TA Mütercimi : Zonguldak meb'usu Halil Kadına hürmet duygusile mütehassıs olmak ve analık meselesi Çocuk, ne anadan, ne de babadan vazgeçebilir; hiçbirini odiğerin - den ayıramaz. Bu, ana - babanın İ biribirlerinden asla ayrılmamala- rını mubik ve zaruri kılan bir şe- bep değil midir? Ecelin, anadan babadan mahrum ettiği çocukla - ra acırız değil mi? Şu halde sırf yeni yeni zevkler peşinde koşa - bilmek için çocuklarmı korkunç tesadüflere > bırakarak biribirin - den ayrılan ve yavrularına ana baba hasretini vaktinden evvel tattıran ebeveynin nefrete müş - tahak olmüları lâzım gelmez mi? Ölümün yalnız bıraktığı ana- nm ve babanın yeniden eylenme- si, yetim veya öksüz kalan çöcük- larmı betbaht edebilir mülâhaza- sile bir nevi tedbirsizlik sayılır - ken, bunlarm, henüz yaşamakta oldukları bir zamanda, çocukla - yâbancılarıni südüne havale #tmeleri utanılacak bir U hareket olmaz mı? Bu türlü bir kadersiz- | liğe uğrıyan bir çocuk hangi çatı- nm altında Yaşasın? Öz babası - Rin mı, yoksa babalığınm mı? Hakiki ana, henüz sağ dururken, gocuğun, bir analığın elinde kal - ması zihne sığar bir şey midir? Demek oluyor ki ne yapılırsa ya- pılsın, çocuk için allah ve içti- mai heyetin kefaletile müeyyet bir izdivaç haricinde teminat bu- asına imkân yoktur. Şimdi de denilebilir ki “Bu muhakemede bir taraftan kadı - an, «diğer. taraftan çocukların menfaati göze çarpıyor. Erkeğin bu işteki menfaati nedir? Ve hiç bir karşılık göstermeden, bir in - | sanı, tahammül edilmesi güç olan bir kanunun hükümlerine ramet- mek kendisini isyana sevketmez mi?,, Cevap, gayet basittir; er - kek, ilk baştan serbesttir, sevgi - yi ve aileyi bir kül bilerek ikisini birden ya terkeder veya kabulle- nir, Bunlardan yalnız birini iste- mesi doğru bir hareket olamaz. Çürizü bu, her şeye nail olmak, fakat mukabilinde hiçbir şey ver- memek demektir. Kalbe nail ol - | casaret eden bir kimse pa hakka hürmet etmek Bunun aksi, çirkin bir isti - tır. Madam ki aile, Em gec cuk gibi âzadan mürekkeptir. Aj- le sahibi olmak istiyen bir erkek ğin de Karısına ve çocuklarına karşı bir takım taahhütleri olmak | Halbuki bu taahhütler, e ve mutlak bir mahiyeti Ee gilseler, hiç bir mâna İfade et- mezler. Maamfih, erkeğin bu pa- zarlıkta aldandığını Zannetme- melidir. Filhakika, kadınm. bir takım taahhütlerle bağlı olmüsma mukabil, erkeğin hiç bir sey ile mükellef olmadığı memleketler - de erkeğin “ben de aile sahibi- yim,, demesine imkân olamaz... Çünkü, ötede beride * zevklenme- nin kolay olması, tokluğun ve bezginliğin derhal gelip çatması- mı intaç eder; buna mukabil, er- keğin, kadına nazaran, efendi de- Zil, fakat, sadece hayat yoldaşı olduğu memleketlerde gerçi, er- kek kadına karşı hürmet ve sada- kat göstermeğe mecburdur, fakat bu mecburiyet, mahrem ve samir mi bir aile hayatile tazmin olunur. İLE Aile de, karı ve koca karşılıklı o- larak hürriyetlerini mübadele €- derler. Burada yalnız zayif olan taraf, kendisini kuvvetliye teslim etmez. Bilâkis her iki taraf, müsavat ka» nununa uyarak şahsi kaderlerini biribirlerine tevdi ederler. Kadına hürmet duygusile müte- hassis olmıyan bir erkek, bir ta- raftan anasını kendisine, diğer ta- raftan kendisini çocuklarmın a | nasma bitiştiren aziz rabıtayı dü- şünsün. Bu iki lâvhanın karşısın» da vazife ve ihtiram dugusunun kalbine nüfuz ettiğini duymıya- rak zevk ve iğfal vadilerinde do- laşmakta devam eden kimseye söyliyecek sözümüz yoktur. Çün- kü bu türlüsüne esasen erkek de- nemez. Her hangi bir hürmet duygu - sunun tesirine kapılmaksızın ana- sını tahayyül edemeyen bir erkek | her kadınım “ana,, olmağa nam- zet ve bu itibarla hürmete lâyık olduğunu düşünmelidir. Vazife- den mücerret bir hürmet tasavvur olunamıyacağından, erkeği vazi- fenin icaplarına ve aile mefhumu» nun mukaddes zaruretlerine bağ- lıyacak en kuvvetli âmil, ancak güzel anlaşılmış ve iyi hazmedil- miş “analık fikri,, dir. Gariptir ki, hiç bir şeye hürmet | etmiyen “şüphe,, zihniyeti, lığın yuce huzurunda edebini ta- kınmıya mecbur oluyor. o Zannı- mızça “şüphe ve istihza,, nın ta- ana- arruzundan masun kalan yegâne ahlâki varlık bundan ibarettir... Vakta, ailenin esaslarına taarruz etmekle, “analık fikri,, nin bilva- sıta tağşiş edildiği bir hakikattir. Fakat bunu açıkça ifade etmeğe görülme- miştir. Meselâ, çocuklarını ihmal eden anların veya analarına karşı hür- metsizlik eden çocukların barket- lerini müsait renklerde tasvire cür'et eden bir kitap bulunabile- ceğini tasavvur edemiyoruz. Şu halde “analık fikri” , ahlâ- ki düşünceler içinde, hücum ve taarruza uğrıyacak esasların 80- nuncusudur. Her şey kaybolunca, bütün zayiatı yeniden kurtaracak mübarek âmil, bu olacaktır. Ah. | lâki kudsiyyetin son kurtuluş va- srtaşı, son ilticagâhı ana kucağı- dır. Bu şifa verici memabadan bütün yüce ve temiz fikirler, ye- ni baştan fışkıracak ve — bir genç kadının südü, nasıl ki bir ihtiyara sıhhat ve hayat kazandırırsa — mukaddes analık itikadı da, bit- miş ve kocamış— bir cemiyetin damarlarına temiz ve gençleştiri- | ci kan dalgalarının hulülüne yar dım edecektir. (Devamı var) mm EE EEE Bir ölüm ikramı Kasimpaşada Fırın sokağında oturan Hadi dün sabah pazar yerinde köfteci Alinin dükkânın- da otururken cebinden çıkardığı bir paketten eroin çekmiş, bu sırada köfteci Aliyede ikram etmiştir. Ali eroinden fazla çek- tiği için zehirlenmiş, baygın bir balde Cerrahpaşa , hastanesine DAYI YET VAKIT 3 Numaralı Bilmece Bugünkü bilmecemiz heceler- den cümle teşkilidir; dir -ne-şey-nız-gi-di-ğen- be -çok-en-ga-de-ze-sin- teskıt- va Bu bilmeceyi hallettikten son- ra bir ve iki numaralı bilmece- nin hal varakaları ile birlikte saklayınız. 10 adetten ibaret olacak bu bilmecenin yedi tanesi, hergün bir tane ilân edilecektir. Dikkat Bundan evvel 10 adetten ibaret olan bilmecenin hal varakalarını adresinizi güzel“ | ce yazarak bize gönderiniz. ETYEN EMEA ÇOAEKUYAT AREA, Greta Garbo Nerelerde olduğu belli değil! Son günlerde Greta Garbo gene esrarengiz bir mahiyet aldı. Onun nerede olduğu, ne yaptığı belli değil. Bütün son posta ile Lon- dradan gelen gazetelerin verdiği malümata göre güya Greta Garbo Londraya gelmiş, Bir hafta kal- mış, sonra Parise gitmiş, yahut İsveçe avdet etmiştir. ( Deyli telgraf ) ın Istokholem muhabiri tarafından verilen ma- lümata göre Greta Garko iki haf- tadan beri Istokholemde ki evinde değildir, Fakat goldvinmayr mü- mes$iline göre Mis garbo İsveçten ayrılmamıştır. Kendisi paskalyeye kadar orada kalacaktır. Fakat aym müessesenin Londra müm- essili Mis garbonun nerede oldu- ğuna dâir zerre kadar malümatı bulunmadığını söylüyor. Londrada kuvvetli bir surette şayi olduğuna göre Mis Garbo Londrada Vaşington otelinde bir hafta kalmış, ondan sonra Lon- dradan çıkıp gitmiştir. Mis Garbo Londrada bulun- duğu müddetçe tanınmamak için siyıh gözlük takıyor, başına iğ- reti siyah saç geçiriyor, ve bu | suretle dolaşıyordu. Vaşngton otelinin sahibesi de Mis Garboyu tanımış, fakat bu Sırı ifşa elmemeye dikkot etmiştir. Garbonun otele verdiği isim Margarit Gostafsondur. Zaten Garbonun aile ismi de budur. Mis Garbo, Londrada ikamet ettiği müddetçe bir kimseyi otelde odasına kabul etmemiştir. İM. Mussolini ve faşizm! Roma, 17 (A.A) — M. Mus- solini dün öğleden sonra meb- usan meclisine geldiği zaman hemen hemen 10 dakika süren bir alkışla karşılanmıştır. Bu seferki içtima devresinin yegâne ehemmiyeti M, Mussoli- ninin bükümetin yeni reisi sıfa- tile bundan 10 sene evvel Mon- | te Citoryo'da irat etmiş olduğu nutkun Üzerinden on sene geç- miş olmasıdır. O zamanki vaitler, yapılan iş- lerle fazlasile tutulmuştur. Bunu söyliyen meb'usan meclisi reisi- dir. Bunu müteakip M. Mussolini faşizm icraatından bahsederek, bu icraatı bütün cihanın karga- şalıkları ve kararsızlıklarile kar- şılaştırmış ve şöyle demiştir: “Hakikatin yegâne menşei Ro- manın âzmi ve sözüdür. , Vi dh Yeşilköyde oturan Yerasimos isminde birisi ile karısı Kleanti- nin, bir avukata müracaatla Kü- çük Çekmece civarında memnu mıntakada mühim miktarda para gömülü olduğunu iddia ettikleri bunun üzerine hükümete müraca- at edilerek aramak için müsaade istenileceği şeklinde bir hâdise- den bahsolunmaktadır. Söylenildiğine göre, 25 sene ev- vel İstanbuldan Edirneye doğru yola çıkan posta arabası yarı yol- rak soyulmuş, içindeki gümüş ve altın altmış bin Türk lirası alın- mış ve para çok ağır olduğundan, bir kısmı götürülmüşse de, bir kıs- | mı Küçük Çekmece civarındaki bir ağacın altma gömülmüştür .. ! dağlı olduğu anlaşılmış, sinin i akibeti meçhul kalmış, üçüncüsü- da üç kişi tarafından durdurula- | | nün de Geroço isminde olduğu | i şimdi avukat vasıtasile İ Sonradan haydutların üç Kara- | İ defineyi bulurlarsa, kendileri | 18 Teşrinisani 1952. (ÇsiLmece.3 |) Bir Define aranıyor Küçük çekmece civarında 25 sen€ evvel haydutlar tarafından soyulurken gömülmüş olan 65bin alt! ve gömülü parayı münasip bir satta almak üzere İstanbulda * dığı, fakat hastalanarak öl“ neticesine varılmış. d Rivayete göre, Geroço öle“ ni anlayınca, Yerasimosla K na, paradan bahsetmiş ve dükleri yerin plânırı vermiş! Yerasimosla zevcesi ve ba nıdıkları geçenlerde parayı * mağa çıkmışlar, bu sırada numıntakaya ayak bastıkları0* yakalanmışlar ve “biz burays i fine aramağa geldik!,, dem dir, Tahkikat yapılmış, bun” | şüpheli vaziyetleri görülm serbest bırakılmışlardır. Define bulmak emelinden geçemediklerinden, aramak resi müracaat ederek müsaade alif” ranın yarısı ile iktifa edeci miş!,. | Marmarada bir kotra if tatsız bir balık avı Beş genç, beş gün beş gece yava b | Kotra ile balık avma çıkan beş gencin başından şayani dik- kat bir vak'a geçmiş, bunlar ölüm tehlikeleri atlatmışlardır. Vak'a şöşle o'muştar: Bülent, Ali, izzet, Remzi Bey- lerle Todori isminde bir genç geçen cuma günü sabakleyin Ali Beyin bu seneki kotra ya- rışlarında üç defa birincilik ka- zanan Kanat ismindeki kolra- sile balık tutmak üzere Kadı. köyünden denize açılmışlardır. Hayırsız ada açıklarına kadar gidilmiş, gece İlre kadar balık tutulmuştur. Ayrılmak zamanı sıralarında hava birdenbire bozmuş, sert bir ruzgâr hemeye başlamıştır. Beş genç saman ağlarını denizden çıkararak motoru işletmişler, dü- meni istanbula doğru çevirmiş- atle işlemesine ve yelkenlerin tamamen açılmış olmasına rağmen Londra, 17 (A.A) — Kralın nutku, Irakın Millet'er cemiyetine girmesinden dolayı hükümdarın memnuniyetini bildiriyor. Kral, Laussanne konferansının muvaf- fakiyeti hakkında da mahzuziye- tini beyan ediyor. Konferansta alâkadar devletler, Alman tami- rat meselesinin devamlı bir şekle raptı şeraitini kaleme almırlar- dır. Bu meselenin balli ise, cihan iktisadiyatının sa'âh bulması için esaslı bir başlangıçtır. Nutukta, Ottava konferansının muvaffakiyeti odolayısile kralın e gamer de kaydedilmekte- Bi su iğ. » ae lerdir. Kotranın motoru tam sür- | LA BA GA 0 GG OTA İrak ve İngil | i kotrayı görmüşler ekmek yedikten sonra döndüler kotra fırtınanın şiddetinden buruna kadar sürüklenmiş, kotranın dümeni armutluya rilmiş isede dalgalar aral yuvarlanan kotra gece dö, doğru emir ali adası sahile” düşmüştür. N Kotra adaya düşünce po? limanında demir atılmış, © tutmamış, Kotra limanda maya başlamıştır. Ertesi adada bulunan bekçi ile ve senil. kotraya yavan ekmek getir” dir. Beş genç kotrayı bırakıP “4 mamışlar beş gün beş gece” 4 ekmekle yaşamış'ardır. Nbs çarşamba günü sabahleyif düzelmiş, beş arkadaş koli motorunu işleterek Fu'ur oradan İstanbula gelmiş! die müddet zarfında beş genci. f | si endişeli saatlar ei her tarafa telgraflar yağ” || lardır. iz Kralının nutku devletler! i releri mi temin * ticele! Kral, ecnebi lıyan ticaret tekabil memnuniyet cek uzlaşmalarla "© ümidini izhar ediyor- Kral, dominyonlarla *“ gli ecnebi devletler arası" nst metlerin ve teori ini birleştirmek bir iti'âfın sür'atle vi etmesinden dolayı we duğunu beyan ediyor. ? Kral, bütün meşaiy© 80” müttehit kzallıkla serbest ” bükümeti arasında aski al meselelerin henüz hat" d*