ig * İktibas, saki, Celâl Nuri | Nuri tercüme haklan mahfuzdur. Sayei şahanede lakırdı mevzuları Kalıp, kıyafet; duruş, bakış; ses, dil itibarile, her millette, bir asırdan diğer asra, ahtta bir ba - tından öteki batna intikalde elbet te bir takım farklar (o kaydedilir. Meselâ 1900 fransızı ile 1918 mu- harebe ertesi fransızları arasında az çok bir farka tesadüf edersi - niz. Lâkin bizdeki fark pek bü - yüktür. Altı asırda hâdis olm - 1908 den 1925 hâdis yan takallüpler arasında daha ziyadesile oldu. Ne söylüyorsunuz, efendim? « Şu mukayeseme dikkat buyuru - nuz: İkinci Abdülhamit ahdında Türkler bilhassa bir kalem efen - dileri milleti idi. Babıâli bir ku - tup noktası değil miydi? (Ba - bülmendep) boğazından Basra Bosna - Herseğe, büyük sahranın ortalarındaki Fezzan (Yahut Fi - zan) dan Batuma, Akdenizin o r- lık adalarından (Şattularab) ın Acem körfezinde denize kavuş - | tuğu yere kadar, her köşe bucağa Babrâli memurlar gönderirdi. Ba» brâlide terbiye görmüş efendiler | bütün diyarlara o köhne binanm ahlâkını, âdetlerini götürürlerdi. | O zaman hemen hemen hatırı sayılan insan redingotlu idi. Yu - muşak yaka henüz icat olunma - İ — Serhafiye Kadri beyefendi- nin odaları neresi? Hademe asla hayret etmeden, size: — Şu oda, beyefendi cevabmı | verir. Kezalik sorunuz: — Ahmet Celâlettin paşa haz- retlerinin memuriyetleri nedir? — Serhafiyei hazreti şehriyari- dir, beyefendimiz. »,. . Lâkırdı zeminleri de ona göre | idi. Yemek, hava, su... ler tükenmek şanmdan değildi. Bir gün Çubukluya gidiyordum. | Şirketin yan kamarasına (iltica ettim. Oradakiler biraz maliyenin müzayekasından olmak istediler. Derken içeriye mizancı Murat bey girdi. takiben hafiye olması lâzımgelen bir beyefendi de aramıza du. Mübahaseler derhal Ama nasıl? Hani nasıl gazetede roman tefrikası sonuna gelmez; | meselâ “olduğundan,, diye biter.. Tıpkı onun gibi.. Hemen bir i- mam bayıldı, yalancı dolma, hün- kâr beğendi, keşkülü fıkara bah- si açıldı, Anadoluhisarına kadar sürdü. Eazım ziyaretleri... her büyük adama cuma lirdi. Davetsiz yemeği | detti, Çok defa kaydett mıştı. Kolalı gömlek, siyah kıra - | vat revaçta idi. Fesler mail ve kalıplı. Kunduralar fotin j şeklinde. Temennalar rütbeye gö- | re, Meselâ büyüklerden biri geçi- yor. Edep ve terbiye ile durulur. İlkin o büyük adam küçüğe ilti - fat eder, Sonra ona temenna edi- lir. Muhatabın rütbe ve mevkiine göre temennalar. Sadrazama ye - re kadar iğilmek suretile, bir na- zıra, bir vezire yerden bir karış yukardan, akrana çeneden itiba- ren... Büyüklerin huzurunda herkes ürkek! Büyük sanki mutlaka ce - babireden biridir. Her neredeyse ya bizim idamımıza hükmede - “cek, yahut bizzat vuracak. Anla - şılan bu ürkeklik Osmanlı tarihi- | maların wet Ediroania .nir bıraktığı, cibillete dahil ol - muş bir huydur. Çünkü Osmanlı - ların padişahları, büyükleri, hiç bir sebep olmadan da, mahza a- zamet göstermek için birinin boy- nunu yurdururlarmış. En meşhur padişah, Yavuz sultan Selim in - saf, itidal, merhamet, hatta siya » set bilmez, mütemadiyen kardeş- lerini, yeğenlerini, vezirlerini, ö - tekini berikini cellâtlara boğdu - rur, astırırmış, Bunların hayaleti Osmanlı devrinin sonuna (değin her efendinin huzurunda idi. Yıldız sarayma gidiniz. Hiçbir kimse büyüklerden birinin doğ - rudan doğruya yüzüne bakamı - yor. Mutlaka öne bakmalı, eğil - meli... Haşyet!. Abdülhamit günlerinde artık sık sık insanları sallandırmazlar - dı, Lâkin hayalet gene ve daima karşıda... Bu, artık cellât, ke - mentli cellât hayaleti değil, hafi - ye, curnalcı hayaleti idi. Duvarla rın sanki kulağı vardı. Birile ko- nuşuyoruz. Acaba bu biri bende - gândan mıdır? (Bendegân saray bafiyesi manasıma gelir.) bende * gânlık, hafiyelik her vakit ayıp ve gizli değil. Sarayda sorunuz: kırmızıya | ; İ rezin kskani helvası, hirin saat kadar uziyan bu bahislerin zemini: Mevsim yemekleri, Ça - | nakkale boğazında tutulan lev- rek balıkları, Gelibolunun isti - ridyesi, peynir helvası, Bozcaada” nın nefis şarabı, Marmara ada - sının suyu, Sakızın mastikası, Se- Üsküdarın ve Bileciğin çatmaları, Hacı Bek- taş taşları, Erzurumun kehliba - rı, Erzincanın bakır takımları, Rodos adasında 10 kuruşa satı - lan cüce merkepler, Kıbrısın b gir azametindeki eşekleri, lüle taşı, Pirzrenin al tn kakma kalemtraş ve makasla- rı, Ohri gölünün berraklığı ve i» | çinde yüzen o lezzetli alabalıkla- rın görünmesi, Şamdan getirtilen | hırkalar, Basradan gelen bhur - sabunu ve (Devayimisk) helvası, Ene - İ zin küpleri, Yemenin kahvesi ve ahalinin müptelâ olduğu gat de - nilen müskir ot... Ve daha bunlar gibi birçok mevzular ve gene on- lar ve gene onlar. Bunlara suya sabuna dokun - mıyan) zeminler derlerdi. O devirde lâkırdı o teraziyle söylenirdi. Meselâ, birinden bah- | sederken “necip adam,, derseniz, belki başınıza bir belâ gelebilir. Çünkü (şehzadelere (necabetlü derlerdi. Bir sual karşısında ka - labilirdiniz: Neden necip dedin; o adam şehzade mi? Bir insan kendi kendinin san- sörü olmak iktıza eder,Hani, nasıl matbuat müdürl nokta, harf, kelime yanlışmı bile curna! eder, tevil eder... Onun gibi bir takım bendegân da ötede beride her bahse kulak misafiri (olurlar ve sözlerden cımbız ahkâm çıkarır. lardı. Bunun içindir ki o nesil kor - kak ve ürkek insanların nümune- lerine çok tesadüf etmiştir. Bir de ondan sonraki devri düşününüz: Redingot ve fotin he- men hemen unutuldu. Şapka ka- Bu zemin» | bahseder gibi | Bunu | İ* | ğuşundan dün sabah saat sekiz Asyalılar arasında| Hindistan — Japonya telsiz telgrafı BOMBAY, 11 (A. A.) — Vali umumilik icra meclisi âzasından M. Frank Noyce, Japonya ile Hin- distan arasında vücude (getirilen telsiz telgraf servisinin küyet res «|! mini yapmıştır. | Mumaileyh, Japon münakalât | nazırı M. Minani'ye bir tebrik tel» | grafı göndermiştir. Bundan sonra bir ziyafet veril - miştir. ! | Mumaileyh, bu yeni muhabere | vasıtasile beynelmilel müveddette İbir âmil olması temenni ve ümi » dini izhar etmişti Tramvaydan düşerek... | Dün öğle vakti, vatman 253 nu- maralı Feyzi Efendinin idaresin- | deki 124 numaralı tramvay araba: | sı, Türbeden Sultanahemete geli ken, tramvaydan atlıyan Cevdet | Efendi yere düşmüş, başmdan ya- | ralanmıştır. Cerrahpaşa hastaha - nesine kaldırılmıstır. | smmm üsküdarda yangin Evvelki gece Üsküdarda Ahmet Çelebi mahallesinde - Açıktürbe caddesinde Ahmet Efendinin e - vinden yangın çıkmış, ev tamami - İle yandıktan sonra, söndürülmüş - İ tür. —— Fstibte bir yangın başlangıcı | Fatihte Selimpaşa (yokuşunda İ belediyeye ait ahırlarm amele ko- | buçukta yangın çıkmış, hemen ye- tişierek söndürülmütşür, nunen Türklerin mutat serpuşu * | dur. Bu münasebetle temennalar, | bilhassa kandilli soyundan te - İ mennalar Osmanlı tarihinin ka - ranlıklarına karıştı. Artık iğilen | yok Konuştuğumuz da biri- | birimizin yüzüne bakıyoruz. Son Osmanlı padişahı altıncı Mehmet İ j Vahdettin konuşurken mutlaka | | yerde, duvarda sabit bir eler | | gözlerini dikerdi. Lâf zeminlerimizin içinde yu- karda yirmiden fazlasını saydık - arım unutuldu gibidir. Mübaha - se mevzuları bambaşka: Tayya « re, sinema, parasızlık, dans, rad- yo, gramafon, futbol, kontenjan, otomobil, kadro hariçleri, Ameri- kanm alacakları, Almanya buh - ranı, Fransanın inadı, kuponlar meselesi ve saire... Eski kafa az düşünüyor, başka türlü oyalanı » yordu; yeni kafa çok düşünüyor, oyalanamıyor. Belki memlekette || sigara istihlâki fazladır; her hal- İ de rakı çok ilerliyor. i Eskiden, Osmanlıların olan bi- | tenden haberleri yoktu. Dertler | gizleniyordu. Her nahiye müdürü, kaymakama; her kaymakam, | mutasarrıfa; her mutasarrıf va - İ liye; her vali, mutlaka, dahiliye nazırına (Sayei oşahanede emr asayiş berkemaldir) diye bir tel - graf çekmek farzdı. Lâkin nahi - yenin ormanları yanmış, kazada | haydutlar hüküm sürüyorlar, li - | vada kolera hükümferma, vilâyet kuraklıktan kavrulmuş. Bunların ehemmiyeti yok. Padişahın göl - gesinde herkes rahatta! Hele mu- tasarrıf bu telgrafı çekmesin.. Ne oldu? diye sifre gelir. Sayei şahanede: (Memleket Sayei şahanede bütün düşmana ferağ eden Söv - res muahedesi imzalandı. ,. Fakat neticede padişah da kaçtı; bizim menfamız olan Mal- ta adasında bir save aradı. Celâl Nuri he darıLeybek Süreyya Tehlikeli bir sergüzeşte İştirik etmek derin Dir teessür ve duymak ister misi Bu heyecan şamdan ASRi sinemaya gösterilecek olar gidiniz ve Zeplinin ölümü muszzam temaşalı files faş rollerde RICARDO CORTEZ ve VIRGINIA VALLI dlveten: Beyoğl görünüz. Istanbu! Belediyesi: Osrülbeday! Şehir Tiyatrosu Temstller! Bu akşam saat 21,30 da l UN | KANIN olan ç dnereti Umuma Alu yaşından aşağı tiyatroya kabul edilme “Sineması 11 - 1 - 083 Çarşamba yününden itibaren Kiki Anny Ondra - Jean Dax ilâveten ; Paris apasl BORSA 11 Kânunuevvel 1933 Nuxat İ —E ML Franz 160, 1 Sterlin 1 Daim * Üret Mn £. Melçika £ 20 Drahmi m isviçre Leva , lerin 9 Kuron Çek 123 — Çek fintimrı (kap. sa. 16) “Paris 1208 Tosdra 13 — N ko 04:05 n 0.185 | 340 84 12 24450 | e Prağa a Vivans 4.0398 Madrit : Brüksei Atina Cenevre Sofya Asterdam 10. 0 ! Er 80 1, 40 m— 7465 1 Rankes Anadolu Reji Şir. Hayriye Tramvay U. Sigorta emopti Sark m eza Telefon istikrazlar Tabviller Ist, dahili Elektr Tramvay Tünel Aihm 01.— “ark © yöllap D.Muvahbide Gümrükler Saya mah Bağdat T askeriye İ Anadolu W A. Mümessir 4240 12 Kânunusani 1933 | BU AKŞAM M BE İL Bı K Sinemasında Zengin ve esrarlı Hindistan'da gizli ve memnu bir aşk vak'asını bütün heyecan ve güzelliği ile gösteren KERİM... RAGfinm OĞLU Büyük süper filmi kemali muvaffakiyetle devam ediyor. Mümessili: RAMON NOVARRO Filme ilâve olarak: Paramount dünya haberleri A Perşembe 12 K. sani i 15 Ramazan | bu ISTANBUL BELESİYES | Mt Tİ Hükümdar #olşeovik''k Yeni Rus tkilmter ik aşk Dumen Senenin en mu Leninin ha Temmuz 1914 Büyük Cuma 13 K. sani 15 Ramazan Haydar RIL at Beyin K cuza 100 200 da en mükem- mel eserdir. Emil Tarih fetsetesi Güstav Löt Tahvwiller, kup yan'un onlar Şerhli borçlar karını Şafak kitaphanesinde Luâviz'in 125 25 100 1 AGA EYL TA ASGARİ Matbuat Cemiyeti tarafında tertip edilen Bir ço” edebi siyasi il yazılarını bavidir. sadi, çıda bulunur. Fiatı 1 liradır 8 EDL MADAM TELİ Art sanane ölü m topçu n tanınmış mubarrirlerin taşibi Her kitap- kumandanı nn haremi, Hanım dün ikal bir etmiştir. İstanbul etinden bayırperver bir hanımda, Allahtan YENİ TARIH Her sınıf tarih kitabının hulâsası Tarih imtibamını vermek isteyenlere gufran lüzumlu bir rehberdir. 100 kuruş fiatla İstanbulda Kanaat Kütüphanesinde satılır. ARMA ALAM SAM YAAA Aa