Sayıfa 10 Haydi, birde sokakta müşteri topla- mak usulünü tecrübe edelim ! Yazan :? Sândâlyelerin ve koltukların arkasında lüzumundan fazla dan- tela var, mobilyelerin (o üzerine mânasız yere kübik örtüler kon- muş. Bobbi her kımıldadıkça büh- ların birinö elbiseleri takılıyor ve bunlardan birini düşürüyor ... Raflara lüzumundan fazla bib- lo doldurulmuş.. Duvarda büyük bir tablo asılıdır.. | Bu tabloda kumda yatarak vücudunu kızar « tan bir kadın görülüyor. Bu tab- lonun karşı tarafında Moris .Şö- valyenin Vi Paçiziyeninden ke- silmiş ve iğnelerle duvara tut- turulmuş bir resmi... Şövalye gözlerini dikmiş masa- daki istiridyelere tatlı tatlı tebes- süm edermiş gibi duruyor. Bobbi can sıkıntısı ile esnedi. Sonra Lü- lüye dönerek yemeğin ne vakit hazır olacağını sordu. — Şimdiden sofraya oturabilir- sin ciğim.. Düşeyiş bir dakikada oluyor.. Öteki yemekler hazır .. İstersen yemekten evvel bir ka- deh içki iç... Görenler pek yüksek tabakaya. mensup olmıyan ev o düşemeyi henüz iyi bellememiş olan iki sev- dalının şurada yılbaşı. şenliği yap- tıklarını zanneder, Fakat delikan- liya bakmak kâfidir.. Parmakla - rında lüzümundan “fazla yüzük var.. Genç Kadına gelince gözleri: | nin ötrâfr lüzumundani fazla 6s- merdir.. ee Lülü bit kasitada çalığıyordu . Kazitayı terketmiye mecbur oldu. Başka bir kazita'da bulamadı... Bazân insanın talisizliği tutar * Büenos Ayres'te bir kadın ka-' Zitasız kalınca ancak bir tek çare ye baş vurabilir, Memleketin baş- ka tarafına gider.. Fakat bunu gö- zealdırmadan evvel tereddüt — e- deceği tabiidir. Lülü'nün kocası Bobbi kadının ye'isini görünce bir müddet düşündükten sonra; — Haydi bir de sokakta müş- teri toplamak usulünü tatbik ede- lim.. dedi, belki bununla bir müd- det yaşayabiliriz.. Eğer böyle ge- çinemezsek sonra başka bir çare düşünürüz. Kazitada yer bulamıyanların bir çoğu bunu tecrübe ederler . .. Saatlerce kaldırım mühendisliği yaparak para koparacak adam a- raşlırırlar.. Maamafih sokakta müşteri top- lamak Büenos Ayreste kat'iyyen yasaktır.. Kanun böyle emredi - yor. o Hoş kanunla uzlaşmak bu memlekette güç bir şey değil, Bi- raz püra döktükten sonra kanu » | nun en yüksek nasları bile hü- kümden düşer. Her halde Arjan- tin otelcileri başka (şehirlerdeki gibi müsamahakâr © değildirler. Geçici müşterilere iltifat etmez « ler. Bunun için Bobi bir apartı - man tutmıya mecbur oldu. Hem bu apartımanı merkeze kabil olduğu kadar yakın bir yer- de seçti. Lülü müşterilerini bura- ya kolaylıkla getirebiliyor. Apar- uman Üraguay sokakağında ya- ni şehrin en işlek bir yerindedir . İş apartımahı tutmakla bitmez ... Onun düşenmesi de lâzımdır... Bobbi senet imzalıyarak meslek- taşı bir pulaktan eşyalar satın al- mıya muvaffak oldu.. Maamafih bunların hepsi kendisine çok pa- ! halıya maloluyordu. Bobbi bun - ck iri Tefrika : 32 ları düşüttmiyör içindehi! “Arjan- tinlilerin kanı kaynar. Lülü ise ça- lişkan bir kizdır!,, diye hesap ku- ruyordu.. Bugün bü düşedikleri yeni yu- vâda ilk günü te#'it etmeğe karar vermişletdi.. Sofraya yerleştiler .. Bobbi gülümsiyordu.. Lülü sual- lere cövap»verirken sesine kabil oldüğu kadar ahenk vermeğe ça- lışıyotdün. Bobbi kadehi eline aldı.. Mü- barek günün şerefine ilk defa o larak epeyce çekti, çekti.. Tam bu sırada kapının sili şiddetle ve tekrar tekrar çalındı. Bobbi kız- dı. Bu keyif sırasında rahatsiz et- menin de mânası var mı idi?. Ka» dehi masatın üzerine bırakarak homurdandı: — Bu da kim be?. Hay Allah cezasını versin. keyfim kaçtı. Sen ne dersin Lülü?, — Vallahi bilmem Bobbi.. Bel- ki dün akşam benimle sokağa çı- kan şişman deri tüccarıdır.. Herif giderken yakında gene ziyarete geleceğini söylemişti de... — Canım ne olursa olsun. Müşteriye hürmet edilmesini an larım amma, müşteri dediğin de yılbaşı günü hiç olmazsa ikindiye kadar rahat vermeli.; Defet şu- nu Lülü gidip kapıyı âğtı.. Kapıda pos bıyıklı, temiz elbiseli, (o yakı- şıklı iriyarı bir polis memuru gö- züktü., Bobbi endişe ile baktı * -- Yokün şu mübarek- günde beni tevvkife mi geldiniz?, Öyle ise bari müsaade ediniz. de iki | lokma bir şey yiyeyimu..'Şimdi sofraya oturmuştum «. — Aman Mösyö Bobbi'şaka, mı söylüyorsunuz?. Hiç senenin ilk günü herkes bayram yaparken in- san tevkif edilir mi?. Maksat zi- yaret... — Öyle ise içeri buyurunuz. «» Hoş geldiniz.. Seneniz . mübarek olsun.. Size bir hizmetim dokuna bilirse memnun olurum. Polis memuru memnun bir ta- vırla içeri girdi.. İriyarı bir adam- dı, elleri ile en sağlam demir çu- bukları eğebilecek kuvvette idi » Hani yumruğunu sıkıp bir öküzün kafasına indirse muhakkak öküz topuz yemiş gibi sendeler, cansız yere yuvarlanırdı.. İçeri girince Lülüye tebessüm etti: — Bonjur matmazel Lülü.. Na- sıl keyfiniz yerinde mi?. Sizi çok şen görüyorum, maşallah.. o Bilir misiniz mösyö Bobbi ben matma- zel Lülüyü ne kadardanberi bili- rim,. Hem iyi tanırım, ikindi vakitleri köşe başı nöbeti Obana isabet eder. Artık anlarsiniz de- ğil mi?. Maamafih matmazel çok zeki, çok fettan. Öyle güzel da- lavereler çeviriyor ki.. Hoş ne ol- sa baba Jaze öyle şeyleri yutmaz.. O kaçın kur'ası.. Maamafih gör- memezlikten geliyorum.. Göster“ diği meharet hoşuma gidiyor! İs- tesem istediğim dakikada ensele- rim. Yoksa yabancı saymıyorum da göz yumuyorum.. Eğer yaban- €ı saysam., Bu sözler söylenirken Lülü do- mates gibi kızarıyor; daha yeni hayata atılan bir genç kız gibi önüne bakarak ter'döküyordu. «Devamı varj 2 Beyaz Kadın ticareti VAK' , Bir Fakir ! Bir milyonerin ru- hile konuşarak mil- yonlarını bulacak! Geçen sene Hindistan milyo- nerlerinden biri ölmüş, fakat ö- lümünden evvel milyoalarını Be- reye koyduğunu kimseye bildir- memişti. Bülün âilesi, bunlari bulmak için ber çareye baş vür- dukları halde buna imkân bula- madılar. Nihayet Hindistan fakirlerinin en -meşhurlarından olan Mulbo- gala . bunlâra müracaat ederek bu işi deruhte edeceğini söyle- miş ve işi başatmak üzere Lon- draya gelmişlir, Löndra gazeteleri bü adamdat babsederken önün bir. aralık ketdisi Himalâyatın mağarala- nadan birine gömdüğünü, Hin- distanın en tehlikeli ormanların- da “senelerce dolâşarak valışi Hayvanlarla döst olduğunu, ve bü hayatı on beş sene yaşadı ğini haber veriyorlar. Müteveffa Hintli milyonerin metrukâlı arasında altın külçe- leri, yığın yığın mücevherler vardır. Bunların bir yerde gö- mülü olduklari ozanbolunuyor. Kendisi hali hayatında Londrayı sık sık ziyaret eder, ve orada ikamet ederdi, Hintli fakir, müteveffanın ru- hile ancak Londrada konuşabile- ceğine ve onun lisanından ser- , vetinin nerede bulünduğunu an- liyabileceğine kani olduğundan müteveffanın oturduğu otele in- miştir. Mulbögala'nın mesleği fakirlik olduğu balde kendisi zenğin bir adamdır. Onun için bu işten şahsi bir istifade beklemiyor. Londra gazetelerinden biri bu fakirin kudretlerinden bahseder- ken şu sözleri söylüyor : bir sandığa konularak on kadem derinliğinde bir mezara gömül- müş, üstü toprakla doldurulmuş, üç gün sonra mezarından çıka- nlmişti: herkes onün ölmüş olü- cağıdı zannediyordu. Halbuki fa- kir dipdiri idi. Bir köyde baskın ! Tire, 20 ( Hususi ) — Tirenin Yenişer köyünde Hasan Ağanın evini silâhlı dört beş kişi bas- mış, paralarını ve kiymetli eşya- sini aşırmışlardır. Alınan tedbirler ( sayesinde vak'anın failleri olan beş kişi yakalanmıştır. Bunlar Yenişer köyüne yakın diğer köylerde oturan bazı kim- selerdir. Baskıncıların Hasan Ağadan işkence yaparak (o gaspettikleri paradan O88 altın hira, 47 buçuk liralık gümüş mecidiye, 71 kâğıt lira, köstekli bir saat ve bir miktar zinet altını bulun- müş ve sakladıkları yerden alı- Hasan Ağanın evini basanlar- dan Hüseyin ve İsmail ismindeki şahıslar da takip neticesinde ya- kalanmışlardır. Üzerlerinde bir Alman, iki Türk mavzeri ile bir çifte tüfeği ve tabani bulun- muştur. “Bu fakir bir aralık mübürlü | narak Hasan Ağaya verilmiştir, İtiyadı, 2 — ince bir duyuş kabiliyeti... Elde edilen imâlâmat, ameli sahada kullanılan veya unutulması ayıp sayılan bilğiler Mümtaz bir. geriç kıza lâzım olan bütün hassalara malik bir tip Şu iki gayeyi temin etmekten | istidattan dâbiliğe geçdi)? sisi ibarettir. İ — Düşünüş ve seziş, | terimemek ve kizin fikrini | müstesna olmak Şârtile hafızadan ! pek çabuk silinirler. Her hatiyi bir tahsilden varlıklarını muhafa- za ede bilen şeyler, yanlız onun İ mahsülü olan sevimli ve metin İ hassalardır. Mühim olan şey, tahgilin harfleri ye kelimeleri değil, onun ruhudur. Genç kır lari yavaş yavaş, hayatta tesa- düf edecekleri eşya ve hadisat hakkında höküm vermeğe, yaki- şan ve yakışmayan şeylerin ara- sında tefrik ve temyiz etmeye, insanların ahlâk ve tabiatlarını sezüp kendi kendilerini bu bil ğiye re çevirmeye, cemiyet b) erip kaidelere daima şüpheli ve ihtiyatlı bir gözle bakmaya ve haddı zatın da karişık, müphem ve iki ma- nalı olan bu kaidelerde (hakiki) olan (yalan) ve (sahteden), (ezeli, ve devamlı) olan (itibari ve mu- vakkat) den ayırmaya alıştırma- lıdır. Bedif zevk, her ne kadar dü- ünüşteki ciddiyet ve metanet ve b ve onun kadar umumi bir ibtiyaç değilsede bunu alelade bir löks telâkki etmek hatadır, Bedii zevk, lü- zumsuz olsa bile, cazip olan ve yüksek sınıflar için hemen he- men İüzumlu şeyler sırasına gire bilen “İüzumsuz,, lardandır. Ha- kiki bir. san'at duygusu; geç kızın varlığını canlandıra bilen ve kendisini tehlikesi az olma- yan eğlenceler aramaktan mene- der. Aile hayatının zahmetli ve teferrüatlı işlerine dalmadan ev- vel, genç kızların boş vakıtları- güzel san'atlarla geçirmeleri ka- dar güzel ve sevimli bir meşguliyet olamaz mamafi zevkten İstidada, Bir ilâna cevap Agopyan han 16-17 rumarada mukim Mehmet Ali Bey zade M. Adnan imzasile şu mektubu aldık : Gazetemizin 14-10.932 tarihli nüshasının 10 cu sayıfasının be- şinci sütununda (Dikkat) serlev- bası altında Halil ve Osman im- zalı bir ilâna cevap veriliyor. Bu ilânda Adnan ismi geçiyor- sa da, kim olduğu belli değildi. Mektup sahibi bunun “kendisine dokunduğu iddiasile diyor ki: “Bendeniz Velora hanında 17 numarada Hindi zade Osman ve Gazi halâskâr caddesinde 187 numaralı kömür deposunda müs- tahdem Halil ismindeki şahıslar ile mabrukat ticareti yapmak üzere bir şirket teşkil eylemiş- tim. Bunlardan Osman ticaret ehliyeti olmadığını anladığım gi- bi kendisine Sovyetlerin acentesi namına bazı teahhütlere girişti- ğini ve ilânlar bastırdığını ve hasta olduğum cihetle yazıhane ve depoya giremediğimden bil- istifade buradaki emval ve eş yama kendisi vaz'iyet elmek is- tediğini ve Halili de bu cihetle- re teşvik ettiğini haber aldığım- dan kendilerini bir hafta mu kaddem protesto ve dava ettim, şirketide fesh eyledim. Bunlar tarafındanda zarar ve ziyan ve mes'uliyeti bana tahmil eylemek maksat ve gayesiyle ve cürüm tasnii suretile bilmukabele aley- hime dava açıldı. Malüm olmak üzere keyfiyeti ilân ederim.,, İM min gözünü kamaşlırmak gibi # ; ce, fikri güzellikleri kendiliklef i İstemezdik Fakat Nuveljen' 22 Teşrinievvel vi yeceğiz derken boş ve söy gutürun, vabi bir alkış he doğmasına meydan verme. şarltir. Kadına temiz ve nazik Si nüş itiyatlanı vermek için oi ce tedrisaltan istifade edil Muheverelerin de bu h fr pek büyük tesirleri vardir. kat cemiyet hayatındaki il vereler, baştan başa yalan hş esuslara istinat ettiği Vi seriya boş ve züppece me' etrafında döndüğü için, gen yi un terbiyesine müessir olat havereler, ancak aile içinde bilhassa ana - baba arasınd ' reyan edenlerdir. Her biri, ” kında olmiyarak alınmış ders mahiyetinde olan bü günkü konuşmalarla, genç #” zihnine, program dahilinde V* len derslerden daha çok ve "5 ha doğru fikrler ye gi mümkündür; genç kız ; hissettirilmiyerek öğretilen lere daha çok inanır ve tatbi” tın etrafındakilerin ha; ve barekâtında gördüğü daha çabuk öğrenir, Bu esaslara göre yel bit genç kız farz ediyoruz: taz bir kadına lâzım olan hassalara maliktir; fakat, bu b. saları fena şeylerde ve maksatlarda kullanmıyor; ve muhakemedeki tefevvuk© göstermek için atılganlık Yy pi yor; ukalâlıktan sakınıyor;. b lerinin çoğuna güvenerek an” nı, babasını hiçe saymıyor; geli kızlari bırakıp kadınlara kai yor; lüzumsuz yere söz söyle”, yor; bele hazır cevaplıklarile # 7 ŞİR TESİS SESE SEE lar gütmiyor; fakat sırası ge” den dile geliyör ince ve mu' bir söz, vakur ve ciddi bir bessüm, zeki ve sakin çeb deki zengin ifade, bu ruhun lediği bazinelerin kıymatisi hal gösteriyor, mahremiyet *& yatında biraz daha serbest & ranmaktadir: Ailesinin. efr. eşini dostunu yüksek bir tv. yenin nimetlerinden istifade © tiriyor; böylelikle, yavaş y875 ve kendini sıkmıyarak, ket güvenmiye, herşeyi vaktinde ?. pıp ber sözü yerinde söylem” i gözel ve sevimli bir tavır 197 mıya Bu'âsa kadının, cemi bayatındaki en büyük cazib' teşkil eden akıcı ve pürü”” bir dil kullanmıya alışır. Zamanımızın genç kızla. sert ve acı söz işittirmeyi sevimli muharriri Töpferin © den birkaç katı söz dinle 0 muvafık görüyoruz. Çünkü zat, genç kızların en büyük “ larından biridir. Bütün b999 onlara basretmiş, kalemini 9 rın hayır ve menfeatleri da kullanmıştır. Eserleri, ğin, zarafet ve saffetin ) bümunesidir ve bütün ağır" y insanların takdir ve mazhar olmuş yazılardır. bu f tın Cenevredeki kızlara "& eden bir yazısını aşağiki larda play el si d i