Maurice de Kobra'nın Son Romanı: 46 Türkçeye çeviren: Fahamettin Arvay Roberts arkadaşının hastalığı- amen iyi edeceğine artık İ- du. Ogün vurduğu cey- nlar, düşünerek uyumağa çalış» n ti. Fakat aklma birdenbire bir şey | geldi, Arkadaşı, gölün kenarında 'aşırlarken ona bir sey söyle -| Mişti; kat bi ina Sana garip bir tarzda n âhza baktı!,, Zahiren bu ka - mek bu kadar lâkayıt Alba, böy isinin haberi olmadan, ona B İece gizli bir nazar. fırlatsın? kabil mi idi?. Madamki Nikol- kik rüştü. Demek bu bir ha- Da idi. Öyleise, bu bakış, bu ki ktup, bu görüşmek hususunda Ün Acaba hakikaten Alba, n Y etmiyor, onunla baş başa kal- ak arzusunu ciddi olarak mr BİMeri Yordu in: bag elektiriği yaktı. Mektu- daha okumaktan kendini Mennedemedi. Işığa daha fazla! K Yaklaştı. Her bir kelimeyi, ezilir- ğ "sine tekrarladı. İşin alay olduğu daki düşüncesi sarsılmıştı.. bu masanın üzerine koydu. N leyi yeni cephesinden tetki - uldu.. a, Alba, samimi olarak hisle- Yazmış ise?. Ya, mektuptaki uydurma değil ise?. Ne ya» dirde yarın »” “Esnasında konuşma ve baş başa kal- Mak ça-sverini muhakkak bulmak İYordu.. o Ve yahut maziyi şi âmen unuttuğunu anlatmak i- yAlbaya hiç yaklaşmamalı !.. ra, “cüdüt diyordu. İradösi, ka- Inda sebat etmesini kendisine diyordu. Fakat hisleri Alba re telkin ediyordu . 4 vicdanım emrettiği şeye ita- “İnemek için bir çok bahaneler a, yordu: Sanki bir konuşma- a ne çıkacak? Onun gibi kendi- im ve metin bir insan için a korkülacak ne vard?. ! Brteni sabah, o kadar merak i- n” idi ki, av için hareketlerin ? ne yarım saat evvel arka- “ğin odaşına girmişti. Nikolson lerini giymekle meşguldü. ş Nasıl, Fredi, iyi uyudun mu? | vet! Ya sen?. *, Mükemmel!.. Yeni bir habe- Se mı?. Bayı Ne haberi. Ne olmak ihti - Var?, k; > Yani ., Demek istiyorum Ağz Yanda falan kimseyi gördün ii Hayır... ve basladı; ği Yana uhteşem beyazlı hanımla Niz, da bir muhabere geçmedi — Maya bak Evi! Bu sabahki ii li bana pek garip geliyor!. hi i Sonun samimi olarak söy- Nara a gözler onu müteessir et- mek NN teessüf etti. ' it B, ba ona mektup yaz» UN dö ul öğrenmesi onu me- Sa, ugsirdü. Âdeta, Nikolsonun Mini ayet bir mektup aldım,, de- balı iy eda Mesele bu suret- ia ..nİ8, her ikisi de kahka- taya erek, Albayı ve hatıra” dı *n mezara gömmüş o Akg dr Siki e başında olmıyarak odadan türe Sürgeni eğin; odasının kapısında h Meya nlar doldurmak- tr, "Evi, yemek yerken ben dik- | Saat sekizde, herkes otomobil. lerin etrafında toplanmışlardı .... Roberts, yavere yaklaştı, yavaşça sordu: — Beni prens dö Zoren ve Ma- dam dö Nugalesle ayni otomobile koyamaz mısınız?, — Prens ava gelmiyor. Fakat “Pazan,, ve yüzbaşı Friman'la ayni otomobildedir. Arzu ederse- niz size Firiman'ın yerini verebi » lirim. — Çok teşekkür ederim, kay - makamım!.. Otomobiller biribiri ardına ha- rekete başladılar. Madam dö Nu- gales Marki ile Robertsin arasına | oturdu. Şoförün yanında da Şikâ- ri dedikleri avcı vardı. Otomobil hızla yol alırken, Mar ki ile Roberts hararetli bir müba- hasaya giriştiler. ; Henüz lâkaydisini terketmemiş olan Madam dö Nugales mütema- diyen Markinin sözlerine cevap veriyor ve Rabertsin orada bulun- masından sanki haberi yokmuş gi- | i bi gözüküyordu. Kırda yapılmış bir av pavyonu- nun önünde durdular. Şikâri indi, baş avcıdan talimat almağa gitti. Mark de pavyonun bahçesinde bir asan üzerinde yayılı duran bir haritayı tetkike koyuldu. Madam dö Nugales, yüzünü ha- i fifçe Robertse çevirdi ve yavaşça Fransızca olarak: | — Mektubu mu aldınız mı?. i Dedi. — Evet... — Szinle mutlaka konuşmak is- tiyorum. Öğle yemeğinden evvel, i yahut sonra bir bahane bulunuz .. — Peki.. Fakat kimse bundan İ şüphelenmemeli... Bilhassa Nikol- /son.. — Büyük dostunuz değil mi?. — Evet... — Öyle ise, bizi görmemelri i» | çin tertibat alınız.. | — Olur... İrade mağlüp olmuştu, hisler galebe çalmıştı. Roberts, “hayır; | ben sizinle konuşmak istemiyo - rum,, diyemedi, fakat derhal ken- | dine geldi. Yaptığının farkına var- | d 1 Tam ağzını açıp sözünden dö - neceği sırada dizlerine örttükleri örtünün altından, madam dö Nu- galesin elinin kendi elini aramak ta olduğunu hissetti. Küçücek el, onunkini buldu ve o el de kaçın- madığı için, tuttu ve sıktı.. Artık irade bu muharebeyi ta- I mamen kaybetmişti ! Marki dö Pazan tekrar otomo- | bile bindi, harita üzerinde yaptı- i ğı tetkikatı anlatmağa başladı. . .. | Roberts o küçücek elin tazyikile o kadar heyecanlanmıştı ki bir daha soğuk kanlılığını elde ede- miyordu. (Devamı var) AE NE A0 040 varan Casus Fantoma | Paris, T(AA.) — Ceza mah- | kemesi, milli müdafaayı alâka- dar eden bir takım vesaiki ça mış olmak töhmetiyle 5 komü- nisti İ3 ay ile 3 sene arasında tehalüf eden hapis cezalarma mahküm etmiştir. Bunların ara- sında “Fantoma” isminde birisi ile Humanite gazetesi muharrir. | lerinden biri vardır. madam dö “Nugales,, Marki dö| e. iz emesi (Baş tarafı 1 inci sayıfada) yircileri önünde oynandığını ve Avusturyalıların Londra toprağı ve havası gibi kendi memleket- lerinin toprak ve havasına asla uymıyan iki başlı başına mühim mania ile de karşılaştıklarını besap ederlerse bu neticenin Avusturyalıların Jehlerine olma- sa bile aleyhlerine de sayılamı- yacağı neticesine varırlar. Ba- husus bu sayıların ne şekilde yapıldığını ve maçın cereyanı şeklini ince teferruatına kadar tesbit eden tafsilâtm henüz bu saatte tamamiyle malik bulun- muyoruz. Arzumuz Londradan Viyanaya dakikası dakikasına verilen ha- berleri radyo ile alarak maçın bütün (o tafsilânı Okarilerimize bildirebilmekti. Dün bunu yapa. bilmek için birkaç (saatimizi makine önünde geçirdik. Fakat havanın çok parazit yapması seslerin vazih surette işitilme- sine mani oldu, Yalmz maçın son dakikalarına âit tafsilatı iyi- ce dinleye bildik. Bu tafsilattân göre maç fevkalâde heyecanlı olmuş ve iki taraf ta aşağı yu- karı devamlı hamlelerle birbir- lerini tazyik etmişlerdir. Maçın bitmesine on dakika kala Avus- turya muhacimleri İngiliz kalesi- ni fevkalâde sıkıştırmışlar ve logiliz mudafileri Avusturyalıla- nn mubakkak bir sayısını ancak töpu kendi taraflarına vurmaya mecbur olârak (o atlatmışlardır. Bunu İngilizlerin Avusturya ka- lesine (Obir o hücumları takip etmiş fakat Avusturya müdafileri bu hücumu kolaylıkla. atlatmış” lardır. Neticede maç üçe karşı dört sayı ile bitmiştir. Radyo bu tafsilâtla beraber maçın gürültüsünü, ve düdük seslerini de getiriyor ve halkın birbirini müteakip çıkardığı ses mütbiş bir fırtınayı andırıyordu. Maçın bu netice ile bitmesi, Avusturyalılara nefes bile aldır- mıyacaklarını ve Avusturyalıları bekliyen akibetin İspanyanın uğ- radığı akibetten farklı olmıya- cağını iddia eden İngiliz münak- kitleri üzerinde ne tesir yaptı, bilmiyoruz. Fakat bizim üzeri- mizde yaptığı tesirin İngilizler» den çok Avusturya lebine oldu- ğunu işaret edebiliriz. Rakamların vazıhan anlattığı- na göre bu maçta bizce herşey- den evvel kazanan şey İngiliz futbolundan daba fazla Avustur- yalıları bu mevsimde ve kendi sahalarında maç yapmıya mec- bur eden İngiliz idarecilerinin manevrası ve hüneri olmaktadır. Eğer maç Viyanada veya bitaraf bir sahada yapı'saydı Togiliz fut- bolcuları, galiba dünkü neticeyi biç de böyle bulmıyacaklardı. Bu ciheti pek iyi takdir eden Avusturya milli takımı dünkü maçın sonunda İngiliz milli takı- mını Viyanada bir revanş maçı- na davet etmiş ve İngiliz futbol- cularmı yakında Viyanada gör- mek ümidini izbar etmiştir. Mağ- rur” İngiliz futbolcuları bakalım bu vaziyet üzerine kolay kolay Viyanaya gelmeği kabul edecek- i ler mi? Viyanada Dün Viyanada birçok mües- seseler tatil edilmişler ve halk evlerde, sokaklarda, gazinolarda maçın bütün tafsilâtını radyo ile | i dinlemişlerdir. Şimdiye kadar yapılan maçlar Şimdiye kadar yapılan İngiliz - | Avusturya maçlarının neticeleri Dünyanın en mü- | him maçı yapıldı | öğrendiğimize | Mili Roman —31— Bu mealde devam bu ba. İ raretli bitabenin sonunda Dok- tor Vud söz aldı, Mister Cim- | sonu, Kolec talebesini zibniyeti | hakkında temin ettikten sonra çocuklara uzak memleketlerdeki talebe (o arkadaşlariyle (temasa gelmek üzere bir cemiyet teş- kilipi teklif etti, Mister Cimson bu teklifi hararetle tasvip ve teyit etti ve bu teşvikin netice- | sinde “İnternesınal klöb'' ün te meli atıldı, : Mister Cimsonun nutkundan bararetlenen ve ümit- | lere kapılan çocuklar derhal | kulübün idare heyetini intihap | etmek istediler. Doktor Vud iç- | timaı idare ediyordu. Bu suretle teklifin hararetli taraftarlarından olan Turan da kulübün umumi kâtipliğine seçildi. Müzakere İngilizce cereyan ettiği için tabii Mister Cimson da takip ediyordu. Fakat tam bu sırada fena bir koku almış gibi burun delikleri açılıp ka- panan Riza, köşede teşkil ettiği küçük bir giyen ortasında aya- ğa kalkarak ve Türkçe olarak; | — Çocuklar, gözlerinizi açın, aldanmayın; sonra pişman olur- sunuz! Diye bağırdı. Bu sözler dur- gun suya fırlatılan bir taş gibi içtima: bulandırdı. $ Doktor Vud bozuk Türkçe- siyle Rızayı salondan çıkmıya davet etti ve pişmiş aşa su ka- tan bu potu tamir etmek için, şaşkın gözlerle bu hali seyreden Mister Cimsona: — Çocukluk, bir intihap kır- kınlığı. de Avusturyalıların on karşı her temasta daba muvaf- fak oldukları vö kademe ka- deme yükselerek nihayet müsavi denebilecek bir vaziyete geldik. lerini de gösteriyor ki bu da ay- nca Avusturya futbolü lehine sayılabilir. İngiltere takımının Avusturya takımile ilk oyunu, 1900 sene- sinde Viyanada yapılmıştır. A- vusturyalıların bu maçtaki rakip- leri, Viyanada yaşıyan Ingilizler- di. Karşılaşma, iki tarafta hiç sayı yapamıyarak, beraberlikle neticelenmiştir. 1908 senesinde ikinci karşılaş- ma oldu. Gene Viyanada... İngi- lizler, 6-1 galip geldiler. Ertesi gün intikam maçı ya pıldı, Bu seferde İngilizler daha fazla gol atarak, Avusturyalıları yendiler. Netice şuydu 11-1 Bir sene sonra, İngilizler. tek- rar Viyanaya geldiler ve maçtan | 8-1 galip çıktılar. | 14 Mayıs 930 senesinde gene Viyanada yapılan maç, 0-0 be- raberlikle bitti. Maç hakkında ajansın rafsilâtı Stamfordbridge, 7 (A. AJ— Büyük bir heyecan ve merakla beklenen - İngiltere - Avusturya futbol maçı .bugün S0 bin se- yirc: huzurunda ve güzel bir ba- vada icra edilmiştir. Avusturya takımı 4-3 mağiüp olmakla beraber çöhretlerini ta- mamile muhafaza elmişler ve çok güzel bir oyun oynamışlar- dır. Bilhassa takımın muhacim ballı takdire şayan bir varlık göstermiş ve İngilizlere lâyik bir basım olduklarını ispat eylemiş- lerdir. Ingiliz takımının. sayılanıdan ikisini Hampson, birini Huagthon ve digerini de Crcoks yapmıştır. Avuslurya takımının sayılarını ise ikisini Risehek, diğerini de | Sindelar tarafından yapılmıştır. | Maç, fevkalâde teknik ve sür- alli cereyan etmiştir. 3 İşliyen Yara Yazan: Necmettin Halil Diye izahat verdi ve onu evi- ne yatırmıya götürdü. Asıl münakaşa ve gürültü kun- dan sonra talebe arasında baş“ dı. Nöbetçi muallimi çekişen partileri yatakaneye yollamak için işekarıştı * . Iki taraf arasında şiddetli bir mücadele açılmıştı. Turanla ar- kadaşlarının teşkil ettikleri mu- vafıklar adetçe diğerlerinden azdırlar. Bunların bu enternasyo- nylizm fikrine taraftar oluşla- rında kanaatlerile menfa- atleriyle beraber menfaatlerinin de dahli vardı, Meselenin oalmıya başladığı renk Üzerine fikirsizler ve müte- i redditler de katıldıkları için mu- haliflar kuvvetli idiler ve karşı- larındakileri en ağır ittihamlarla burpalıyorlardı. Buna mukabil Turan da asa- bileşiyor: — Böyle güzel bir fikri sizin | dar kafalarımıza sokmâğa imkân yok. Siz ancak Ahmet beyin, Mehmet beyin sözlerine körükö. rüne kapılıyorsunuz, Yetişir ar- tik bu komiteci zihniyeti. Adam- cağız yanlış mı söyledi? Ben ken- di hesabıma harp için elime si- lâh alırsam namerdim. diye bar * bar bağırıyordu. * Ertesi gün Doktar Vud Rızayı yazıhanesine çağırdı. Bunun ale- lâde bir çağırma olmadığını se- zen bazı çocuklar da birer vesi- | eyle müdürlük dairesinin etra- fına toplanmışlardı. Müdür Rızayı saklamıya çalış- tığıbir asabiyetle karşıladı, ka- piyı kapadıktan #öüf4: — Rıza, dedi. Sizin yaşınızda ve sizin sınıfınızda bulunan bir talebe ahlâk ve terbiyenin en basit kaidelerini bilmek lâzımdır. Halbuki siz dün gece Kolecin bir misafiri Karşısında bunun ak- sini ispat ettiniz. Rıza böyle bir itaba uğrıyaca- ğını hesaplamış ve hazırlıklı gel- mişti, (obinaenaleyh düşünmiye ihtiyaç duymadan: — Hayır, Doktor Vud, dedi. Benim yaptığım ne ablâksızlık, ne terbiyesizliktir. Sözlerinizde dikkatli olmanızı rica ederim. Yaşı ve sınıfı ne olursa olsun, bir talebe (tarafından böyle “kendine gel!,, tarzında bir ih- tara maruz kalışı, Kolecde ami- ri mutlak olan Doktor Vudu küplere bindirdi; sesini yüksel- terek: 3 —Evet, tekrar ediyorum, ter- biyesizliktir ve küstahlıktır. diye adeta bağırdı. Muhavere, bir müdürle talebe arasındaki konuşmanın hududunu aşmak istidadını gösteriyordu. Riza mukabele etti; — Bana hakaret etmiye hak- kınız yol. Bahsettiğiniz terbiye- sizlik bana a't olmadığı için or- tada bırakıyorum. Lâyık olan üstüne alsın. Dişe diş gören Doklor Vud, sopradan tamir edilemez bir ha- reket yapmamak için, bir şey söylemeden (o karşısındaki dik bişli talebeyi kapı dişarı atmak istedi, Fakat hiddetini yeneme- mişti; Rızayı başka biz Sürelim. birpalamağa kalktı; y — Esasen ötedenberi Kolec idaresi nezdinde serkeşlikle ma- tuf bir talebesiniz, Bu son hare- ketiniz'e birçok arkadaşlarmıza fena bir yol göslerdiniz. z © (Devamı var) ra