gr 17 Kanünüsani 1933 Kartal m Harbi umumide meşhur Alman tayyarecisi Rihthofen'in Hatıraları Nakleden: fa. İagiliz, müthiş bir adamdı. Ar- tık, mücadeleden vazgeçeceği yer de, gene ateş etmekte devam et- ti. Yerden ancak üçyüz metre kadar yükseklikte “idik. İngiliz, mütemadiyen ateş ediyordu. Ni - hayet durdu. Bende, ölüp öl- mediğini anlamak için on metre kadar üzerinden uçtum. Ne gö - Teyim? İngiliz, mitralyözünü ba - a, dikmiş, müthiş bir ateş aç - Miştı. Bunu, bilâhare Voss'a anlatınca, böylesinin bir defa da kendi başa geldiğini söyledi, ve Biçin onu öldürmediğime hayret etti. Doğrusunu isterseniz, buna ben de hayret ediyordum. Zira, Onu öldürmek hakkımdı. Lâkin Yapmadım, Ve bü İngiliz, düşür - düğüm hasımların gek nadir sağ kalanlarından oldu. Bu iş'de bittikten sonra, ayni günde ilk defa olarak iki tayya - re düşürmüş olmaktan mütevellit bir memnuniyetle karargâha dön- düm, En çok tayyare düşürdüğüm gün Gök güzel bir hava, tayyare Meydanındayım. Bir ziyaretçiyi bul ediyorum. Bu adam öm - Yündi bir tayyare muharebesi gör“ Memişti,. görmek istiyordu. Onun bu arzusunu yerine getirmek için hepimiz.tayyarelerimize bindik. İl Onu, bir dürbünün önünde bira” karak havalandık. Henüz iki İ bin matte yüksekliğe gelmiştik ki, kelişir faa beş tayyarelik bir Magiteğ fildtilâsı çıktı... Kısa bir muhakaböden sonra © böşiti düşür “ Bizden tek bir ya- ralı bile yoktu . Düşmanlarımız- dan ikisi yanmış, üçü hatlarımı- Yere Zzm gerisine düşmüştü . ince bizi seyreden dostumuz Ap” tallaşmıştı. . Bununla beraber, bir hava muharebesinin aşağıdan #eyredilince, pek ehemmiyetli ol- Mmadığını söylüyordu . Yalnız, tayyareler tutuşup ta havai fişek- ler gibi düşmeğe başlayınca, Manzara müthiş oluyormuş. Ba- Da gelince, bu gibi manzi ara $oktan alışmıştım - Yalnız, ilk düşürdüğüm İngiliz tayyaresi - Din alevler içinde su türlü hatırımdan çıkaramıyorum | Ve ara sıra rüyama giriyor. Yemek yedikten sonra telerimizi muayene | İğrlere yeni fişekler tekrap havalandık . |||, O'akşam yere indiğimiz za Man alt alman teyyaresin?” düşman tayyaresi düşürdüğüni ber veriyorduk. Bölkenin filosu ancak bizimki gibi bir zafer kaz | mişti, Biz ise, 9 güne gelene ka i dar bir günde sekiz (o tayyareden Fazla düşürememistik. © O akşamı, kendimizden mem - onun olarak uyuduk ve ertesi gün "emri yevimide, bir gün evvelki za- © ferimizi okuyarak sevindik, uç - tuk, ve sekiz me ire | üşüirmiye muva o! ğ m m üz ingiliz tayyare- cilerindan birisile konuştuk; Söy - | iğine göre, kırmızı tayyaremi Miras — Düşman siparletinde - ki askerler tayyareme “Kızıl şey * tan,, diyorlar? ye a ba kazı tayyarenin einde, ee li varmış. İn ' dark,, gibi genç Pİ kız İy İ zilize, kızıl tayyarede ve” İk koyarak de| kutunu bir | tayya - | kor! ettik. Şar - | dum. - İuyi sinin on üç iri ü ha; e! İ rek atmıştı. bir kere | fedei anabil - | dim. İlerin bile birer Tefrika Numarası : 10 I olduğumu söylediğim zaman bir hayli şaşırdı. Bir türlü, benim ol » duğuma inanmak istemiyordu. Bu iişleri, ancak bir genç kız yapabi - lirmiş, ingilizler karargâhı bombardıman edi- yorlar Gece uçuşları için mehtap çok faydalıdır. Sevgili İngiliz dostlarımız, ni- san gecelerinin mehtaplılarını hiç | kaçırmıyorlardı. Arras harbi za - manında idik. “Dowai,, civarında gayet güzel bir karargâh yaptır - mıştık. Bir de çok müsait bir uçuş sahamız vardı. Bir akşam, zabi- lan gazinosunda otururken telefon İ çaldı ve ingiliz tayyarelerinin geldiği haber verildi. Ortalık ka - rıştı. Bereket versin, hemen yanı - başımızda yapılmış olan siperler vardı. Girdik. Biraz sonra, düş * man tayyarelerinin motörleri du - yuldu. Etratfan tayyare topları, projektörler yavaş yavaş faaliyete geçiyorlardı, Fakat düşman henüz pek yüksekteydi. Vurulmak ihti - mali pek yoktu. | Tayyare meydanımızın, düş * man tarafmdan keşfedilmek ihti - malinden korkuyorduk. Fakat bu pek güçtü. Zira, sahamız gecele - yin yer tayini için çok müsait bi- rer işaret noktası olan yol, nehir, veya tren yolu kenarında değildi. İngiliz tayyaresi, şimdi karar - gâhım etrafında dönüyor ve yavaş yavaş iniyordu. Arkadaşlardan bi- Tisi: .— Mesele ciddileşiyor! Dedi. Gidip iki mitralyöz başı- na geçiyor ve ateş atesin bir tesiri olmıyacağı mu - hakkak gibi anta, insanın sinirle - l rini yatışlırıyor. Bir aralık, projektörlerden bi- risi, İngilizin tayyaresini aydımla- İ tayor. Gayet eski model bir tayya- ye karargâha doğru bin metre yükseklikten geliyor, ve iniyor ini” yor. Hayret! Yüz metreye kadar iniyor. Arkadaşım: a € — Kurtulduk, sabsyı görmedi, Demiye kalmadan bir bomba patlıyor. Bir daha ve bir daba. Bu bombalar çok gürültü ediyorlar İ ama, tesirleri sadece manevi ola- İ fak kalıyor. Bu itibarla, içimden, kularından titriyenlere acıyor iyaret pek hoşumuza gitti. le bizi sık sık gelip yok: acaklarını ümit ediyordum. Zi» a, cesur İngiliz, son bombalarını Ilerimize kadar yüksekliğe - ine - Halbuki ben bu mesa- n, gece, domuz bile vurabilir- Niçin bir tayyare vuramaya- Alelekser düşman tayyarele - havadayken ateş açıyordum. de de ateş edebilirdim. sebepten İngilizler gider git ek gözisedi tekrar ni ve ertesi gün gene we il dırde, onları iyice karşılam. ve tertibat aldık. Bu meyanda, ni gühim' etrafına mitralyözleri — ya ateş edebilecek ye — : mak için kazıklar çaktırd — a gilizlerden elite ie imleri yaptık. n ire meri ediyorduk. Yalnız şunu söyliyeyim ki, bütün yım. yine Pek âlâ yeri ediyoruz. Bu | Yü? Yamanisiani içi diktatörlük lâzım! Bu sözleri söyliyen Yunan harbiye nazırıdır ATİNA, 10 (Hususi) — M. Venizelos muhalefet fırkaların » dan en büyüğünün reisi sıfatile, Terakkiperver o fırkası reisi M. Kafandarisle iki saat süren uzun bir mülâkatta bulunmuş bu mü - lâkat esnasında, kabineye karşı mümaşatkâr bir vaziyet takibine devam edilmesine ve düşürme - i ğe teşebbüs etmemeğe karar ve « rilmiştir. Halbuki M. Venizelosun M. Kafandarisle vaki olan mülâ- katinin kabinenin iskatma matuf olduğu şayi olması üzerine Baş- vekil M, Çaldaris, meclisi meb'u- | san tekrar toplanınca, itimat reyi | vaziyetini tesbit etmeğe karar| vermiştir. | Selânikte bulunan Yunan har- | biye nazırı ceneral Kondilis, bu- gün Yunanistan için en muvafık tarzı idarenin diktatörlükten iba- ret bulunduğunu ve şimdiki par - lâmantarizm ve fırkacılık şekliy- le Yunanistanın idaresi kabil ol - madığını söylemiştir. Bu beyanat hakkında fikri $0- rulan Başvekil M. Çaldaris, bu sözlerin harbiye nazırının mütaleatından ibaret olduğu ve | kabinenin fikrine uymadığı ce - vabımı vermiştir. Yunanistan da Borçlarile meşgul, fakat henüz netice | yok! İ ATİNA, 11 (A.A.) — Başvekil M. Çaldaris, matbuat mümessille- nistanın m. mekte olduğu gayretlerden bahset- miş ve ezcümle şöyle demiştir : “Yunanistanın ecnebi memle - ketlerdeki kredisini sağlamlaştır- mak için, imkân dairesinde çalış - mamız icabeder. Bu sebepten do - layı hükümet, hamiller mümessil- lerini memleketin mali vaziyetini ye imkânlarmı yakından tetkik et- meleri için davet etmiştir.,, Mumaileyh, istihsalâtr inkişafa mazhar etmek suretile döviz itha- lâtını arttırmak, ihracatr (takviye etmek çarelerine ve buna mütefer- ri diğer bir takım tedbirleri tetkik etmekteğir. iktısat konferansı hazırlıkları CENEVRE, 11 (A.A.) — Müte- hasarslardan M. Beneduce (Italya) ile M. Posse ve M. Ferke (Alman- ya) ve M. Frangui (Belçika) ve Hint mürahhasr, dün cihan iktisat konferansı ibzeri komitasından bi- rer nutuk söylemişlerdir M. Beneduce, İtalyanın vaziye- trü kavramış ve iktisadi vaziyelin- de kalkınma husulü için diğer mil- İetlerle beraber çalışmağa azmet - miş olduğunu ve fakat altın mik « yasmı muhafaza etmek arzusun - da bulunduğunu söylemiştir. ——e— Hukuk taletesi kongresi 13-1.933 tarihine müsadif cuma günü saat 14 te Sultanahmet mu - allimler birliğinde fevkalâde kon- gre aktedileceğinden bilümum aza nın teşrifleri ehemmiyetle rica © - İunur. hadim — İml, istemeğe ve bu suretle kabinenin | * bulunarak Yuna - olduğu faizlerin | medim. Uydurma bir vesile icat et- ! de otuzunu ödemek için sarfet- | tim ve muhatabımr olduğu yerde | yesinde de bilmem kimin rolünü dünya kadar zengin olacağımızı anlatıyordu. Onun ballandıra bal landıra bahsetmesi insanın içine bir gülme hissi veriyordu. Seya - hat hevesim uyanınca kendini a - rıyacağımı vadederek ondan da | sıyrıldım. İ etti. Hem de tam manasile züp - pe... Hani şu Amerikalılarm ca - zip dedikleri cinsten bir şey, Ken- disi bana bulvar Sen © Mişeldeki büyük kahvelerden birinde ran - devu vermişti. Soğuk bir sonba - har rüzgârı dökülmüş yaprakları a, Muharrirden son Fakat bu müthiş bir adamdı — Pak adasındaki defineler w- zun ve yorucu bir meseledir. Ora- ya sizin sermayenizi koyarak teh- likeye sokmak istemem. Yoksa #i- zin yüz elli bin frangımız güneşin karşısında kar nasıl erirse öylece erir gider. Ben sizin trahomanızı kullanmak için daha emin ve mü- tekaddim denilebilecek bir yer buldum. Hiçbir tehlike atlatma - | an sermayenizi fazlalaştırmıya bakacağız. Bunun için de fikrim şöyledir. Ben komşularla alâkada - rrm. Öyle ötekinin berikinin sözü ile bahse girişerek parasını kaybe- den ahmaklardan (değilim. Ben çok tecrübe görmüş bir adamım. Uzun tecrübelerim (neticesinde “bahsi müşterek,, te daima kazan- mak usulünü keşfettim. Bu ilimle olur. Yavaş yavaş rıyazi birçok a - | meliyat yürüttüm. Yürüttüm ve ni- hayet istediğimi elde ettim. Ku dünyada her şey muayyendir. Mak sat işlerin miftahını keşfetmektir. Yeni bir sistem, ihtilâflar sistemi- | ni tesis ettim. Bunu size anlatmak güç olur. Çünkü çok fenni bir iş - tir, Bunu fen adamlarının çoğu bi- le anlıyamazlar. Yalnız şuna emin olunuz ki usulüm asla hataya düş- mez, Size teklifim şudur, Evvelâ küçük bir miktarı talie oynarız. Ta lie dediğime bakmayınız kazana cağımız muhakkaktır, Evvelâ 5000 frank koyarak ondan kolaylıkla 20000 ilâ 25000 frank alırız. Ya- vaş yavaş fazlalaştırırız ve böylece size temin ederim ki... Fazlasını dinlemiye lüzum gör“ bırakarak gözden uzaklaştım!.. ., » “Bahsi müşterek,, amatörünü takip edenler arasında oldukça garipleri vardı. Bunlardan bir mu harrir ayrıca kaydedilecek bir mahiyet gösterdi. Kendisi otuz beş yaşında idi. Adamcağızın en büyük kederi bu yaşa geldiği hal- de hiçbir satır yazısını tab'etti - rememiş olması idi. Zekâsından, istidadından, bediiyata olan rabı- tasından, ilhamlarının emsalsiz- | liğinden uzunca bahsettikten son ra trahomamla ilk eserini tab'et- tirmek teklifinde bulundu. Bu e - serin ismi “Teşrih edilmiş bir ka- din kalbi,, idi. Doğrusu eserin is- mi bile bana bulantı verdi ve mu- harriri atlattım. Muharrirden sonra bir fotoğ- rafçı ile karşılaştım. o Fotoğrafçı yaman adamdı. İlk işi bal ayı | seyahatinin programını çizmek ol du. Bu seyahatin parası tabii ke - semden çıkacaktı. Fotoğrafçı yol da çekeceği filmlerden bahse - diyor. Avdette bunları satınca güzel (o manzaralardan © Evlenmek istiyen Erkekler © Yazan: Matmazel Kler klavnat İ min benim yüz elli bin frangımla . ra bir fotoğrafcı.. ! kaldırımlar üzerinde yer yer gez! | diriyordu. Talip efendi gözlerini! süzerek ve başını arkaya doğru & tarak cilve yapan bir kadın tay * İ rile konuşuyordu: — Doğrusu böyle bir mevsim: de Pariste bulunmak saçma.. Ber i Parisi yalnız ilkbaharda severim , Kışı nerede geçirelim bilir reisi niz? Mısırda Nil nehri boyunda, © — Mısırı çok sevmişe benzi — | yorsunüz, oraya gittiniz mi? — Nasıl gitmem.. Hem yalnız Mısıra mı?.. Ben Arjantini, Ka * nadayı, Japonya, Meksikayı, vel hasıl gezilmiye lâyık neresi var * sa hepsini gezip dolaştım. — Böyle uzun seyahatler yap- İ tığınıza göre ticaretle veya başka | bir işle meşgul olduğunuza hük* mediyorum. Namzet bey bu sözlere adeta küstü. Yüzüme tuhaf tuhaf baktı, Evvelâ dudaklarını büktü, sonra eyalet kızı olduğumu düşünmüş olacak ki, bir acemiye . anlatır tarzda; — Ne diyorsunuz, canım... Ben hiç ticarete tenezzül eder miyim? Galiba mektubumun altına koy- duğum imzaya dikkat etmemiş - siniz... Ben “Jön pörmye,, yim ve | her yerde öyle tanımışım. Bu 8€- iler oynadığı rolleri anlatmıya başladı. Sayıp döküyor. Her an |lattığı vak'anın üzerimde ne te * sir yaplığını anlamak için dik» katle bakıyordu. O, Serano piye- sinde Kristiyan rolünü “oynam. ““Eski Haydelberg,; dei prensro «8 lünü almış. “Taburda eğlenti,, pis di temsil etmiş... | Onun bu kadar | meşhur ve yüksek! bir aktör iddi-. #sıma vağmen kendişini tanıma * dığımdan dolayı mazeret beyan ettim. Öyle ya! Ben (dünyanın hanyasını, okonyasnı bilmiyen bir eyalet kızıydım. Meşhur a « damları bilmekliğime imkân var mıydı? Züppe bey, benim bu bil- gisizliğimi lütfen omazur gördü. Şimdi mesele bu zat: muhtere « i ne yapmak istediğini anlamakta idi. Acaba otomatik © #kafandar keşfeden sabık Avusturyalı zabit gibi yarışlarda mr bu parayı sar « â fedecekti?. Yoksa ismi (o meğhül kalmış muhterem (muharrir gibi bir “Teşrih edilen kadın kalbi, mi bastırarak. istismara çalışa * caktı? Hayır, hayır.. Bu. mutlaka paramla bir tiyatro açacak böy - lece şöhret de kazanmıya uğraşa" caktı. Doğrusu bunu kendi ağzım dan işitmek istiyordum. Sordum. Meğer züppe bey artık aktörlük « ten vazgeçmişmiş. Şimdi tavuk Ü ve tavşan beslemek merakma düşmüş.. Benim paramla hayvan yetiştirmek istiyormuş, N adeta Fotoğrafçıyı bir “züppe,, takip Yeni bir kabili sevk balon de PARIS, 1) (A.A) — Nim sulp. olan 10,000 metre mik'abındaki (8) kabili sevk balonu Orly'de tec- rübelerini ikmal etmiştir. Balon. bütün kuvvetile ve saati vasati 112 kilometre katetmek suretile 3 sa - at tecrübe yapmıştır. Bu balon, di niz kuvvetlerine tahsis edilecek * tr