Sayıfa 4 Tü Türk - Yı Yunan dostluğu — Gazi Hz.nin huzurunda bir Yunan gazetecisi Çehreniz, çizdiğiniz inkılâp cereyanla- rile işlenmiştir, nasıyeniz dahiyanedir Geçenlerde şehrimize geldiğini yaz dığımız ve Gazi Hazretleri hakkında ük makalesini tercüme etmiş olduğu- muz Yunan ediplerinden Madam Spa nudi Gezi Hazretlerile © vukubulan müldkatını şöyle anlatıyor: Gazi Hazretleri, önünde du - ran bir sigara kutusundan bir si- gara aldr. Sigara içip içmediğimi sordu. Sigaramı bizzat (o kendisi yaktı ve kahve emretti, Bana Yu- nanistandan büyük bir alâka ile bahsetti ve dedi ki: — Ben Yunanistanın iy; bir dostu- yum, hepimiz Yunanislanın en büyük dostuyuz. Bunu biliyorsunuz, Ben de cevap verdim: : — Reisicümhur Hazretleri bu nu, bütün Yunan halkı bilir. Bü - tün Yunanlılar her hangi (siyasi İrrkaya mensup olurlarsa olsun - Jar, Türk — Yunan dostluğunun tahakkukundan memnundurlar. Gazi Hazretleri ilâve buyurdu- — Evet, bu dostluk güzel bir eter. dir, bir kuvvettir, bir teminatlır. Türkiye Reisicümhurunun bu samimiyeti beni fevkalâde müte « hassiş etti. Bedihi ve aşikârdır ki, benim şahsımda Yunan tefekkür âleminin bir simasıma şeref bah- şetmek © istiyor. (o Mülâkatımız, teklik ve tekellüfsüz devam etti. Gazi Hazretleri, ikinci ve üçüncü bir sigara daha ikram etti. O sı - rada da reisicümhur kâtibi umu- misi Hikmet bey söze karışarak 'dedi ki: . — Madam Spanudi, (Prola) gazetesinde bu günkü Türkiye hakkında pek takdirkâr bir silsi- Isi makalâat yazmıştır. Şahsi in - tibalarını yazmak için zatı dev- letlerini yakından görmek isti - yordu. i Gazi Hazretleri sordular: | — Beni nasıl buluyorsunuz? , o — Simanızda bir çok kuvvet » Ter ve kudretler buluyorum. Çeh - reniz, çizdiğiniz inkılâp cereyan- larile işlenmiştir. Nasıyeniz dahi- yanedir. Şillerin Ven der gennis ay die Stirn gekust mısramı hatır latır. Nazarlarınızda garip bir ha | lâvet vardır. Hikmet bey sordu: — Reisicümhurumuzu, Vağne re benzettiğiniz doğru mu? Gazi Hazretleri bütün kalbile | gülüyör, belli ki bu teşbihi bekle - miyordu. — Hayır, reisicümhur ank leri, dedim. Ben böyle bir şey yaz- madım. Ben sizi Vagnerin Tag - hayzer namındaki benzettim — Evet evet, Almanyada bu eserden bahsedildiğini duydum. — Taghayzere sizi niçin ben- zettiğimi anlatmama müsaade e der misiniz? — Evet, evet, rica ederim bu- nun üzerine bu hüsusta Prola ga- zetesinde yazmış olduğüm maka le hakkında izahat verdim ve de- dim ki: — Gazi Hazretleri, İstanbulun | bütün fatihlerinden daba mert, ve daha kuvvetli olduğu cihetle, İstanbulun bütün sihir ve cazibe - lerini yenmek ve Taghayzer Af - roditin mağarasından nasıl kaç » mışsa Gazi de payitahtı başka bir yere nakletmek kuvvet ve kudre- tini haizdir. Gazi Hazretleri bu izahatımı memnuniyetle kabul etti. Gazinin kuvvet ve kudreti, kendisini fikir ve mülâhazalarını açık ve tered - dütsüz O söylemiye sevkediyor. Mustafa Kemal diplomüatlık yap muyor, tereddüt, dolambaçlı, ve kaçamaklı sözler, kendisinin kuv vetli ve kudretli şahsiyetine ya « kışmaz. Türkiyede yaptığı şayanı hay- ret ve takdir ıslahat ve inkılâp » lardan kendisine (bahsederken çehresinde bir lemai memnuniyet ve möâserret parladı, Gazi Musta - fa Kemal bütün münevver ve vic- dan sahibi gendisile beraber ol « duğunu hissediyor Kendisinin ev- za ve hareketlerini dikkatle takip ederken, bir aralık gözümün ö - nünde koca bir milleti hissiyat nefhetmiş onu canlandırmış olan İ insanı, timsal olmıya lâyık insan gözümün nönüde görüyordum. Genç bir kadının güzelliğine meftun yüzbaşı VANIERE, çölün ortasındaki mahalli memuriyetine gider. Oradan berhayat olarak çıkacak mı? yoksa oda, mülâzım de Premelle ile yüzbaşı Vallery gibi esrarengiz bir surette tagayyüp edecek mi? şte, bütün bu garip şeyler... Yarın akşamdan itibaren ARTISTiK sinemasında iraesine başlanacak olan muazzam, ibtiras ve esrarla dolu ATLANTID Diyarında Fransızca süzlü ve şarkılı filminde göreceksiniz. AL CAPONE'un bütün tehdit ve ihafe cür'etlerini, ika ettiği cebir ve zulumlarını, eşkiyanın ablâk ve yaşayışlarını, mücade- lelerini tahrip ve tethiş kuvvetlerini ... BU AKŞAM OPERA Sinemasında irsesine başlanacak olan ikag o'da Panik anca as ve Şarkılı filminde gözleriniz de canlanacaktır, eti Temsiliyesi başında : VA ve HANS REHMANN kahramanına | g | cektir. Bir stad Çukurbostanı belediye alıyor Stadyomun Yenibahçede ya- pılacağı malüm.. Fakat belediye bundan başka, gene o civarda yeni bir stad daha yapacaktır ki burssı da Şimdi. Karagümrük spor klübü- nün sahası olan bu yer için be- lediye bostanın bütün bissedar- larilr pazarlığa başlamış ve bu pâzarlıklardan bir kısmı bitmiş” tir. Belediye buranın alım satim muamelesini bitirdikten sonra elyevm küçük birstad balinde | i olan bu yeri daha genişletip büyütecek ve daha mükemmel bir stadyom haline koyarak bü- tün gayrı mültefiklerin burada waç yapmalarına tahsis ede- Kâraşümrüklülere 700 lira Bu sene Istanbul futbol fede- rasyonuna tahsis edilen 2000 li- ranm yedi yüz lirası son za- manlarda spor işlerinde çok can lılık gösteren ve üç dört bin lira sarfederek kendilerine bir de saha yapan Karagümrüklülere verilecektir. İkili ittifak ve jtilâflar TL Seki t (Baş tarafı 1 nci sayfamızda) Bunun (o gayesi, Oder hattını tutarak Berlini himaye etmektir. Bu maksatla sakin bir ticaret şehri olan Francfort- sur- Oder, umumi karargâh haline konal- muşlur, Posta çavuşları gidip gelmek» tedir. Merukllar -bu bususa ait tebliği heyecana , kapılmaksızın okumaktadırlar. Harp mubabir- leri caddelerde gezme! tedirler. Harp bali pazar günü ilân edil miştir. Uzaklarda topların görül- dediği işidilmiş ve düşman tay- yarelerinin muvaseleti korkusu ile şehir tem bir zülmet içinde bırakılmıştır. Harekât kat'i olarak dün sa- bah başlamıştır. Kızıl süvariler, Odere doğru ilerlemektedir. Bunlar asri bü- tün silâhlarla mücehhezdirler. Maamafih bu silâblar, hakiki ol- mayıp. taklittir. Çünkü Versay muahedenamesiAlmanyanın tank, ağır topçu ve muharebe tayya- releri kullanmasını menetmekte- dir. Piyade kuvvetleri, civardaki kasabaları işgal etmiştir. Süvari- ler, devriye gezmekte ve düş- manı aramaktadır. Berlinin akibetini tayin ede cek “olan asıl muharebe, Salı akşamı veya Çarşamba sabahı başlıyacaktır. Bu manevraların ehemmiyeti, Hindenburg'un huzuru dolayısile artmıştır. Hava taarruzlarına karşı ya- pılan müdafaa esnasında feci bir hadise olmuştur. Gazlara karşi himaye maskesini tecrübe etmek istiyen bir mektepli mas- keyi çıkaramamış ve boğularak ölmüştür. Yarın akşam ASRi Sinemada Greta Garbo VE Lewis Stone Solmuş Güller Filminde va ağ Çukurbustandır. | Mütercimi : Zonguldak mebusu Halil 21 Eylul 1 Terbiyede şiddet ve yumuşakli birleşmeli ve anaya hasredilm Umumi fikirler; idrake, keli- meler Vasitasile nüfuz ederler. Bundan dolayıdır ki çocuk fikir- lerden evvel kelimelere sahip | olur. Bundan başka vicdanımızda bir takım duygular vardır ki | bunlar, ahlâki ve dini fikirleri- mizden hem daha kadim ve daha kuvvetlidir, Hem de bü fikirlerin ömrümüz o'dukça bekçileri ve | muhafızlarıdır. Beraberin, © ilk | terbiyede teşekkül etmesi zaruri olan şeyler, fikirler değil, bu duygulardır. Eğer fikirlerden evvel, bir takım duygular sirayet ettirmenin ve cebren veya telkin suretile tefrik ve temyizinden | aciz kalacağı bir takım telâkkiler kabul ettirmenin, çocuğun idra- kine tearrüz ve müdahale mahi- yetini haiz olacağı tarzinda ga- rip ve münasebetsiz bir iddia serdedilirse bunun, bizzat terbi- | yeyi gayri mümkün kılmaktan başka, hiç bir manası olamaz. Çünki terbiyede hargi mesleği takip edersek edelim, daima ve behemhal kendi kanaatlerimizi telkin ocderiz. Çocuğa fikirle arasında mukayeseler yürüterek bunlardan birini diğerine tercih edecek bir kabiliyet vermenin bir çaresi vardır: Bol bol fikir vermek... Halbuki o, bu fikirlari alırken hiç birini mukayese ve münakaşa etmeğe muktedir değildir. Ulühiyet fikrinin beşeri zekâ- ya kopmaz““ve çözülmez bir Tarzda bağli bir vuxur olduyu ve binaenaleyh © uyandırılmıya muhtaç < olmadığı hakkındaki düşünce, doğru olsa: bile çocu- gu, bu vukufu vicdanınm de- rinliklerinde uyutmasına ve buna alışmasına meydan vermemek için onu, bir an -evvel uyandır- mak lâzımdır. Şu halde dini terbiyenin pek erkenden başla» ması ve benaberin âileye “ait olması icabeder. Fiktimizce bu işte de babanın ve ananın rolleri biri birinden ayrılır. Her dinde iki manzara vardır; biri kabir, szemetli celallıdır. Diğeri halim rakik ve caziptir. Din bazan ze- kâya, bazan kalbe hitap eder. Zatıbârinin varlığı, ezeliyet ve | ebediyeti, ilim ve hikmeti, kud- rel ve vüsati, kabrugazebi idra- kimiz; lütufuinayeti, affumağfire- ti, mahlükata merhameti de kal bimizi. alâkadar eder, Hakiki dindarlık, sevgi ile saygının ka- rışmasından hasıl olur. Baba, ulühiyet fikrinde mündemiç olan şeylerden muhabetli ve celallı olanları, ana, ruha mülâyim ve tesliyetkâr cihetleri anlatır. Ba- ba, itaat ve tazimi; ana, ümit ve tevekkülü telkin eder. Hülâsa bir Alman muharririn ifade etti- ği veçhile tanrıyı ( tanıtmak babaya, ibadeti öğretmek de ana- ya ait olmalıdır. (*| Terbiyede anatın ve babanın rollerini ayrı ayrı göstermiş bu- lunduk. Fakat kolayca anlaşıla- cağı veçhile her birinin münha- () Kolayon nrlaşılacığı veçkile Wu iza hat, dini terbiyesin ancak ene hatlarını ta- rif etmektedir. Bize göre, meselâ Hilmi ki- taphanesinin son zamanlarda — neyrettiği muhtasar tir ilmihzlin ana - baba tarafın. dan tetkik edilerek muhteviyatmın payla - plması ve her zaman ele geçecek Müsait zaman ve firsalürden istifade sölerek ya- vaş yavaş çocuğun ruhuna Ve dlmağna sindirilmesi makasdı temin edebilir. Mütercim sıran bu rolü ifa etmekle etmelerini istemiyoruz. Filb# babanın dalma sert, anafi bilâkis daima mülâyım olf istemek, pek abes bir şeyi Terbiyede şiddet ve mi meti birleştirmenin zarureti saddak olmak'a beraber İ şiddetin mülâyemetin de # hasredilmesi oOdoğru değ Bilâkis, her ikisinin şidde mülâyemeti aynı zamanda | mabtelif nisbetlerde olmak tile kendi şahıslarında to) bilmeleri lâzımdır. Evvelâ baba, çocuğunu ' mak gibi pek tabii bir 2 lezzetini neden tatmıyacak, ra çocuk bu derece rikkat sevgiden veya bu kadar bir mükâfattan neden mâ kalacaktır ? Mutlak ve ka İ bir şiddet, en vahim neti tevlit edebilir. Fenelonun mütaleasına | çocuklar, neş'e ve itminan İl bulunmalıdır. “Aksi takdird hinlerini karartır, cesaretleri rarsınız; sakin ve yumuşak * dılışlı şeyler ise ahmaklaşırlar şin şeyler ise tehevvüre sevki siniz; korku, sert tesirli ilâ benzer. Içi temizler; fakat zacı bozar; azayı zayıf ve | van bir bale getirir; kor kapılan bir ruh, daima zayi Nüfuzun hakikatan mhiaseir bilmesi bir güna gareze mi sit olmamasına tevakkuf Aksi takdirde yalnız vüci itaatini temin etmiş olu Halbuki ruh. elinizden k bulunur” Kalp, isyan içinde nar tutuşurlken, - çocuğu eltirmiye muvaffak olman! ehemmiyeti olabilir? En m nokta; hakimiyetinizi tesis fuzunüzun zaferini temin e değil, çocuğunuzu yetiştirmd iarbetitr, Trabzon meb'u$ şehrimizde Büyük Millet Meclisi ikind si Trabzon meb'usu Hasan dün sabah şehrimize gelmi gam Manş denizin geçme teşebbüf Londra, 20 (A.A) —Lorl posta müvezzii Cliff, dün al Manş denizini geçmek Dovres'den suya girmişse saat kadar yüzdükten sop şebbüsünü terke mecbur © tur. Zeke Yunanistana ihracatımız Istanbul, 20 (A.A) — ofisinden tebliğ edilmiştir: “Yunanistana ihraç edile" vanatı bakariyemize Yunar'j bükümeti tarafmdan me günlük karantina abiren r€ miştir. Hâlen Yunanlistana tenjanda tasrih edilen m bayvanatı bakariye ihracı 8€| bulunmaktadır,