25 Aralık 1932 Tarihli Vakit Gazetesi Sayfa 7

25 Aralık 1932 tarihli Vakit Gazetesi Sayfa 7
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

25 Kânunuevvel 1932 (Mektep lerde olup biten'e er! | mlm Ankara Ticaret mek- tebinde tasarruf müsameresi Evvelki gece Ankara ticaret mektebinde Tasarruf haftasının bitimi güzel bir toplantı ile kutlu- 'anmıştır. Toplantıya talebenin muvaffa- çizen söyledikleri İstiklâl marşı ile başlanmış bundan sonra mek - tep müdürü Şevket Süreyya Bey, mine“ Talebe velilerile hasbü - » dediği şayanı dikkat bir nu- tuk irat etmiştir. Şevket Süreyya Bey, nutkunda $u üç nokta üzerinde durmuştur. 1) Tasarruf / haftasının milli iktisat bakımından mânası, Tür- iye cümhuriyetinin bir milli ikte- sat politikası gütmeğe hak ve sa- İâhiyeti vardır. Çünkü millet yarlı- ğını, siyasi bir istiklâlin çerçeve - sine, inkılâbı ile almıştır. Halbu - ki Osmanlı imparatorluğunda ne buna benzer bir siyaset, ne de böyle bir siyasetin ıstılahlarına te- sadüf etmek kabildir. Çünkü imparatorluk bir yarı müstemelekenin iktısadi ve dola - yısile siyasi gayri müstakil şart- ları. içinde göçüp gitmişti. İ 2) Gazinin rehberliği, Ni Gazi nasıl memleketin siyasi da- vasmı en güzel düsturlarştırarak si Yasi istiklâl gayemize varmak ha-| treketini muvaffakıyetle sevk ve i- dare etmiş. ve kurtuluş . gayemize Bepimizi kaypşburmuz, işe. bugün e aynen, ayni eşsiz rehber sıfatile di kurtuluşumuzun (bütün €€phe boyunca harekâtını idare et- vali e Yapılmış olan ve yapılacak olan | işlerin bu rehberlik olmayınca ta- | savvuru dahi gayri kabildir. 3) Türk maarif politikası, İnkılâp Türkiyesi bugüne ka - dar koyduğu ve - muvaffakıyetle tatbik ettiği maarif prensiplerinde | bir çok garp memleketlerinden bi- Ie ileridir. Karışık tedrisat bunun en güzel delillerinden biridir. Ba- zi mütekâmil memleketlerde çocuk henüz papas mektepleri terbiyesin- den kurtulmamışken, bizde karışık tedrisat, gibi ileri prensiplerin hal ve. hayata mal edilmiş bulunmala- rı bu sahadaki kazançlarımızı te- yit eder. Şevket Süreyya Bey, bundan i hiç malüm değil. Şimdi Gençlerle Baş başa aldi Artist Sedat B. diyor ki : Memlekette Operet salgını, salgınına benziyor! Cümhuriyet gençler omahfeli sahnesinin elektrik dairesindeyiz. Sedat bey, rejisör Müçteba Salâ - hattin bey, Ali Zühtü bey, Nurul- lah Kâzım bey ve ben.. Rejisör Müçteba Salâhattin Bey bir yanda temsili idare eder- ken bizler kuşbakışı sahnede oy- nanan eseri seyrediyoruz. Herkes can kulağıyle temsili seyrediyor. Yalnız ben edemiyorum. Zira Se- ! İ dat beyle görüşmek arzusunda - yım. Mülâkatı yapmak için bun- dan iyi fırsat da gibi. Sedat beyin bulunduğu yer burada bir saat sonra başka yerde.. Bu- gün burada yakaladım, onu ko - lay kolay bırakır mıyım? Yanına sokuldum: — Sedat bey sizinle mülâkat yapmak için dolaşmadığım yer kalmadı. Mütemadiyen . atladım. Lâkin bugün atlamama imkân i yok. — İstağfürullah efendim, atla mak da ne demek. Vallahi her gün hemen bu saatlerim dolu. / Bunun için kusurumu affediniz. — Zararı yok.. — O halde “mülâkatı yapacağız.. şimdi — Lâkin şimdi olamaz. Suçun, temsili seyrediyorsu- nuz da ondan mı?. — Hayır, Ali Zühtü ile Nürul- lah Kâzrmi şimdi şurada yakala- dım. Ağustos ve eylül aylıklarını alacağım. — Gene alırsınız. — Öyle yağma yok.. Onları rma bu perşembe günü Fenerbah- şe stadında başlanmış ve ilk karşı» | !laşmada İstanbul lisesi Pertevni- yali çok zaif yakalamış ve şimdiye kadar misli görülmemiş bir gol re- koru yapmıştır. Pertevniyal © lisesinin o gün Taksim sahasında da maçı oldu - ğundan tam kadrosu ile çıkama- mış hattâ iki oyuncuları eksik ol- duğu halde oynamışlardır. İstan - pek bulunmaz! sonra mektöbin kısa tarihinden, proğramından, bir kaç sene zar - fında temin ettiği muvaffakiyet - lerinden, takip etmekte olduğu ör- | nek tedrisat usullerinden, talebe ğa velilerinden mektep idaresinin bek a Tel Ra ediği yardımlardan bahsetmiştir, | ©. ti Şevket Süreyya Beyin nutkun- | in sonra talebe tarafından tasar- Tufa ait muvaffakıyetli monoloğ- lar, köy şarkıları söylenmiş, milli | mektepleri mürahhaslarının Gala- elbise giyen mektebin kız talebele- | lasarayda spor odasında bulunma- Tİ tarafından köy hayatı tahlil e- | ları rica ediliyor, Voleybol fiküs- dilmiş, bayrak dikilmiş ve mek-| türü tanzim edilecektir. tep kooperatifinin ie ö-lstanbul lisesinde müsamere ml mpi e EE o) li MERİ Ee eee de bir müsamere verilecektir. Bu i müsamere üç defa verilecektir. . Birinci müsamere talebeye, ikinci Mektepler arasındaki ve üçüncü müsamere ise muallim futbol maçı ve misafirlere verilecektir. Müsa- Çinili merede (Musikisiz Yaşıyamam) Istanbul lisesi 21 golle namındaki şarkılı komedi temsil galip geldi N İ edilecektir. Eseri besteliyen sonun- Kadıköy lisesinin mektepliler a- | cu sıf talebesinden (Gökhan) jo tertip ettiği futbol maçla- | Beydir, ME bul lisesi takımında Selâhattin ve Samih Beyler bilhassa temayüz et- İ mişlerdir. İkinci karşılaşma Göz. tepe Türk kolleji ile Beyoğlu Rum Toplantı Yarın saat beşte bütün İstanbul slim ilem A m yp ancak şimdi görebilirim. Şimdi haber verebilirim. — Pek âlâ, o halde burada yavaş yavaş mülâkatımızı da ya- parız. Bizim böyle konuşmamız galiba biraz yüksekçe idi ki, re- bey: — Gördünüz mü ben buraya çıkıncaya kadar akla karayı seç- tim. Şimdi beni buradan attıra- i cak mismız? — Neden? — Nedet olâcak, Müçtebayr ' kızdırdık. Sahneyaemin olmıyan | gireme 7 Sizin bugün rolünüz muydu? — Hayır. — O halde sizinle temsilden sonra mülâkat yapabilirim. — Hay hay.. Böyle hay haylara karnımız tok ama ben de temsil bitinceye kadar Sedat beyin başı ucundan ayrılmadım. Temsil bitmişti, Si- gara içmek üzere p tık. “Suallerimi dım: — Sahneye ne zaman çıktınız? — Çok küçüktüm. Şimdi gö - rüştüğümden daha © küçüktüm. Mabmut Şevket Paşa mekte- bine gidiyordum. Son sınıfta i - ken mektep müsamerelerine rağ - bet çoğaldı, Bizim mektep idari- si de bir müsamere vermiye ka - yok sormıya başla» Büyük parkın yakınında bir köşk var: (Alay köşkü). Osmanlı hükümdarlarının binbir macerası: na şahit olmuş bu asırdide bina şimdi gençlerin kaynaştığı bir yu» va oldu.. Bu ihtiyar bina hayatınm en mes'ut devrini yaşıyor. Ufak bir yokuştan sonra, bir kaç basamak ve sonra camekânlı bir kapı. Köşkün her tarafında Tâmbalar yanıyor.. Tıpkı arr kuvanı gibi mütema - diyen işliyor.. Bu çalışma her ak- şam böyledir. Biraz daha yürüyünüz, sol taraf- ta müdüriyet odası, orta | tarafta bir cameköânlı kapı var. Buradan içeriye girince karşınıza çok şık ve güzel bir sahne çıkıyor. İşte burada temsil şubesi tale- jisör fena fena bize baktı. Sedat | koridora çık- | rar verdi. Son sınıf talebeleri a- | Halkevi Tiyatro m kızıl hastalığı rasından sahneye çıkacaklar me - İ yanında ben de vardım. Bana e peyce mühim bir vazife vermiş- İ lerdi. Muvaffakıyetle yapmış ve | alkışlarimiştım. “İşte'tik çıkışı heves başlangıcı. Bu hevesle tiyatroya müptelâ olmuştum. Bir gün mahfelin da - vetiyesi elime geçti. Gittim gör- | düm. Bana çok candan geldi. Derhal ısındım. Ve bir kaç hafta sonra da mahbfelin en küçük bir âzası oldum. Yegâne emelim sah- neye çıkmaktı. Nihayet bir gün minimini vazife ile, minimini ro- le çıktım. Günler geçtikçe ben de.mah- felin sayılı azaları arasına gir - dim ve mes'udum. — Şimdiye kadar eser yazdınız mı? — İyi eser yazmak için çok o- kumak, çok görmek, çok duy, yeyim çok tecrübelerde bulun - mak lâzımdır. Bunlarsa bende da ha çok noksandır o Binaenaleyh eser yazamam ve yazmayı şimdi- lik düşünmem. tistler içinde kimleri beğeniyor- sunuz?., va mız” İstan buldakilerden söyliyöyüm.. Behzat, Hazım, Ga- lip, Vasfi Rıza, biraz da Talât. Amatörlerden Müçteba ağa» yimi, Ali Zühtü ve Haydar rullah, Baha beyleri. — Memleketimizdeki film sa- nayii hakkında fikriniz?. — Evvelemirde iyi bir film re- jisörü lâzım. Ben bunu memleket te maalesef göremiyorum. Fakat şunu iyi bilmeliyiz ki Türkiyede bir daha Muhsin gibi bir rejisör yetişemez. 5 — Memleketimizde yeni baş- yan operet salgını hakkındaki | fikriniz? — Operet salgını hali hazırda ki kızıl hastalığına benzer. İki ediyor, Bir iki ay sonra bitecek o- lan bu kızıl hastalığı gibi o da bir gün gelip sönecektir. Welih Nazmi ektebiride faaliyet besi yeni bir komediyi prova edi- yor... Burdan bir ay evvel Yaşar Na- oynamıştır. Bu eseri ikinci defa o- larak Darülbedayide temsil edile | cektir. Tiyatro mektebi haftada dört gün saat beş buçuktan sekize ka- dar devam ediyor. Edebiyat, ede- biyat tarihi, makiyaj dersleri vardır. Mektep üç senedir, | Buraya orta mektep mezunu ka - bul ediliyor. Biraz daha yürüyü - İ nüz içeride spor kısmı takımı çalışıyor. ve Saat sekizden sonra muzik baş- lar. o Buranın yeni teşkil edilen (caz takımı) amatörlerden mü- rekkeptir ve haftada iki defa ça - lışmıya gelen bu gençler büyük bir EA | lar. Hangi tiyatro eserini okusun- mak, çok hissetmek.. nasıl söyli- | — Profesyonel ve amatör ar » | Nu- | üç senedenberi Türkiyede devam | bi Beyin (Mete) isimli bir eserini | san'at | ŞİŞE arasında konuşma | il sna oermeck anana sararan amana Amatör gençler neden okumuyorlar? Azizim Hikmet Bey, 19 — 12 — 992 tarihli Vakıt ga» zetesindeki mülâkatınızı hayretle okudum. Ne yalan söyliyeyim. Hayret ettim. Öyleya, sizin böyle pek ehemmiyetsiz bir şeye ehem- miyet vermeniz benim hayretimi mucip oldu. Amatörler okumalı - dır diyorsunuz. Lâkin neyi okusun- lar. Bundan bir kaç sene evvel ben de günlerce Babıâlide Türkçe ti- yatrodan bahis bir eser aradım da bulamadım.. Nihayet bildiğim Ji- sanları takviye etmeğe karar ver - dim de şimdi ne sakala minnet, ne bıyığa minnet... i Ecnebi mecmualarından, eser« lerinden istifade ediyorum. Sonr& Türkiyedeki Oamatörlerin hemen hepsini tanırım. Hem de yakmdan tanırım. İçlerinde lisan bilen onu geçmez; binaenaleyh onlarm ec nebi mekteplerinden de istifadele- ri imkânsız. Nihayet son bir çare kalıyor. değil mi?. Mademki oküyamıyorlar Gü- zel san'atlar birliğindeki serbest derslere devam etsinler. Onu da yapmıyorlar. Zira biraz burunları büyükçe.. Baş rol oynamak, rejisör olmak, tenör olmak hevesindedir. ler. Şimdi rica ederim kalkıp da Güzel san'atlar birliğindeki ders- lere devam ederler mi ya.. Hâsılı kelâm amatörlerimizin çoğu hem kel, hem de fodul.. Ne bir şey bili- | yorlar. Ne de bir şeyler öğrenme- ğe çalışıyorlar. Azizim sen hiç kendini üzme re- jisörüm, iyi facia artistiyim, “iyi komedi artistiyim, iyi tenörüm di- yen beylere sizde benim gibi yapı- nız: Hatırınıza anlamaz aczini bi- lir mi sabi mısramı getirerek bıyık altından kahkahalarla gülünüz, onlar gene iddialarmda devam ets sinler.. Kendinizi boş yere üzmeyiniz ca İ nım efendim. Onlara acizlerini | söyledim fena oldum, belki sen de fena olursun. Amatör artist Nurullah Kâzım Birinci gelen i Dârülfünunlu kız Ankara Himayeietfal (o balosu mevsimin balolarından en güzelini teşkil etmiştir. En güzel kostüm - ler, bilhassa zeybek oyunları pek nazarı dikkati celbetmiştir. Kadn lar arasında yapılan giyinme mü- sabakasında Ankara hukuk tale- besinden Nebahat Hanım 100 rey alarak birinci gelmiştir. Nebahat Hanımın elbisesi Bey- pazarından getirilmişti. Nebahat Hanıni üvez kırmizı renkte ve üş- tü simle işlenmiş bir şalvar, üstün- de mavi v sim ile işlenmiş üç etek entari giymişti. Entarinin e- tekleri belindeki gümüş kemerin a- rasına sokulmuştu. Başında da iş- lemeli bir örtü vardı. aa m (Piramit) | muvaffakıyetle çalışıyorlar. Haikevinin Güzel san'atlar ve | tiyatro şubesi her akşam böyle ça- İsşıyor. Birliğin yakında senelik müsa - meresi verilecektir. o Gençler bir perdelik komedi oynıyı dır.. yı i

Bu sayıdan diğer sayfalar: