Di “ bir adantiın ortağı olmana kat'iy- . dikoducuları ile beraber, Hamdu- gi a ai ç e ei x filmler Yapıyordu. uplardan güneş avi bir kurdelâ ile sarılı mektup paketini açıp da bir kaç okur okumaz Hilmi beyle © karısı Hamdune hanım sapsarı kesildiler, Demek, oğulları, yegâ- ne sevmemesi icap eden kimseyi, Lâmiayı sevmişti. nüp okunmaması o hakkında bir hayli münakaşa yaptılar. Fakat sonra, ikisi de eline bir mektup alarak okumuya başladılar. Lâmia, Hilmi beyin eski orta. gı Şevki beyin kızı idi. Bundan yirmi sene evvel, Şevki bey, bir Fransızla evlenince, Hamdune ha nım kocasına: — Ben buna tahammül ede - #mmem. Bir kokana ile evlenmiş yen tahammül edemem, Demişti. Sonra da, mahalle de- pe hanım, bülün tanıdıklarını a - yaklandırmış, Hilmi beyi, eski mektep arkadaşı olan ortağından per il muvaffak olmuştu. O | » oğulları Lâtfi - şında idi. li İşte şimdi, “Lütfinin Şevki N r wki Beyin, eski o yirmi se- nedir konuşmadıkları, nefret et - tikleri bu adanım kızı ile seyişti- Bini öğreniyorlardı. Hem de ölü - » Zira, o gün, Lüt- Karı koca, mektuplarm oku » | Şevki bey, sırtına bindirmiş, | Der, durur.,, Hilmi bey mek - tubun burasma gelince durakla - dı ve birdenbire gözlerini ka * pıyarak, sanki bu daha bir ak - şam evvel olmuş gibi (yirmi iki sene evvelki bir sahneyi hatırla - dı. Lütfiyi, ortağı ve arkadaşı ye - mek odasında dört ayak üstüne, dolaştırıyor, Lütfi “Dah! dah?,, diye haykırdıkça, Şevki bey gü - lüyordu. O aralık Hilmi girmiş: — Şevki, demişti, oğlanı şı - mertiyorsun, ben çocuklarımı bir asker gibi yetiştirmek isterim. Evet, Hilmi bey bunu hatır - lamıştı. Sonra, gözleri mektupta “Evinde bulamadığın ve küçük bir hareketin, bir tebessümün ya- ratlığı...,, cümlesine ilişti. Bir müddet düşündü, sonra, mektu - bu karısma uzatarak: — Al, dedi, şurasını oku! Hamdune hanım okudu. Yü - zünde titremeler peyda oldu, sonra: — Gidip onları görmeliyiz! Dedi. Hilmi bey hayretle karı» sına bakıyordu: — Ne dedin? diye sorlu? On - ları görmeliyiz, dedin değil mi? — Evet. Zira, onlar, Lötfiyi bizden daha iyi anlamışlar ve da- ha iyi sevmişler.. Hilmi bey kalktı, bitişik odaya geçerek telefon rehberini aldı, geç geleceğim. İki saat sonra da, otomobili - m masıl feci bir surette parça - ğını öğreniyorlardı. Zavallı Lütfi, hastaneye kal ğmdan yarım saat sonra Lütfi garip bir çocuktu. Baba- sının kâfi derecede iol- - er Belli > sene he 2 benim çocuğum değil miydi? V ile yaşamak istiyordu. Son zamanlarda, memlekete ye - ” Birmiş olan sinema sanayiine intisap etmiş, mütehassıs olarak Kaza, Nişan - . Stüdyo o taraf ebeveyni, onu işi- öldü zannediyorlar - işte hakikat bu mek- $ibi ortaya çı - Şevki Beylere gi - taşında ta olduğu için ne giderken dı. Halbuki, kıyordu. Lütfi, derken kazaya beyler, Maçkada © Şiradi, Hilmi dü du. Bir gün, LAM za il n karıştırırken, Şevki beyin ken, kağ bü em n hediye ettiği bir BİN er eleme göster - — Bu evde, kalmasını Diye kitabı fi de hafif bir bakmıştı. Demek, Lütfi daha g zamanlar,. Filhakika, biri - sinde 1930 tarihi vardı. Lütfi ile Lâmia stüdyoda tanışmışlardı. Bir tesadüf eseri olarak. Ve he « ona ait bir şeyin #İrp yertmıştı. Lar. | tebessümle ona | *atılmıştır. Şevki beyin Omumarasını aredr, buldu: — Allo.. Şevki.. Sen (misin? Ben Hilmi! Bir ses cevap verdi: — Söyle Hilmi ne var? — Sevki, Beni affet. Lütfinin saha ne kadar borclu olduğunu öğrendim. — Ne münasebet? O hiraz de — Evet, Fakat Lâmlanın da artık biraz bizim cocuğumuz ol - duğunu ister misin? . — Bir süküt oldu. İkisi de heye- candan bir şey söylemiyorlardı. İsi de Lâtfiyi düşünüyorlardı. emdr Şevki bey titrek bir ses- le: -- Sizi, dedi, yemeğe bekliyo - rum, Karım da pek memnun ola- cak. Uğramıstr, Şevki | Miminmmmazmzımmarmmanmammanıamaz Üzüm ve incir ibracat ofisi mevsim bidaye- tinden 15 Teşrinisaniye kadar Üzüm ve incirlerimizin ihracat Vaziyetini gösteren bir istatistik hazırlamıştır. Buna göre bu ta- rihe kadar muhtelif memleket- lere 37,603,961 kilo üzüm satıl- mıştır. 17,602,586 kiloda incir Son hafta zarfındaki üzüm fi- atları azami olarak 22-24 ve as- gari olarak 13 kuruş arasında" dır. incir fiatlarıda azami 14 ve asgari 5 kuruştur. men ahbap olmuşlardı. Her hal .| Yunan fabrikatörleri de, Şevki bey, Lâtfiyi evine iyi bir surette kabul etmişti, zira, Lâmia, mektuplardan birisinde, Lütfiye “Pek memnunum, diye yazıyordu, evinde bulamadığın ve küçük bir hareketin, bir te « ün yarattığı samimiyet ve g havasını bizde bulduğuna be pek memnunum. Zaten babam, senin için, daima: . — Onu sırtımda taşıdığım za « yaanları halırlıyorum da, ağ e ve ticaret odası Istanbul ticaret odasna gelen malömata © göre Yunüniskradı Cigara fabrikatörleri toplanarak birleşmiye ve istibsalâ © arttır. mıya karar vermişlerdir. Aynca da tütün ihracı ile meşgul olmak üzere bir büro tesis etmişlerdir. ) Yunanistanın bu tarzdaki faa- , öö üni > Em fön) VAKIT © Silâhlanmanın terki (desarme ment) ve ya tahdidi (limitation) meselesinin iki türlü cephesi var- dır: Siyasi ve askeri. Şimdiye ka- dar bu hususta işitilen bütün gü- rültüler görülen bütün yaldızlı rol İ ler, büyük dıram kumpanyaları- nın siyeset sahnelerinde oynadık- ları diplomasi eserlerinden başka i bir şey değildir. Meselenin asıl hedefi olan asıl | askeri ve hakiki cephede, derin bir sükünet ve an'anevi bir muha- fazakârlık içinde, bütün o hızile, bütün dehşetile gizli veya açık si- lâhlanmıya devam edilmektedir. Biz burada bunu ve sebeplerini değil, Alman milli müdafaa nazı- rı ceneral Fon Şlayherin tam bir asker kudretile, son günlerde at- tığı ve şimdiye kadar çok gecik- miş olan adım sebebile, Alman- yanın bu meseledeki © vaziyetini kısaca gözden geçireceğiz. Büyük harpten sonra, silâhlan- manın tahdidi istikametinde iki yol bulunmuştu: Biri milletler ce- miyeti misakı, diğeri mağlüplara imzalatılan muahedeir. Misakın sekizinci maddesi çok mühim olan $u kayıtları ihtiva e- diyor: “Cemiyet âzaları tasdik ederler ki sulhün muhafazası, milli emni- yet ile ve (müşterek bir hareketin yükliyeceği beynelmilel bir taah- hüdün icrast ile) telif edilebile- cek surette, milli osilâhlanmanın asgari dereceye indirilmesini — i- cabettirir.,, “Milletler Cemiyeti meclisi, her devletin coğrafi vaziyetini ve hu- susi şartlarını dikkat nazarına a- larak azaltmıya ait plânları, muh- telif hükümetlerin tetkik ve karar ittihazı maksadile bazırlar.,, “Muhtelif memleketlerce kabu- lünden sonra, bu suretle tesbit edi- len silâhlanma haddi, meclisin muvafakatı olmadan tecavüz edi- lemez.,, Milletler Cemiyet ( icabında harbe müracaatı kabul ettiği için, silâhlanma meselesinde de bunun terkini değil, tahdidini misakına dahil etmiştir ve bunun şartları da şunlardır: 1— Silâhlanmanın asgari de- recesi evvelâ milli emniyet ile, saniyen müşterek bir harketin beynelmilel icabatile (1) telif e- dilecektir. 2 — Bu tahdit, her devletin coğ rafi vaziyetine ve hususi şartları- na uygun olacaktır. 3 — Asgari had, icabında mec- lisin muvafakatile arttırılabile- cektir(2). Çok basit cümlelerle ifade edi- len bu meseleler haddi zatında ne kadar karışık, ne kadar aykırı, ve ne kadar alâstikidir!. () Bu mesele solaskım 16 mc: maddeslie alâkadardır; kir harpte “macilia, cemiyetin taahkildatını rigyat cllirmek makandile, tahsis edilecek müzellâh kuvvetlere, cemiyet anlarım askeri, beliri, haval ne iniktarla iştirak edeceklerini muhtelif hükümetlere tavsiye etmek vazifenin haizdir. İşte müş- terek hareket iaaddenin bu kaydından doğ- makta, ye slâhlanmanm tehdidine tesir yap» maktadır, (2) Bülen İtsiyanm vaziyeti giti; Akde- nizdeki emniyeti için donanmasının Frafsz donanmasila müaavatını ve bü O ahksalin dök di pa Askeri Bahisler * iğ Büyük Harpten Sonra — Silâhların terki ve azaltılması meseleleriiçin bulunan Y Almanya cemiyetin âzasi sıfati- | Geçen seneki gibi bu * le bir taraftan bu ahkâma, diğer taraftan da imzaladığı Versay muahedesinin silâhlanmaya ait olan beşinci kısmına tabidir. Ver- say zincirinin çok ağır, çok sık düğümlerile, Alman müsellâh kuv vetleri bir ilam mahkümu gibi, bağlanırken, galipler, nasılsa bu muahedeye şu kaydı da koymuş- lardır: “Bütün milletlerin silâhlanma- sını umumi bir tahdide hazırla" mak imkânmı elde etmek maksa- dile, Almanya (muahedenin) as- keri, bahri, havai maddelerini sıkı sürette tatbik etmeyi deruhte e - der.,, Silâhlanmanım umumi tahdidi maksadile (diğer tabirle) vadile bu maddeler, Almanyayı mecburi askerlik hizmetinden ve binnetice ihtiyat ordusundan, 100,000 ola- rak tesbit edilen hazer ordusu" nu arttırmak hakkından, kolordu teşkilâtından, harp akademisin- den ve bittabi erkânıharp zabitle- rinden, ağır topçusundan, tank- tan, tahkimattan, hava kuvvetle- rinden.. İlâh mahrum etmiştir. Buna mukabil ne bu maksada e- rilmiş ne de vait tutulmuştur. Gerek Milletler cemiyeti misas kanın, gerek Versay mushedesi - nin ortaya koyduğu silâhlanma- nm umumi tahdidi uğrunda, on dört senedenberi bilhassa kara ve hava kuvvetleri hesabına” yapıl- mış müsbet bir şey yoktur. Hal- buki; bu müddet içinde “fennin terakkisini takip ederek, harp si- lâh ve vâsıtaları pek ziyade tekâ- mül etmiş ve silâhlanma mesele- sinde hiç bir kayda tabi olmıyan bilhassa galip devletler, bundan istifade ile, silâhlanmada büyük bir inkişaf temin etmişlerdir. Bu vaziyet, silâhları alınmış eli aya- ğı bağlanmış mağlüpların karşı sında, galiplerin silâhlarını ço- galtmasından, bilmesinden baş - ka bir şey değildir. On dört yıldır. silâhlanmanın tahdidine zorluk çıkaran Fransa- dır, ve bu hususta başlıca iddiası, milli emniyetin istihsali, ve mua- hedelere riayetin teminidir. Fakat muzaffer Fransa, kendi milli emniyetini ileri sürerken, başkalarının milli emniyetini de- gil, milli mevcudiyetini bile dü- şünmemektedir. Her ne kadar Al- manya, Versay çıkmazile, müthiş bir bataklığa saplanmış ise de, halen Milletler Cemiyetinin bir'â- zası sıfatile müsavat yolunda bir hak ve bir mevki sahibidir. Binaenaleyh, misakın sekizin- ci maddesi mucibince milli emni- yetile, beynelmilel müşterek bir hareket ile telifi mümkün, coğra- fi vaziyetine ve hususi şartlarma uygun surette, onun da silâhlan- masını istemesi, pek tabii ve pek ruhiktir, Esasen geçen sene ikinci kânun da Milletler Cemiyeti meclisinde sabık hariciye nazırı Kurtius, si- lâhlanmanın tahdidi konferansı bir netice vermediği halde, Al - manyanm askeri hareket serbes- tisini eline alacağını beyan etmiş- kam. a “ konferansta bir netice i tir; ve verecek gibi de değil Almanyanın bugünkü siyi coğrafi vaziyeti sebebile, il niyetinin Fransadan dahâ tahdide maruz bulunduğu cak görülen, elle tutulan bir” kiattir. Çünkü: l 1 — Almanya münferit yi ziyettedir. Hem müttefiki yi kem de cihanda en büyük | ve hava kuvveti olan Fras# ve Fransız paraşile silâblari? tıran müttefiklerile sarı d 2 — Ana vatan o huduf Fransanmkinden daha Yö Dancing koridoru ile şark b larının şarki Prusyanın her an tehlikededir . i 3 — Silâhlanması filen edilerek müdafaa kuvveti mıştır. 4 — Tamirat meselesi YÜ den iktısadiyatı berbat bir W dir. Hülâsa Almanyanın, » kontrol edilmek şartile si ması tahdit edildiği halde, devletler muahede ile olan hilâfına, kendi silâhlarm?” azaltmamıslardır; bu se zat galipler on dört se muahedeye riayet etmemiş yettedirler. Binaenaleyh, karşı taraf lerin de tatbik etmedikleri hede hükümlerine, Almı müraatini istemek; sicak b sızlık olur. Almanya pekâ kabil tarafın misak ve- mt şartlarını icra elmesini beki silâhlanabilir. Aynı zamanda Alm Milletler cemiyetinin bir fatile, öteki âzalar gibi mil niyeti, coğrafi vaziyeti ve şatları icaplarına göre, W veçhile silâhlanması, cemil zası henüz bu hususta asga' di tayin etmediği müddet9 zanılmız, tanınmış bir hak © tir. Almanyanın, kendisini #* tehlikeler karşısında bıra” kayıtlara şimdiye kadar * mül göstermiş olmasına memek mümkün değildir. hayret ile beraber şu hak' tekrarlıyacağız: 4 bizzat benimsemekle, makla hakedilir. iskândaki yo” luğu yapanla"” şikâyetleri iskânda yapılan yol dolayısile suçlu buu" bir kısmı vilâyet idare baklarında verdikleri v7 roz etmişlerdi. Pu itiba” di km devlet şurasına gön” icap ediyordu. Fakat lardan bazilarına tebi lamadığından karara de anlaşılamamış ve ku rak henüz devlet şur# derilememiştir. dg E sikler tamamlan” lanmaz derhal çönderi şüranın vereceği karar ” Geletirç vii iye 1 vu m n KM