İngiliz - İran ihti lah : Politika maçı yüzünden Milletler cemiyetine geçti! Frugi Hanın bir oyunu, ingiliz hariciye hazırının bir oyunile mukabele gördü ken şu satırları yazıyor: Uzak şarkta Fransa ile Alman Ya büyüklüğünde bir Çin arazisi Japonya tarafmdan işgal olunu - Yor, muharebe oluyor, kan dökü- Yor, şehirler bombardıman edi- liyor, ve cemiyeti akvam on beşin ti maddeyi talep edebilmesi için Çin: hükümetini altı ay sürünce - mede bırakıyor, ve nihayet altı AY geçtikten sonra bu maddenin tatbikini kabul ediyorsa da İngil- tere buna mümanaat ediyor. Fakat şimdi, İran hükümeti, Anglo-Persian Oil şirketi kendi- sine kâfi derecede varidat getir « mediği için mukaveleyi feshedin- “e, ortada bir kişinin bile kanı dö- iği halde, İngiltere, Çin ta- Yafından tatbiki istenilen ve ce - Miyeti akvamın en müthiş madde siolan 15 inci maddenin tatbiki- Mİ istiyor, Fakat şunu da söyliyelim ki, on inci maddenin böyle ticari bir meselede ilk defa tatbikini is- tesriş olan; Finlündiya bükümeti- dir. Yalnız şu varkion beşinci madde beynelmilel ihtilâfların en #iddetli zamanlarında tatbik edil Mesi icap eden bir madde olduğu halde, yavaş yavaş bu ehemmiye- tini gaybederek tüccari ihtilâflar da tatbiki istenilen bir madde Yaziyetine giriyor. Bundan başka İngilterenin bir mâzereti de var- Josrnal de Genbve,, İran İngiltere #htiâ- sa, o da, cemiyeti akvama İran tarafından getirilmiş olmasıdır. Bu da zaif hükümetlerin bile bu maddenin tatbikini istiyebilecek- lerini göstermesi itibarile dikkate değer bir hâdisedir. İngiltere ilk önce bu meseleyi, beynelmilel Lâ hi divanma sevketmek istiyordu. Fakat bu İranm işine gelmiyordu. Çünkü, sırf hukuk noktai nazarın dan İranm vaziyeti pek sağlam değildi. Meselenin cemiyeti akva- ma gelmesi İranın lehinedir, zira, İran, bugün, Frugi Han gibi bi - rinci sınıf bir diplomat ve harici- ye nazırı tarafından müdafaa e- dilmek bahtiyarlığına sahiptir, Frugi Han, Tahrandaki İngil- tere sefaretine, İngilterenin İrana karşı kullanmakta olduğu kor - kutma usulleri hakkında cemiyeti akvamın nazari dikkatini celbede ceğini bildirmiştir. Bu haber; Tah randan Londraya bildirildiği za- man, Sir Jon Simon mecliste idi. Derhal meclisi terkederek, mer » divenleri dörder dörder atladı ve Sir Erik ile konuştuktan sonra bir tayyareye atladı, Cenevreye gele- rek, İngiltereyi ce/aiyeti akvam - da maznun vaziyetinde gösterme mek için, hemen on beşinci mad- denin tatbikini istedi. İtiraf etmeli ki, Frugi Han ol sun, Sir Jon-Simen-olsun ikisi de oyunu, giizel .oynamıslardı.;. . Fransa ile aramızda Fransız Suriye komiseri geliyor, yeni iti âfname tatbik sahasında Ankara, 24 — Fransanın Suriye fevkalâde komiseri M. Hanri Pon- #on'un bu ay nihayetlerine doğru İstanbula geleceği haber alınmak- tadır, Elyevm Pariste bulunmakta ©- lan M. Ponso İstanbulda bir gün kalacak, sonra Suriyeye gidecek- tir. M. Ponson'un çok kısa bir müddet için Ankaraya da gelmesi ve buradan Adana tarikile Suriye- Ye gitmesi de muhtemel görülmek- tedir, Diğer taraftan Suriyeden gelen €n son haberlere göre Fransa ile aramızda imzalanan yeni itilâfna- me tatbik sahasına geçmiştir. İtilâfnamenin ihtiva ettiği mad- i tatbik ve tenfiz etmek mak- sadile Suriyede Fransız fevkalâde iserliğinde hususi bir komis- Yon teşkil edilmiştir. Bu komisyon daha ziyade emlâk İşleri ile meşgul olmak vazifesile tavzif edilmiştir. Komisyon tara- Suriye gazetelerinde neş- Yolunan bir tebliğe göre, Türkiye- de emlâk sahibi olan Suriyeliler isyona müracaat edecekler ve larının miktarını bildirecekler- Ayrıca verilen malümata göre Türkiyelilerin Suriyede bulunan ak tasfiyesi için de yakın- alâkadar makam harekete ge- Bu işler en kısa bir zamanda halledilmek suretile itilâfname ta- mamen tatbik edilmiş olacaktır. Bundan başka itilâfname muci- bince Türkiyeye geçmesi lâzım ge- len demiryolunun teslim alınması için hükümet tarafından lâzım ge- len esaslar tesbit edilmiştir. o Ya- kmda devri teslim muamelesine başlanacaktır, Belediyenin patrikhane aleybine açtığı dava Belediye, Rum patrikhanesi a- leyhine bir dava açmıştır. Dvanın sebebi, Yedikuledeki Rum hasta- hanesi duvarlarınm kulei zemin üzerine yapılmasıdır. & Belediye, patrikhaneden duvarları geri çek- mesini veya tazminat vermesini istemektedir. Davanm görülmesi- ne yakında başlanacaktır. —a——— Tıp talebe cemiyeti yeni idare heyeti Tıp talebe cemiyeti yeni idare heyeti dün cemiyet merkezinde ilk içtimamı yaparak aralarında vazife taksimi yapmışlardır. Reisliğe Mehmet Firuzan, umu mi kâtipliğe Ekrem, muhasipliğe Safa, umumi kâtip muavinliğine Rüknü, idare amirliğine Cavit ve Orhan beyler ayrılmışlardır. Romanyaya göre Muahedeler Yeni baştan tetkik olunmamalı Bükreş, 24 (A.A.) — Küçük iti- lâfın son zamanlardaki mesaisini ve muahedelerin yeniden tetkiki meselesi hakkındaki mütaleala - rını söyliyen M. Maniu, resmi ma- kamların ve gazetelerin propagan- da yapmamaları, yalnız halihazır- da mer'iyet mevkiinde bulunan muahedenamelerin muhik olduğu bususunda efkârı umumiyeyi ma- lümattar etmeleri lâzım geldiğini söylemiştir. Bu maksadı istihsal için hükü- met iki usul derpiş etmektedir: 1 — 1930 senesinde ırk esasına müsteniden yapılmış olan tahriri nüfus netayicini neşretmek. Bu tahrir, tamamile namuskârane ve ilmi bir şekilde yapılmıştır. Bu ne- ticeler, milli Romanya devletinin halihazırdaki vaziyetinin yegâne doğru ve tabii ve şeniyetlere mu- vafık bir vaziyet olduğunu göster- mektedir. 11 — Trianon muahedenamesi- nin tanzimine medar olmuş olan bütün akit ve vesikalar neşret - mek, bu suretle bu muahede ah - kâmuının şeniyetlere ve tarihi zaru- retlere tekabül etmekte bulndu - ğunu, merkezi Avrupanm arazi noktai nazarından şimdiki vazi- yetinin bir keyif ve heves eseri ol- mayip tarihi tekâmülün ve ezilmiş milletlerin iptidai hukukunun ta- nınmasının — ki beynelmilel bir zaruret halini almıştır— tabii neti- cesi olduğu ispat edilecektir. Esasen, bu vesikalar, bir çok mütehassıslar tarafından uzun tet- kiklerden sonra ilmi, esaslara ve . )ilgilere istinaden tanzim edilmiş. tir. Bu vesikalar, arazi itibarile mevcut olan vaziyetin ortadan kaldırılmasının veya bozulmasının gayesi, Avrupanın bu kısmını bu vaziyetin kabulünden evvel mev- cut olan karışık ve haksız vaziye- te sokmak olacaktır. Dün Paragvaylılarla Bolivyalılar çarpışmadılar Vatikan, 24 (A.A.) — Papa, Noel yortularmda mühasematın terkedilmesi için Bolivya ve Para- gvay nezdinde teşebbüsatta bu - İunmustur. Her iki hükümet, bugün (24 Kâ- nunuevvel) saat 22 den yarın (15 Kânpunuevvel) saat 22 ye kadar silâhlarını bırakmağı kabul etmiş - tir. Papa her iki hükümete birer te- şekkür telgrafı göndererek bu mü- tareknin iki memleket arasındaik sulhun mukaddimesi olması ümi- dini izhar etmiştir. ——— Ayıntap vilâyet kongresi Ayintap, 24 (A.A.) — Cumhu- riyet halk fırkası vilâyet kongre - si mesaisini bitirerek dağılmıştır. Kongre dağılmadan evvel yeni idare heyetini seçmiştir, Gaziantebin halâs günü Gaziayintabın istirdadının 1i- inci yıl dönümü bugün Halkevin- | * de tes'it edilecektir. Merasime İs- tiklâl marşile başlanacak, Ayintap Gençler birliği reisi Mehmet Bey bir nutuk söyliyecek, Ayintap mü- cadelesine ait hatıralar anlatıla - caktır. snra seytan sean —ı Yakup Kadri Bey, (Bir teş- his) başlıklı son makalesile mü- şahede ve tahlilden terkibe, dert- leşmekten çare aramıya doğru canli bir adım atmış oldu. Ben, (Kendimize geliş yolunda) baş- ekli yazımda (*) — kendi sözle- ri arasındaki bir fıkraya ve (Na. A) beyin vardıkları neticeye ba - karak — şimdiye kadar çıkan ma kalelerinin, mevzuu tahlili kıs - mı için kâfi görülebileceğini ile- riye sürmekle beraber vadettikle- | ri “Terkib,, i beklemekte devam edeceğimi de söylemiştim. O ya- zum, şöyle nihayet buluyordu: “ww Çünkü üstadın yazrların- da gözleri, gönülleri açan temiz bir hava esiyor: Bu hava bizi is- tiklâl savaşındanberi (o başlıyan (Kendimize geliş) (o hareketinin yeni bir inkişaf safhasına doğru yükseltebilir. , Görülüyor ki (VAKIT) sütun- larmda üstadın (Bir teşhis) in - den bir gün evvel çıkan bu yazr mın sonunda o teşhis, hemen he- men hulâsa edilmiş ve ayırtlan- mış gibidir. Demek ki esasta, bil- hassa (Kendimize geliş) yolunda Yakup Kadri Beyle anlaşmamız güç olmıyacaktır. Yalnız (Bir teşhis) te düğüm lü gördüğüm bir nokta var; üs- tat diyor kit “Geçenlerde muhterem karile- rimizden bir zat, bu sütunlarda birkaç haftadır (bahsettiğimiz milli dertlere hangi bakımdan ve hangi fikir sistemlerine göre bir tedbir düşündüğümü soruyordu. Bu zat, hatta önüme geçerek, ba- na iki yol gösterdi: İdealizma, materyalizma, Ve tam bir ente- lektüel'e yakışan bir samimiyet- le: “Ya bunu, ya onu seçeceksin.,, dedi. Lâkin ben, ne bu yola, ne o yola sapacağım. Zira, benım kendi yolum vardır...,, Bu satır - ları okurken içimden yükselen (Bu zat kim?) sualine halâ kes- kin bir cevap bulamıyorum. Bu zat, ben olamazdım. Zira, bu sa- tırların içinde ben yoğum. Onla- rın derinliklerinde kendimi çok aradım, fakat bulamadım. Niçin mi diyorsunuz? İşte birkaç delil, birkaç karine: 1) Ben, Yakup Kadri Beyin ö- nüne geçmiş ve kendisine yol gös termiş vaziyette değilim. Benim yaptığım, sadece ilim ve felsefe gözüyle meselenin ortaya konuş tarzı üzerinde bir duruştan iba- retti; mülâhazalarımın sonunda bu noktadan iki sual belirmişti. Nihayet, üstadı dinlemek ve dir şüncelerinden, duygularından fe- yiz almak istediğimi de tasrih et- miştim. 2) Sonra, idealizma, tabirini de kullanmamıştım. Yazımda geçen başlıca felsefi ıstrlahlar, şunlar - dır: Maddeci, mihanikçi, ruhçu, hatsçi, determinist. Mülâhazala - rımın srklet merkezini ve netice olarak ortaya attığım iki sualin mihverini determinizm görüşü teş kil ediyordu. Materyalist karşılı- ğı olan (Maddeci) yede bu gö- rüş dolayısile yer vermiştim. 3) Daha sonra, ben meseleyi evvelâ umumi, beşeri manzarası içinde tetkik etmek, bu manzara- nm içinde kendimizi de arayıp bulmak yoluna göz dikmiştim. Yazımın baştan başa zihniyeti ve | istikameti budur. Bir Teşhis Karşmıdı — 8 011 058 0090000 Aa ban örme sean ae 154 BA GR SEN EREN Şu halde üstadın önüne geçen ve kendisine yol göstermek isti yen bu zat kim? Yakup Kadri Beyin yazılarma bir de — “Fikir hayatımızda, başlıklı makalesinde — (Na. A) Bey temas etmişti. (Kendimize geliş yolunda) başlıklı yazımda bu temastan bahsederken ben det “Na. A beyin fikir hayatımı za ait icmalinden de anlaşılıyor ki şimdiye kadar yazdıkları şeys ler, mevzuun tahlili » kısmı için kâfi görülebilecektir.,, Demiş ve bu anlayışımın se- bebini de göstermiştim. Filhaki- ka (Na. A) Bey, Yakup Kadri Beyle Nizamettin Ali beyin ya- zılarından şöyle bir netice çıkarı” yordu: “Bilmem, hangisi realist, han- gisi idealist. Şu kadar var ki iki muharrir, cemiyette biribirini hır. palıyan iki görüşü ve anlayışt yaymak istiyorlar., Yoksa — Bu sözdeki (idealist) tabirine göre — Yakup Kadri Beyin işaret et- mek istediği zat (Na. A) Bey mi- dir? Ben, kendi hesabıma henüz iki muharrirden hangisi realist, hangisi idealist olduğunu kestire- miyen, yalnız bunların cemiyette birbirini hırpalayan iki görüşü ve anlayışı yaymak istediklerini a « çıkça söyliyen (Na, A) beyi de üstadın yukarda kaydettiğim sa- tırları içine (o yerleştiremiyorum. Maamafih bu noktanm takdiri bana düşmez. v Hasılı, sebebi ne olursa olsun Yakup Kadri Beyin nihayet tah - lilden terkibe doğru geçmiye baş- ladığını gösteren (Bir teşbis) ile üzerinde işlenebilecek geniş ve feyizli bir tetkik mevzuu açılmış oluyor, Bu mevzu kendimize ge- liş yolunun dönemeçlerinden biri- ni teşkil edebileceği için çok dik- kat ve itinaya değer. Onun üze- rinde bütün Türk düşünce ve duyguları tekâsüf etmelidir. Ya- kup Kadri Bey, (Bir teşhis) ile sözümün arkasını getirmek ve dü- şündüklerimi açmak için bana da fırsat vermiş oluyor. Lâkin ken- disine muhatap tuttuğu zatı öğ- renmeden evvel bu fırsattan isti- fade etmeyi münasip Obulmuyo- rum. Benim (Dert ve fert), (Ken dimize geliş yolunda) başlıklı ya- zılarımı kendine mahsus keskin görüş ve saf duyuşla okumuş ve kavramış olması lâzım gelen se « vimli edibimiz, elbette o zatı bi- ze de tanıtacaktır.Yalnız şimdiden şunu söylemek isterim ki ben, kendimize geliş yolu üzerinde iş- lerken (Dert ve fert) te kullan- dığım ıstılahlar gibi — İdealiz- ma ve materyalizma mefhumla - rmdan da kaçınmıya ve sakınmı- ya lüzum görmem. O yol üzerin- de mutlaka karşımıza çıkacak o » lan bu nevi şahısları ihmal et- mektense ilmin bugünkü seviye- sine ve kendi manevi bünyemize uygun bir anlayışla, düşünceleri- mizde onlara da yer vermeliyiz; derim. Geniş bir görüşün şiarı ve icabı da bu olsa gerektir. Nevzat Ayas (*) VAKIF: 10 küânuntevvel 1932. ei