i Sayıfa 4 vii en AE İOSMANLI DEVLET) İĞLÜRKEN... ; Mubarriri : Celâl Nuri *Ikubas, sakil, tercüme bakları mahfuzdur, Kırk kilitli harem dairesinden plaja Geçen yazı Büyükadada geçir- | teşhir ediyorlar.. Kumsalın, iske- miştim.. Bilirsiniz.. Sayfiye çı- | lenin üzerinde zarif bedenler, be- kanlara çok misafir gelir.. Bana | yaz tenler bakır rengine girmeğe da, br cuma günü, pek aziz bir | çalışıyorlar. Dikkat buyur! Şu baba dostu geldi.. Bu zat müteka- | hanımın bacaklırı ne düzgün .... it doktor mirlivasıdır.. İsmini sor- | Şu kızın karnı pürüzsüz ... Ka- mayınız.. Paşa diyip geçiverelim. yıktaki çıplak kadının dekoltajı . Adanm en güzel yerlerinden bi | kadar muntazamını görmemiştim. ri Yorgolu körfezidir ki yeni ismi Şu yüzen iki hatun kişinin sıztları (Yörük Ali) dir.. Ne safalı man- | ne nefis!.. zara.. Bu kadar lâtif bir körfeze | Norveçte bile az tesadüf olunur .. Unutmayınız, günlerden cuma İ- di. Oradaki deniz hamamları ka- dın, erkekle hıncahınç dolmuş... Kotralar dolaşıyor. Bir cünküş, bir şetaret, değme gitsin.. Hava da pek müsait. Deniz kıyısındaki kahvede güç hal ile oturacak birer iskemle bul- duk.. Paşamız gayet deryadil... Eski Osmanlı ülkelerini hep gez” miş.. Bağdat ile Yemen, Basra ile Garp Trablusu, Musul ile İşkod- ra... Bunları hep biliyor. memuriyet hayatına dair pek ince menkıbeler anlattı. Me- selâ: Bir tarihte Halepten Bağda- da gidiyormuş. . Yel ortasına Deyr - ez « Zorda bir gece kalma- ğa mecbur olmuşlar. Bir telâş, bir kıyamet... Hayrola?. Yerlilerden birinin haremi çok hasta imiş.. Karnına yılan girmiş. Doktor paşa lütfe- dip hanımı tedavi ederse... Ağa iki deve verecek., Paşa söylüyor: — İki'deveye hacet yok.. Meri- nunen gelirim.. Dedim, gittim.. — Hani hasta?, — İşte hasta!.. Fakat hasta görülmüyor.. Meğer odanın bir köşesine bir Karagöz perdesi gerilmiş, perdenin ortası- na bir delik yapılmış; hasta ora- Böyle, otuz kırk kadar kadının vücutlarmı, endamlarını, reftarla- rını gözlerimizle tahlil ettik. Kadım, erkek denizde top oyn yorlar, cambazlık ediyorlardı. ».. Şu sözleri söyliyen Paşa Haz- retleridir: (Deyr - ez - Zor) da ve (İşkod- ra) daki vw '“aları bir düşünüyo- rum, bir de şu (Yörük Ali) âlemi- ni. Kadınların çarşaflı, feraceli, peçeli, yeldirmeli, yaşmaklı, ya- but şapkalı, hattâ çıplak, çırılçıp- lak gezmelerini ne takdir ediyo- rum, ne takbih ediyorum. Ben biraz filosofum.. Mesele orada de- ... Asıl mesele, bence, şu: Kilitli çarşaf âdetinden kum. 31 âlemine, çıtplaklığa.. Amma kaç yılda?. Pekaz bir zamanda.. İşte mesele istihalenin şu pek az za” man içinde olmasındadır.. Tuha- fıma giden cihet bu., Bu harımların gizliyecek an- cak bir karış yerleri kalmış. Ve emin olunuz ki, o bir karış yer de açık olsa manzara bu kadar cazip olmıyzcak.. Hey gidi dünya.. Yir- mi sene evvel kocaları bu hanım- ların isimlerini telâffuz etmekten çekinirlerdi... Müsaadenizle pek kısa bir hi- kâye söyliyeceğim: — Bir Fransız dilini çıkarıyor.. İşte bu ka- | eğlence gazetestade, geçmiş za- dar. Hasta bu; < z aliniz; ndan ziyade teşhir — Yahu! Bi elk emar hastalığı — Edemezseniz, det buyurunuz. İkigün sonra hasta mür,. Hem de tedavisi za kün iken... ve se İSİNİ Paşa anlatıyor; Ah! Efendim, pederinizle birlik. te İşkodrada bulundum.. Ne ce- hennemi günler yaşadık! Bayrak- pekâlâ, av- tar Mustafa ağaya nüfus o tahrir daki memurları müracaat etmişler: — Ağa, hareminin, kızlarının ! Lâkin, adları ne?. — Şimdi söylerim! der demez Mustafa ağa tabancası çıkarır: manda, bir resim görmüştük. İki arkadaş bir resim sergisine gidi- yorlar.. Serginin bir salonunun levhası (açık kadınlar — yahut —çıplak kadınlar). İki dosttan bi- ri ötekine: — Birader! Şu kadının diziyle göbeği arasındaki (ben) e bak. . Tıpki bizim hanımın da orasında öyle bir ben var.. —Evet, doğru söylüyorsun, bi- rader?.. Şu resmi gördüğümüz ve altın- yazıyı okuduğumuz kit hayretten hayrete o düşmüştük... şimdi insaf ile düşünelim . Bu adam, bügün, asla perdenin öbür tarafına geçmemek üzere arkadaşının zevcesinin © Yörinde- — İşte bizim karnın ismi: | ki (ben) ini göremez mj?. ed — İşte bizim kızlarm adı: Bam, bam, bam bom... selâ şu meşru ve masum plâjda .. Kilyos, Florya, Yörükali, Hey. beliada kumsalları... İnsanların Paşa bunun gibi vak'aları sıra- | telâkkisi, ahlâk, namus, iffet mef- lamıştı.. Bunlar yirmi beş, yirmi | humları ne hızlı değişiyor!.. Şöy- yedi sene evveline ait vak'alardı . | le tasavvur buyurunuz: Bundan Kurunuvusta tarihinden bahset- | yirmi beş yıl evvel bir hatun kişis miyoruz.. Ben doktorun bu lâtif | nin baldırlarını, sırtını, omuzla- hikâyelerini dinliyordum. Meğer, paşanın bunları söylemekten, böy- le tatlı tatlı anlatmaktan bir mak- sadı varmış.. rını, ayaklarını görmek şöyle dur- sun onun elbisesini bile göremez- dik.. Eğer elbisesinin bir ucunu tesadüfen görsek o hanıma na- Dikkat ettim: Paşanm gözleri | mussuzdan az hafif olan açık sa- plâjdan ayrılmıyor. lar, müslüman olmıyan madam- lar ve matmazeller karşımızda bir sergi kurmuşlar: Vücutlarını i şık yaftasını tereddütsüz yapıştı Müslüman hanımlar, hanım kız- rırdık.. Vaktile bir kadın baldırını de- gil, ayağını bile saklardı. Çorap görülmezdi.. Şimdi ise... Kaka- VAKTT Tarihimiz Tetkik cemiyetinin yeni içtimaları Türk tarihi tetkik cemiyeti ta- rafından hazırlanmakta olan Türk tarihinin ana hatları kitabının Türk medeniyeti tarihi kısmını yazmak Üzere vazife almış olan zevallan İstanbulda bulunanlar dün öğleden sonra Darülfünunda bir içtima yapmışlardır. Içtimada, profesörlerden, mu- aliimlerden, mülehassıslardan el- liden fazla tanınmış şahsiyet bu- lunuyordu. Içiimada, vazife almış olan zevatın şimdiye kadar tesbit et- tiği esas'ar konuşulmuş ve bu tetkik esnasında diğer arkadaş ları a âkadar eden mevzular o'up omadığı tesbit edilmiş, bazı me- se.eler hakkında merkezden ma- ümat istenmesine karar veril miştir. kundan sonra İstanbulda bu: lunan ve çalışan arkadaşların şimdiye kadar olduğu gibi 15 günde bir defa değil haftada bir defa içlima elmesi de görü- şülmüş ve ber perşembe günü öğleden sonra saat üçte Edebi- yat fakültesinde içtima etmeğe karar verilmiştir. Bu karar üzerine gelecek haf- ta Edebiyat fakültesinde tekrar içtima edilecektir. arnamnatmsssananmamasansensnenı van koca karılar bile baldırlarını teşhir ediyorlar.. Daha yakın bir zamanda bir kadın dizden ötesini açsa ve meselâ iskemlenin üzerin- de otururken yanlışlıkla o cihetle- ri görülse hafiflikle itham olun- maz mıydı?. Hah hay! Şimdi ise bacak, diz, belki ondan ötesi ar- tık avrat mahalli değildir. Kadınların en ziyade gizlenen cihetlerinden biri de saç idi. OE- vet, şer'an saçın telini bile göster- mek, görmek haramdr.. Zamanın seyranma bakınız : Kendisini sayan bir hanım, hiç ol- mazsa hafteda bir kere, mutlaka, bir erkek gibi berberin koltuğuna oturacak.. Saçlarını dalgalatacak. İki haftada bir de berber başı o saçları kesecek.. — Kadım berberi! (Böyle bir san'at bizden evvelkilerin aklma gelebilir miydi?. Gilette usturası icat olundu, berberlere iş kalma - dı; derken bu esnaf yepyeni bir nimete kondu: Kadınlar da dük- kânlara devsma başladılar. Hem berbere gitmek bir kadın, bir kız için bir hafifmeşreplik değil, ipti- dai bir temizlik vazifesidir.. Zaman geçiyor! Hani uzun ör- güler?. Nineler bile saçlarını kes- tiriyorlar.. A la garçonne acuze - lerin bini bir paraya.. Belki on- lar daha büyük bir itina ile ber- bere devam ediyorlar. Garibi şu ki tesadüfen (yolda gördüğümüz babayani, çarşaflı, uzum etekli, saçlı bir hanım, dün- ya güzeli bile olsa, bir tesir yap- mıyor, Hâsılı, bu asır geçen dev- rin kıyafetlerinden hoşlanmıyor... Moda, dev adrmlariyle koşmakta... Elbiseler gittikçe ihtisara uğrıyor. Mükemmel bir balo kıyafeti, te- raziye verseniz yüz aram bile çekemz.. Bu gidişle, acaba, ne gi- bi kıyafetlere şahit * olacağız?. Ben size söyliyeyim: Louvre mü- zesindeki Milo zöhresinin kıyafe- tine... RR Celâl Nuri eşe Elhamra w Melek sinenstrmt'f Tamamen memleketimizde çevrilen ilk sözlü filmi görm Bir Millet Uyanıyf 16 -Künunuevvel İZ | f Rejisör : Ertuğrul Muhsin — Yazan: Nizamettin " Yeni Kopya — ilâve Edilen Yeni Sahneler — Yet Dünya Haberleri Gazetesi Bugün ELHAMRA'da saat 10,30 da MELEK'te" Ucuz fiatlarla 114 bin liralık Sui istimal Malüllerin 10 seneliklerinden 114 bin lirayı sui istimal ettik- leri iddiasiie muhakeme edil mekte olan Bakırköy malmüdü- rü Nail Beyle 18 arkadaşının muhakemelerine dün devam edil- miş, bazı şahitler dinlenilmiştir. Raşit ağa isminde bir malül de davaya dahil edilmesini istem Ş, evrakın tetkiki için muhakeme talik edilmiştit. iğne * emleketimizle Bej. çika arasında Ihracat ofis.nin memleketimiz: le Belçika arasındaki ticari mü- nasebetlere dair hazırladığı bir .stat'istiğe nazaran 1932 senesi ilk 9 ayı zarfında memleketi mizden Belçıkaya 2,292,865 lira kıymetinde tiftik ve muhtelif eşva ihraç edilmiştir. 1931 senesi aynı müddeti zar fındak ihracatımızın kıymeti ise 1,905,674 lira idi. Bu vaziyete nazaran bu sene Belçikaya ya- pılan ihracatımızın kıymeti geçen nisbetle 378,188 lira seneye fazladır. Akit Gölcük Turgutreis Bahriye Gedik mektebi demircilik mual limi Hüseyin Hüsnü Beyin keri- mesi Emine Leman Hanım ile Son Posta gazetesi serbayii Ib- rabim Osman Heyin nikâh me rasimi dünkü perşembe günü Eminönü evlenme dairesinde icra kılınmıştır Tarafeyni tebrik ve Saadetler temenni ederiz. | Matbaamıza gelen eserler Tens sanasansasanaamanasusası Türk maarif tarihi hakkında bir deneme Pedagoji tarihi ve Türkiye Maarif tarihi müellifi Erzürum meb'usu Nefi Atuf Bey tarafın dan Türk maarif tarihi bakkında bir Deneme adlı yeni bir eser neşrolunmuştur. Bu eser Türkiye Maarif Tarihinin ikinci cildini teşkil etmektedir. t Eserde Nafi Atuf Bey büyük bir salâhiyetle şu mevzuları tet. kik etmektedir: Meşrutiyetin ilâ- sında Türkiye maarifi me hal deydi? Emrullah efendinin ma- arifte yaptığı ıslabat, Muallim mektebinde yapılan ıslahat, Bal- kan harbi ve Maarif, Kadın tah- sili, Ziya Gökalp, Medrese ısla- hatı, Nafi Atuf Beyin güzel bir üs- löp ve salâhiyetli bir kalemle hazırladığı bu eser bütün mü- nevverler, — bilhassa muallimler için okunması zaruri bir eserdir. Tavsiye ederiz. Fiatı 50 kuruştur. Asya Sarkıları Salih Zeki Beyin şiir mecmu- ası; Bu, güzel hayallerle ve güzel seslerle dolu nefis şiir mecmuz- sı geyrı münteşir şiirlerle dolu olarak ve gayet gözel bir şekil de Sübulet kütüphanesi tarafın- dan neşredilmiştir, matine vardır Istanbul Beledi Darülbedayi Şehir Tiy? Temsilleri ! Bugün matine ISTAdRUL p mi akşam süvare saat 21, 30 da (üç saat) Opereti 3perde27tarlo Yazan: l li | Ekrem Reşit 8. Besteliyen: 1! V Cemal Reşit 8. ! ir) Öperetin son hafta/ TAKVIW, Cuma Cu 16 K. evei o 17 17 Şaban 18 Gün doğuşu 119 Giy satışı 16,41 4 Sabah namazı 0,43 Öğle namazı 1,0 ikledi akmaz) 420 Akşam namaz 1681 Ya sı oamızı 1829 imsak 502 Yılın geçen günleri | 850 » o Kalan 16 i |, | eli HAVA — Bugün hara ekseri; lacak ve rüzgür şarktan sakin ŞEğ Dün #caklık azami 11, asgaf ve havr tazyik: da 776 imilimeteöi Radyoda : İSTANBUL — IT'den 1745 © (bkilşerret hanım), 17,445 ten 18 gramofon, 15 den 19 m kadar Ki 24 hav ve mriemeimeinm 1 i dar Tasarruf konferansı e a 19,15 ten 30 ye kadar otkestra, > a kadar Eciiriz hanım, 20,50 dat dad hanrmlar saz heyeti, 21,30 d kadar orimestra, ajanı ve borun at ayarı. BORS 15 Kârunucvve 197 Nukut .Sat e v 294 Fransız 170,— | 1 Silin AM 1 Sterlin 58.— an 1 Dolar (a, 71 Mark 20 Ut 1ğ— : Hi 29 & Belçiks '2— şi tey 20 Drahmi 4,— b Dinar OENİ 20 İsviçre 8— 1 çervonsü 4 2 beyi 1 Altın 1 larin ö— | 4 Meced pi Kuron Çek vE: 1 Bankndi# — Çek fiatları (kap. sa Paris Praka tandra GAS | Viva Nev-York o Gez) Made Mildne 9.1728 | Berlin , Brüksel 54048 | Varova Atina a487— | Pete OE Cenevre. o 24490) Ptsreş 8 Sobya 6423—| Belgrat 4 Amaterdam Linsi NE sk Esham # İş Pankası 1018 | Terkos , Asadola 2435 | Çimene A” Reji 810 | Üayon De Şir. Hayriye o 1450) Sak DEY Tramvay 430 | ialya U. Sigorta © SA—İ Şark me e j Got 10.65 | Telelos 4 —— — —— istikraz'ar Tabi Ist. dabilli 90, © | Mekerik sark D,yollar o SOS Tramvay D.Muvahhide 57. Tai Gilmrükler san | a , Saydi mah 459 | Anadrlu Bağdat 450 | Asadolu Aşkeriye — LA Mümi Astanbal asliyo üçüncü sinden: Cemjl beyin Meta hanım Ei terk sebebile boşanma da! nan muhakemesinde mez evini terkeylediği sabit old zarfında haneli zevciyete ihtarma karar verilmiz oldu&” oluna, dememin ei mn in ld İmei Ge İç ve ee Öd ii