TeşHnîevvel 1932* Cumhariyet SON TELGRAFLAQ Zinovief ve Kamenef te dahil olduğu halde 20 kisi fırkadan tardedildi Moskova 12 (A.A.) Tass Ajansırdan: Sovyet Rusya Komünist fır. ka merkezi kontrol komisyonu diva. nı, fırkadan 20 kişinin çıkanlmasu na müteallik bir karar almıştrr. Bunlar, evvelce fırkadan ç*karılmış o . lan Rioutine'in idaresinde bulunan mukabil ihtilâl grupunun azaları ve. ya bunların cürüm şerikleridir. Bu grupun, Sovyet Rusya'da ka. pitalizmi ve bilhassa Koulak'Iar sınıfını meydana getirmek için gizli bir burjuva teşkilâtı vücude getir . meğe çalıştığı anlasılmıştır. Ekserisi fırkaya muhalefet ettiklerinden dolayı ayni cezaya çarpılmış kimselerden olan bu matrut eşhas arasında şunlar vardir: Sağ cenah grupundan Galkine, evvelce iki defa fırkadan çıkarılmış olan Slekov (sağ cenah oportünist lerinden), ayni sebepten dolayı evvelce fırkamızdan çıkarılmış olan Maretzki, ilk defa çıkarılan Ptachny; evvelce bir kere daha çıkanlmış olduklart halde komünist fırkasımn beşinci kongresinde irade ve fikir. lerini tamamen fırkanm irade ve fikrine tâbi kılacaklarmı söyliyen Zinoviev ve Kamenev. Mukabil ihtilâl teşkilâtının mev . cudiyetinden haberdar olan bu son iki zat, ellerine gecen vesikalan fırkaya bildirmemişler ve bu suretle grupun faaliyetini kolaylastırmı» . lardır. Bundan başka 4 kisi daha çıka . rılmıştır. Yalnız bunlar bir sene son. ra meselenin yeniden tetkikini talep etmek hakkına maliktirler. Bunların arasında («ol cenah oportünistleri) denilen muhalefet grupunun eski reki Quglanov de vardir. SAN'AT VE EDEBİYAT Nazım Hikmet'in seçilrniş şörîeri PEYAMl SAFA tekrarlamıyor ve mihanikten hayvana Şair en beğendigi şiirlerini küçük bir giden yolu geri teDerek gene insan zekitapta tophyarak çıkarmıs ve bu eseri kâsına dönmüş olacak ki Musolini'nin neşreden «Sinan matbaası neşriyat evi» nin kapakta verdigi teminata göre: ' kanadı altında susuyor. Nâzım Hikmet üçüncü bir şiirinde de «Bizzat Nâzım Hikmet'in seçtiği bu yabambaşka bir istiyakını ilân etmistir: zılar şairin en sevdiği şiirleridir.^ Denize dönmek istiyorum Bunlar hangileri? «Sesini kaybeden İşte benim sevdiğim ve şair Nazım şehir», «Açların gözbebekleri», «Güneşi Hikmet buradadır. Bu mısraı tasıyan içenlerin türküsü», «Duvar», «Yürüyen «Hasret» isimli siirini beraber okuyalım: adam» ilâh... gibi, tezlerini gayet iyi Denize dönmek istiyorum! bildiğimiz içtimaî tertipte manzumeler. Mavı aynasında suların: Aralarında «Hasret», «Bir bahar yazısı» Boy verip görıinmek istiyorum: gibi iddiasızları, yahut iddiaları yalnız Denize dönmek istiyorum! edalarında kalmıs olanları da var. Nâzım Hikmet'in en «beğendigi» değil, en «beğendiğimiz» siirlerinden bir Gemiler gider. aydın ufuklara kitap yapmamız lâzım gelseydi, bambasGemiler gider! ka bir fihristi olurdu; çünkü sairin esGergin beyaz yelkenleri doldurmak keder tetik öiçüsü, yeni bir cemiyet nizamma Elbet ömrum gemilerde iştiyaktan ibarettir ve onun gözünde en Bir gün olsun nöbete yeter güzel yazı, müdafaasını yaptığı içtimaî sınıfa en çok şuur ve en çok heyecan verebilen yazıdır; bizim estetik ölcümüzse Ve mademki bir gün ölüm mukadder; baskadır: Bir sairin içindeki namütenahi Ben sularda batan bir ısık gibi kaynasmada sistemlerîn kazık gibi ayni Sularda sönmek istiyorum noktaya saplı, değismiyen, kaskatı ve Denize dbnmek istiyorum, kuru zihin ve hendese tarafına değif, Denize dönmek istiyorum. ruhun iiç buut dısına atılan, kısa ve OEv ğZ?«cgBz şzvb cm maddî hedefleri asan ve namütenahiye Bahriyeli Nâzım Hikmet'i bir çarkçı doğru saldıran hudutsuz iştiyaklanna farzedersek onun kaba ve aptallaştırıcı bakanz. Hatta aradığımız sey, bu tarifimakine gürültülerinden nasıl bezdiâini, mizden bile daha az mahduttur. makinalaşmaktan nasıl tövbe ettiğini Fakat, Nazım Hikmet'e her yandan ve bir «izin saatinde!» güvertenin parbakılınca, onda, birbirinî tamamlıyan maklıklaruıa dayanarak engin deniz ve birbtrinden çok ayrı şahsiyet yapılan Ierin namütenahüiğine doğru içinde dıgörülür. Bu sairin iiç siiri vardir ki, içinşarı fırlamak istiyen ne hudutsuz bir iş • deki üç mısra, hep «istiyorum» kelimesile biter ve bu üç siir, Nazım Hikmet'in tiyak taşıdığını, yani ne büyük şair olduğunu anlarız. birbirinden farklı üç iatiyakını ilân eder. Şairin bu neviden iddiasız, hür ve Bunlardan biri: başı her hangi bir tezin boyunduruğunHafızı «kaDİtal» olmak istiyorum dan kurtulmu* eserlerinde şekil aykınMısraıdır. Burada şair, Marks'ın dört Iığı da yoktur ve zihnin esaretinden kurciltlik bir kitabını o kendine mahsus gök tularak ruhun en sıcak derinliklertnde görültülü tecvidile ezberliyerek tilâvet pişerek olgunlaşan bu eserler, en tabii etmek istiyen bir «daileri Hafız Nazım ve ince edasını, ahengini, öz kalıplaışnı Hikmet Efendi» dir ve siirlerinde birer bulmuşlardır. Bunlarda o toy edebiyat ayet gibi tekrarladığı bu «nas = doggençlerinin, favorili Divanyolu beylerime» lerle hiç düsünmiyen, münakaşa etmiyen ve tereddüdü «kiifür» sayan bir nin, iskarpmine kırmızı deri takan zevksiz mahalle züppesinin aradığı yeni mümindir, hayır, daha açık konusalım, likler, kaba ve düzme ahenk, Marinetbir vobazdır. ti'den, Mayakofski'ye, oradan da Nâ Ben bu Nazım Hikmet'i sevmiyorum zım Hikmet'e geçerek üç elde üç kere ve tanımıyorum. Cünkü müdafaa ettiği sahteleşen çirkin eda yoktur. Nâzım içtimaî ve ikrisadî tezin ib'm ve hayat Hikmet yalnız bu siirlerinde kendi kenkarşısuıdaki haysiyeti ne olursa olsun, disidir, yani hür bir insandır, saf^ir. bunu anlamak için onun sürlerine değil, Onun asla cırlak, bayağı, ağlamaklı nazma çevîrdiği nesirlere vani marksist bir hassasiyete kadar düşmiyen bu kibar ilmî eserlere bakarım. Eğer dünyanın lirizmini bazı tezli şiirlerinin havasmda bütün ilmî tezleri siir halinde karsıda buluruz. En «maddeci» olduğunu mıza cıksaydı kabkahadan boğulurduk t sandığı yazılarında bile, onun yalnız «Descartes», «Bacon», «Spinoza» veya burjuvalann göğüsleri içinde çarpmağa «Kant» nazariyelerini siir haline sok mahkum sandığı bu ezelî şair kalbi titmak, hem felsefî bir sistemin, hem de rer. siirin manasını anlamamaktır: Zihnî terBir çok eserierînîn kökünde buldutipte bir görüs, heyecan kılığına bürüğumuz bu hassasiyete bakarak diyebinünce maskara olur; hendesedeki eşek liriz ki, Nâzım Hikmet, belki farkmda davasmı nazma sokarsanız, Sünbülzade olmadan, her hangi bir tezi kendi beşerî Vehbi gibi, yalnız, güldürürsünüz! zâflanna maske yapmak istiyor ve bu Nâzım Hikmet, başka bir sürinde de örtü alnnda gözyaşlarmı saklıyor. şuna hasret çekiyor: Evet, Nâzım Hikmet'in en «beğendiMakinalaşmak istiyorum gi» değil, en «beğendiğimiz» şiirlerinDayandıgı içtimaî tez maddeci olduden bir kitap yapmamız lâzım gelseydi, ğu için, onun bu istiyakını da birincisinin fihristi bambaşka olurdu: Çünkü böyle tamamlayıcısı gibi görmek mümkündür. bir eser bir sınıf insandan ziyade, inanFakat dün fütürist, bugün de fasist bir Iığı temsil ederdi ve bize Nazım Hik şair olan Marinetti de böyle olmak istemet'in peygamberlerinin fikirlerini de mişti; makineyi yapan insan zekâsınuı elinde nasıl oyuncaklasacağını galiba an ğii, bizzat sairi söylerdi. PEYAMİ SAFA ladı. busrün eski sıcakiıeile iddiasını Verem ve altın Avrupa'da toplanan Verem kongresinde, bu korkunç hasta lığın altınla tedavisi konuşul • muş.. [1] Gazete sütunlarına akseden bu haber, tath bir müjdeden ziyade hayatın acı bir istihzasıdır. Verem, öyle bir hastalıktır ki, neş'enin, saadetin, refahın etrafına duvar çevirdiği bir yuvaya' yaklaşamaz. O, ekseriya, içeri girmek için sefaletin aralık bıraktığı kapıları arar! Verem, öyle bir haetalıktır ki, pencereleri, günefi yutmak için ufka açılmış yüksek apartıman • larda değil, yüksek apartımanların dev gölgeleri altında ezilmif karanlık, bodur kulubelerde do* Iaşır! Şu halde, verem altınla tedavî edilebilir demek, sadece verem tedavi edilemez demek olmaz mı Bir şeyin yokluğundan doğan bir hastalığı, nasıl o yok olan şeyle tedavi edebiliriz?. Verem, vücudünü altınla de ğil, metelikle besliyenlerin hastaV lığıdır! Rıısya'da gizli bir teşkilât| j ı 11 Müsavat talebinde meydana çıkarıldı Israr ediyor! Von Papen Münih'te mühim bir nutuk söyledi Münih 12 (A.A.) Wolf ajan smdan: Alman Başvekili M. von Papen, Münih'te Bavyera iktisadiyat mü messillerinin karşısında program mahiyetinde mühim bir nutuk söyle miştir. Von Papen, bu nutkunda bütün Alman'Iarm Alman birliğini hususî menfaatlerden üstün tutulması lâ zım gelen en mukaddes bir nimet saydılarına kani olduğunu beyan et. tikten sonra demiştir ki: « Şimdiki hükumetin başlıca vazifesi, Alman milletinin tam hâkimiyetini ve hukukça diğer muletlerle beraberliğini yeniden tesis etmekten ibarettir. Bu iki şart, bütün milletIerin en esaslı haklarını, sulhun en sağlam teminatını ve milletler ara sında iyi ve feyizli iktisadi münasebetlerin ilk şartını teşkil eder. Hukukça müsavilik olmadıkça Alman iktisadiyatmın ilerlemesine imkân yoktur. Almanya'nm hukuk müsavatı uğrundaki mücadelesi, demek oluyor ki, iktisadi varlığının en esash şartlartnı elde etmek maksadını güden bir savaşmadır. Almanya ne yeniden silâhlanmak, ne de harp macerasına atılmak ar zusunda değildir. Almanya'nm istediği bir tek şey vardir. O da doğruluk, adalet, milletlerin kendi mu kadderatlarına kendilerinin hâkim olmaları gibi ezelî ve ebedî kanunlar esası üzerine kurulmuş sulhperver yeni bir Avrupa'nın vücut bulmuş olmasıdır.» Von. Papen bu söftlerden sonra iktisadî mes'elelere geçerek Alman hükumetinin, temeli keyfe ve istibdada dayanan bir idare fikrini kat'î surette reddettiğini, iktisadi bir harp iste • mediğini, ancak Alman ziraatinin fevkalâde kararsız olan vaziyetinin ecnebi memleketlerce kavranmasını beklediğini söylemiftir. Bundan sonra Basvekil Alman kanunu esasismde bazı tadiller yapılacağını haber vermiş, bu tadifllerin bilhassa Prusya ile Almanya arasmdaki ikiliği ortadan kaldırmak ve bir âyan meclisi kurraak suretlerile hükumeti fırkalardan müstakil bir hale getirmek gayesini güdeceğini ilâve etmistir. Von Papen nutkunu su suretle bitirmiftir: «Hükumet, yeni Reichstag meclisi açılınca bir kanunu esasi projesini vermek niyetindedir. Hükumet çalkantılı bir fırkalar denizinde dalgalann keyfine tâbi o. larak basıboş giden bir enkaz parçası olmak halinden artık kurtulmağa azmetmistir. Hükumet yeni bir siyasî ve iktisadî nizama vücut ver mek azmîne ve kuvvetine sahip bu > lunmaktadır.^. Londra 12 (A.A.) Resmî mehafil, bir sabah gazetesinin M. Herriot'un icra edeceği mülâkatlardan sonra Alman hükumetinin de Lon dra'da mükâlemeler yapmak tasavvurunda bulunduğu suretindeki haberi hakkmda malumatsızlık beyan etmektedir. Almanva hukukî YUSUF ZIYA [1] Buradaki altmın, bizzat altın olmayı altın murekkebatı olduğu malumumuzdur İrlanda'd a Ânkara'da Dün geceki yangm tsyan çıktı Ateş bir buçuk saat 100,000 işsiz amele zabıta kuvvetile çarpışıyor sürdü, 5 dükkân yandı Ankara 12 (Telefonla) Bu aksam saat sekiz raddelerinde Ankara Bele diyesi ittisalinde bulunan biiyiik bir bakkal dükkântndan ansızm yangın çıktı. fki dakika sonra itfaiye yetişti. Yangı» nın dükkânda bulunan benzinlerin a • tes almasından dolayı etrafa sür'atle yayıldığı göriildü. ttfaiye biiyiik bir gayret sarfetti. Faaliyet bir buçuk saat sürdü. Yangın söndü. Tehlikede bulunan Belediye binası kurtuldu. Nüfusça zayiat olmadı. Beiediyenin ittisalindeki "iki bakkal, bir manifatura, bir berber ve bjr .saatçi diikkânları kâmilen yan dı. Yangınuı söndüriümesinde itfaiye kumandanı ile polis müdürünün biiyiik gayretlerî görüldü. Ankara bu suretle mühim bir tehlike atlatmış oldu. Yanan dükkânların çoğu sigortalıdır. Belfa.t 12 (A.A.) 2000 müsel. lâh polisle zırhlı otomobiller sehir. de karakol gezmektedir. Şehrin etrafında bir kordon vücude getiril. miştir. Otomobil ve otobüs müna . kalâtı durmuştur. Şehrin bir kısmsnda nümayifçiler barikatlar yapmışlardır. Polisin hücum etmesme mecburiyet hâsıl olrouştur. Neticede bir kişi ölmüş, 12 kisi yaralanmıştır. Saat 23 ten bese kadar ışık yakılması menedilmiştir. Divant harbin kararları Nafıa müsteşarının Ezmir'deki tetkikatı İzmir 12 (Hususî) Nafıa işleri hakkuıda tetkikat yapmak üzere bu • raya gelen Nafıa Müsteşarı Arif Beyin şerefme dün aksam Naimpalas'ta bir ziyafet verümiştir. Müsteşar Bey bu • gün Manisa'ya gitmiştir. Oradan Bur sa'ya geçecektir. Belfast 12 (A.A.) Kansıklık . lar devam edi;/>r. Zırhlı otomobil ler, şehirde dolaşmaktadır. Bir çok dükkânlar, işsizler tarafmdan yağ. ma edilmiştir. Şimdiki halde sehirde 2500 polis efradı vardir. Gece yarısı teşkil edilen divanı harp, isyan üe nazmtn 34 kisinfn muhakemesini yapmıştır. «Presse As«ociatkm» nun zannına göre iğtişaşlar komünîst teşkilâtı tarafmdan tertip olunmuştur. Nüma . yişçiler üzerinde çok miktarda silâh ve cephane çıkması, resmî makam . lan endişeye düşürmektedir. Edirne r'osca ve ieigraı oa^mudürîi ve merhum manifatura tüccan Mustafa Nuri Beyin kayınpederi Yanya'h Ahmet j Fethi Bey tahtı tedavide bulunduğu Hay^ darpaşa Tıp Fakültesi dahilî seririya ' tmda dün sabah rahmeti rahmana kavua mustur. Cenazesi bugün sabah saat 10 d Tıp Fakültesinden kaldınlarak Eyüp sultan'daki metfeni mahsusuna defne» dilecektir. Cenazeyi hâmil Binnaz motörü Haydarpaşa iskelesinden saat on buçukta kalkarak Sirkeci Araba iskelesi ne uğnyara Eyüpsultan'a gidecektir. Akraba ve dostlannm bu son rasimede hazır bulunmalannı merhumun ailesi bilhassa rica eder. dim. Dışarıya rütubet ve küf kokuma püsküren bir taş kapıdan girdik. Se. kiz on tahta kerevet... Bir kı«mınıni üstünde kirli yatak parçaları, bu* kısmında ot minderler var. Bir kısnu da bombos tahta... Duvara renklf sinema ilânlanndan, Maarif CemL yetinin afişlerinden bir kaç tane yapıştınhmş. tçlerinde Tasarruf Cemiyetinin para biriktirmeği tavsiye eden ilânı da var. Verilen izahattan anladım ki bu odada yatanlard biri bir matbaada çıraklik yapmak. tadır. Matbaasında basılan ilânlar. dan birer nüshasını alıp getirmekte onlarla duvarı süslemektedir. Belediye size burada yalru» yatacak yer temin ediyor, değil mi Sobalarımız da var... Ya yemek? Yiyeceği paramızla aîryoruz, Paranız var mı? tş bulduğumuz günler, evet Demek, bazan... Cümleyi tekmilliyemedim. Ken . dimin ne halde olduğunu bilmiyo rum. Fakat çocuğun gozleri dolv dolu olmuştu. Manzaraya daha fazla tahammül edemîyeceğimi anladtm. Yurttan müdürü beklemeden, kim olduğ mu, neye geldiğimi söylemeden us cacık aynldım. CEVAT FEHMl zarsa hiç bir şey dinlemez. Hele iş leri fena gittiği gün... Onun işleri fena gidiyorsa.t zasını ben mi çekeceğhn? Ne yaparsın? Bak bugün fen haberler aldı: Maaşından otuz li kesmişler. Müdürle kavga etmiş. ve geldiği vakit yüzü sapsarıydı. ni sordu. Evde olmadığım öğreninc çok kızdı. Çüakü seni hemen görmel istiyormuş, söyliyecekleri varmış. Ne üniş söyliyecekleri? Böyle maaşı kesilince senin i bir şeyler düşünmüş. Merakla gözlerimi açarak: Ne düşünmüş? diye sordum. Annem hemen cevap vermedi. A ladım ki hakkımda mühim şeyle konuşulmuş, kararlar verilmiş. Git tikçe merakım artıyordu. Tekrar sordum: Ne düşünmüş? Annem lâkırdıyı çevirmek is Mdbadi 100,000 ifsiz harekette Tehlikeli yerlerde şimdi 3000 den fazla polis devrfye gezmektedir. Şimdiye kadar 70 d«n fazla kim. se yakalanmıştır. Şehrin bir çok yerlerinde bir ta kim nümayifler çıkmak üzeredir. İs. sizler, aç kal an çocuklarmı kendi . lerine siper etmektedir. Zabıta, bu mıntakadaki işsizler in miktarını 100,000 kişi tahmm etmektedir. Bugün ekmek taşıyan bir kam . yonu bazı nümayişçilerSn yağma etmesi üzerine sokakta yeniden silâhlar atılmağa başlamıştır. Zabıta, nümayişçilerin üzerine sopa ile yü . riimnstür. Fakat bu çarpışma o kadar şiddetli olmustur ki, polisüer halkı dağıtmak için silâha davran . mak mecburiyetinde kahmşlardır. Ağır surette yaralanmış kimse yoktur. Mahallelerden bir çoğunda nü. mayişçfler, barikatlar yapmaktadır. Kargaşahklartın tekerrüründen korkulmaktadır. Dünyanın en biiyiik Elektrik fabrikası açılch Moskova 12 (A.A.) Emeprastroi elektrik fabrikası dün açıbnıstır. fstasyon 450,000 beygir kuvvetin • dedir. Ve 11 şubesi vardir. Elektrik cereyanını götüren tellerin uzunluğu 300 kilometredir. Elektrik cereya nının tansiyonu 164,000 volttur. Bu f abrika dünyanın en büyük elektrik fabrikasıdır. Fabrikayı açan MihaUeff, Sovyet Rusya'mn dünyanın en büyük bay raraını yaptığinı bu f abrikanın yalnız dünyanın en kuvvetii bir elektrik merkezi değil.'ayni zamanda etra f mda yapılar» bir ook f abrikalar do layısile Okranya sanayiinin temeli olduğunu söylemiştir. Kimsesizler yurdunda bir saat: IBirind sahifeden mabaiti Var. Ne? Ağız çalgın... Armon3c var, bir tane. Akfamları toplanıp çalı yoruz. öyle ise aksamlar eğlenceli ge. çiyor. Çocuk acı acı güldü. £h oldukça! dedi. Güneş batmıstı. Nerede ise karanlık olacaktı. Medresenin büyük ka. piftinda bir çocuk akınıdır başla . mıştı. Hep gene öyle irili ufaklı bir sürü çocuk. Kiminin elinde bir ka. vun, kiminin elinde yüz dirhem ekmek var. Kiminin eli de bombos. O vakit ben de avazım çıktığı kadar bağırdım: Sizinle beraber yaşarsam bana da insan demesinler! Oda kapısım şarkkadak vurarak dışarı çıktım ve kendi odama gitthn. Sahiden öfkelenmiş mi idim, yoksa böyle olmasını ben mi isterniştim? Bilmiyordum, fakat her tarafım titriyordu ve kendi kendime bunun pek iyi olduğunu söyliyemiyordum. Hatta içime bir ağlamak ihtiyacı geldi. Andre Roan'm yanmda zaptettiğim göz yaşlarımı boşalttım. Pek az sonra merdivenlerde ayak sesi duyunca gözlerimi kuruladım. Gönlümü almak için annemin gele ceğuıi tahmin etmiştim ve aldanmadım. Annem evvelâ ciddî bir tavurla içeri girdi, fakat beni görünce büsbütün yumuşıyarak ağır ağır yak Iaştı. Ben başımı başka tarafa çevirdim ve annemin kulağımın dibinde yalvaran sesinî duydum: Sabiha, çccuğum, niçin huy, Bunlar da buralı mı? Evet, çalışmaktan geliyorlar. Hepiniz kaç kisisiniz? Yüz yirmi kadar var. Bunlar çalışmaktan geliyor, dedin. Peki sen? Sen çalısmıyor mu. sun? Çalışıyorum, fakat iş bulduğum günler. Bazan bir iş buluyorum, bir hafta, on beş gün sürüyor, ondan sonra yenkini bulmak için gene a. ramak lâzım geliyor. Bazan bir gün. lük işler oluyor... İş bulmak çok zor. Kimsesi yok diye öyle her yerden almıyorlar. Kimsesizlik kusur mu? BUmeyiz ki efendim. Çocuğa bana «odanı göster» de. suzluk ediyorsun? Diye sordu. Cevap vermedim. Annem biraz durduktan sonra içini çekti: Ah, dedi, sen eskiden hiç böyle değildin, babanın hakkı var, sana bir şeyler oldu. Hergün... Birdenbire bağırdım: Çekil, anne... Başkalarına hak vereceksen çekil, burada durma, git, benim sıkıntım kendime yeter! Senin ne sıkıntm olurmuş? Ne7 yin eksik Allaha çok şükür... Sus, sus, sus... Yalnız bana bu akşam yaptıklarınız yetişir. Yirmi yaşında kız tokat yemez. Fakat, çocuğum, babam kız dırdın. Büsbütün titremeğc başladım: Kızdırdrm da ne yaptım anne? Durdu. Temkinli bir kadındı. Bana hak verir gibi bir hal aldı. Sonra sesini yavaşlatarak dedi ki: Evlâdım, sen babanın hal lerini bilmez misin? Niçin böyle söylüyor* sun?, P durur durur da bir kere kı Papen de mi Londrctya gidecek? Nazüerin içtimaı menedildi Berlin 12 (A.A.) Havas ajansı muhabirinden: Nazi fırkası tarafından intihabat dolayısile akti düşünülen içtima, U. raumî emniyete dair sebeplerden dolayı polis tarafmdan menedilmistir. BOYÜK HİKÂYE: 20 Sinema Delisi Kız Neden k"ız? Nedir seb'ep? Sana »inemaya gitme dediğimiz için mi ahlâkm bozuluyor? Sinemada ahlâk mi öğreniyorsun? Yoksa o şıllık artistler gibî kırıtarak yürümeği, yüzüne beş parmak kahnlığında boya sürmegi mi? Ha?.. Söyle bakayıra, «öyle bakayun? Babam gözlerini açarak üstüme yürümüştü. Döğecek sandım ve sustum. Annem babamı kolundan tuttu: Gel buraya, gel, delhme, bugün senin cinlerin üstünde. Babam bir silkindi, annemi itti ve bağırdı: Kaçil! Ben de asrasa kalktım. Tam fır Haydi sen çık odadan, biraz yüzünü yıka gel, haydi, haydi bakayım. Tabu dinlemedim: Neden çıkayım anne? Kab'ahatim var mı? SERVER BEDI Sonra babamı kızdıracağımı bile bile daha yüksek sesle: sat. Babamm daha büyük bir fenalik Kabahati olan çıksın! diye bayapmasını istiyordum. öyle bir hakğırdım. sızlık etsin ki sonra pişman olsun ve tşte, kıyamet o zaman koptu. ben, evden çıkmak için bunu bahane Babam üstüme bir daha yürüyeyapayım. «Ben sizin aramzda yaşırek: yamam, siz beni boğuyorsunuz, is • Vay... Beni koğuyor ha?.. tikbalimi mahvediyorsunuz!» diye Diye bağırdı ve saçlanmdan yabağırmağa hazırlanmıştım. kaladı. Ben bh çığlık kopardım. FaBabam benim bu halimi görünce kat işi fazla şirretliğe vurduğum için fiüsbütün ifrit oldu. öyle sık sık babam büsbütün kızdı ve bana mütöfkelenen bir adam değildi. Fakat hiş iki tokat savurdu ki, ben, canımın ayda, yılda bir kere babası tutacak acısından ziyade, bu tokatlarm se olursa fena kırıp geçirir, sonradan sinden ne kadar dehşetli şeyler ol da pişman olarak hatır, gönül almak duğunu anladım. isterdi. Annem babamın bu huyunu Benim halimi gören annem de babildiğî îçin iş çjğrından çıkmadan ev bama taraftar çıktı ve bana: vel bir felâketin önünü olmak istedi. Oh, cok iyi oldu, hakettin! Bana isaret etti: