13 Ekim 1932 Tarihli Vakit Gazetesi Sayfa 8

13 Ekim 1932 tarihli Vakit Gazetesi Sayfa 8
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

© Sayıfa 8 Beyaz Kadın ticareti Kadın parasile geçinen bir adamın ka- dınlar için bu kadar acıdüşünmesi... Yazan :? Bir iskemle alarak masamın ö- nüne koydu. Üzerine yerleşti. Ve Tefrika : 25 rılara sakın emniyet edeyim de - i me.. Karının en iyisinin allah be- sonra büyük bir nezaketle başmı | lâsını versin!.. eğerek terbiyeli bir adam tavrile sordu: — Oturmama müsaade misiniz? — Tabii? Memnun oldu, gene sordu: — Sen Fransız mısın? — Evet Jakolarozun dostu - yum, Jaklarozun ismini söyleyince herifin bana karşı teveccüh ve emniyeti o fazlalaştı. o Anlaşılan “dost,, demek bu herifin yanında büyük itibarı var. eder — Benim adım Viktor. Fakat | herkes beni “Cambaz,, diye ça - ğırır. Jaklarozu hep severiz. İyi adamdır. Bana bir içki mısın? Daha ben cevabı vermeden, a- zametli bir tavırla garsonu çağır- dı, içkimi ısmarladı anlaşılan he- rif meslekte eskiden yetişmiş! Utanmak filân bilmiyor. — Bana bak, dedi, ben seni ilk görüşte polis sanmıştım. Yal - nız içimden (düşünüyordum. Bir polis hafiyesinin burada işi ne? Bizde metelik yok ki.. ısmarlar Bana doğru samimi bir tavırla | iğilerek sırıttı. Ağzından iki sarı diş gözüktü. Bir an sustu, sonra başını yukarı aşağı sallıyarak sö- züne devam etti: — Bilir misin? Jakolaroz me - lek gibi bir adamdır. Onun ka - dar namuslu, vicdanlı insan dün- yada azdır. Buraya her gelişinde mutlaka bana iki pezo verir. Gözlerini kırptı, durakladı, dü | şünür gibi yaptı, Sonra gayet ta » bii bir tavırla şu sözleri ilâve et- ti: — Dersini de verirse kabul e- derim. Böyle garip bir isteyiş karşı - sında insanım ret cevabı vermesi mümkün mü? Elimi cebime 40- karak iki pezo çıkardım. Viktor buna son derece sevindi. Pezoları cebine indirdikten sonra kadehin- de kalan içkiyi yuvarladı. Ağzını elinin tersile sildi. Sonra müteceş. sis bir sesle sordu: — Buraya mal çıkardın mı? Bu günlerde buraya yeni mallar geleceğini uzaktan uzağa duyu - yoruz. Sen de galiba zengin gel din. Hayır demek işime gelmezdi. Herifi söyletmek için en güzel ça- re onun yüksek derecede bir mes lektaşı olduğum kanaatini kendi - sine vermekti. Mal çıkardığımı öğrenince sa- mimiyeti fazlalaştı. £ Artık bana karşı bütün ne emniyet besli- yordu. Onun için pervasızca sor- du: — Haydi, bir tane daha ısmar- la da seninle meslek hakkında ko- nuşalım. Sen buraya yeni gelmişe benziyorsun. Galiba mesleğinde biraz acemisin. Maamafih halin- de iyi bir delikanlı hali var,. Gö - züme girdin vesselâm. Onun için | sana biraz nasihat vermek iste - rim. Sakın ha karılara güvenme! Taaccüple yüzüne baktım. Bu yağlı pardösülü adamın bu sö2le- ri söylerken takındığı tavir o ka- dar garip, o kadar komikti ki: — Evvelâ sözümü dinle.. Ka- Bir an herifin şarhoş olduğu zannına düştüm. Kadın parası ile geçinen bir erkeğin kadınlar hak- kında bu kadar acı şeyler düşün- recek bir şeydi. Fakat herifte asla Gözleri bir an daldı. Sonra ciddi bir tavırla sözüne devam etti: — Beni görüyor musun evlât.. Benim bir karım vardı adı Lui - zondu. Jaklarozla görüşürken lâ- fını ediver. Bak sana nasıl bir ka- dın olduğunu söylesin de gör.. Güzel mi güzeldi? Hem de mü - kemmel çalışıyordu. Onun gibi i- yi çalışan az bulunur. Yalnız bir kusuru vardı, Kırıtmasını çok se- verdi. Sonra kendisine güzel mu- i amele edilmesine bayılırdı. Doğ - rusunu söyliyeyim, ben hiç bir va- | kitte tualete çok heves etmedim. Biraz harabati gezerim. Sonra iç- kiye de iptilâm vardır. Ah.. Şu menhus kadeh olmasa belki ba - İ şıma gelenlerin yarısı gelmezdi a- ma kâfiri içmeden olmuyor. Yavrum, bizim meslek yaman bir meslektir. İnsan bu (mesleğe girdi mi, güzel giyinmeli, süslen- mesini bilmeli, sonra kendini içki» ye vermemeli.. Yoksa kılıksız di- ye yapmadıklarını koymazlar. İn- sanı defe koyarlar, günün biri * sinde adamakıllı atlatırlar. De» dim a: Bu meslek yaman bir me'- "ektir. Meharet ister, nüfuz istek Nüfuz kazanamadın mı halin cı | mandır ha! Şu içki insanda ne irade bıri- İ kıyor, ne nüfuz.. Birkaç (kadeh tekerledin mi iraden elinden gi - der, O vakit sana ne yapsalar tım- mazsın bile.. İnsanın boğazı kuru- du mu dayanamıyor! Ne ise,. Di - yordum ya! İçkiye çok düşkün - düm. Günün birinde sarhoş iken bizim Luizon br Kreolonun peşi- ine takılmış kafesten kaçmıştı. Bir denbire aklım başıma geldi.. Bü- enos Âyreste bir adamın karısı ol- İ mazsa ne halteder. Param yoktu İri Fransaya kadar gideyim de i tekrar mal getireyim.. Arjantin - de açıkta mal bulmak ne mümkün satın almak istesen analarının ni- kâhmı istiyorlar. Evet. Bende & - damakıllı şafak söktü. Ben artık bitmiş mahvolmuş demektim. Gün den güne düşüyorum, sakal uzı - yor. Üst baş yok; cepte metelik yok.. Bu halde insan nereden karı itedarik edebilsin? Ticareti bir İdaha düzeltmek ümidini çoktan | kestim.. Bari kadını doyuracak kadar iş yapabilsem., Sonra .cam- bazlık da yapamıyorum... Vücu - dum düştü.. Ellerim titriyor, Ya - kında doğru dürüst © yürümesini bile unutacağım.. Ne yaparsın? Hakikaten düşkün omuzları, sönük gözleri kadehi ağzıma gö - türürken titriyen elleri ile acma- cak bir halde idi. Herif bir müd- det sustu. Dalgın gözleri kimbi - lir ne gibi hayaller tasavvur edi - yordu. Sonra başını silkti gözle - rini bana dikti, tekrarladı: — Diyorum ya evlât kendini iyi kolla. Karı dediğin şey tehli- kelidir. Şurada gördüğün adam- ların hepsi karıların dolabına gir- miştir. Bu sözler bana bir o hakikati mesi hakikaten insana hayret ve- | sarhoşluk hali yoktu. İçini çekti. | T©sPO Yarınki maçlar Karagümrüklüler yarın çarpışıyorlar Yarın federe olmıyan kulüp- lerden Karagümrüklüler ilk dafa olarak bir ecnebi takımile çar- pışiyorlar. Yarın Çukur bostanda Karagümrüklülerin © çarpışacağı takım Selâniğin Pauk, Yraklis, Aris gibi en kuvvetli kulüple- İ rinden toplanmış karışık bir takımdır. Söylendiğine göre geçen dafa Istanbula gelip Galatasaray, Fe- ner ve Pera ile çarpışmış Selâ- nik karışık takımına nisbetle bu gelecek takım daha fazla canlı bir takım imiş.. Karagümrüklü- lerin bu takım karşısında ne ya- pacakları, basil bir petice ala- cakları şimdiden kat'i olarak İ kestirilemezse de bazı fulbolcu- lar, son zamanlarda kendilerini pek göstermiş olan Karagümrük- lülerin bu yabancı takım kaışı- sında da iyi bir netice alacak- larını söylemektedirler. Kara gümrük umumi kaptanı Salâbattin bey bu hususta yal nız şunu söylemektedir: — Şimdi ve dersek boştur. İş yarn sahada anlaşılır! Karagümrük O takımı Selânik mubteliti karşısına şu suretle çıkazaktır: Miço Mahmut Ali Cemal Hikmet Lütfü Mustafa Saim Ibrahim Rıza Seyfi Molho Bu şekil Kars gümrüğün şimdi- hk en kuvvetli ve sağlam şekli- dir. Lâkin muavın Mabmut Ali- nin geçen maçlarda bacağı sa katlandığı için oynamamak ve yerine başkasının geçirilmek ih- tmali vardır. Yarn Çukurbostanda bu mü- him maçtan başka lurnova maçlarına da Odevam < edile cektir. Yarınki turnova maçları Altay sporla Edrinekapı gençler birliği ve Heybeli ada ile Türk- sporlular arasında yapılacaktır. anlatıyordu. Büenos Ayreste bü - İ yük bir dram oynanır. Burada bir erkek kadını mat ederek onu ti - i caret malı gibi kullanmak ister. Buna karşı kadın da erkekle fır- sat bulunca mütbiş darbeler indi- rerek intikamını almak yolunu bu- luyor. Bu intikam şüphesiz geçi » <idir, Sonunda kadın düştüğü se- falet uçurumuna & yuvarlanıyor. Fakat hiç olmazsa arada acısını çıkarıyor. Ben şurada kendilerin- den intikam alınmışların, kadın - la erkek arasında yapılan insaf - sız mücadelede sakatlanarak mağ lâp olanların sığındıkları bir yer- de bulunuyordum Yanımızda iki kişi oturuyordu. Bunlar dikkati - mi celbetti. Biri ihtiyar, öteki gençti, Gencin saçları henüz kum raldı. Ya yorgunluktan, yabut fazla sarhoşluktan (o başımı ihti - yarın dizine dayamıştı. İhtiyar İ bunun farkında bile değildi. O fazla içkinin tesirile (kendisini kaybetmişti. Muntazam bir za - i man farkile önündeki masanın ü- zerine kuvvetli yumruklar indiri- yor, bağrıyordu: — Plan pan! Plan pan! Bana derler kahraman!.. Taburu ben güderim sancağı ben Dünyayı mabvederim.. Bana der- ler kahraman!.. | (Devamı var) emazamametada KE BERLEN tutarım. ! Mütercimi : Zonguldak mebusu Halil Fakat sevginin ihtırasa, hat raların ümit ve hayale, itiyadın değişikliğin aşkına, bicabın deli- kanlıdaki şu bildiğimiz mütehev- vir kabına sığamazlığa ne tesiri olabilir? Aile ocağı malümdur; içinde ögrenilecek yeni şeyler yok. Halbuki cemiyet, tamamen meçhul bir kâinattir. Ailede ne- şe ve şetaret verecek şeyler tü- kenmiştir. Varsa bile soğuk ve tatsız şeylerdir. Cemiyet, yepye- ni ve baş döndürücü neşeler vadediyor. Bu mücadelede aile- nin mağlüp olması lâzım: Acaba bu, bir fenalık mı, yoksa bir iyilik mi? Bunun zaruri bir fe- | nalık olduğunu kabul etmeliyiz. Zaruri diyoruz; çünkü tabiat, delikanlıyı cebren ve kabren sü- rükler. Mukavemet etmek, sürüklen- memiye çalışmak şüphesiz müm- kün ve muvafıktır. Fakat, tama- men galebe çalmak imkânsızdır. Gençliğe ihtiyatkârlık etmeksizin tatbik edilen tazyikler, delikan- lıyı ancak aptallaştırır. Buna rağ- men tabii istiklâl temayülü sön- İ dörülmüş olmaz. Er veya geç tekrar alevnenmenin yolunu bu- lur. Şüpbe yoktur ki tabiata bir köle gibi itaat etmek ve onun ber türlü temayüllerini ve mazur görmek doğru değil- dir; fakat aynı zamanda kudreti fatırayı biçe saymamak, külli ve cüz'i her şeyim yaradılışında. bir sebep ve hikmet bulunduğunu unulmamak lâzımdır. Delikanlı- mn ruhuna, bü azgın ateşini, bu yeniliğin aşkını, bu hayat husını koyan yuca kudret, şüphesiz insaf ve merhametten âri bir zabturabtın, bu güzel var- lıktaki kabiliyetleri mahvetmesi- ne, kanatlarını yolup kesmesine razı olamaz. Vakit ve hale mu- vafık olmıyarak tazyik edilen (tabii bareket ) lerin er veya geç faaliyete geçtikleri ve bu kabil tazyiklerin, tabii temayülleri giz- lenmiye mecbur etmekten veya bilâhare daha büyük bir şiddet- le patlak vermesine yardım et- mekten başka hiçbir şeye yara- madığı tecrübe ile sabittir. Mektep hayatının tazyiklerin- den kurtulduğu dakikadan itiba- | ren hayatta mevki tuttuğu ve yeni bit ailenin reisi sıfatını ka- zandığı dakikaya kadar birkaç sene geçer ki. delikanlının .bu müddet zarfında şahsın tecrü- beler yaparak hayata alışması, pek büyük bir ehemmiyeti haiz dir. Madem ki bir gün bütün bir cemiyet içinde kendi nefsini bizzat idare ermek “mecbüriye- tinde kalacaktır, şu halde tek başına yürümeye alışma lar hakkında az çok tetkikat yapması elzem ve zamridir. Bu tetkikatta tecrübeli bir babanın veyahut münevver bir dostun rehberliğine mazhar olmak şüp- besiz iyi bir şeydir. Fakat bu yabancı tecrübelerle şahsan va- pılacak deneyişlerden müstağni kalmak mümkün değildir. Çün- kü insanlar ellerile yoklamadan, gözlerile görmeden, kalplerile vücutlarile duymadan h'ç bir şeyi yakından tanıyamazlar, Şüphesiz bu hürriyet mahzur- dan salim değildir ve kendi ha- me terk edilmiş olan delikanlı- mubik | istiklâl | iMektep hayatından hayattabir iş tU cıya kadar geçen zamanın tecrüb Selânik muhtelitile | y seç i nın hatalar irtikâp etm temeldir. Fakat mabzü riyet olabilir mi? (hata © diye insanı (iradei cüz'i mabrum edebilir miyiz? © başka delikanlının sah'p olacağı bir gün $“ cek mi? eğer hata irtikâp! si mukadder ise, bu tashih edilmeleri mümk bir yaşta ve zarari şahsma münhasır kala€i zamanda irtikâp etdi doğru olmaz mı? Deliksf nasının dizinden ayırır bir ailenin başına akıllıca bir iş yapmış oli zanneder misiniz? De İ izdivacın eşiklerine kadaf eden bu kıskanç, bu bf * hazır ve nazır ana şe! benzer, bilir misiniz? Düştüklerinde başlat mamak için küçük $ giydirilen şu etrafı yast! lıklara.. Çocuk, her düşt yerini acıtmamıya o ks alışırki nihayet her yör! tedikçe düşer ve düşm rüyemez olur, Şu balde ananın davranması ve çocuğü” kerre daha elden çıkarmı! lanması lâzım geliyor. © ki onu ıstıraplar içinde rak kendi vücudundan fakat hiç olmazsa sin€ kucağında mubafuza ed «O çocuk ki: sırf tabsili edebilsin diye bir iki olarak ayrılık acısına fakat hiç olmazsa onul onun rüyası ve onun bayalı içinde yaşamak bulmuştu, işte bu ço fer de ayrılıyor. Hemde hem de sabırsızlanarak; emellerini kendisinde; tevcih ederek ayrılıyo: bu, ana için yürek bir ıstıraptır. Fakat ki tabiatin emri, çodü feati hayatin ve cemi tezası bunu icap etti! (Dev gramının mamasını Viyana-Paris €& sine suk” Viyana, 12 (A.A) 78 i Pars hattı üzerinde v4 teşebbüsü meydana (!” Suikastçılar | tarafı9“ metre boyunca raylar S8. den çıkarılmıştır. Viyana-Paris eksi Zamanında durdurul sutetle feci bir kö ik geçilmesine muv# e i olmuşlur. zl gl Halkevinde !©5 Istanbul Halkevi R İtalyarca dersleri 0 .£ derslere devam kayıtlı kayıtsız banıf rin mua'limlerile t# deıslerin gün V8 rarlaştırmak üzere, Teşrin Cumartesi $ de Halkevinin Caf zindeki Konferans zır bulunmaları larını yaptırmamı$ Cumartes'ye ka re Memurluğuna vi ica o'unur. , Pi ücret ' : Dersler için ğ

Bu sayıdan diğer sayfalar: