Sayıfa 8 Beyaz Kadın ticareti Hiç yoktan .. vi Karı yaygaracı olur da bir mesele çıkarırsa böyle yapılır ! Yazan : ? Jaklaroz dedi ki: — Hem de öyle çalışır ki, de - me gitsin. Yalnız domuz tabiat- h bir kadındır. İnsana bir defa i- çerledi mi, iş fenalaşır. Eşek gibi inat eder. Polo sattığı kadına yerine gö- re: “Piliç,, yerine göre de MUZ;, isimlerini vermekte müyordu. Büenos Ayresli efendi- lerin en dikkate çarpan noktala- rı budur. Kadın onlarca ile alınan kasaplık et gibidir. — Seninle Öjen, asla inatlaş - mıyacağına eminim. Onun yüzünden ne kadar para kaybet - tiğimi söyliyeyim. Son zamanlar- mahzur gör- ds kaça inmişti bilir misiniz? Bu sözlerden bir şey anlıyama- dığımdan “Jaklaroz,, un kulağı - diye sordum. Bana yavaşça “Kabul ettiği ziya- retler!,, dedi. na: “Ne inmişti, — Evet efendiler, diyordu Po- | lo bana öyle bir oyun oynadı ki, günde otuz beşe kadar düşürdü. Artik ziyanımı anlarsınız! — Bunu bana ( evvelce söylemedin? Adeta oyuna geldim demektir. Sen günde muhakkak kırkı bulduğunu evvelce temin et- memiş miydin? Sonra ben ne ya- parım? Birkaç gündür biraz yükseldi. Hem de seninle mesele bambaş - kadır Öjenciğim. Emin ol ki, haftaya gene altmış bulur. Korkma sana mâtâl ökumüyorum. Ben bu ka- dının tabiatını adamakılir öğren- dim, Senin yüzün ohun gidecektir. O sinema aktörüne benziyenlere bayılıyor. Senin de aktörden farkın yok. Yalnız-usu- lünü bilmeli, kadının gönlüne gir- melisin. Ben de bunu (o düşünüyorum, Karıyı iyiden avlıyarak kendime bendetmek için acaba ne yap - malıyım?. Her halde bualışverişi ona söylemek daha kârlı olacak, — Korkma be!.. Onun da ça- resini buluruz. Yarın sabah kal- kınca ona bir temiz dayak çeke. rim, Çanı adamakıllı yanar. Pe - şimden sen gidersin, O sana der - dini yanar, sözlerini dinler, tesel- li edersin. Benim çok fena bir a - dam olduğumu söylersin. Onu sev diğini de ilâve edersin, iş olur bi- ter, — Hakkın var babalık.. Yal - nız sana bir şey söyliyeyim.. Sa * kın ötesini berisini bereleme.. Da- ha ilk aldığım gün hastane, ilâç parası vermek istemem. neye varmaz hoşuna Herifler konuşmakta devam e- diyorlardı. Jaklarozla dışarı çık - tık. O bir sigara tellendirdikten sonra bana şu izahatı verdi: — İşte usul budur. Karı yay - garacı olur da, bir mesele çıkar - masından korkulursa, böyle ha- reket edilir. Kendisine kabil ol - duğu kadar işkence yapılır. Ve nefreti uyandırıldıktan nüne, onun satıldığı adam çıkar- tılır. Adam, bir müdafi, bir kah - raman, bir şövalye gibi meydana atılır. Dostlarından bir oOkadına da adamakıllı ders verilir; ve ka: dını gidip görerek: “Bırak canım şu edepsiz Poloyu! Ondan sana hiçbir vakit hayır gelmez. Bak Ö- jen ne yakışıklı (e delikanlıdır. “Do - | “Eşek,, ve sair hayvanların | tartma | inadı İ bularak onunla kaçtığını zanne - sonra ö- | Tefrika : 31 Hem de senin için yanıp yakılı - yor. Seni seviyor. Sözümü dinle, ona kaç!,, diye nasihat verir. O vakit kadın işin farkına varma - dan adamın elinden satıldığı a - damın eline geçer. Üste bir “intikam aldım,, diye sevinir. — Jaklaroz manını havaya savurdu. Bir müd det sessiz durarak düşündükten sigarasının du - sonra: - Gördünüz ya! dedi, dostları» i ! de mız karılarını mem nun etmek için | ne mümkünse yaparlar, atta böyle bir vaziyette bile kadın kocasını aldattığını ve yeni bir sürü âşık derek memnun olur. 12 Yılbaşı — İyi bir sene temenni rim Bobli! — Ben de öyle Lülü! Büenos Ayreste kânunusani - nin birizici günü, Avrupada sene başı soğuk, yağ « mur ve kar arasında geçerken bu- rası kürenin cenup tarafında ol - duğu için taban tabana zıttı. Av- rupanm sene başısr leri yeni atılan bir rafındaki çamur göllerini güzel binanın et- insana bir hatırlatır. Burada ise güneş ortalığı ısıtır. Hava saf ve | berraktır. Her tarafa zevk saçar, | Gök tatlı mavi renktedir: Yap - raklar yeşildir. Yeni seneyi kar- şılamak için her” “taraf “yeni ve güztiboydlurla “Böyanmı$”" gibi duruyor. insanım zevk duymaması imkân “ sızdır. Pencere açıktır. Pencere» den giren güneş ışıkları Lülünün sarı saçlarmı parıldatıyor. Kepen- gin hafif gölgesi 'Boblinin es - mer; narin yüzünebaşka bir tat- ılık veriyor. Masa ortada.. Ma - tridye var. Yanlarında da kesil - miş limon dilimleri.. Sağ tarafta şişe ile beyaz şarap, sol tarafta kırmızı şarap duruyor. Güzel bü- fenin üzerinde şampanya şişesi, onun yanında mayonezli bir lev - rek.. Mutfakta kızaran rostonun tatlı kokusu geliyor ve insanın iş- | tihasmı açıyor. Lülü yüzü güle - rek kocasına: “Göreceksin! Ros - to o kadar güzel olacak ki!..,, diyor. (Devamı var) —m—m———m—-—— Bir ihtilâs davası “Mubassasatı zatiye,, idaresin- deki 1782 lira 30 kuruşluk bir ibtilâs davası, dün Istanbul Ağır ceza mahkemesince son safhaya getirilmiştir. Mubakeme edilen Kemal ve Vehbi Beyler hakkında karar veriiyek Üzere, muhakeme baş- ka güne bırakılmıştır. ——— Hüseyin Fikri Efendinin muhakemesi Kendisine yaver süsü vererek muhtelif kimseleri aldatmak, do- landırmaktan maznun Hüseyin Fikri Ef, nin mubakemesine dün Istanbul Ağırceza mahkemesinde devam edilmiştir. Muhakeme, yeniden bazı şa- bitlerin çağırılması için kalmıştı. Şahitler gelmediğinden, muha- keme ikinci Teşrinin onuncu gü- nü sabahına bırakımışlır. Kardeşini öldüren garip oğlu Kırşehir (Hususi) — Kır- şehirde çok feci bir cinayet ol- muş ve üç kardeşten en büyüğü küçük kardeşini kama ile öldür- müş, karısını da ağır surette ya ralamıştır. Vak'a şudur: — Kırşehirde Dinekbağı hallesinde Garip ( oğullarmdan Fahri, Şeyh Ömer ve Enver isim- lerinde üç kardeş amelelikle ge- çinmektedir, Kardeşlerinden Enver, babala- rından kalma bir bağda bir kiraz ma” ! dalı kesiyormuş, büyük kardeşi ede- | Mevsim yaz. | daha temel- | hiddetle dışarıya fırlamıştır. Böyle güzel'bir havada | | sanın üstüne bir tabak dolusu is- | buna fena halde kızarak Envere İ bir kaç tokat vurmuştur. Bunu haber alan diğer kardeş | Şeyh Ömer bu hareketine büyük kardeşinin kızmış, Enverin intikamını almak üzere Fahrinin yanına gitmiş ve orada bir kavgası başlamıştır. Bu dil kav- gası gittikçe büyümüş ve iki kar- | deş yumruk yumruğa gelmişler- dir. O sırada komşular girerek kavgayı yatıştırmak iste- mişler, fakat muvaffak olama- mışlardır. arayere Bir aralık Fahri odası- na girerek eline kama almış ve Ömer bu korkmuş ve kaçmak istemiş, kat Fabri kamasını Ömerin karşısında fa- vaziyet arkasından yetişerek arkasına in- dirmiştir. Kama Ömerin sırtın- dan girerek önünden çıkmış: ve ciğerlerini parçalamiştır.” Ömer hemen ölmüştür. Kocasının kanlar içinde yere serildiğini gören Şeyh Ömerin karisi şerir kardeşin üzerine atı- larak onu yakalamak istemiş, fa- kat muvaffak olamamıştır. Bu nun üzerine şerir kardeş kaması» nı tekrar kaldırarak kadının ü- zerine indirmiş, onu da ağır $u rette yaralamıştır. Mısır çürük mal almıyor! Mısır hükümeti Mısıra ithal edilecek meyveler için bazı ted- birler almıştır. Bu tetbirlere gö- re çürük, kurtlu ve iyi olmayan meyvalar hiç bir suretle Mısıra ithal edilmiyecektir. Bu tedbirlerden haberi olma- yan Türk ve Yunan tacirleri Mısıra bir çok meyva gönder- mişlerdir. Fakat gerek Türk ve gerekse Yunan tacirlerinn mal- ları köplrol peticesinde iyi olma- dığı * anlaşıldığından iade edil miştir. Bunun Üzerine Yunan hüküme- ti, meyva tacirlerine Mısıra gön- detilecek malların çok iyi ve çok temiz olmasın bildirmiştir Bu emirlerden sonra Yunan mey- va tacirleri Mısıra bol tol mal ihrac ederkeh Türk tacirleri bu vaziyetten haberdar olmadıkları için mal sevkına devam elmiş- lerdir, Bu suretle gönderilen malların | bir çoğu çürük ve buzuk oldu- undan kâmilen iade edilmiştir. Istanbul ticaret odası bu tec rübelerden sonra bir tamim göndererek dıkkat nazar- larını celbetmiştir. tacirlere dil | | mane istifade etsin. Bizzat tabi- Mütercimi : Zonguldak mebüsu Halil Masum bir temayül: Fikir ve na? hoş görünmek arzusu Süs, aynı zamanda ahlâk va- sıtası da ola bilir. Çünkü, boşa gitmekte iyi çarenin hoş ve şirin durmaktan; süslenmede en giyinmede, oturmada, kalkmada, yürümede, konuşmada sade ve ahenktar bulunmaktan — ibaret olduğunu derhal kavraya» bilen bir genç “kızın aym; vasıfları, ahlâk ve tabiatına vermekle daha ziyade hoşa gideceğini o tak- dir etmezmi ? Cenç. kızın, iç yüzünü sösleyen vekuvvetini sadelikten, -sayğıdan ve iffetten alan “bir nevi san'at, bir nevi zevk vardır. Bu zevki teşkil eden şeyler arasında'umumi bir ahenk bulunurki parildamaz, fakat baş- tan başa şirin “ve caziptir. Fik- rimizce ablâk, genç kızin süs ve tüyalet zevkımi kayıtsız ve şart- sız olarak mahküm etmemeli ve onu en sıkı fev kında olan her şeyden mahrum zâruretlerin edecek kadar ileri gitmemelidir. Aksi takdirde ifrata varılmış ve kadın en canlı temü- yüllerinden biri boğulmuş olur. Şüphesiz bu zevki, bütün bütün ateşlendirmek (doğru değildir; fakat müsamaha etmemek de in- safsızlıktır. Ifrata vardırılmak en- dişesi, ahlâkcının haddi zalında fena olmayan bir şeyi yalan söy- liyerek fenalıkla tavsif etmesini icabettirmez. Üu itibarla uslu akıllı bir tarzda idare edilen ve bilhassa Iktidar ile rubunun servet. ve denkleştirilebilen masum bir süs | temayülünü fena zımdır. Vakıa, bu temayüle az çok gurur da karışa bilir. Fakat be- şeri temayüllerin hankisine gurur karışmaz? Biz, bu temayülü, te- miz ve yüksek fikirlerle arıtma- ya dikkat edelim de kadın, var- sın bunun failelerinden masu- görmemek lâ- | nedir? at gibi sevimli olmak isteyen bu varlıktaki istidadı söndürmek, yaradıcı kudrete karşı bir mev! nankörlüktür. Maamafib, fikir ve nazara hoş görünmek arzusundan ibaret olan bu masum temayüle karşı mis samahakâr davranmakla, bu te- mayülün kaba ve iğrenç bir tak- lidi olan şu mühlik ve hain yos- malığı; bütün marifeti fikir ve idrak sahiplerini iğrendirmekten, muvaffakiyetlerini bedbaht kur- banlarının sayısile ölçmekten iba- ret olan şu manasız ve müna- sebetsiz züppeliği terviç edebi- onun eline bir evi müdafaa silâhı vermiye razı o'a- cağımız anlaşılmasın. Yosmalık ve züppelik; hakiki bayatı ve tabii istidadı, ancak leceğimiz, şerefli ve namuslu bir erkeğe bağlanmakla ve kocasile çocuk- | larının. saadetini hazırlıyarak ay- nı zamanda kendi saadetini te- min etmekle kaim olan kadına yakıştırılamıyacak alçak ve ka- til bir oynaklıktan başka bir şey değildir. Fikri Obassalara © geçiyoruz. Genç kızın fikrine nasıl bir isti- kamet vermelidir, bir genç kız hangi hadde kadar düşünmeli, | anlamalı ve konuşmalı disinden beklenen hazı lığı ve intikal sur atinin P Eurada, iki göni i karşısındayız: Eğer kadı0* genç kıza, ev işlerinin için sıkı gömülüp kalmayi edersek, kadınlık şeref « siyetini alçaltmak gibi ağ töbmet altında kalabil teci bir mubarririn ifadesin* il, re, “bu mahdut ve müteti yatın en sadık nümunesi, * Racinedir, bu bamm, kof teajedilerini asla seyretme ai galiba künah çıkartmıyâ İ karar vermeden, bunları os arzusunu bile göstermen Zamanımızda her hangi bif bu kadar ihtiyatlı bir. ba? kadaşile * kanaat edebilef zannetmiyoruz. Maamafil © Racininin yaşadığı zamanlar” nümunelerini bugün gördüğ i maceracı kadınlar yetişmiy&” ğildi. Ne bu kadar yüksekler€” malı, nede bukadar alça dolaşmalı. Evet, evlerinizdö şarı çıkmayınız, dahili - r59 belere karışmayınız, bir b Örn iltifatına mazhar olarak 0$*Ay satmak bulyasına ir fakat La mukabil fikre | edebi değlnlarei mümtaz Mi verelerdeki | cazibelere yabij kalmayınız. u Kadin, “AM olsun edebiyattan ve güzel“ san'# dan bahsedecek, bunlar hali da hüküm yürütecek bir ik, vej İ gelsin demek istemiyoru? kekte o çekilemiyen ukalâ' kadında tahammül edilecek bir tarafı yoktur. Fakat © matfuruşluğa sevkeder mü zasile kadımı, seviyesini yü tecek, cazibesini artıracak lerden uzaklaştırmak da .€ değildir. Çok şeyler bile kabul ediyoruz, fakat zari münevver bir düşüncenin; İ ve nazik bir Keme müntehap bir cümlenin ei yetini takdir edemiyecek vi cahil kalmasını asla terviç meyiz. Halbuki az çök 4 dan, azçok tabsil görmede â kabiliyetlere malik olmak gi zl kün değildir. y , Şu halde, genç kızların Vi i yesinde ne fikir ve hayal #*. liyetlerini söndüren dar v€, ibtiyatkârlığa saplanmak, 9f kafalarını (lüzumsuz bilgili, dolduran, kendilerini kibir gurur timsali olacak bir ik“ getiren ihtişamlı bir iddiakâr!”fi kapılmak doğru değildir. iki müntehanın itidal nok'# dikkat ve basiretle tayin orada kalmak lâzımdır. Bir genç kızın çok şeyhi : miye mubtaç olacağını 8 sla petmiyoruz. En esaslı nokia rendiklerini hazmedebilmesi? dir. Tabsilin şekline değik dan edilecek istifadenin mabi tine kıymet ve ehemmiyet. ti mek lâzumdir. Fikrimizce 19 den maksat, şu iki gayeyi * etmekten ibarettir : 9” © go) li A İ (Devami *