Fırkanın bütün azası mebus olamaz, paydar olan Fırkanın idealleridir Recep Heyefendinin Ankarada irat ©ltiği nutkun bir kısmını dün dercet Mistik, Son mühim kısmını de bur dür eynen nakletmekteyiz: Türkiyenin 63. vilâyetinden 61 vilâyet bütün meb'uslar tarafın - dan tetkik edildi. Fikanın umumi idare heyeti bu 61 vilâyetin vaziyeti hakkında Meb'usların verdikleri bu kıymetli | Ve ince tetkik mahsulü olan rapor- heyeti mecmuasını tıpkı bü - Yük kongrenin dilekleri gibi tas-| MİF etti, Ve her birini ait olduğu ma- a verdi. Yapılması mümkün o- işler yapıldı. £ Ve yapılması Mümkün olmıyanların yapılmadı ANI ve ne vakit yapılabileceğini <e€vap olarak fırkaya bildirdi. ,, Bütün bu ifadelerden maksa - dım, arkadaşlar C.H. Firkasının halk ve hükümetinin ahengini ifa- | de eden siyasi bir manzume olarak Salıştığını ve csaslı bir çalışma me- todu olarak bu yolu takip ettiğini söylemektir. 5 Ankara vilâyetinin kongre tara- İ dan intihap edilen yeni vilâyet idare heyetini bu toplanıştan isti- fade ederek huzurunuzda tebrik *der ve vazifelerinde muvaffak olmalarını temenni ederim. A Bu vazifemi yaparken vazife - sinden çekilen eski idare heyeti arkadaşlarımıza da fırka için gör- eri bizmetten dolayı samimi teşekkürlerimi kaydederim. Teşekkürlerim bütün Türki - Yedeki Cümhuriyet Halk Fırkası idare heyetlerinden yani kongreler tarafından seçilmedikleri için çe- en bütün arkadaşlara şamildir.. Yeni seçilen arkadaşlar nasıl fır Xanm hürmet ve itimadını hâmil iseler bundan evvel fırkanın faal Yazifesini yapmış olan eski heyet lerdeki arkadaşlarımız da ayni ük ve itimada lâyıktırlar. Bu Yesileden fırsat bularak temas et- meği değerli bulduğum bir nokta vardır: Cümhuriyet. Halk Fırkasını müntesiplerinin hepsi meb'us ola- maz, Cümhuriyet H. F.nın bütün evlâtları C. H, F.nm bütün çocuk- laiı ber zaman ayni vaziyette ka- lamazlar. Payedar olan fırkanın büyük idealleridir. Şükranla kay- dederim ki bu zihniyet bizim fır- kamızın siyasi hayatımızin tekâ - mülâtında günden güne ilerle - mektedir. Cümhuriyet H. F. evlât- | ları kendilerine kaydü bayat şar- tile bu vezifelerin mev'ut olduğu- hu bilerek yalnız o vaziyetin mu- azası için değil inandıkları bü- Yük davanın şeref ve (zaferine Yardım etmek için o fırkalarına bağlı olmalıdır. (Şiddetli alkış - lar). Cümhuriyet H. F. inan fırkası- dır, Büyük müşterek davaya i - hanmışların müminlerin fırkası * dır. Davalarını ve biribirlerini se- venlerin fırkasıdır. (Alkışlar). Biz mensup olmakla iftihar ettiğimiz fırka, bize hangi ogün hangi vezifeyi verirse onu baş ta- tt ve en büyük şeref sayarız (Al- Kışlar). Bunun aksi de mühim bir kusurdor. Uhdemizdeki fırka va xifesimi elimizde onun sakibi olan millete ait olan bir emanet oldu- ğunu unutmamalıyız. Bu emane - tin ömrü bazan 24 saat bile ola- bilir, Ömrü boyunca meb'us ol - mak şartile ömrü boyunca emcü- meni daimi azası olmak şartile, ömrü boyunca şu veya bu cemi - yetin, heyetin reisi azası olmak şartile fırkaya bağlılık hissi yan- lıştır. Zararlıdır. (Şiddetli alkış lar) Biz hepimiz her tekimiz bü- yük siyasi mevcudiyetin parçala- rıyız. Memleketin bugünkü yük - sek vaziyetini ebedi ve payedar | kılmak yolunda yürüyen şerefli fırkanın garazsız, ivezsiz evlâtla - rı olmalıyız. (Şiddetli alkışlar). Aziz arkadaşlar, sözlerimi bi- tirmek istiyorum bu tozu toprağı içinde devletin kuru- luşu davasına iştirak etmiş adet - | leri pek çok olan arkadaşlardan biri de Akagündüzdür. Şimdi bana bir fikir telkin et- ti. Bu teklifi yerine getirmek için Ankara vilâyeti fırka kongresi sofrasından bu sene Türkiyenin her tarafında kurulan C, H. F, vi- lâyet, kaza, nahiye ve ocak kon- grelerinin binlerce azasını hepi - niz namına selâmlarım. (İştirak sesleri ve alkışlar.) Y Biz hepimiz bir yolun yolcula" rıyız. Görünüşteki eksikliklere rağmğen aramızda ruhi bir bağ vardır. Her gün muhtelif vesile - lerle tezahürünü gösteren bir ar- kadaşlığın sıcaklığı gittikçe ken- dini daha kuvvetle hissettirmekte ve ruhlarımızı - ısıtmaktadır. Bu sevgiyi asırlara ve asırlarca iştik- bal için bu vatan O topraklarına ben, temel sayarım, Onun için ar- kadaşlar her şeye rağmen biribi - rimizi sevelim, biribirimize inana- İm. Ve biribirimize karşı cok mü- samahalı olalım. - Müsamaha der ken ideal yolundan inhiraf etme- ği şeref ve namus kaydında lâü- baliliği istisna ediyorum - Bugün- kü varlığımızın temeli ve istikbal- de varacağımız göz O kamaştırıcı yüksek hedeflerin kısa yolu bu - dur. Bu sofrada bulunmak şerefini ihraz ettiğim dakikadan bir saat evvel huzurlarında bulunduğum büyük reisimiz! Gazi Mustafa Ke- mal Hz. Konya Halkevindeki tak- dir ve muhabbetlerini sizlere ib - lâğ etmemi emir buyurdular. Fır. kanın umumi reis vekili ve baş. vekilimiz İsmet Paşa Hz, de kon- grenin çalışma tarzı hakkındaki aldıkları malümattan çok müte « hassis olduklarını ifade buyur - dular, Çekilen telgrafları geç al - dıkları için kongre dağılmadan cevap vermeğe fırsat bulamadı - lar ve kongre arkadaşlrına selâm- larını gönderdiler. Ankara vilâyeti C. H. F. kon- gresinin muhterem azası, Yakın zamanda belki yarın, belki öbür gün Ankarayı terkede- ceksiniz. Bu ayrılık esnasında merkezde çalışan arkadaşlarını - zın kalplerinin, kendi kalpleriniz içinde çarptığını ve ellerinin ken - di elleriniz içinde bulunduğunu daim hissediniz. Büyük maksat - tan ve derin arkadaşlık hissinden doğan hareketin her gönle . Ankaranın | maymız. (Şiddetli ve sürekli al - kışlar). Bunu müteakip şair Behçet Kemat Bey şu şiirini okudu: Canlandı bu güce demokrsai Ankarada Münevver Çifçi, işçi, mebus hep bir arada Türklük omuzlarında ideal taşıyor Misler kucuklaşıyor, gönüller kaynaşıyor. Bugün Ankara büyük bir gününü yaşıyor. Yüz bir vücutta nabzı vuran bir tek asil kan Het yiğltin gönlünde yatar derler bir aslan | Hepimizin gönlünde yatıyor şimdi Gazi, Soluk yapraklar gibi düşüyor yere mazi Açıyor gilller gibi istikbal, 3 e kongrede dü olsun bu yurda. Fe Recep Beyefendi nutkuna de - vam etti: İ Arkadaşlar bilirsiniz muhtelif ! vesilelerle söyledim. Benim bir davam var. Bu memleketimizin yüksek olduğuna bir çok aksi ka- naatlere rağmen Türkiyede kıy - metli bir vatandaş kütlesi bulun- duğuna inanmak davasır. Bu memleket tek tek ve hiç bir kıymet ifade etmiyen bir takım i vahitlerden ibaret değildir. Bu memleketin henüz keşfolunma - mış hamiyyetleri, tanınmamış pek gok evlâtları vardır. Yüzlerce metre derinliklerdeki keşfedil - memiş kıymetli madenler gibi va- tan topraklarının üstünde insan, servet, defineleri vardır. Bunları keşfetmek için memleket evlâtla- rını muhtelif vasilelerle vazife ve mes'uliyet cephesine sürmek lâ - zımdır. Bize bu güzel şiiri okuyan Beh- çet Kemali bu davanın ispatı için bir timsal olarak O gösteriyorum. Bu kıymetli gencin liyakatleri Ankara Halkevinin faaliyeti ara- sında göze çarptı. Bu çalışmanın devamı bize her sahada ne kadar çok Behçet Kemaller kazandıra- caktır. Bir altın madeninin üstü- nü kapıyan toprak tabakası siy - rılmadan cevher meydana çıka - maz. Bunun gibi kiymetli insan- ların görünebilmesi için de gözü müzü kapıyan ince perdeler kal- dırılmalıdır. Bu siyah perdeyi ce- miyetleşerek çalışmak sayesinde kaldırabiliriz. Biribirimizi ancak böyle tanıyabiliriz. o Bunun için Türk gençleri fırkada Halkevlerin de birleşiniz, atılınız, çalışınız meydan sizindir. Behçet Kemali benim bu davamm sahih olduğu- na bir çok misaller arasında bir teki olarak gösteriyorum. (Alkış- lar) Fakat sakın buna mağrur ol- masın. Gurur bütün insanları ve bilhassa ideal yolunda mesafe al- mağa başlıyan gençleri öldürür, Genç yaşlı nice iyi hisli mem- leket evlâtları tanırım ki, aldık - ları takdirleri hazmedememişler muhitlerini istihfaf ederek yüz misli sukut etmişlerdir. e Ankara Halkevi musiki şubesinde, edebi- yat şubesinde temsil şubesinde vx bütün diğer şubelerde ve diğer halkevlerinde isimlerini saymıya- cağım bir çok Behçet Kemaller vardı. Biz, tek, tek değiliz. Bir ta- kım köşelerde boğulan tek insan- lar halinde kalmamalıyız. Kal - mıyacağız. Âlim, şair, san'atkâr, işçi, çifçi hep beraber. y Her birimiz diğerimizin eksik- ilerini tamamlıyarak ve fakat he- İ pimiz bir kütle olarak biribirimi- İ zi severek biribirimize dayana - rak, biribirimize inanarak istik - IZMIR, 30 (Hususi) — Şehri - mize gelen Macar Nemzetti takı- mı bugün ilk karşılaşmasını Şilt şampiyonu İzmirspor takımı ile yaptı. Hava güzel olduğundan tribün | i ler tamamen dolmuştu. | Oyun hakem Saim Beyin ida » resinde İzmirsporun bir akınile başladı. İlk dakikalarda iki taraf İ ta çekingen oynuyor ve oyuna mü İ essir olamıyordu. Onuncu daki - | kada İzmirspor lehine bir korner İ oldu. Korner güzel atıldı ve kale önündeki kargaşalık esnasında İzmirspor ilk sayısını yaptı. İ 20 inci dakikada nisbi bir hâ - i kimiyet tesisine muvaffak olan Macarlar, İzmirsporu sıkıştırma» ğa başladılar. Oyun sistemleri defans hattına istinat ettiğinden akınlar tehlikesiz oluyordu. Maa- mafih uzaktan sıkı ve âni şütler zaman zaman tehlikeli oluyordu. İkinci devrede oyun başlar baş lamaz Macarlar hücuma geçtiler ve İzmirspor kalesini tazyika baş ladılar. Hücumları biribirini ta - kip etmesine rağmen şüt çekme- ğe fırsat bulamadıklarından gol çıkaramıyorlardı. leyhine verilen penaltıdan Macar lar beraberliği temin ettiler. Ve lan Nemzetti takımı İzmirspor takımını âdeta tazyik çemberi içi- ne aldı. İzmirspor arada sırada akın yapıyorsa da güzel yer tutan İ siyorlardı. 33 üncü ve 38 inci dakikada 2- inci ve 3 üncü gollerini atan Ma - biyetle bitirdiler. Bugün ayrıca şild maçlarına da devam edildi. Türkspor, Şarkspo- iru 2 — O ve Altınordu, K. S.K.- İnü 2—1 yendiler. Göztepe — Al- tay 2 — 2 berabere kaldılar . Ankaradaki maçlar Ankarada ve İzmirde futbol maçları Macar takımı “izmirspor,, u İ - 3 yendi, Ankarada da Muhafızgücü ve Gençler birliği 1 - 1 berabere kaldılar bu golden sonra da büsbütün açı | Macarlar bu akınları kolaylıkla ke | carlar bu suretle maçı 3 — 1 gali-! Ankara, 30 (A.A.) — Ankara futbol şampiyonası maçlarma bu- gün devam edildi. Fikistür muci- bince bugün, geçen devrenin mın- taka şampiyonu olan gençler bir - liği ile şampiyonluğa bu senenin en kuvvetli namzetlerinden biri o- lan Muhafız gücü karşılaşıyordu. Bugünkü müsabakanın ehem - miyeti İstiklâl sahasına oldukça kesif bir kalabalık ( toplamıştı. Günün ilk maçını, bu iki klübün ikinci takımları yaptılar. Gençler daha canlı oynıyorlardı. Üst üste iki gol yapara': bu gayre- tin semeresini elde ettiler. Ve ma- çı 2—1 galibiyetle bitirdiler. İ Sıra büyük maça gelmişti. İki takım da mevsim bidayetine naza- ran eksik birer kadro ile sahaya çıkmışlardı. Oyuna Muhafızların bir hücu « miyle başlandı. Muhafızlar, sağ - dan yaptıkları güzel bir hücumla Gençlerin kalesine kadar indiler, Hücum avutla neticelendi. Oyun ekseriyetle Gençlerin nı- sıf sahasında oynanıyor. Muhafızlar bu faik oyunlarının semeresini 14 üncü dakikada al - zin kalbinden diğerine akmakta | bale gideceğiz. (Şiddetli alkış - | dılar. Gene sağdan yapılan bir hü- olduğunu bir an hatırdan çıkar - har), cum esnasında sağ iç Kadri, güzel bir şütle takımına bir sayı kazan- dırdı. Bu devre 1 — OMuhafızların te- fevvukiyle bitti, İkinci devre Gençler oyuna bir hücumla başladılar. Bu akın avut- İla neticelendi. Muhafızlar muka » bil bir hücum yaptılar. Beşinci da- i kikada orta muavinin ileri bir pa sını sağ açık yakaladı. Güzel bir şüt, kale direğinin kenarından â- vula gitti. 25 inci dakikada Muhafızlarm bir hücumu esnasında Sedat lüzum suz bir hareketle topu kaptırdı. U- zun bir vuruşla hücum kalesi önü ne kadar inen topu Adil enfes bir şütle Muhafızların ağlarma tak- tı. Bu suretle beraberlik (o teessüs etmiş oluyordu. Oyunun bundan sonraki kısmı, « çetin bir mücadele şeklinde, fakat nelicesiz geçli. Her iki taraf da üstüste gol fır- satı elde ediyor, fakat bir türlü çıkaramıyorlardı. Bu suretle dün kü maç, gol kaçırmak noktasm - dan bir daha irişilmesi imkânsız yeni bir rekor meydana çıkardı. Neticede maç 1 — 1 er beraber» likle bitti. Oyunun heyeti umu * 15 inci dakikada İzmirspor a- | miyesi tetkik edilirse birinci dev» renin Muhafızlar, ikinci devrenin de Gençler lehine bir cereyan ta- kip ettiği görülür. Muhafızlar çok seri ve enerjik Gençler de kısa paslarla inkişaf eden bir oyun oynamışlardır. Avrupada Mühim bir mesele 40 milyona baliğ olan ekalliyetlerin çektikleri BERLİN, 30 (A.A.) — Ecnebi memleketlerde Alman kültürünün neşri cemiyeti reisi sabık nazır lardan M. Gressler, bir. mülâkat esnasında milliyetler meselesinin halli keyfiyetinin fevkalâde mü - him olduğundan bahsetmiş ve Avrupadaki gerginliğin zail olma sının vâsi mikyasta buna bağlı ol duğunu söylemiştir. Avrupadaki ekalliyetlerin mik- tarı 40 milyona baliğ bulunmak- ta olup Yugoslavya ve Romanya gibi iki büyük devletin nüfusların dan 10 milyon fazladır. Nasyona- listlerin mücadeleleri milletler ve devletler arasındaki münasebetle ri zehirlemekte, o ekalliyetlerin maddi ve fikri seviyelerini düşür mekte ve hukuk emniyet ve kültür sahasını darlaştırmaktadır. Ekalliyetlerin himayesine bü - yük bir ehemmiyet atfolunan bir asrın son İ4 senesi zarfında ekalliyetlere ait 7000 mektep ka- patılmış, yeni ekalliyetlere ait 2500 kilise müsadere edilmiştir. Hem de bunlar ekalliyetlerin hi- mayesini taahhüt etmiş olan dev- letler tarafından yapılmıştır. Hal buki, bütün 19 uncu asırda ekseri- yet sahibi milletler tarafından müsadere edilen kiliselerin yekü- nu ancak 10 kadardır. Yunanistanda ATİNA, 30 (A.A) — İktisat nazırı, ihracat tacirlerine yardım. teşçi ve himaye için bir büro te « sis edileceğini bildirmiştir.