Sâyıfa 2 Kimlerdir, Ne Kazanırlar ? samessennan 1 BEAN UN 8m #00080 0nmmUMA Nebil oğlu Hakkı Bey Bir çok musiki kazanmış olan b eserlerile şöhret u zat, musikimizin halini ve istikbalini anlatıyor Nebil oğlu Hakkı bey, yeni ve eski birçok eserlerile şöhret kazanmış bestekârlarımızdan bi - risidir. Kendisinde musiki istida- > nasıl duyduğunu şöyle an - att: — Musikiye iâtidadım irsen ve çocukluğumda valdemden ve ak- rabamdan dinlemek suretile doğ muş, müsikişinaslarla sik sık te - mas etmek neticesinde de olgun- laşmıştır. Musiki hayatına utla beraber girdim ve yalnız evimde tahsilime halel getirmemek üze « re musiki ile inkıtasız meşgul ol« dum, Bu arada ressam olduğumu da söylemeyi unutmamak iste « rim. Bu şubede de çalıştım. Fa « kat bu çalışmam husüsi mahiyet te kaldı. Beğenilen besteler — İlk besteniz nedir? — tik bestem mi?.. İşte dü « şündürücü bir'mesele, Maahaza rağbet gören . eserlerimden ilki “Kara kız; şarkısıdır; Bestekâr lik &lemine dökülüştüm ve halka ismimi tanıtığımdaki saik de, hat- bi umumideki vazifem &snasında gözlerime arız olan hastalığın bugün beni malâl vaziyette br - rakmış olmasıdır. — Halkın hangi şarkılar daha çök hoşuna gidiyor? “ — Milli tarzda, fakat oriji- nal, yani gayri menus ve yepyeni bir kalıpta yaptığım eserler hal - | km hoşuna gidiyor. o Çünkü bu janrda başka eser dinlememiş olduğundan, yenilik dikkati cel - bediyor. — Mausikimizin bugünkü hali ni nasıl buluyorsunuz? Musikimizin bugünkü hali Bundan evvelki yazımda, Ne- bil oğlu Hakkı beyin kemani Sa- di beyin fikirlerine iştirak etme- diğini, münakaşa ettiklerini işa ret etmiştim. Bu sorguma Hakkı | beyin verdiği cevap ayni zaman- da Sadi beyin fikirlerine de ce - vap oluyor. Bunlar cidden dik. kate değer. Hakkı bey diyor ki: — Bu hususta düşüncem şu - dur: Musikimizin bugünkü hali eskisine nazaran Prozedik olu - şundan dolayıdır ve iyi bir inki- safa doğru gidiyor, Şunu evvele- mirde işaret edeyim; eski klâsik musiki eserlerinde o o bestenin güftesi, sırtında taşıdığı bestenin mahiyetinden bihaberdir. Keza kaziyenin aksi de sahihtir, yani beste de güfteden haberdar de - | ğildir. Eski musikinin beste kıs- mı mükemmeldir, Fakat güfte i- le birlikte kat'iyyen sevimsiz g « lur, Netekim © revacım gittikçe kaybetmektedir. Bugünkü | halk musikimizin güftesi de, sırtında taşıdığı bestenin mahiyetini bili- yor, yani güftesile bestesi biribi- rine kaynaşmış, kelimeleri anlaşı labilir bir halde telâffuza müsati eserler halkımzca seviliyor. Milli musiki dediğimiz umumiyetle bu prozedik eserlerden ibarettir ve harsen çok tekemmül etmiş, em - saline rasgelinemiyecek oderece- de zevkini olgunlaştırmış lehçe - mize, Jisanımıza, ahliâkımıza uy- demet çicek olmuştur. Armoni bahsi gelince; ben lodisi kendisini tatmin etmiyen bir millet onu zenginleştirmek i - çin sun'i süslerle bezemek arzu edebilir. Bu sırf bir san'ata te * mas eder. Bundan dolayıdır ki, millt musikilerini bırakıp alaf- ranganın merhametsiz (basa * maklarına ayak uydurularak ve majör minör gamları dediğimiz tonalitelerden ve bunların nakil kabiliyetlerinden istifade edile - rek ortaya armoni, kontr puvan ve kanon tarzları ve ilimleri çık- mıştır. Bütün garpte bunlar ted - ris edilmekte ve tatbikatr her yerde işitilip gidilmektedir. Rica ederim; muazzam bir ors kestranm melodi (o çalan partisi hariç olmak üzere diğer kısım - larını susturunuz ortada çırılçıp « lak, düpdüz, sapsade hatta zevk- $iz, tatsız, tuzsuz bir melodi ka lacaktır ki, o da yalnız kaldığını görünce sağına soluna (bakarak utanıp susacaktır. Demek garp muşikisini bize haşmetile, renkle- rile, şekillerile sevdiren, san'at « tan başka bir şey değildir. Garp aletlerini kullanalım ç İkinci bir şık; kullanılan apa- reylerdir. Alaturkamızın tebliğ vasıtası mahdut birkaç saza in- hisar ediyor. Kemanı, piyanoyu, klânireti harice çıkarırsak tebliğ vasıtası çok sade kalıverir. Bunu bir orkestra ile mukayese edince şüphesiz orkestra partiyi kaza - nir, İcra kabiliyeti yükselmiş, sa - nata daha uygun şekilde, muhte- Nif tonda sesler çıkarabilen Av « rTupa apareylerinden istifade et- meliyiz. Çeyrek sesli makamla - rımız hariç olmak üzere majör, minör gamlarına tamamile teva- fuk eden makamlarımızdaki bazı eserleri armonize edip, bu muaz“ zam , orkestralarda (çaldırmak şok mümkündür. Bu tecrübeler yapılmış ve dinletilmiştir de.. Fas kat buna rağmen bizim kulakla» rımız aradığını bulamamış, fa - kat belki gözlerimiz sevimli bir manzara karşısında kulağımızın duyamadığını telâfi ir. Zevk çok tuhak şeydir. İnsan a- lıştığını ister. Yeni bir şeye alış- mak, nihayet ondan zevkalabil « mek, belki bizim için güçtür. İn. san neyle ülfet ederse hamuru o- bunla yuğrulur. Muhakkak alaf- ranga istiyorsak (o alaturkayı ta- mamen susturup (çocuklarımıza tamamen alafrangayı dinletmek lâzımdır. Bu takdirde kısa bir zaman sonra hem alaturka tarihe karıştırılmış ve balile onu seven- ler de mazileşmiş olabilir. Fakat. Biz elimizdeki © mücevherin kıymetini takdir etmiyorsak bu bizim pısırıklığımızdan ileri ge - lir. Allah razı olsun 6, profesör Markı'a ki, tanpone edilmiş bazı delikleri açtıda biraz teneffüs etmek inikânı hâsl oldu. Biz ne gun, hasusi ve milli tavır ve eda- sını tamamen (o giyinmiş adeta söylesek dirlenmiyordu, Bir pro- fesör Marks iddiamızı tevsik sure tile bizi tasdik etmiş oldu, Fakat şark: bahçelerinden toplanan bir kabul ve hükü meselesini ileri sürmesi detmiştir. PARİS, 30 (A.A.) — Meb'u - san meclisi, Avusturya istikrazı projesini, 188 reye karşı 352 rey» le kabul etmiştir. dedilen tadil teklifi, Avusturya ları istikrarı nisbetinde yüzde dört buçuğünu tecavüz etmemesi lâ « zım geldiğini ileri sürmekte idi. PARİS, 30 (A. A:) — Meb'us san meclisi, Avusturya istikrazı - na müteallik müzakerelere devam etmiş ve M. Châöron, muayyen bir devlete ikrazatta bulunmak mese Cenubi Afrikada Altın mikyası ter ajansı muhabirine beyanatta bulunan cenubi Afrika maliye nazırı M. Havenga'nın sözlerin « den anlaşıldığına göre, 1 — Cenubi Afrika, asıl maden altın hakkında altın mikyasını ip ka etmemiştir. Çünkü cenubi Af rika birliği bankalarında . gerek çubuk, gerek külçe ve gerek sik « ke halinde altın bulmak mümkün değildir. II — Cenubi Afrika, kambiyo muamelâtmda altın mikyasını ter ketmiştir. Çünkü hükümet, bu işi yapma ğa muktedir olmakla beraber, kambiyo müamelâtını tanzim için tedbirler almamıştır. 11 — Bankalar, kambiyo fiat- | larmı tespit hususunda tamamile serbesttirler, Hükümet, cenubi Af rikada dövizi seviyesinin diğer memleketler dövizlerine nisbe - ten, nakdi ve ticari vaziyete na * zaran normal bir surette düzelme si için kambiyo fiatları üzerinde hiç bir güna tesirde bulunmamak niyetindedir. Birçok Avrupalı fikirdedir. Yanlış bir fikir Bir tarihte, bir gazetede okü- müuştum, deniyordu ki: © “Eğer Avrupalılar bizim musikimizi be | ğenselerdi, daha üzakta olari Zen ci musikisini Avrupaya naklet - mezler de, alaturkayı nakleder - lerdi.,, Ne yanlış fikir! Mesele haki - katte şudur: Zenci musikisinin basitliği Avrupa musikisile ülfetin imkâ - Bını hazırlayıvermiştir. Avrüpa « lar bu kadar akılsız (o mıdırlar ki, bizi atlatıp oraya gitsinler? Hayır, onlar çok mütekâmil kim- selerdir. Yalnız; alaturkanın ma- Kam zenginliklerini, işleme zen- ginliklerini kendi apareylerinde, kendi tonalitelerinde £ tatbika w. âlimler de bu Fransanın Avusturyaya yardım etmesi .. Avusturya ikrazını Fransız meclisi PARIŞ, 30 (A.A.) — Meb'u - san meclisi, M. Boncour'un itimat üzerine | M. Marinin Avusturya istikrazı » Armoni ve alafranga bahsine | nm miktarma müteallik tadil tekli $u kanaatteyim: Me | fini 189 reye karşı 387 reyle red- Evvelce M. Marin tarafından verilen ve meclis tarafından red- istikrazı nisbetinin Fransız rant- j PRETORLA, 30 (A.A) — Reu- | mete itimat etti! lesinin mevzuu bahis olmayip ik- tisadi kalkınma ve sulh 'nâmma yapılan umumi bir iş görülmesi maksut olduğunu söylemiştir. Bundan sonra M. Boncour, Fransanın iştirak etmesi lâzım ge“ len muamelenin umumi mahiyeti- İ ni ehemmiyetle kaydetmiştir. Mumsileyh demiştir ki: “Avus turya istiklâlinin bakasma neza - ret etmeliyiz. Eğer bu muavenet yapılmıyacak olursa bütün mer - kezi Avrupanın mukadderatı mev zuu bahis olacak ve sefalet belki de haricuyane temayüller doğura caktır.,, M. Boncour, Avusturyaya mu - avenetin hükümetin bütün harici siyasetinin bir cüz'ü olduğunu tasrih ederek itimat meselesini i ileri sürmüştür. i Radikaller, hükümet lehinde rey vermeğe karar vermişlerdir. (Tekrar M. Muşanof Bulgar Başvekili BERLİN, 30 (A.A.) — Bulgar i kralı, yeni kabinenin teşkili vazi fesini M. Muşanof'a havale etmiş tir. Teslihat ve iktisat meseleleri NEW-YORK, 30. (AA) j M..Stimson ile M, Norman Davis bugün burada tahdidi teslihat ve cihan iktısat konferansı hakkında görüşmüşlerdir. M. Norman Davis ahiren M. Hoover ile görüşmüş olduğundan makta oldüğu istidlâl edilmekte- dir. Havanada şeker işi sie Aİ GAM DU Saracoğlu Şükrü Beyin avdeti KT EZER (Başmakalemizden devam) Henüz pek iyi hatırlardadif” velesinin tadilini - istiyen | İsi Paşa hükümeti ne büyük itirazls ra uğramıştı! Bazı taraflarda “Mademki kabili tatbik değildi, niçin imza ettiler?,, diye gürültü ler yapılmıştı. Böyle bir vaziyette bizzat İsmet Paşanın tarzı hare“ keti bütün siyasi mevcudiyetini ortaya koymak demekti. Muhte* rem Başvekilimiz şahsı itibarile neticesi neye mal olursa olsun, her türlü fedakârlığı göze aldi. Ondan gonradır ki, (1928) muka velesinin tadili meselesinde sar * “ sılmaz bir mukavemet cephesi al“ dı. Diğer taraftan iptida Maliye vekili, sonra murahhas sıfatile Sa raç oğlu Şükrü Bey de bu mese “ lenin müzakeresini şayanı takdir bir surette idare etti. Fazla olarak son seneler içinde ! bir taraftan Almanyanın tamirat meselesinin, diğer taraftan İngil tere, Fransa, İtslya gibi Avrupa devletlerinin harp borçları mese- lesinin girdiği yeni safhalar düyu nu umumiye işinde İsmet Paşa hükümetinin ne kadar haklı oldu ğunu da gösterdi. Bütün bu mülâhazalar nazari dikkate alımırsa Saraç oğlu Şükrü Beyin Paristen getirdiği son iti - lâfnameyi büyük bir memnuniyet le telâkki etmek lâztmdır. Yal - nız düşünülecek şey cihan buhra nı halâ bütün şiddetile her mem- lekette devam etmekte olduğuna göre yeni itilâfnnmede kabul edi Jen borç mikdarı pek az olmakla beraber ilk tatbik seneleri zarfın da hazineyi tahammülden fazla müşkülâta uğratup uğratmıyaca- ğı noktasıdır. bundan şimdiki hükümetin siya - | Mehemt Asım setine M. Roosevelt için şayanı > kabul bir istikamet vermeğe çalış Beyoğlunda ve Fatihte yangın Evvelki gece Beyoğlunda İstik- Iâl caddesinde Felemenk sokağın- da Polonya tebaasından Mösyö Mişel ve mahtumu Rici Boriçenin HAVANA, 30 (A.A.) — Yeni ihdas edilmiş olan şeker kamışı ziraatçileri cemiyeti bir beyanna me neşretmiştir. Bu beyanname- de şeker rekoltesine ait tahditada nihâyet verilmesi talep ve bil - hassa her memleket için sabit kontenjantmanlar derpiş eden ve geçen Şubatta Bruxelles'de tan - zim edilen Chaldbourne pilânma hücum edilmektedir. da ilâve edeyim ki; alaturka tebliğ vasıtalarile o arzedilen'her hangi bir eser dinleyicide ala - turka hissini uyandırabilir, Ke - za, ayni eser garp (o apareylerile icra edildiği vakit de dinleyici - ler üzerinde alafranga — tesirini göstermektedir. i v Şu halde, boş oturmaktansa bu sahada bilhassa majör, minör'a tevafuk eden omakamlarımızda hafif armönizelerle (halka eser dinlete, dinlete nesli atiyi musi- kimizin milli rengini kaybettir - miyerek garba yaklaştırmış olu - ruz, Fakat çeyrek sesli makâmla rımızı şimdilik bozmuya kalknı - yalım. Onları yetişecek © dahinini buluşuna terkedelim. — Kimleri beğenirsiniz? idaresindeki Viyana çamaşırha - İ nesinde yangın çıkmış etrafa sira- yet etmeden söndürülmüştür. $ Fatih Saraçhanebaşında sey- yar satıcı Hayrinin dükkânmdan dün gece yarısı yangın çımıştır . Dükkânın bir kısmı yanmış fakat itfaiye süratle geldiği için, yangın etrafa sirayet etmeden söndürül « müştür. Yangının sebebi hakkın - da tahkikata devam edilmektedir. İON A Ml RR mmm ip Dİ bu tasdik yalnız Marksm değildir. | imkân © bulamamışlardır. şunu | rin mahiyetini tamamen ihata et- mek lâzımdır. Eser neşeli olabi- lir, elemli olabilir, mütereddida- ne olabilir, temennikâr olabilir. Bunlardan hangisine uygunsa se sin ahengini buna göre idare et- mek lâzımdır. Okuyucu bir hatibe benzer. o Hatibin Okondurduğu puvanlar, » yaptığı jestler neyse şarkı okuyandaki hareketler de odur. Eserin o karakterini göste- rebilen bir kimse, ancak iyi o » kuyucudur? Teganni bahsi çok mühim ve bizde de bir hayli ihmal edilmiş bir şubedir. Beğendiklerime gelince, | bu- nu,tayin etmek güçtür. Yukarki sözlerimde işaret ettiğim nokta * ları kim kavrıyabilmiş ve tatbik sahasına koymuşsa, işte bunları — Okumak meselesi başlı ba- | beğeniyorum!. şına bir âlemdir, Söylenecek ese- | vi İ Üç sene evvel 1928 Paris muke" di EFES mİ. 7 #EŞEŞEEREEEEİSFES İÇER İFLEBESİŞE EŞ EFES TEDESŞ azar. Az e a. m ame ii a