Sayıfa 6 Türkçeye Doğru Yazı dilimizi nasıl Türkçeleştirebiliriz ? Yazımızı güzel Türkçe ile yaz- mak lerimizin içindeki ya- bancı lâkırdıları atıp yalnız kendi lâkırdılarımızla yazmıya baş ! laymca içimizde duyduğumuz se- vinç ne kadar tatlı, ne kadar $i- caktır. Bu sevinç özümüze yeni bir hiz e artık hep Türkçe yazmak kendimizi kurtarama- i atılma ütün düşündüklerimizi, duy- >ezene o güzel başlayınca bu € doğru yol bulmal sapmamak için bu yol- n vermek 2 len onü- mize önayak o- yle olmasını bunları oluyor: Bi- in duyguca ikincisi usça bö- der varlığına, unun ne ün haslet olduğuna içten bir inan (4) ile inanmaktır. | n artık budunmu- Peski bir budun olup n anası olduğunu, inin (6) bütün şen- ı olduğunu öğ- renmenin ver- n bir öğünmeile rüce varlığımızı edin- inanın ne kadar köklü özükür. engin, ne kadar olacağı ked Dilimizin de böyle budunumuz gibi onunla birlikte pek eski, öteki dillerden ok zengin bir dil olduğu- nanıp artık kendi benl » enöz yüzü (7) olan bu kut- #i ile düşündüklerimizi yazmı- ya başlamayı kurmaktır. Bundan sonra ilk iş olarak ken- dimize bildireceğimiz şey yazımı 71 konuşmamıza benzetmek, ve ela dilimiz ile yazı dilmiz van aldırma çi be ğunu iyice ölüme Di mk € i ve ize yerleştir- mektir. Bir öğün (9) iğinden g rl bu merakı iyice özümüze yerleştirdikten le ra artık kendi mez bir ülke gibi her yanını, her a, her bucağını araştırmak. a bulacağımız elde edece, Himiz ve elde ettikçe kendimizde adar sevimli gizli kalmış n (10) Türkçe lâkirdılar oldu- u kendimizin de şaşarak göre. ğimiz o güzel sözleri yazı dili. mize çevirerek güzel Türkçe ile yazmıya başmaktır. Böylece yazımızın yalnız Türk. ce olmasını düşünerek Ooyazmıya başlayıncak kendimizin ne olduğu muzu kaybetmiş olduğumuz geç“ | mis zamanların verdiği bir alış- kanlığa aykırı geldiği için böyle gü- Jünç gibi gelmesine hiç aldırma- mak, ve kendi öz dilimizin kendi yazmanın bugün bize biraz varlığımıza böylece uyması ve yaraşması yüzünden bizim ne ka- dar kendimize gelmiye, kendimi- zi bulmıya başladığımızı görerek göğsümüzü kabartmak, ve gittik- ee kendimize kavuşmaktan dolayı kendi kendimizi mute (11) erdi- sen bu yolun ne ünlü bir yol ol- duğunu görerek böylece gitgide i z : daha yakından, daha içten kendi» | lerden alınan gümrük resimleri- mizi bulmıya gitmektir. Gerçek böyle salt (12) Türkçe ile yazmıya değil, asıl kokmuş | Osmanlıca ile yazmadan sıkılma- | İiyız. Çünkü o Osmanlıca yazılar beni kendi benliğimden çıkarıp, Araplıkla Acemliğe bulaşmış bam | başka kötü bir varlığa, bir türlü | soysuzluğa götürdüğünden dolayı ne konuşmam konuşma ne de yaz- mam yazma oluyordu. Benim hiç te içimden gelmiyen, hele Arap ve Acem sözlerini öğrenmeyip te öy- | lece karışıksız, som Türk kalmış olan yurtdaşlarımla, o soydaşla- rımla hiç anlaşamadığım, ve san- ki onlar başka ben başka bir s0y- dan gelmişiz gibi ikimizi biribi- rinden ayıran o düzme dil ile ko- nuşmaktan yazmakta artık kendi- İ liğimizden vazgeçmeliyiz. ».. Hele biraz da bilgi dilimize ba- İlalisi Göral sirikuklık, aykler Hik bükün Bütün kedini gösterir. Bilginin manasını anlatacak bir | “bilgi sözü (137,, yapmak için yü- rünen yol $öyle oluyor: İlk önce varlığımızdan çıkıyoruz, ve bir Arap oluyoruz... Sonra bir Arap bilgicinin bile pek yapamıyacağı derin bir araştırma ile bütün Arap | dilinin her türlü üremelerini ara- İ yıp taradıktan sonra o manaya gelen bir Arap lâkırdısını “bilgi sözü,, yapıyoruz, Halbuki ne Arapçadır, ne Türkçe. - , » Çün kü ondan Arabın haberi olmadığı gibi Türk te bir şey anlamaz. İşte bütün bilgilerimizin sözleri böyle yapılmış olduğu için bilgimiz de o söz bizim değilmiş gibi oluyor, bize İ yabancı bir halde kalıyor. Meselâ bilgilerimizin en yüksek evi .olan hepimizin bildiğimiz şu “Darülfü- nun,, sözüne bakalım: Bu söz ne Arapçadır, ne de Türkçe. . .-. Çün- | kü Arap bu biçim yüksek bi evine “külliye,, der. İmdi “Darül- fünun,, sözünden Arabın haberi | yok, Türk ise Türkçe olmadığı i- çin bundan bir şen anlamaz. Ba- | İ kın ne kadar gülünç oluyor. Zaten | bütün düzme Osmanlı dilinin söz- leri hep böyle gülünçtür. “.” Bir öğün Türk dilinin Arap ve Acem dillerinden nasıl daha eski, nasıl daha üstün, nasıl daha zen- | | gin, nasıl daha kolay, nasıl daha | güzel olduğunu öğrendikten son- | ra bu kadar kullanılmıya elveriş- li bir dilimiz varken neden dolayı bir takım yabancı dillere yok- | sul (13) olduğumuza şaşıp kal - malıyız, ve bizden öncekilerin bu | yolda nede rin bir dalgmlığa|(15), tüklerine acrmalıyız. İmdi, kendi öz dili ile konuşmı- ya, yazmıya başlamaklığım artık kendiliğinden olması gerek olan bir iştir, Ve bu yolda yürümek ne kadar içimizden gelir, ne kadar kendimizi buna verirsek bu en doğru yoldan gitmeyi o kadar ko- laylaştırmış oluruz. Ve bir öğün İ bu yola döküldükten sonra kendi- mize gelmemizin bu hiç bir şey ile ölçülemez olan bu “kendini buluş,, un tatlı, sıcak sevincinin bizi nasl kendimizden geçirece- ğini bir görmeliyiz. Usça bölükler 1 — İlk önce yazacağımız yazı- ne bönce bir sapıklığa (16) düş- ! VAKTT Fransız meclislerinde Mali meseleler ve Maliye razırının izahatı Paris, 2 (A.A) Âyan mec- lisi buğday mahsulleri ve müş- tekâtı ile nışastayı havi mahsul- nin tadiline dair olan ve meb'u- san meclisince kabul edilen ka- nun İâyihasını tasvip etmiştir. Paris, 2 (A.A) — Meb'usan meclisinin öğleden sonra yaptığı içtimada iki meb'us umumi es- hamın tahvili sırasında kredi müesseselerine verilen ve usule mugayir görülen komisyonlar hakkında hühümetten istizabta bulunmuşlardır. Paris, 2 (A.A) — Devlet es- bamı hakkındaki müzakere bit- tikten sonra meclis M. Marinin talebi üzerine mali yet hak- kındaki müzakere ve M. Herri- otnun bu husustaki tecil ve te- hir talebi hakkında vermek mecburiyetinde kalmış” br. M. Herriot, bu hususta ya pılacak müzakerenin henüz vakti gelmemiş olduğunu, meclis ve maliye encümeni fikirlerini beyan etmeksizin hükümetçe hiçbir ş$e- ye karar verilmiyeceğini beyan etmiştir. Maliye encümeni mazbata mu- harriri M. Lâmoureux müzakere- nin tehirini talep etmiştir. M. Hefiot, müzakereye müda- halede bulunarak bu mesele hak- kında meclise birinci kânununun 9 uncu gününden evvel malümat venleceğini temin etmiş ve M. Marihin teklif ettiği takririn re- ye konması hususunda itimat meselesini ileri sürmüştür. Mec- lis M. Marin'in verdiği talciri 166 muhalif reye karşı 425 rey- le reddetmiştir. nıp bütün sözlerinin, lâkırdıları- nın konuşma dil almıya uğraşarak, bu yolda uzun emek vererek kendi varlığımızı aramıya, araştırmıya ça bu aramadan araştırmadan sonra bulduğumuz öz Türkçe (o lâkırdı- larla yazımızı bütünlemektir. 2 — Bundan sonra yazımızda İ kullanmak isteyip te İstanbul leh- lâkırdı- lari yurdun başka yerlerinde ko- nuşulan ve bize çesinde bulamadığımız hiç te yabancı gebniyen, yahut pek ex yabancı arayıp düşüncele- gelen lâkırdıları, sözleri bularak, eksik kalan rimizi onlarla anlatmaktır. 3 — Böylece arayıp tarayıp ta yazacağımız yazının manalarını bildirecek, anlatacak som Türkçeden lâkırdıları bulamayınca, Türkçeye geçmiş olmakla beraber Türkçenin pek eskidenberi içine rala (17) eksiksiz olarak uyup artık Türkçeden kendini hiç ayırt | etmez bir kılığa girmiş olan ya" bancı sözleri almaktır. İşte bu iki türlü prensipe daya- narak, ve bu yolda hiç erinmeksi- zin (18), üşenmeksizin aramıya merak sararak yazı dilimizi Türk- çeleştirebiliriz. Halil Nimetullah Darülfünun müderrislerinden Minler Medeniyet | | | Mister Helen Curtis ile bir karar | | Korkudal ile Helen'in İ muştü. Fakat Kendisi Mister Cur- “| tisi tanımıyordu. larını | | ile mahkemeye müracaat ederek | sile ederek karısın talâk istida- | mış, ve yeğeni Hugh'ün her za- | /lerinin bir toplantısı | halen. İ talimatname girmiş, kaynaşmış ve Türkçe ku: | İ ber alınmıştır. Gayrimeşru il $ Kânunuevvel 1932. münasebet! ve bir talâk kararı © Çoluk çocuk sahibi ikiaile ve bir aşk macerasının sonu Bir kaç gün evvel bütün İngil- | terede derin bir alâka ile karşıla- nan mühim bir talâk davasından bahsetmiştik. Mahkemenin ver-; hâdise- çık- | diği ayrılma hükmünden nin bütün iç yüzü meydana mıştır. Hâdise ile alâkadar olan şahsi- yetlerin en mühimlerinden biri Mister Alexander Mac Korkudal, Tasli kamapamyalaımlan İzli müdürüdür ve son derece zengin | bir adarıdır. Onun bir sene evvel karşılaş” ması iki aileyi yıkmağa sebep ol- muştur. Mister Korkudal, 1927 de mu- harrir ve romancı Mis Barbara ile evlenmişti. Helen Curtis de 1925 tenberi binbaşı Curtis ile evli bulunuyor- | du. İki aile de çoluk çocuk sahibi idi ve son derece mes'uttu. Geçen senenin yaz mevsiminde karşılaş- maları her şeyi altüst etti. Bu er- kek'ile kadın arasmda gayri meş- ru aşk başlamış, bir aralık hiç bir kimse bunun farkına varmamış, fakat bir gün Mister Korkudal kocasının yazı masasında bir sürü ateşli aşk mektupları bulmuş ve Bunların Mister Curtis tarafından gönderildiğini anlamıştı. Mister Korkudal bu suretle kocasının hi- yanetini anlamış ve muztarip ol- Mister Korkudal kocasınm hi- yanetini anladıktan sonra onu ta- kip etmiş, iki aşıkın nerede bir- leştiklerini anlamış, ve bir istida | bütün bunları anlatmıştı. Fakat mesele bununla da kal- maz. Mister Korkudâlm yeğenle- rinden biri olan Hugh Korkudal karısının en sıkı fıkı dostlarından biri idi. Mister Korkudal, karısı ile ye- arasındaki bu dostluğu ve- sını bir talâk istidası ile karşıla- odasın görüldüğünü söylemiştir. Hakikatte Mister Hugh, Mist Korkudalın dostu * Çünkü kocasının bu pek yakın “ rabası onun evinde ikamet etm? man karısının yatak samimi te idi. Zevcin iddiasına göre “K rısı, bu gence bir anahtar'da 199 etmiş, ve onu gizlice yanına * mıştır. z Muhakeme esnasında zevc€f yalnız Mister Hügh'ü değil, Mistrs Mak Korkodal kat bütün arkadaşlarını yatak * dasında kabul edip etmediği İ rulmuş, zevç müsbet cevap ver i ği için onun iddiası kıymetini &* betmiştir. Hâkim zevce bir sual daha *” du: ir —Siz kârınızla yeğeni İ smda böyle bir mahrem münll bet bulunduğunu bildiğiniz susuyor muydunuz? Bunu bili” gayri 18 bir mahlük tanımak icap ederi Bu sözler zevci fena bir vasif” te düşürmüş, o da susmağa m“ bur olmuştur. d Zevcenin takdim ettiği deli, son derece kuvvetli olduğunü mahkeme, zevcin Mister cur ile birleşerek zevcesine biyat., ettiğini, Mister Curtis'in de Vi ter Korkudal ile birleşerek #/ binbaşı Curtis'e hiyanet etli. tesbit ederek talâk kararı vi tir. g” EE Rİ Hususi lise müdür- Hususi mektepler ohakkında eski bir talimatname vardır. Bu bugünkü ( ihtiyaç için kâfi değildir. Ayni zamanda memlekette maarif ihtiyacı ço- ğaldığı için hususi mektepler de artmaktadır. Hususi liselerin mü- dürlerinin Ankarada toplanarak kendi ihtiyaçlarını konuşacakları ve talimatnamede değişmesi icap eden cihetleri de tesbit ederek Maarif Vekâletine verecekleri ha- Ankarada Fransız elçiliği Fransız hükümeti oAnkarada bir elçilik binası inşası için yeni yıl bütçesine mühim bir meblâğ koymuştur. Esasen Fransız par- lementosu 931 bütçesinde bu iş için ilk tahsisat olarak bir mik- tar para ayırmış bulunmaktadır. Hükümetimiz, elçilik binasının arsasını parasız olarak vermiştir. i Arsa 19,740 metre murabbar Mürabahacılar hf kında tahkikat Istanbulun muhtelif tarafı. da bulunan tefeciler ve ” bahacılar hakkında vilâyet? çok müracaat yapılmıştır. syet Bu iiüesücelliği Gnokibi a 15 mürababacı hâkkind © bata başlamıştır zer Haliç belini dü tiyor Yapılan istatistiklere ol Haliç şirketi geçen #e0“İ s, e ran bu sene daha f47'9 miştir, K Bu vaziyete göre ye den seneye belini başlamıştır. ket sen” özeti Acaip bir insaP yavrusu — Mısırda Dakbeliye ilya bir köylü kadın yukar. dinde) kuzu alt kısını insan kıyan bir , çocuk doğmuştur” pr 5 saat yaşadıktan sonrâ tür.