20 Tesrin'sani 1932 Maurice de Cokra'nın ap adar gecenin karanlığına: ki, Ve endişeli baktı. Zabit ve - ui, Olu eliyle alnmın terini Roberts çenesi kilitlenmiş, sıkılmış O (İnekbaşı) oğru bakıyor, susuyor- tahammül edilmez bir yl aldı. Subadar yavaşça mı - di, di ; — kişilik bir manga gön - ? mi? ted Robertsi put gibi sessiz için belki © söylediğini gRümşter diye tekrar edece - üç ada Roberts birdenbire dön £, — Hayır, hiçbir manga m |; iYeceksiniz... iz... Bütün adamları - | V2 burası için lâzımdır. in söyler söylemez birden- ), Subadarm fişenkliklerini Yekladı, Yirmi kadar revolver fi- aldı, kendi o cephanesine i. Zabit vekiline altı el getirmesini emretti ve n kendisine şaşkın şaş- görünce sadece; » > Mülâzim Niköolsonu aramı - kendim gideceğim! i. ay. nefret ettiği, kin bes- adamı aramıya gitti. Gece- karanlık ve yalnızlığı içinde Uz bırakılan zavallı yaralıyı yen feci akibeti düşününce, “in kin ve gayzı bir lâhzede ü. Revolveri elind- “ran»- Vİ bii dk, karanlığa alıştı. Müfrezenin ip ettiği yolu'biliyor. Müca - den evvel buralarda o kadar dolaşmıştı ki, adeta tered - *süz ilerliyor, Gece sessiz, silâh sesleri işi*- or. Ormanda kulağı kirişte Sanavar gibi ilerliyor. Arada “a etrafa kulak veriyor, bir arkadan taarruza uğra - ik için önünü ardını kollu- Tepenin öteki Tim arasında (o kımıldamıyan İnsan hayali görür gibi oldu. ö patanlardan bir tane- tüp ölmediğini anlamak için y an bakıyor ve kanlı i iki kulağı ile burnunun ke - j olduğunu hayretle görüyor. k üniforma da kesilmiş, Me etmiye cesaret edemi * ' fakat öteki vahşiyane ame- w m da vuku bulduğunu tah - 4 ediyor. Bu keşif onu büsbü - iyor: Demek çapulcular işkencelerine hedef kenetlenmiş, şakakla - Bugi, damlaları, geç kalmak © “ar yola koyuluyor. : #yesinin şark cephe - inişli yokuşlu. Koskoca en yolu kapa- lambaçlı bir yarı » bazan bir taş yığı- mecburiyetinde ka <P ettiği eserin her iki Arıyor, Bir ikinci patan tarafında İ berts yaralıyı kaldırdı, kollarını Son Romanı: 29 viren, Fahamettin Arvay tirmek için şafağa kadar daha üç saati kalmış. - Tekrar yola koyuluyor.. Bir - denbire bir can çekişme hırıltısı işitir gibi oldu. Durdu: Taş yı - ğınları arasında iki büklüm bü - zülmüş zavallı bir patan inliyor. Yardımına gitmesine imkân yok.. Onu kendi haline bırakmak ve a- ramıya koyulmak mecburiyetin - dedir. Hatta biraz da acele etme- iidir Çünkü vakit dar ve kıymet- lidir. Birdenbire yolunu kesen bir kaya parçasınm arkasından doğ- ru bir şakırtı duydu. Orada mu - hakkak biri vardı. Son derece ih- tiyatla ilerledi, kayaya tırmandı asağıya doğru iğilerek baktı. İki haydut yavaş sesle konuşuyorlar. Yerde, arka üstü yatan bir ada - mın Üzerine doğru iğilmişler. A - caba ne yapıyorlar. zünü dört açıyor. seçmiye çalışıyor. Uzun bıçaklari- le yerde yatan cesedin harma - nisini yukardan aşağı kestiler. Ro berts biraz daha uzandı, Nikol - sonun haki harmanisini (tanıdı. Demek yatan mülâzımdı. Belki de daha ölmemişti. eo Ebülheycanm cellâtları, Başa * Ali tarafından söylenilen vahşi ameliyeyi onun üzerinde de yapacaklar.. Karnını bir haç şeklinde deşmek.. Bunu anlar anlamaz Roberts kendisin « den gecmiş bir halde Okindisini kayarak kayadan aşağı ko- yuverdi; (haydutların iki metre Atesine düstü. iki ateş et ve onlar Şeri rd Yoralınm üzerine iğildi? kolson.. Benim.. Korkma.. Diye mırıldandı. Yaralı işite - cek halde değildi. Ancak nefes alabiliyordu. İnliyordu. Roberts, onun dudaklarını (o matrasındaki su ile bir parça ıslattı: — Seni götüreceğim.. Canın yanacak, fakat ne yapalım, acele etmem lâzım!, Çevik bir atlet kuvvetile Ro - kendi boynuna çaprastvari dolı » yarak sırtına yüklendi. Şimdi ge- ri dönmek, (İnekbaşı) (tepesine kadar çıkmak iniş yokuşu tekrar aşmak lâzımdı. Roberts iki bük - lüm ilerliyor, yaralı epeyce ağır. Fakat her halde ta sonuna kadar VAKIT Hava Harıkaları arsemamasasasmn sar 00040 sasmeanransanrsn Avrupaile Amerika arasında 20tayyare ilk bnhnraa Komadan kal karak Amerkaya gidecek çe hep birden dönecekler Avrupa ile Amerika arasında” ki uzun mesafeyi zekâ ve cesare- tin birleşmesi ile kısaltmak teşeb- büsleri, biribirini takip ederek de vam ediyor. Bütün tehlikelerine rağmen, hava yolunun pek yakın- da herkes için Avrupa ile Ameri- ka arasında gidiş, geliş yolu ol - maâsı, pek muhtemeldir. Bu vaziyetin temini gayesile, hiç durmadan çalışıldığı anlaşılı- yor. Bunu gösteren şeylerden birisi de, önümüzdeki Haziranda yapl- ması kararlaştırılan büyük bir ha- va şeyahatidir. Şimdiye kadar tayyaareler Okyanosu teker te- Roberts gö - | Ker astığı halde, önümüzdeki Has Hareketlerini | ziran ayı içinde yapılan büyük hava (seyahatinde, yirmi tayya- re birden aşacaktır, Fi.o halinde Bu yirmi tayyare, filo halinde Romadan hareket edecek, Şika- go ve Nevyorka gidecektir. Dö- nüş seyahati de aynı yoldan ola- i cak, Nevyorktan uçan tayyareler Şikagodan geçerek doğru Roma» ya döneceklerdir. Yirmi tayyarenin bir arada bu kadar mühim bir teşebbüse giriş- mesi, dünya havacılık muhitinde büyük ehemmiyetle karşılandığı “hi, herköşin. daha şimdiden he yecanını tahrik etmiştir. Teşebbü sün tatbike geçilmesi anından, müspet olması temenni ve tahmin edilen neticenin alınması anma kadar geçecek zaman zarfında bütün dünyanın dikkat ve alâka- sının, bu toplu bir halde yapıla- cak hava seyahati üzerinde top- lanacağı, neticenin her tarfta sa- bırsızlıkla Obekleneceği muhak- kaktır. Koca zeplinde var Diğer taraftan, emin ve sakin uçuşu ile yaptığı hava seyahatle- rinde, çok muvaffakıyetli netice- ler elde eden zeplin balonu, Av. rupa — Amerika hava yolunda en ziyade tercih edilecek ve rağ- devam etmek lâzım. Sol elile | bet görecek bir nakil vasıtası ola- göğsü üstünde yaralının kavuş - turduğu ellerinin sımsıkı tutuyordu. Roberts, si - rak herkese daha şimdiden itimat bileklerinden | edindirmiştir. Bu ayın başmda Portekizde lâh seslerini duyarak haydutların | bulunan Dr. Ekner ve yüzbaşı bu tarafa geleceklerinden kor - kuyor ve çok ihtiyatla hareket e- Hierselde diyordu. Tepeye varmak için az bir me- safe kalmıştı. Tam o esnada bir kayan arkasından üç gölge çı - kıverdi. Roberts zaten sağ elinde hazır tuttuğu revolverinin tetiği- ni çekti, birdenbire şakakların - Leman, orada tetkikat yapmışlar, da zeplin için bir istas- yon tesisi maksadile yer aramış- lardır. Avrupa ile Amerika âra- sındaki hava seyahatlerinde, Bars lon bir istasyon vazifesini göre“ cek, seyahat esnasında uğranıl- ması muhtemel arızaların berta- dan soğuk bir ter boşandı: Ta - raf edilmesi, zeplinin tamiri için bancası ateş almadı! Ya kurşun | buradan istifade olunacaktır. i sıkışmış, veya tetik bozulmuştu. Rberts bir saniye içinde yaralı - yı hemen yere bıraktı, belindeki el bombasını kapmasile fırlatma - sı bir oldu. Müthiş bir infilâk vukubuldu. Haydutların ikisinin de yuvarlandığı görüldü, üçüncü- sü kaybolmuştu. Roberts hiç va - kit zayi etmeden hemen Nikolso- nu tekrar sırtladı, yola koyuldu. r) Tepenin öteki tarafı iniş olduğu Portekizde tezahüratla karşıla nan Dr. Ekensel arkadaşı, hükü- met erkânı ile de uzun boylu gö- rüşmüşler, Barslon de mükemmel bir istasyon tesisi için her türlü kolaylığın gösterileceği vadini al- mışlardır. Her halde yakında, şimdiye ka- dar şahit olduğumuz havacılık hâdiselerinden daha mühimlerini Milli Roman —M.— Çocuklar o ders «eahasında kıraat kitaplarında geçen Arap- ça, Acemce kelimelerin ve ter- kiplerin manasını anlamakta ne kadar güçlük çekerlerdi!. Onun içindir ki paydos çanını işidince, affı umumiyi duymuş mahpuslar gibi, kapıya bücum ederler ve bu yüzden hemen her defa mu ailimir tenbihlerini, azarlarını işi- dirlerdi. pa Pu mektepte talebenin ders har cindeki vaz'yetleri de dikka- te şayandı. Fakat Turan henüz yenisiği ve yaşının küçüklüğü dolayısiyle bunları görmiyordu. Arasıra büyük talebe arasında geçen görültülü had'selere, esa- sını anlıyamadan şahit oluyordu. * Ders senesinin yarısı geçtiği İşi iyen Yara zaman Turan burada da mual- limlerinin takdirlerini o kazanan bir talebe olmuştu, Ders'erini inlizamla bazırlamak hususunda babasına vermiş olduğu itiyat kendisine bu mevkii temin et- mişti, Mister Meyer diğer bir iki arkadaşile beraber Turana da imtiyazlı bir muamele yapı yordu. Müdür doktor Vud ta ara sı ra ona iltifat ediyor: — Halo Turan, nasılsınız? Diye elini sıkıyor veya omu- zuna vuruyordu. * Baharın gelişi Kolejde -yepye- ni bir faaliyetin başlamasına se- “olmuştu. latl günlerinde. kır gezintileri. Pazar ve cuma günleri yapı lan bu dağ ve kır gezintilerinde Tutan daima Mister perinin gu rubunu tercih ederdi, Mister pe- ri yolda bitmez tükenmez bikâ- yeleriyle onları eğ endirir, haya- tım, hatıralarını anlatırdı. Bu hi- kâyeler ve hatıralar arasında Amerikanın dillerde destan olan büyüklüğüne ve zenginliğine ait olanlar çocukları bilhassa alâka- dar eder ve saffetle muallime sorarlardı: — Mister Peri, Amerikada kuradakilerden ve Istanbuldaki- lerden çok büyük binalar varmı? — Oo. Şüphesiz, — Meselâ ne kadar büyük? — Buradaki en büyük binanın yirmi misli, kırk misk, elli, altmış yetmiş katlı binalar. Muhavere- nin burasında çocuklar türkçe olarak, bir; — Vay canına! Hayretini savürmaktan kendi- lerini menedemez'erdi. — Peki, niçin orada hep böy- le büyük binalar Oyapılıyor Mister Peri? — Çünkü orada şehirlerde pek çok san var, milyonlarca... Ta- bii işte çok, herkes çok para kazanabiliyor. Meselâ ben bura- ya gelmezden evvel ayda iki yüz dolar kazanıyordum. — Şimdi Ko'ejden ne kaza- Diyorsuruz? — (Gületek) Yalnız elli dolar. Fakat tabii yemek ve yatak pa- rası vermiyo um. — Ne tuhaf, Mster Peri o kadar çok parayı ve memleketi- nizi bırakıvorda burafa geliyor. “sunuz! Nişin? — Çünkü yeni memleketler “gö mek çok zevkli bir dali eli N dir. Yazanı Necmettin Halil bayran kalırsıwz, ayrılmak iste- mezsinz. Sonra çalışmak her yerde birdir. * Gene bir gezintide böyle bir muhayerenin geçtiği günün ak- şamı, yemekten sonra, küçük smıfların talebesine kütüpanede* projeks yonla bazı resimler gös- terisyordu. Bu basit bir coğra- fiya tatbikatı gibi bir şeydi; önce kuyrukluyıldızların nası! teşekkül ettiğine dair bir sıra resim gös- terildi ve bunu Nevyork şebri- nin muazzam binalarına, parkla- rına ve kiliselerine ait manzara- lar takip etti, Bu resimlere mu» allimin ilâve ettiği izahat çocuk» lara hakikaten masum bir hay- ranlık veriyordu. Nitekim Turan da böyle bir hayranlığın ifadesi olarak : Ne — Ah! insan böyle mah! YY eöönle'sii dud klarından çık» masına mani olam Bunun &- zerine tesadüfen nda bulu- nan bir iki büyük “ ebenin hö- murdandığı işitildi £ ertesi gün o büyük efend'lerdei biri Tu- rana birsz tekdirli nasihatlerde bulundu, yaptığı şeyin ayıp ol- duğunu söyledi. Turan, küçük çocuklar tarafından “ağabey,, dıye çağınlan o büyük talebe tarafından böyle tekdire uğra» masına ragmen yaptığı ayıbı bir türlü idrak edememişti. insan öyle büyük, zengin ve medeni bir şehri görmeyi, orada bulun- mayı istiyemez miydi ? “Yerlerda O senenin umumi imtihanları Turana patlak bir derece kazan- dırdı ve müdür Doktor Vud bir gün otomobille geçerken evleri- ne uğriyarak annesini de tebrik elmek cemilekârlığını gösterdi. O senenin tatili Turan için, ar tık alışmış olduğu bu muhitte daha eğlenceli geçti. Evlerinden de eski matem havası dağılmıştı. (Devamı var) Köpek korkusu Şehrin içinde her- kese saldırıyorlar Edirnekapı dışarısında ve Def- terdarın üstünde Otakçılar çayırı denilen bir yer vardır ki şimdi bu çayırın yarısı futbol sahası- dor. Diğer yarısına gelince: Bu- rası da âdeta bir köpek yaylâ- sıdır. Hele sabhaları ve akşam- ları... Bütün civardan kaçan kö- pekler, şimdi sabah akşam bu geniş çajırın üst kısmına toplan- makta ve gelene, geçene, çolu- ğa çocuğa sa'dırmaktadırlar, Bunların içinde ne boyda, ne- renkte, ne cinste isterseniz hep- s mevcut! Geçen gün bunlar dan simsiyah, ipiri bir köpek şiddetle havlıyarak oradan ge çen bir kadının üzerine atılmış kadın güç halle kendisini dişlen- mekten kurtarmış, fağat etekleri yırtılmıştır. Dön gene oradan ailesiie geçen bir okuyucumuz ayni köpeklerin hücumuna uğra- mış ve İa»la, bağırmakla bu hü- cumu zor atlatabilıniştir. Hele geceleri bu köpekler orada cid- di bir tehlike halin: almaktadır- lar, Ekseriyetle, sabahları oraya biriken bu dört ayaklı yol keşi- ciler evvelki gün orada dolaşan bir küçük çocu ısırmışiardır, Ew