he men küçük ilânlara bakarım. Bil- | “Küçük ilânlar,, bana tes- Her gün, gazelemi alınca mem neden bir çok faciaların anahtarını um ediyor gibidir. Bunlarm “için de beni heyecana düşürenler ol duğu gibi, eğlendi - yenleri de yok gibidir. güldüren ve O gün gazeteyi açınca ilk işim gene küçük ilânlara bakmak ok du. Bunlardan bir tanesi, ber za- mankinden ziyade beni durdurdu. Şöyle bir ilândı: “Pransızça, Almanca, Ingilizçe, İ- talyanca, Rusça, İspanyolca, Rumca, Ermenice ve daha bir çok lisan bilen elli yaşlarında bir genç iş arayor. Bu Tisanlardan bir başkasına tercil - me yapabilir, ders verebilir. Her gün saat dokuzdan on sekize kadar Tak sim meydanındaki Cümhüriyet âbide si etrafında dolaşan sakallı ve ceke | tinin yakasında bir çiçek taşıyan za te müraccat, ,, t İlânı bir daha okudum. Mera kım iki misli arttı. Saate baktım. 11 idi.. Hemen kalkarak bir tram- vaya bindim ve Taksime çıktım.. Bilmem neden, içimde bir he - lecan vardı. Nerede ise karşılaşa- | cağımı tahmin ettiğim bu adam bende bir ürkeklik uyandırıyor - du. Bu adam kimdi?. Nasıl bir a- damdı?. Sakalh ve elli yaşında bulunmasına rağmen genç olduğu- nu söylüyordu amma, bu tarifler kafamın içindeki suallere vermiş olmıyordu.. cevap 'Tramvaydan inince, ilk anın he- | yecanını biraz daha geçiktirmek üzere köşedeki Aceme gittim, ce- bimdeki paket henüz yarı olma- dığı halde, bir başka sıgara da ha aldım. Sonra, Cümhuriyet âbi- desime doğru yürüdüm. Abidenin etrafında kimse gö - rTünmiyordu.. Bir, döndüm, etrafıma bakındım, kim seler yok.. Acaba bu ilân gazete- ye fena şakalar yapmasını seven birisi tarafından mı konulmuştu? Sinirlenmeğe, ve hatti kendi ken- dime mırıldanmağa başlamış - tım. Abideyi bir defa daha dön- dükten sonra, gitmeğe karar ver- dim, tramvay bekleme yerine ge- lerek durdum.. Birdenbire kulağıma bir ses geldi.. Birisi ismimle beni *çağrı- yordu, başımı çevirdim, Taksim meydanma bakadn yüksek kahve lerden birisinden birisi sesleniyor ve ellerile işaret ediyordu. Biraz dikkatli bakınca, bunun dostum kele | ve meşhur romancı Süruri oldu- ğunu gördüm, gittim.. Süruri, bir masaya oturmuş bir Bir de bana 1s nargile içiyordu. marladıktan sonra sordu: — Yahu buralarda ne sun?, — Sormat.. Bu sabah gazele- lerde bir küçük ilân gördüm de... Süreri âni bir kahkaha kopar- dı... — Sen de mi? Diyordu, sen de mi geldin?, Şaşırmış, yüzüne bakıyordum . Nihayet kahkaha ve neş'esini bir bardak su ile serinlettirdikten sonra anlatmağa razı oldu: — Bilirsin ki, ben hemen ekse- riya, yazacağım romanların kah» ramanlarını hayattan alırım. He- men ekseriya diyoru, hayır, dai- ma böyle yaparım. Bu işte bana, romanlarımı sevenler tarafından gönderilen sürü ile mektuplar çok yarar, Mektuplardan bir dikkate değerini alır, okur, sahibini çağ- rırım, derdini dinlerim, sonra da arıyor- iki, üç defa | İ yazarım.. Buzünlerde gelen mek: İ taplar arasında böylesine idem.. Halbuki bir roman yâzm mecburiyetindeyim.. rast Düşündüm, hayali bir roman yazmak istedim. kâğıdı, kalemi alarak oturdum . Fakat bir şey yok.. Aklıma bir kelime bile olsun gelmiyor ... Çıldıracağım. Nasıl olur da yaza mam.. Yoksu mı?, Belki bugün yazı yazacak ba- lim yoktur diyeogün kalktım dolaştım, ertesi sabah erkenden masama oturdum. o Gene bir şey yok... Gene ayni akamet.. Yalnız bu sefer kat'iyyen anlamıştım ki, bir ucu yakalamadn romana bir türlü başalayamıyacağım. Dü- şüdüm, derhal aklıma bir fikir geldi... Gazeteye, gördüğün gibi olmıyacak tarzda bir ilân gönder- dim.. Kendi kendime diyordum ki, elbet bu ilânın tuhaflığına şa- şan birisi gelir, bu taraflarda do- laşır.. Ben de gider kendisine bu ilânın ne gibi bir tesir bıraktığını sorar, bu suretle bir ip ucu elde eder, yazarım... | Doğrusunu istersen, bu ilâna aldanıp gelecek olanın her halde saf birisi olacağını tahmin | yordüm.. Sen sakın üstüne * alm- ma ammaâ.. sadece saf değil, ap- tal olacağına da emindim. Zira, bu kadar dil bilen Bir adam hiç işsiz kalır mı, hem sonra böyle tek bir adresi verir mi?. Sürütiyi dinliyordum. . Yaptığı telmihler fena halde onuruma do- | kunmuştu. — Ey, dedim, bari gelen giden oldu mu?. çekti, güldü: — Senden başka, d nai olmadı nı gelmişti. Ben de gülmeğe baş- ladım... — Ne gülüyorsun yahu?. — Hiç, dedim, beni enai zan- nedişine!.. — Yani?. — Yani ben de bu ilânr yunca, işte bugünlük hikâye mev- zu çıktı diye gelmiştim de... fa. DE KRLAABAZZRARI İZE artık ihtiyarladım İ edi -| Süruri nargilesinden bir nefes | Artık kendimi müdafaa zama- | oku “| VAKIT Doktorların toplanışı Kongre surclte teti zikredildi i bu has itübaz edilecek den dabi babso'un- İ bir Bir çek fıyat talıklara karşı ikatı fenni te muştur. samettin Beyle ri umumisi Asım iştirak etmişti. Aynı manda Kuüsi Behçet Bey de gelmiştir. Türk heyeti murabha- sası kendilerine ait o'an vezaifi bihakkın ve şayanı memnuniyet Kon- za- bir suretle yapmışlardır. Fransanın sıhhat Zeotin Godart açmıştır. resmi ziyafetine Mösyö Bu spsanın en beam Ve devlet &damlarından Her ikiside bu teşeb- ehemmiyetinden ve mu iyetinin teminine çalışıla- Mar- silyada Babrisefit bastalığı ile iştigal edecek bir mfzssıhha mü- essesesi tesis olunacağını bildir- İ mişlerdir. İkinci içtima Üç sene Sonra italyada oktedilecektir. Viyana tegaddi ve turuku haz- miye hastalıkları kongresi ise Alman mütehassıslarının akdet- tiği mühim bir idi. Bu kongreye Alman Tisanile konu- şan ve Alman edebiyatınran is- fade eden milletlerin maruf ehbbası iştirak etmişti. Bu mesail sırf fenni, tıbbi ve cerrahi noktai nazarından tetkik olunmuş ve gayet mühim tebli- gat yapılmışlır. Bu tebligat me- yanında midenin doğrudan doğ- ruya bir ile musyenesi, greyi Mösyö Kongıenin milliye »zie riyaset etmiştir. terbiyei nazırı muktedir cağından bahselmişler ve lâmba karım. içine bir lâmba sokarak karaciğerin ve barsakların tet- kiki, kalın barsaklarda birçok po'iplerin mevcudiyetinden bu- sule gelen hastalıklarla mühim mesail şayam zikirdir. Tarafım- danda Viyana kongresinde bar- sak parazitleri hakkında yaptığı- mız tetkiket ve 5121 adet mad- dei ga'ta muayenesinden alınan > araştırmaları bak- | kında yeni bir usulden bahso'un neticelerle muştur. elrislan laşe müdür muavini K. Dimitrofun katili bulundu Sofya, 19 (Hususi mizden) — Bulgaristan iaşe mü- rü muavini Kurum Dimitrof'un iyana ciyarında Lints lan nehrinde elleri ayakları bağlı İ ğunu ve esrarengiz mahiyette gö- | rünen bu cinayetin büyük bir alâ- ka uyandırdığı ve siyasi bir teş - kilât tarafından işlenmiş olması - na ihtimal verildiğini bildirmiş - tim, Viyanadan haber o verildiğine | göre Viyana polisi cinayetin faili olarak Georg Bernhard Gerhard isminde bir Almanı yakalamıştır. Cinayetten evvel katil ile maktu- lü Viyanadan alarak cinayetin iş- lendiği Lints kasabasına getiren Emil Goldits isminde bir şoför de | bu işte katile yardım etmiş ol - makla maznım olarak tevkif edil- miştir. | etmiş ve sebebini de şöyle anlat- mıştır. “Dimitro bundan 20 sene evvel Lâyipzigte ziraat fakültesinde ta- lebe iken, benim şimdiki karım- muhabi «| kasabası | kenarından geçmekte olan Faok- | olduğu halde ölü olarak bulundu: | Katil cürmünü temamile itiraf | la tanışmış ve almak vaadile iğ - fal etmiştir. Dimitrofa gayet kibarca yazıl mış bir mektup gönderdim bun- da, Dimitrofa V | yel bir b iyanada muhay yük ticaret evinin mü - messilliğini kendisini Viyanaya davet etlim, ş | di. Viyanaya geldikten bir sora otomobile bindirdim, evve- | | sonra | | lâ tatile, tatir İ birden bi — Sen benim karımı berbat et- tin. Ben 20 sene sonra onun inti dedim. konuştuktan kamını senden alacağım, 20 sene evvel yaptığı işleri anlat | ör! tım. Aramızda kavga çıktı. İ dürdüm. Şoför | maktul arası bir | nazan olduğunu söylemişti isticvabında katil ile ı meselesine ait bir Viyana zabıtası bu #alümatı elde ettikten ve katili yakaladık- tan sonra da cinayetin daha çizli bir tarafı olup olmadığını araş- iyasi bir olmadığı kında tetkikat yapmaktadır. tırmakla ve cinayelte * teşkilâtın alâkası olup » bamma sıh- | | ve intikal vergi nazırı | | kirat ceza komisyonu, birçok | teklif ettim. Uzun | möddet muhabere ettikten sonra | İ ta bazır teslim zeytin yağı fiya- gün | nda cinayetten evvel ! mü- | İicaret odası Nerelere Aza gönderir tarafından İs- hususi 26 odası resmi ve Ticaret daki isyona aza gönderilmektedir. Hu komisyonlar şunlardır: I — Muamele vergisini tekik ve itiraz komisyonu. 2 — Kazanç vergisi emsal komisyonu, Ticarethavelerin icra bedellerini takdir komisyonu, 4 — Kazanç vergisi itiraz komisyonu, 5 — Temettü iti komisyonu, © — Bina isi tiraf komisyonu, 7 — Vera ri takdiri kıy- met komisyonu, 8 — Veraset ve intikal vergileri tetkiki itiraz ko- misyonu, 9 — Hususi istih ve eğlence vergileri itiraz k nu, 10 — Tedarik ve ye Lomisyonu,, 11 — Mükellefi- yeti nakliyei eskeriye vergisi, 12 — Rusumat tarife eksper he yeti, 13 Liman tarifeler ko misyonu odalarma öza, 14 — Gümrük bamalları tarife komis- 15 — Möskiraf mıntakası verg'si bidayet MrİSYO- nakli- yonu, | komisyonu, 16 — Defterdarlıkta müteşeklil KALI ceza komisyo- sasına müşavir, uk tetkikat heyeti, ticaret ofisine, 20 — Ameli | yat mektepleri idare heyeti 21 — Tayyare cemiyeti Istant bul şubesi, 22 — Şehitlikleri imar | merkezi, 23 — Kadınları çalıştır. ma yurdu, 24 — Darülâceze bi: maye heyeti, 25 — Beyoğlu müs- 26 — Bal: kan Hicaret ve sanayi odası ce- mwiyeti meclisi, Bu yirmi altı komisyona Tica- ret odası amına 250 âzalık var- dır. Bu âzalıklar çok defa bir za” tm Üzerinde toplanmıştır. Hacı Recep, Gani, Kara Osmon zade Suat Beyler on komisyondan fazlasında âza olarak bulunmak suretile Ticaret odasınm kom s- yon âzalığı rekorunu mübafaza | etmektedirler. Başka memleket- erle alış verişimiz Ofisin Yunanistandan aldığı malümata göre orada nakliyat fiatları düşüktür. Eyiülün ilk baftesında Yuna- nistana gönderilmiş olan tuzlu balıklar ve lâkerdaların bir kıs- mi devam eden sıcaklarm tesiri ile bozulmuş ve devamlı irsrlât do'ayisile bu malların temamen İ satılması kabil olamamıştır. Yu- İ goslayadan Yunanistana her haf- ta 10-15 bin hayvan da ithal o'unmaktadır. Yunan's mız iyidir. yoktur. salya piyasasında geçen haf- a hayvan ihracatı Fiatlarda değişiklik it tında salâh görülmüştür. Bu s3ne Yunanistanda susam ma Fiyatların daha müsait ee dolaşisile susam malının sa bararetli. olacağı tahmin © mektedir. Türkiye eosamları için tonuna 20'logiliz tire beher edi'mektedir. Yunanista Yuru »'mığlır. Geş ndan temmüz sonuna memlekelimizden o Yunan 1536 ton yumurta ihraç ed das da arcak 629 ton ihraç edile. bi'miştir, Maden kömürü piyasısı o«ukça hararetlidir. Bir A'man ö ticaretbanesinin Yunanis tanda tütün, Üzum ve şarap ima- li mukabi e kömür satışı tek- lifinde bulunduğu baber alin- mışlır, ö i aa (Kızlaravekad” İsarkıntılığına Bir mödd İ papası bütün umuwiy eltenberi Dif Ingiltere lerde 'butunduğ d İ bir eve kapattığı için meye verilen bu papss edilmiş, vaizlikten çıka” | da hükmü temyiz etmiş” Stifkey pzpas temyiz” larını toplamak için bif üstüne çikarak vaızlar cerasını dinleyeri dis'ni görmeği merak € dımları toplayıp iane #f Nibayet temyiz. mabkeff mü tasdik etli ve bU mahlkümiyeti su, orun mi kesbetti Londra matbuatının ve epice sermayesini teş yaptığı rezalet meğe başladı. (Taymis) gazetesi bu betle yazdığı bir baş Wf ruhani sınifa mensup bu $ ların âlsnen muhakem sahzur olduğunu ileri bu gibi vak'alarda ketü” ranmanın daha mekul ol” izah etmektedir. Zon iğ m | Zongu a 30 kilom: lukta, Beycuma nabiyesindi hiş bir cinayet işlenmiştir isminde biri iki karısını v8 pederini parçalamış ve isterken yakalanmı; Cinayet söyle olmustur! Recep, evli ve çoluk, ço hibi bir adamdır. Fakat * İ bir müddet evvel Muratlı den Mustafa Ağanın kizi ye gönül vermi Lakin arma uidhmellığılldağ 7 sevdiği kızı babasının çırmayı tasarlamış ve m bu emeline mu zaman ki mıştır. Eski karısı sp Azimefi en sora da Ense köy“ miş ve köys yaklaştığı ai evinden dönen & karşılaşmıştır. Katil Azimenin bileğinden Y* ormanın kuytu bir köşesin? dar sürükledikten sonrâ | zı biçağıyle parça parsa *