Hayat Ansiklopedisi , inci cüz'ü çıktı 17 umhuriyeC Dokuzuncu sene: No. 3031 Telefon: Başmuharrlr: 22366, Tahrir müdürü: 23236, İdare müdürü: 22365, Matbaa: 20472 Hayat Ansiklopedisi ' Mektebe başlarken ala* cağınız en mühim ve en faydalı kitaptır ÎSTANBUL CAĞALOĞLU Telgraf ve mektup adıesi: Cumhurlyet, îstanbul Posta kufcusu: îstanbul, No 246 PgrSRnibB 13 T6SNnİ6VV6İ 9 3 2 Yol yapmakta Tutuîacak yol Yol yapmakta yolsuz hareket e t . tiğimize şüphe yoktur. Çünkü yaptı. ğımız yollar az zamanda bozula biliyorlar. Az zamanda bozulmıyacak yollar yapmalıyız. Zamanla ve tecrübe ile Avrupa'nın yol yapmak hususunda kazandığı ierakki dere cesi ve bunun istinat ettiği usuller bizitn îçin kolayca araştırılıp anlaşı lacak bir iştir. Biz yarım yamalak yol yapmaktansa hîç yol yapmamak daha iyidir demiyeceğiz. Çünkü geniş memleketimlzde iyi kötü her yolun az çok işe yaradığııu tecrübe ile biliriz. Fa kat esaslı yollar yapmak hesabına biz çok yol yerme bu işi azar azar, fakat bir program dahilinde çok e sash olorak ileri götürmeği tercih edeceğiz. Dünyanın şurasında, burasında hâlâ Roma'hlar zamanmdan kalraa bazı yollara ve köprülere tesadüf olunuyor. tnsanın o zaman bile yol değil, adeta abide yapılıyormuş diyeceği gelir. îşte büyük küçük her yolda takip olunacak sistemin esası buradadır. Nafıa Vekâletimiz memleketimi zin yollan için hiç bozulmıyacak bir program tanzim ederek bunu ay rıca bir de harita uzerindei tesbît eylese bu yolda yapılaeak büyük îçin esasmı kurmuş olurdu. En esaslı f ennî tetkîklere istinat edecek olan bu programın memleket îçin bir kanun olması lâzım geleceğine göre onu ihzar edecek olan tetkiklerm çok derin olması ve hatta bîraz uzun »ure bilmesi şimdiden kabul olunur. Böyle bîr programın ihzarında en salâ hiyettarlarmdan bîr îki ecnebi mü tehassıs getirip çalifttrmak bile çok görültnez. Böyle bîr progrlnmla memletetm yollan 3 1 Büyük şehMerimiz ve etvafiları, 2 KasaSalanmne ve etrattan, 4 Bu ana yollara bağfanagak îkinci derecede yollar, 5 Köylerin yollan. ~ * Olarak belkî böyle dort Beş kuma ayrılacak ve her birismde tat bik olunacak inşa tarzı ayn ayrı tayin ve tesbit edilecektîr. Yol işi böyle umumî surette b~ir kanuna bağlanırken şehulerimrzin, kasabalanmızın ve köylernmzm her halde birer plâna malik olmalan esasını koymak dahi çok lâzım bir şey gibi görünür. Bu son mes'ele belkî ayrı bir mes'eledir. Fakat yol programı yapılırken o da ayn yeya bera ber bu tne&Vlede dikkate alınmak ve kanunî bir esasa bağlanmak lâzım dnr. Şehirler için pekî, faka* fiSye ka * dar program olur mu dîyeceksiniz? Olur ve olmalıdır. Memleketîmîzde en zarurî ihtiyaçlarma makul ve bir kanunla müeyyet şekiller verilmek noktasından kSylerimizîn dahi boyle bir zabıtaya tabiiyetlerim bîr terakr ki merhalesî saymalıdır. Köylüy» kendi köyünün kendi efradı arasm da manevî bir şahsiyet olduğu fOc rini vermek bu terakki merhalesinm ilk adımını teşkil eder. Bütün bu programın esası yollann behemehal iyi ve öyle bir kaç senede değil, hatta kırk elli senede dahi kolay kolay bozuluvermiyecek veçhile sağlam yapılmasıdır. Böyle yollann biraz daha fazla masraflı olacağı ve bînaenaleyh her seneye dü şecek inşa miktarının daha az olacağı malumdur. Varsın olsun, fa kat böyle olsun. Başlangıçta biraz zor görünecek olan bu işin aradan bir müddet geçtikten sonra kendi kendine hız alacağmı muhakkak sayanz. îlk yapılaeak iyi yollar memlekete yeni ve çok iyi f ikirler vere cektîr. İyi yol, bu işte ilerî gitmek içîn millete kendiliğinden müşevvik vazifesini görecektr. Hephniz iyi yolu gördükten ve onun sonsuz zevkini tattıktan sonra bu işte ileri gitmek, yani iyi yolu mümkün oldu ğu kadar çok yapmak için bizi seve seve yeni fedakâriıklar ihtiyarına sevkedecek olan yeni tedbirler an yacagız ve bulacağız. Yollar için tanzim olunacak böyle bir programda yapmanm yanıbasına bir de ayni derecede ehemmi yet! haiz bakma faslı ilâve oluna • caktır. Çok îyi olarak yapacağımız yolu bozulmaktan korumak için ta biî gözümüz gibi saklıyacağız da. Bu türlü yollarda en ufak bozuntuyu derhal meremet ederek büyümesine meydan vermemek, o yolu yapmak kadar mühim ikinci bir dikkat ame liyesidir. Llurkiye'aıiz gibj genjs. bîrroemle• » 9*<M«mlelcefem JUUL jolia^ls Alev ve duman içinde İsmet Pş. Fransız sefiri ve İtalya kalan 6 kişi kejıdilerini sef areti müsteşarı ile ayrı ayrı görüştü pencereden attılar Başvekil Pş. Hz. saat dörtte Meclis Reisi ile birlikte Reisicumhur Hz. ne mülâkl olmuslardır Biraz soğukalgınlığından rahatsız bulunan Başvekil Ismet Paşa Hz. nin refikaları Hammefendi ile oğulları ömer Beyin sıhhî vaziyetleri dün daha iyi bir safhaya girmiştir. Evvelki gece ve dün şehrimizin en hâzik ve maruf doktorları Heybeliada'ya gi derek hastalan muayene etmişlerdir. Başvekil İsmet Paşa Hz. evvelki akşam geç vakit Heybeliada'dan Reisicumhur Hz. Ie beraber Dolmabahçe sarayına gitmiş, geç vakte kadar kaldıktan sonra Ada'ya dön • müştür. Başvekilimiz dün öğleye kadar Heybeli'deki ikatnetgâhlarında is tirahat etmişler, öğleden sonra An kara motörile Dolmabahçe sarayına gelmişlerdir. fsmaft Paşa, sarayda bir müddet Dahiliye, Sıhhiye ve Maarif Vekil İsmet Pa§a Hz. Ierile görüşmüş, saat üçte İtalyan sef are'i müsteşan M. Kohk'un ziyare ' tini kabul etmiştîr. Fransız Başvekilin dünkü mesaisi Büyükdere'de bir facia Yarahlardan bir genç kız öldü I ( Kont Dö Şatnbrön Cenapları da saat dörtte Başvekilimizi Dolma bahçe saraymda ziyaret etmiştir. lsmet Paşa Hz. Fransız sefiri ile de u~ zun uzadıya görüşmüş, bu mülâkatta Haricîye Vekilimîze vekâlet eden Dahiliye Vekili Şükrü Kaya Bey de hazır bulunmuştur. Şükrü Kaya Bey de Almanya sefareti maslâhatgüzan Fon Fabriçyos'u ziyaret etmiştir. Dahiliye, Maarif ve Sıhhiye Ve killeri dün akşama kadar Dolmabahçe sarayında meşgul olmuslardır. Saat dörtte Meclis Reisi Kâzım Paşa Hz. Başvekilimizi Dolmabahçe saraymdaki mesai odalarında ziyaret etmiştir. Bundan sonra tsmet ve Kâzım Paşalar Reisicumhur Hz. ne mülâki olmuslardır. Başvekilimiz geç vakit Heybeliada'ya avdet etmişlersefiri dir. v Büyükdere'de evvelM gecekî yangı vda ypnan sıra Svler 2 günde bir yemek yiyen çocuklarla konuştum! Brezilya malı Almıyacağız cereyan kuvvetleniyorj Ankara 12 (Telefonla) Breüzere ith&l ettiği ntala mukabîl bizden mal almaması sebebile memleketimizden döviz çıkmamasij ve Brezilya ithalâtının kabul o lunmaması etrafmda kuvvetli bir cereyan vardır. Bu hususta Bre zilya hakkında menfi bir karar verileceği şayiaları deveran et mektedh*. Hükumete kontansasyon tari • kile mal ihracına ve döviz veril miyerek memleketimize mal ithaline dair müteaddit teklifler vaki olmuştur. Bunlar bilhassa şimdiye kadar bizden az mal alan piyasalardan yapılmıştır. ^ • W I • Kimsesizler yurdunda bir saat: Ankara'da başlıyan Evvelki akşam gece yansından sonra Büyükdere'de dört evin ta mamen yanması ve altt kişinîn de muhtelif yerlerînden ağır surette yaralanmasîle neticelenen büyük bir yangm olmuştur. Yangm, Büyükdere'de Ahiler sokağında Yunan tebaasından M. Palahos'un evinden çıkmıştır. Bu evde İbrahîm Ef. ile Holanda Bankası muhasebecisî Refik Bey oturmaktadır. Ateş, gece herkes uykuda iken çıktığı için evdekiler bu felâketten haberdar olamanuşlar, alevler her tarafı sardıktan sonra uykudan u yanmışlardır. Bu sırada itfaiye de yangın mahalline gelmiş, fakat bi nanın her tarafmı alevler sarmış ol 'ifasttmeue k'aldırîTa.ı jaralüOfSan ikıs duğu için içerdekilerin kuranlması güçleşmişth*. Alev ve duman içinde kalan ev halkı, bir çok yerlerinden yandıkları halde kendilerini pencereden atmak surerrle canlarını kurtara( Mctbadi 2 inci sahifede ) Dişçi mektebine hücum! Mektep müdürü Sait Cemil B. aleyhte yapılan neşriyata csyap Dünkü (Milliyet) refikimîzde Do rülfünun diş tababeti şubesi hak kında diş tabibi Ali Azmi Beyin bir yazısı çıkmıştır. Ali Azmi Bey, bu yazısmda, basit imtihanlardan sonra kalfalara diploma verildiğini, mektebe ecnebi idadî mekteplerinden talebe alındığını ileri sürerek müesseseye hücum etmekte idi. Dün bu hususta kendisile görüştüğümüz mektep müdürü müderris Sait Cemil Bey bize şu izahatı ^er mistir: « Müessesemiz hakkındaki bu yazıyı okudum. Evvelâ bu zata muallim unvanı verilmiş ki bu füzulidir. Kendisi mektebimizde muallim ol madığı gibi asistan da değildir. Söyîediğî bir çok şeylerin ne de rece hakikate uygun olduğunu anlamak için henüz mektep müdürünün kim olduğunu ve eski müdür Server Beyin üç buçuk sene evvel vefat etmiş bulunduğunu bilmediğini söy lemek kâfidir. Kaldı ki buna naza Reisicumhur Hz. KîmaesĞler, Y$rdüntm bdKçe&ne bfr Bîr medrese avlusu.~ Ortada şa . dirvan, etrafta çepçevre odalar... Belki eHi tane çocuk var... Aîtı, yedi yasmdan on beş yaşına kadar boy boy... Hepsinin saçları uzamış, hepsinin benizTeri uçuk, hepsinin üstü başi pejmürde... Bunlar kimsesiz çocuklar, burası Kinuesizler Yurdu. Yurt müdürü yok! dediler. Nerede? Sıhhiye müdürlüğünde memur. dur. > Ne vakit gelir? * Saat altıda. Simdi saat beş b'uçuk..'. Bekle rim, dedim ve medresenin ikinci katını çerçeveliyen tahta parmaklığa yaslanarak etrafı tetkike başladım. Bana baksana, yavrum! Buyurun efendim. 1012 yaşlarında, san saçlı bîr ço. cuk yanıma yaklaştı. Sen ne anyorsun, burada? Burada yatıp kalkaran efen . dim. Buralı mısm? Hayır, Sıvas'hyım? * İstanbul'a nasıl geldi»? Babam harpte çehit olmus. A. nam hastalıktan ölmüş. Ben Şehir. yatı mektebinde okudum. Mektep bitti chaydi» dediler. Bir gün, îki gün, uç gün şurada burada dolastım. Baktnn obmyacak, tstanbul'da iş buIunur demişler*, BeletKyenîn yar. dımHe buraxa geFdün. ııiıtııtııınıınMiiHrııuıııııııııııııııınujıuıııiLHrHiınıııııııTaımııiHiııııııt kette böyle bîr program belkî yüz senede ancak tatbik olunmuş olur. Bunun ehemmiyetî yoktur, elverîr ki program yapılsm ve onun'.bir ucundan tatbikına dahi başlansın. Bizim dediğhniz iyi ve sağlam yollar, şimdi yapılıp daha bitmeden Gazi Hz. dön akşam Sakarya mo~ förii ile Marmara'da bir tenezzüh nunseslzler Yurdunun Tıarîçten göruhfauyapmtşlar, akfam geç vakit Dolma. bahçe sarayına avdet buyurmuslar. Ne kadar oluyor, geletli? dtr. İki sene... Ya arkadaşlann Meselâ şu siyah saçlısı? mektebi müdürü müderris , O Istanbul'lu. Bura Şehiryatı Sait Cemil Bey #• mektebînden çıkma! Onun da ne ran biraz ince iş demek lâzım gelen anası, ne babası var. talebe adedinden, talebe kayıt ve ka Pekiöteki... bul mes'elelerinden bahsetmesi pek öteki mi... O bizd'en değil, Lutfen saJUfeyi çeviriniz : misafir. ııııııııııiMiıııiMiııııııııııiMMiıııııııııııııııııınııııııııımııııııııııtıııııııııiMiıııııııiiiıııııııııııııııııııııııı ı ııınıııııııııııı ıııııııııınııııııım Anlamadım. Ağabeysi burada da anası bugünlük ağabeysinîn yanına bıraktı. Şu halde ağabeysi kimsesiz Son günlerde havalar, mevsime değfl. hiç uymıyacak kadar gayritabiî bir Değil ama efendim, onun gibi surette fazla sıcak gitmektedir. Kanbir şey. Anası Kadıköyü'nde otu ruyor. Çocuk burada kunduracı çıdilli Rasatanesinden aldığımız malurağı. 30 kuruş yevmiye alıyor. Her mata göre dün en fazla sıcaklık 32 akşam evine gitsin de akhğı parayı dereceye kadar çıkmıştır. Rasatane yapura mı versin? bunun gayritabiî bir vaziyet olduğuŞadîrvanın etrafmda uçüşan günu, yirmi senedenberi bu mevsimde vercinlerm sesine biraz sonra bir ut sesî de kansmağa başladı. bu kadar sıcaklığm yalnız bir defa Demek sizin udunuz da var! görüldüğünü; 1912 senesinde de bu dedim. ayda otuz iki derece sıcaklık oldu Bizim değil efendim. Sanayi . ğunu kaydetmektedir. cilerîn. Maamafîh; artık bundan sonra bu Sanayicilerîn ne demek? kadar fazla sıcaklık olmasına ihti Sanayi mektebine neharî gidîp mal verilmemektedir. Bununla be gelen 10 kadar çocuk ta burada yatıp kaılkıyorlar. raber havalar bir kaç zaman daha Demek onların h'ali Vakti ye. haf if derecede sıcak olarak devam rinde. edecektir. Bîzden farkîı eTbetT. Sizm çalguuz yok mu? Dün hararet 32 dereceye çıktı 20 senedir bu mevsimde görülmiyen cıcaklar... ınnıiıııiHiıııiMtiıııııııııiMirTnimtıııtııınııiıııııııırııııtiııııııııııını (Mdbadi 3 üncü sahifede) 4091 numara bozulan yollardan elbet bîraz daba fazla masrafa malolur. Bunun zararı yokf ur. Çünkü iyi ve sağlam yol kendine sarfolunan parayı katkatfle ödi yen bir mediniyet ve zenginlik kaynağıdır. YUNUS NADt 100,000 lira kazandı Dün çekilmesi bitirilen tayyare piyangosunda kazanan numara.' lar straya konmuş olduğu halde, dördüncü sahifemizdedir. Yahu, bir saattir telefonu kulağına dayamış, ne bekliyorsun?.. Cevap vermiyorsa bırak! Hayır azizim, karunla konuşuyorum!