Bir milyonerin aşık i olduğu evli kadın.. : . 80 bin liralık mücevherlerini, 20 bin lirasını alarak bir müddet onunla yaşadı Sonra gene kocasına döndü ! Milyoner Amerikalı ve sevgilisinin Paris gazinolarında alınmış bir resimleri Budapeşte kibar muhitinde ha- | hatsızlanmış. Şimdi bir telgraf raretle münakaşa edilen bir hâ - dise olmuştur. Şikago milyonerlerinden Sid- ney Horner, Avrupada seyahate çıkmış, bir müddet evvel Viyana- ya gelmiş, orada bir otelde fev - kalâde güzel bir kadınla tanış - mıştır. Gazetelerin yalnız ismi - nin ilk harflerini yazdıkları bu kadın, evlidir. Budapeştenin zen- gin ve tanınmış müteahhitle - rinden birisinin karısıdır. Madam E. B., milyoner Ame- rikalmin üzerinde derin bir tesir bırakmış, milyoner, bu genç ve güzel kadma çıldırasıya âşık ol- muş; ona sevgisinden bahsetmek - ten köndini alamamıştır. Kadım, bu sevgi itirafma karşı şöyle demiştir: — Fakat, ben evliyim. Koca - sma ihanet edecek bir kadın da değilim, Beni sevmeniz, boşuna - dır. Bu sevgi, neticesiz kalacak - Amerikalı milyoner, bu ret cevabından yılmamış, şu teklifte bulunmuştur: — Sizi, çıldırasıya seviyorum. Sizsiz yaşıyamam. Eğer biraz ol- sun hoşunuza gidiyorsam, sevgi- me mukabele ediniz, Kocanızdan boşanmız, benimle evleniniz! — Aman, nasıl olur? Böyle bir teklifi de kabul edemem, Ben, kocamdan ayrılmak niyetinde de- ğilim. Onu seviyorum. Bilseniz, ne iyi bir adamdır. Amerikalı milyoner, gene ri- Sat etmemiş, kadın reddettikçe, o Mrarını arttırmış ve nihayet ka - dınr iknaa muvffak olmuştur. Kendisinin sahiden kuvvetli bir aşk beslediğini ispat için, kadına 40.000 dolar kıymetinde mücev - | €r vermiş, ayrıca onun namına Pariste bir bankaya 10.000 dolar Yatırmış, Kocasından ayrılacak ! Bundan sonra, kadın, kocasm- dan ayrılmak üzere hemen te »- *ebbüse girişeceğine söz vermiş, ikisi birlikte bir müddet Viyana - bir otelde kalmışlar, sonra Pa- *€ gitmişler, orada da bir müd- “t birlikte yaşamışlardır. F akat, kadın kocası aleyhine Anma davasını bir türlü aç - Mamış ve milyonerin israrlarma Nr ün, yarın!,, diye onu e amm Bani birinde de takmaz “Annem birdenbire ra - aldım, Acele gidiyorum.,, şeklin- de bir veda mektubu bırakarak, Budapeşteye dönmüştür. Otele gelip te sevdiği kadının çoktan uzaklaşmış olduğunu öğ - renen Amerikalı, mektupta ya » zılanlara inanmış ve (kadının dönmesini beklemiştir. Aradan haftalar geçmiş, ka - dından ne bir telgraf, ne bir mek- tup gelmiş, vaziyetten şüphele - nen milyoner, Budapeştedeki bir tanıdığına tahkikat yaptırmış ve sevdiği kadının annesinin hasta - landığı doğru olmadığımı, kadı - nın: kocasının evine: döndüğünü anlamıştır. ., 1... 0. Diğer taraftan, kadının mil « yonerin verdiği mücevherleri bir - likte götürdükten başka, Paristes ki bankaya namına yatırılan 10 bin doları da çekmiş olması, mil- yoner âşıkı, hayli kızditmış, de - rin ve kuvvetli sevgisine rağmen, Budapeştedeki bir avukata, ve - kâlet vermiş, Madam E. B. aley - hine kendisini aldattığı ve do * landırdığı noktasından, ceza da - vası açmıştır. Davasını ispat yolunda şahit- ler göstermiş, kadına mücevher » leri kendisile evlenmek şartile İ verdiğini bunların bildiğini isti - | dasma ilâve etmiştir. Muhakeme, daha başlamamış tr, Fakat dedi kodu çoktan baş - lamış bulunuyor! Bir matmazelin iddiası Galatada Hurma sokağında ©- turan Dikran kızı matmazel Pari dün Galata merkezine müracaat ederek Galatada Kemeraltı cad » desinde oturan Ziyanın kendisini kandırarak 18 lirasmı aldığını, ayrıca odasından da 18 lira çal dığını iddia etmiştir. Bunun üze - rine Ziya Merkeze çağrılmış ve tahkikata başlanılmıştır. ——— Yankesicinin ei çabukluğu Kasmpaşada oturan seyyar sütçü Mustafa dün Büyük hen - dekten geçerken sabıkalı yanke - sicilerden Todori cebinden 50 kuruşunu aşırmıştır. Sütçü para - sınm çalındığını fark- ince fer - yada başlamış, Tode:i kaçarken yakalanmıştır, İ çarpan bir küçük kitap var: Şeker J Osman... | için elime almıştım; ilk sayıfasın- 200 akt anana ABA E9R A AAA senem GE AMAR ARI BE z e Son günlerin edebi neşriyatı a- rasında önce kabının göz alan renkleri ve zarif şekliyle dikkate Boş bir vaktimde tamamen oku mak üzere eve götürdüğüm kitabı evvelki akşam şöylece karıştırmak dan başlıyarak bir kaç satır oku - yayım, dedim.. Bir zaman sonra farkettim ki kitabın ortasına gel - mişim, gene bir müddet geçince de kitabı bitirmiş olduğumu gör » düm. Şeker Osman, Yusuf Ziya Beyin eseridir. Daha idadi sıralarınday» ken edebi mecmualarda yazıları çıkmağa başlıyan Yusuf Ziya Bey edebiyyata aruz veznile, ve Arap, Acem terkipleriyle süslü bir lisan- la yazılmış manzumeler neşrede - rek girmişti: Dervişim, hanikahı sevdada, Neyi hulya In hay Buy ederim. Bir eiimdp fener, birinde asa, Mer gece yadı yar için giderim. Gibi mısraları o devrin mah- sulüdür.. Kısa bir zaman sonra sa- de lisan davasına gönül verenler | içinde Yusuf Ziya Beyi de gördük. Genç san'atkâr, hece veznile, ter-| kipsiz dille manzumeler Yazıp neşrederek o davaya kuvvet ve - ren küçük eserler vücuda getiri - Güzel Sa EKA ARA Sesil Sorel çekilirken yordu.. : Yusuf Ziya, şiirde. kendisinden asıl büyük eserler beklenildiği za» | Mümkünte'vermişlerdir v& “artık man silâhını elinden bıraktı. Şiir yolunda susan * Yusuf Ziya, gündelik mizah vadisinde çalış - mıya başlamıştı. Yusuf Ziyanın İ nüktelerinden tat duyup . neş'ele - İ nenler, bir taraftan da onu artık asıl özlü ve köklü edebiyyat için kaybedilmiş sayıp hayıflanıyor - lardı. Mizah eserleri, şüphesiz edebiy- yattır; fakat günün vak'alarına çok bağlı olan nükteler, üstünden | bir gün geçince sararıp solan çi - çeklere benzerler. Yusuf Ziya, son zamanlarda ön- ce “Kürkçü Dükkânı, , şimdi de “Şeker Osman,, isimli büyük hikâ- yelerini neşrederek tekrar edebiy- yata döndü.. Şeker Oamsn, tuhaflığı için sevi» len, tatlı sözlerinden, şakaların - dan, şeker gibi tabiatinden dola - yı kadın, erkek herkes tarafından el üstünde tutulanbir adam... Herkesin hoşlandığı, fakat kimse- nin, hele hiç bir kadınm ciddi say- madığı bir ada Bir adam ki kendisi için başka erkekler gibi olmak, sevmek ve sevilmek hakkı kabul edilmemiştir. Kitabın kahramanı hakkı olma- dığı şeyi istiyor, alamıyor, bed - İ baht oluyor. “Şeker Osamn,, , kahkaha i- çinde ıstırabı anlatan bir hikâye - dir.. Yusuf Ziya Beyin zeki ve san'at kı üslübu, okuyanı sürükleyip gö - türüyor.. Hikâyeyi okumağa baş - liyanın bir hamlede bitirmesi, hem hikâyenin o kadar uzun olma - masından, hemde ifadesindeki güzellikdendir. Muharririn bu yoldaki ilk tecrü: belerinden olduğu için mi, nedir, hikâye tekniğinde, pişkin bir ro - Senelerdenberi tiyatro sevenlerin takdirlerini toplıyan meşhur Fransız san'atkârı Sesil Sorel artık bu sene Sesil Sorel sonunda Komedi Fransezden çekile- cektir. Fransız tiyatrosunun tanın - miş ve sevilmiş kadın artisti, şehri - ze de gelmiş, burada da temsiller vermişti. Sesil Sorel, Komedi ayrılması münasebetile bir vedana - me neşrelimiştir; diyor ki: Fransezden “— Bana serbestliğimi iade et- tklerinden dolayı arkadaşlarıma teşekkür ederim.. O hürriyet be - nim için çok kıymetlidir. Bahusus bir müddet daha onu beklemeğe mecbur oluşum nazarımda kıyme- tini fazlalaştırıyor.. Hayatta bir saat vardır ki dün- yanın en güzel varlıkları size ne bir şey ilâve edemediklerinden te- kâmül yolunu takip için onları ter- ketmek mecburiyeti karşısında ka- Minar... Başka san'at ifadeleri, başka kuvvetler, başka ışıklar, başka a- henkler sizi çağırır. Bırakınız beni Celimöne ve öteki rollerim!, Size malik oldum, sizi yükselttim, ruh- larınızı araştırdım. Siz benim biz- zat kendim olmuştunuz.. Onu u- nutmak istiyorum.. Sizinle beraber bulunduğum zaman yeni bir var » lıkla beraber bulunmak hissini du- yamıyorum. Başkaları ile o hiss yaşamak istiyorum.. Neredesin ba- temin edezek, beni derim gibi kaplıyacak, kalbimin derin dare: banını kuvvetlendirecek neredesin?.. Ah! biribirinden kaçmaktan ise buluşmak zevki... Kendi âyarım - da bir kimseyle karşılaşmak san'at içinde aşktır. Komedi Fransez! Senin şahe - — e — na baş dönüşlerini şaheser mancının sakınacağı zâflar var, Tipler, güzel çizilmiştir.. Fakat vak'anın düğümü lâzım olduğu kadar, insanı fazla merak ve te - cessüs verecek derecede kuvvet li görünmüyor.. Hikâyenin başlaması, şahısla - rın gösterilmesi, eski tabirile “teş. | hir,, iyidir. Fakat galiba her şey o kadar iyi gösteriliyor, ortaya öyle serilip dökülüyor ki insan vak'a - nın sonunda ne olacağını anla Yusuf Ziyanın romancığı bende bu intibat bıraktı.. Refik Ahmet sone ver seren servera esrara esen atlar o Sayfa 9 serlerin dımağımı büyüklüğün en asil misaller i ile süslediler .. Sana hayatımın en g üzemnalzaanben hayatımın en güzel zamanlarımı borçluyum.. Mesleğimin iptidasında (bana bir yafta yapıştırılmıştı: “Büyük koket!,, Kalbimi boğmağa, sus » aurmağa, uyulmağa mecburdum » San'atımın bir kısmına iştirak et“ memesi için onu evde bir mukad- des rahlede bırakır, gider Celim&- ne'i oynardım.. Kontes Almaviva in kalbimin yarısmı alır Fakat gene malül » götürürdüra. düm. Manon ve Sapho rolleri için bü- tün göğsümü açtım, kalbimi “çırıl çıplak gösterdim . . Işıklandı, hop- ladı, kanadı. Beşeri elemin seması içinde bütün tahassüs sancakları - nı yükselttim. Fakat hangi asır daima ayni mücadeleyi yapmak ister?, Hangi san'atkâr mütemadiyen ayni tab » loyu tersim etmekle ve ayni hey » keli yontmakla iktifa eder ?. Yeni piyesler geldi.. Fakat ça» bugak kayboldular. Kıtıktan be - bekler gibi, arzu göz yaşları gibi, kuş beyinleri gibi neticesiz şeyler- di. Onlara lâkaydile bakardım . Hakikaten komedi . Fransezi terketmek icabediyordu. Artık bi- ribirimize söyliyeceğimiz kalma » mıştı, Ah değişmek, yaşamak, kendini İ bağından koparmak, fakat burada kalmamak! Artist cesaretlidir. .. Hayat pervasızlarındır.. emen gitmek istiyordum.. En kısa veda » lar en iyileridir. Ey, klâsik kahramanlar, aziz kadınlar, sizi son bir defa kucak - lılacağım, size hayatımı vereceğim ve sizde bana hemşire imiş gibi benziyeceksiniz. Maskem sizinki olacak.. Sonra meşgaleyi şimdi yaşamakta oldu - ğum ulvi saatleri yaşıyacak olan i güzel arkadaşlara devredeceğim. Komedi Fransez büyük bir mü- essesedir. Bana en güzel eserlerini vermiştir. Ben ona en güzel sene- İerimi verdim. Artık burada bu“ lunmadığım zamanda da ona hiz“ met edeceğim. Rollerim benim he- sabıma söyliyecekler.. Ateşimi ih- | tirazımı ilham etmiş olan roller... Gitmek denilen şeye ben eriş» mek ve kaçmak ve yeni ufuklara doğru atılmak ismini veriyorum İleri, beni daima tehyiç etmiş © lan ve son nefesime kadar beni 15 şıklandıracak olan faaliyete doğ « ru ileri! Ne kodar çok verirsek o kadar çok alırız.. N Seyirciler bende lütfen büyük muvaffakıyetler gördüler. Ve bun- dan dolayı onlara nihayetsiz min * nettarlık beslerim. Bununla bera» ber en canlı çelenklerim, bu hatı * ra ve şerefle dolu sahnede Fran - sız tiyatro meydanına çıktığım za man halkın takdir sayhalarmm yaylım ateşi altında ikram edilmiş olan demetler olacaktır. Paris halkının ruhu dünyanın San'atin en en zengin ruhudur. makta artık hiç güçlük çekmiyor.. ! ateşi misyoneriyim.. Mükâfatım o- na hizmet edebilmek olmuştur . « Başka mükâfat istemiyorum . Cecile Sorel