— Sayıfa 8 VAKIT vOY *., Aşk Arayan Adam | Muharriri : Pitigrilli vk 5k 04 0 AA 04MM na Terciime eden : fa. —4 Jutta'nın telgrafı gözünün ö- nünde duruyordu. Elini uzatıp açmıyordu . Demek, canbazhane, turneler, o şöhreti, palyaçoluğu, sinema artistliği. Berlin, Jutta, aşkının fiyaskosu, bu yasemini ko- kusu, serveti, her şeyi, cahil ve kurnaz bir köylü kadınm avuka - tınin sözünü dinliyerek yalân söy - lemesinden doğmuştu . Pol müşkül zamanlarında oldu- ğu gibi dostu Levi'ye müracaat et- ti. Ve ayrılırken, Pol eski neşesi. | ni bularak soruyordu: — Giderken hangi elbiselerimi giyeyim? — Hangisini giyeceksin? Can- bazhanede giydiklerini! Pol gülerek cevap verdi: — Neden olmasın? Canbazha- nenin ortasına pek âlâ hâkim elbi- semle çıktım. Palyaço elbisem | ile de, adliye nezaretine gidebili- rim. La e | yi «.. Adliye nazırını görmek için bie çok ziyaretçiler vardı. Fakat Pol Pot'u herkesten evvel içeri aldılar! ve nazır, ona yer gösterdi. Pol, Maria Lauson davasmı kı- saca anlattı. Nazır esasen her şe- yi biliyordu. Pol, bu yalancı ka- dının gelip kendisini ziyaret etti- Zini, hakikati şimdi öğrendiğini söyledi. Nazır bunlara lâyakt kaldı ve sordu: — Şimdi ne istiyorsunuz? — Adliyeye tarziye vermek is- tiyorum . Adliye nazırı, alelâsül - söylen- mesi lâzım gelen sözleri söyledi, artık bu meselenin kapandığını, yeniden gürültü çıkarmanın mâ - nası olmadığını söyliyerek ilâve etti: — Doğrusu Mösyö Pot, yaptığı- nız gürültü yetişir, zannedersem. Sonra, Pol Pot canbazhaneyi, tiyatro ve sinemayi terkettiğini — Coğrafyam pek kuvvetli de « ğildir. i | — Zarar yok.. “Alfred de Mus- | set,, de öyle idi. Hükümet ikamet edecek yer, iki hizmetçi temin| ediyor. Tekaüdiyesi de fena de | ğil. — Fakat ben oranın adli ahkâ - mını bilmem . — Esasen böyle bir şey mevcut değildir. Orada hâdiseler pek basittir. Muayyen bir ahkâmı ka- nuniye yoktur.Âdet ne ise o tatbik edilir. Gideceğiniz yerin, misyo- nerlerinden, oşimendifer yolla - rmda çalışan mühendislerinden oranın âdetleri hakkında malü - mat toplarsınız; eski evrakı o * kur, hükümleri tetkik edersiniz, hem sonra, orada bir hüküm ver- mek için fazla düşünmiye lü - zum yoktur. Mantık kâfi, Odacı mütemadiyen girip çı - kıyor, bir sürü ziyaretçiyi habe: veriyordu. Nazır: — Şimdi gidiniz, dedi, ben müstemlike nazırı ile görüşeyim. Yarın, yahut öbür gün geliniz. » »a Tanais sokağında, 18 numa - rada, üzerinde “ingilizce dersle - ri,, yazılı kapıyı çaldı, Bir hiz - metçi, Polün paltosunu, şapkası - nı aldı. Mis Kettinin şimdi gele- ceğini söyledi. Karşıki evde oturan sarışın ka | dın biraz sonra içeri girerek: — Affedersiniz, dedi, sizi beklettim. | — Mis Ketti siz misiniz? — Buradaki ismim böyledir. Asıl ismim başka, Fakat anlar - sınız ya, evli olduğum için, asıl İsmimi söylemiyorum. Kocam şi- mendifer - idaresinde memur * dur. Onu düşünmek mecburiye- tindeyim. — Peki burada ingilizce ders- İeri mi veriyorsunuz? “Genç kadın güldü: söyleyince nazır hayret etti; vi ii, ri ninde bina vü değsin bir da ilânları dolu . (Devamı var) "Artık insanlardan uzak yaşamak Fransa Ayanında mali istiyorum . Meselâ, metro (tünel) kalkışma idaresine giderek, makinist ol « mağı çok arzu ediyorum . Düşü münüz bir kere, yerin altında, ka ranlıkta, * önümde iki ray, uzak - ta bir istasyon ışığı ve başımın ü- zerinde dört beş milyon insan o - larak, bir istasyonda yarım daki - ka durmadan gitmek, mütemadi - yen gitmek, ve ayni noktaya dön - | nosu ihrac projesinin makul ve mek. Yahut... — Yahut?, — Bir gemide tayfa olup sonu gelmez ufuklara yetişmeğe çalış - mak, “sineklerden ve tozlardan uzak, yalnız başma.... Ya - — Uzak, vahşi bir rcmlekiste | giderek hiç görmediğim nebatat ile meşgul olmak, zaman telâkki - leri olmadığı için” fiillerinde hal veya mazi bulunmıyan iptidai bir lisan konüşan «insanlar * arasında yaşamak. . Nazır, Pol Pot'a bir sıgara ik - ram ederek sordu; — Hâkim olmak ister misiniz? — Tekrar başlamak mı? — Hayır. Yeniden bir hayata girmek. Müstemleke nazırı ile görüşüp size Ubangi'de bir sulh hâkimliği temin edebilirim, — Neresi burası? — Kongo'da! PARİS, 30 (A.A.) Ayan mec- lisinde 12 inci muvakkat bütçe- min müzakeresi esnasında maliye nazırı M, Chöron, hükümetin ma- li kalkınmayı temine azmetmiş ol duğunu .yeni baştan teyit etmiş - tir. M. Châron, 5 milyar hazine bo | muhik olmasının sebebi olarak hali hazırdaki kararsızlığı ve ha- zinenin müstakb:! O iktiyaçlarını ileri sürmüştür. Esasen 1926 senesinde müte - hassıslar 5 milyar miktarı hazine- nin müiemadi ihtiyaçlar için elin da bulunması lâzım gelen zaruri miktar olduğu mützleasında bu - İunmuşlardır. i Rea Ramazan ve polis Ramazan dolayısile geceleri ba- zı vak'aların önüne geçmek üzere *abıta yeni tedbirler almıştır. Her polis merkezi, kendi O mıntakası dahilinde gece devriyelerinin ade- dini çoğalttığı gibi polis noktaları da sıklaştırılmıştır. Sivil memur - lar da ayrıca bazı semtlerde gece- nin muhtelif saatlerinde devre çr- /Musul petrolların Akdenize getirmek için .. | | boruları 6000 amele yapıyor, bu 20 bin olacak! Musul petrollarını Akdenize ge- tirmek için yapılan - inşaat, hiç şüphesiz bu günün en mühim te » şebüslerinden biridir. 1200 mil mesafe boyunca petrol boruları susuz, taşlık bir çöle uzatılmakta- dır. Borularm her biri bir tona - ğırlığındadır. Kamyonlar boruları ei - tan sonra amele çukurlar kazarak boruları yerleştirmekte ve bu su- retle inşaat ilerlemektedir. İnşa- ata başlamadan evvel her yerde telefon, elektrik tesisatı yapılmış, ameleye lâzım olan su ve erzak te- darik olunmuştur. Petrol borusu Gergük'e yakın ! petrol sahasından başlıyarak ce- nubi garbiye gidiyor ve Fathada » Dicle nehrini (o geçerek ilerliye ilerliye Fırat nehri üzerinüsixi Ha- dise'ye varıyor. Hat buradan ikiye ayrılmakta Fransız hattı Trablus Şama gitmekte ve İngiliz hattı ce- nubi garbiden Maverayı Şeriaya uzanmakta ve Hayfada denize var maktadır. Halihazırda faaliyet dan Gergük, Fatha, Maverai Şeri- adaki Mafrok ve Trablus Şamdan başlamıştır. Bu işlerle meşgul olan amele - İ nin sayısı 6000 kadardır. Me senenin ortalarında bunların #ayı- | sı (20,000) olacaktır. Mesarifin on milyon * İsterline varacağı tahmin olunuyor. Bü inşaat orta şatkta bir hare- ket uyandırmıştır . Oo Bağdatta, Trablus Şamda ve Hayfada yakın âti hakkında şimdiden büyük tah- minlerde bulunulmaktadır. Bir kira kavgası Yangın değil | Evvelki gece Unkapanmda üç erkek ve dört kadın arasında bü- yük bir kavga olmuş, bütün ma- balle balkmdan baska itfaiye ii zabıta datelâşa düşmüştür. evinden gece yarısı: — Yangın var, yetişin, can kur- taran yok mu?. Diye acı acı kadın sığlıkları duyulmuş, ortalık altüst olmuştur. Etraftan gürültüyü du - yanlar derhal telefona koşarak it- faiyeyi haberdar etmişlerdir. Za - bıta ve itfaiye koşmuş, fakat evde bir şey olmadığı görülmüştür. mıştır. Ev sahibi Hakkı o gece ki- racısı Mehmetle, arkadaşı Hatkı- y: ve Hakkının karısı Adviye, bal- dızı Safiye, Pakize, Hatice hanım- ları evine davet etmiştir. Hep birlikte odada otururlarken ev kirası mselesinden aralarında kavga çıkmış, kadın erkek biribir- lerine girmişler, neticede mahhal- leyi de ayağa kaldırmışlardır. Zabıta kavgacıların hepsini ya- kalamıştır. Bilmeden motosiklete binilir mi? Dün Beyoğlunda Talimhanede motosikletle gezmekte olan Kur- tuluşta sakin Petro, motosiklete kacaklardır. * ö ZDa > “an alınacak tedbirler kezlerine bildirilmiştir. | binmesini bilmediği için düşmüs ve kem alam Tedavi için Zü ir h vi mm Çölden geçen kalın demir | dört kol- | Unkapanında oturan Hakkmin | Bunun bir kavga olduğu aslaşıl. | ağ övünen bir — Bizim efendi taliin iyi cil- | vesine mazhar olmuş (biridir. ! | Serveti, s#hhati, nispeten gençli - ği vardır. Dünyada insanı mes- ut edecek ne varsa hepsine ma - liktir. Yalnız kanında asalet yok- | tur, Belki de böyle asil birisile | İ evlenmek için gösterdiği (o arzu vaktile asillerden gördüğü haka' retlerin acısını çıkarmak içindir. Genç kız cevap vermedi. Te - vellit — kâğıdını çıkardı, 27 sene evvel Erdende (doğmuştu. Ecdadı arasında tarihte isimleri geçen pek büyük kimseler var - dır.. Matmazel dö X....: — Ecdadımın kısmı Oazamı Fransa uğrunda harbederlerken öldüler. Hepsi cesaretleri ve yük sek seciyeleri ile tanınmış kimse- Irdi. Dedi. Matmazel daha son - ra ecdadının ibtilâlden itibaren Fransaya karşı gösterdikleri ada vete gecerek anlattı: — On altıncı Lui (öldükten sonra ailelerimiz türlü felâketle- re maruz kaldı. 21 sene sürün- dükten sonra Fransaya avdet et- tiler. Fakat artık asaletin mevkii kalmamıştı. Burjuvalar Oo hüküm sürüyorlardı. Bizde asil olmıyan- larla münasebata girişmek mec - | buriyetinde kaldık. Birdenbire sordu: — Rica ederim mösyö, bu a - ! dam çok kaba bir şey değil ya?.. Sesindeki""titreyişten «'büyük | ! bir ıstırar karşısında-bu. fedakâr İığa giriştiği anlaşılıyordu ve o- nu da anlattı: — Eğer ailemin atisi mevzuu bahsolmasa böyle bir ilâna dünyada cevap vermezdim. Fa - kat bir babam var. Fakir haline bir türlü katlanamıyor. Benden genç bir kardeşim var. o Elişleri yapıyor. Valdem çok iyi ve çok cesurdur. Fakat vücudunu hır » İ paladı. Son zamanlarını istirahat le geçirmiye muhtaçtır. O söylerken ben rahatına düş- kün babasını, züppe ve o cahil | kardeşini tasavvur ediyordum. O devam ediyordu: “Büyük harp bize müthiş bir darbe vurdu, Ordenlerdeki şato- muz Almanlar tarafından yıkıl « dı. Zavallı babacığım ömründe sarfetmekten başka bir şey bel - liyememiştir. Zarar ve ziyan ve- rildiği sırada yüksek faizle pa - ra verenlerin dolabına düştü. Ba zı borsa spekülâsyonuna girişti, onlarda da kaybetti. Artık baş - ka bir şeyimiz kalmamıştı. Eeki topraklarımızı vaktila o hesabı - miza çalışan > çiftçilere verdik. i Bugün validem ve ben durmadan çalışıyoruz. Valdem büyük bir mağazada vezne (memurudur. Ben bir elbise mağazasında satı- ciyım, Akşamlarımızı örgü yap - makla geçiriyoruz. Fakat huh - randan dolayı aldığımız para pek az. İpin iki ucunu birleştirmiye bir türlü muvaffak olamıyoruz. , Yaptıkları bu kadar fedakâr- lik mağrur ve ahlâksız bir baba- yı beslemek, tembel bir karde - şin, ve evlâdın bir iş görmesi za- manmı geciktirmek içindi. En nihayet Matmazel dö on bir | fedakârlık yapıyor. Bücnos Ay - resli bir mösyöl ile birleşmiye razı oluyordu. Âna kez iki zayıf Ümmi Glen asaleti Yazan : Perri Pizani Ecdadinın kahramanlığını anlatarak Matmazei varisleri olarak kalmışlardı. O anda fakir olduğuma çok | acıdım. Eğer zengin (o olsaydım. b | hiç düşünmeden bu genç kızla evlenirdim,. Yaptığım enteriviyu'lar yalnız © | gelen Bazı ds benim verdiğim ilânlara cevaplarla olmuyordu. başkalarının verdiği şinde dolaşıyordum bir gün gaz€ tede şu ilânr okudum: “Genç ve zengin bir kaç yaşmda olursa olsun, fakir bir mösyö ile evlenmek istiyor. İzdivaç yalnız namen olacaktır. Esrarengiz bir şey olmak icap ediyordu. Hemen bir kart gönde“ rerek namzetliğimi vazettim. Ba na Etualin barlarımdan birinde randevu verdiler. Yanımda asa let unvanımı, evrakını da getir * mekliğim bildiriliyordu. Hemen hazinei evraka gittim. Cüz'i masraflarla bir vesika yap tırdım. Bu kâğıtta (o Napolyonun. büyük pederim Fransuva Pizani ye kontluk rütbesi verdiği, ya” zılı idi, Hemen randevu mahal * line gittim. Beni bekliyen kadın otuzluk, zarif, küçük, biraz se ” miz fakat sevimli bir şeydi. Kol tuğunun altında kırmızı maroken den bir cüzdan vardı. İlk söz o * larak dedi ki: — Çok gençsiniz. Ağarmış saçlarımı gösterdim. O itiraz ediyordu: 4 — Yüzünüzde fazla kırışık ol- müâlıydı. Şartlarımı biliyorsunuz. Sizinle hiçbir münâsebetim olmı- yacak... Pek müstekreh bir istemiyeceğim tabiidir. Fakat â * şıkımı kıskandıracak kadar güzel de olmamalı. Taaccüp göstermemiye muvaf fak olarak sordum: — Bir âşıkınız mı var? — Tabit... hitlik edecek... Siz şu asalet ev- rakını gösteriniz. Okudu ve dudak büktü: — İmparatorluğun küçük a » sillerinden biri. Beş para etmez ya! Neyse kontes Ferri Pizani de fena isim değil.. Nasıl mahkümi- yetiniz filân yok ya?... Ha şerai- tinizi sorayım, ne istiyorsunuz? Ben size yiyecek, giyecek, yata- cak temin edeceğim, Yaşamakta serbestsiniz. Yalnız skandal yap- mayınız. Meselâ kocamı küfeyle taşınacak derecede sarhoş gör * mek istemem, Ahlâksız kadınla - ri aparlımanıma doldurmamalı. Ayda ne kadar harçlık istiyorsu" nuz? Mahcup bir tavırla: — Bin frank kadar.. dedim. Cevap verdi: & — Fazla sayılmaz. 4 (Devamı var) Tramvayın yeni arabâları Tramvay şirketi yeni arabalar getirtmiştir. Bu arabalar bir kaç güne kadar işlemeğe başlıyacak- Yeni arabalar diğerlerine naza“ ran çok farklıdır. Vatman yerleri, daha geniş ve kapılariyle kapı ba” samakları otomatiktir. Tramvay : hareket eğince basamaklar da ka" panmaktadır. Yeni arabalar yarın Harbiye ve Eminönü Bebek ie ilânlar peri kadın, Hem düğü”? şa- | a