 en — 4 derece, hava tazyıkı 761 milimetre idi, Radyoda : ———. ISTANAUL — 18 den 1845 e ka- dar Stüdyo s2 heyeti, 18,45 ten (0304 kadar orkestra, 1930 dan 20 ye kadar Fransızca ders (müptedilere mahsus), £0 den 2045 e kadar Müşerref Hanım. 20.45 ten 21,30 a kadar stlidyo saz he- yeti, 21,90 dan 22,90 « kadar orkestra, Ajans ve borsa haberi, seat ayarı 2230 dan 23,30 a kadar Darütalim heyeti luğa kadar her cins bomba atılır, Düşmanın tayyare karargâhları - na 50-100 kiloluk bombalar, de *« niz karargâhlarına karşt uçurula” İ cak tayyareler 100-500 kiloluk - lar, denizaltı gemilerine 150 kilo- luk bombalar atmak işi tamamen görmeğe kâfi gelir. Bombaların yaptıkları! Bu bombalar patlarsa ne ya » pabilirler? Bombayı yerli yerine düşürmek lâzımdır. Meselâ harp gemisinin şöylece 40-50 metre yanma düşmüş bir bomba yerins düşmüş sayılmalıdır. Bir krüva - zör böylece yanma düşecek 250 lik bir borabzdan itibaren, büyük bombaların her birisinin cesa - metine göre, güzelce zarara uğ - rar. Perçin yerleri acılır, gemi her tarafından su alır. Çünkü osu''a patlıyan bir bomba havada oldu- ğu gibi dağrlıp gitmez.. Su, pat - lamanm tesirini okaybetmeden nakleder. Meselâ küçük bir bom- ba su içinde patlamış olsa su i - çinde bulunan adamların bar » saklarını tazyikle'parçalayıp ba « ğırsaklarını döker? Hafif bir kruvazöre isatet e den elli kiloluk bir bomba, bu ge- minin üstünden girip (altından çıkmıştır. Demek oluyor ki, kru - vazörün bombaya karşı en küçük bir mukavemeti bile yoktur, Sirkeci- Haydarpaşa feribotu Sirkeci ile Haydarpaşa arasın- daki feribot meselesi hakkında heyeti vekile son içtimamda mü- zakerede bulunmuş ve mukavele- yi tasvip etmiştir. Feribot için hükümete teklif » te bulunan İngiliz grupu yakında tesisa''na başlıyacaktır. Istanbul Belediyes!: Darülbeday! Şehir Tiyatrosu Temsilleri Bu aksam ii ei 5 p i yaşından aşığı Olan çocuklar üvsroya kabul edilmezler. ni Umuma Alt | mere erener Matbaamıza gelen eserler | A Adem ve Havva Genç ştirlerimizden Yaşar Nabi Beyin son eseri olan Adem ve İlavva ince tahlilletini ihtva eden güzel bir roms8" dır. Okuyuculanmıza tavsiye ederiz Hükümdar Avukat Haydar Rifat Beyin tercüm* ettiği eserler silsilesine yer eser d ilâve eni Hikümder. yaver dhanşumul (Okıymeti Obaiz şah ©! Haydar Rifat Sey © güzel bir TEV ile dilimize çevirmiştir. Okuyucularımı# i tavsiye ederiz