üsküdar gençler Mabfelinin faaliyeti Üsküdarın mütevazı muhitin - deki gençlerin kendi o muhitleri, kendi memleketleri için hazırla - klar, bu teşekkülün muvaffakı- Yeti adım adım inkişaf etmekte- * Üsküdar halk fırkası binası - © konferans salonunda müsa - eler, konferanslar ve musiki “amlarile halkın (ihtiyaçlarını ine çalışan gençlerin son ay- a zarfındaki faaliyetlerinin en Mihimlerinden bahsedelim: 1 — 30 temmuzda “Kızkule - 4, park ve plâjında senelik fev- | kika, bir müsamere verdiler. Bu Mieamereye halk tarafından gös- Silen rağbet ve kesilen bilet ade Kızkulesi parkının 932 sene- “de en kalabalık bir gecesini id “ak ettirmiştir. Bu netice Üskü - i ie muhitinin alâkasını ifadeye fi bir delildir. O akşam Genç - mahfelinin cazbandı idaresin & sabaha kadar dans ve operet İsmsiş kısımları tarafından oyun- ir Oynanmıştır. Dans müsabaka- in yapılmış, Darüttalimi musiki &ti icrayı ahenk etmiş ve böy- ie Sâmimi bir gece geçirilmiş - e an minen v 2 — Ağustos ayı zarfında a » mıştır. Yakında tenis ve voley- İ kısımlarının da teşkili düşü » Milüyor., Futbol kısmı ilk maçını Ysküdarspor,, takımı ile yapmış "3 — 2 gibi bir farkla galip gel lerdir, 3 Ağustosun sonlarında ay Müsameresini yapmış ve Da- | de yün eserlerinden (Kör) “Dinde 3 perdelik faciayı temsil “işler.. Bu oyundan sonra (Ke- st kimde) isminde 1 perdelik | vediyi temsil etmişlerdir. Genç ç iki oyunda da çok muvaf- 4“ Olmuşlardır. Perde araların - Mmahfelin cazbandı çalmıştır. dk â .* >— Mahfelin çalışma heyeti- *ön kararına göre; taşi alaturka musiki kısmı,, a- i » düşünülmüş ve bu husus- faaliyete geçilmiştir. a “Eylaj ayı sonlarında da 9 un b müsamerelerini verecek- *ğ”. | Ne ay Ni ler mahfeline yakında İm da bir bina verilecek ve o - faaliyetlerini daha esaslı bir sokacaklardır. iş A.Z. - Anbulspor kulübü Ka anbulapor, kulübü bundan İğ, 2ün evvel birinci takımı n Mak © birinciliklerine hazırlan > #aküşepi bir kamp 17 eylâl cumar- Na Mina bitmiş, kampa giden W avdet etmişlerdir. VAKIT Sana 7 GENÇLİK e | © Genç Mesile Başbaşa “| Genç Nesile Başbaşa Spora en haşarı zamanında başlıyan genç Genç tenisçi Malik Bey diyor ki: Sahasizlık, idaresizlik ve böyle inhisarcılık devam ettikçe spor daima tedenni eder. Toplayan ; Melih Nâzmi Balkan tenis şampiyonasını seyrediyorum. Bu gün Balkanla - rın en iyi iki çifti, karşı karşıya dablı kazanmak için çalışıyorlar. Kulağma yanımdaki koltuktan ha raretli bir bahis aksetti. döndüm; bahistarlardan O biri bizim “kort çapkını,, Malik Cemal. — Vay deyip bana döndü.. De mek deminden beri burdasın da biribirimizi görmedik ha! — Bu hararetli bahiste aranız da yanarım diye korktum maa - mafih şimdi farkma © varmıştım. Benim maçlara dalışım onunda bahse dalışı biribirimizi görme - mize mâni plmuştu neyse konuşu» yoruz, — E nasılsın can.. — Zamanla didişiyoruz. — O da nasıl lâf. — Öyle ya bu zamanda kim iyi,. Buhran bize de dokundu. Şu maçlar bitse de elimize ucuz top düşse; hangi korda gitsem top kıtlığından kontenjandan bahse diyorlar. Baktım ki, derdi uzun hem u- sulle suallerimi sormıya başladım o şikletini çıkarmış cevap veriyor- du. — Spora ne zaman başladı - nız? — Küçüklüğümün en haşarı bir çağında çünkü didinmekten ya - ramazlığın en akla gelmez şekli- ni bilir ve sokaktan akşama ka - dar türlü, türlü oyunlar, muziplik ler çikarırdım. Yani demek isti - yorum ki, daha spor nedir bilmez , Kragümrük temsil heyeti Karagümrükte gençlerin kur - muş oldukları temsil heyeti haf - tada iki gün temsil vermektedir. Geçen perşembe akşamı “Bay - kuş,, u temsil eden gençler çok muvaffak olmuşlardır. Gençleri tebrik ederiz. Yeni bir temsil heyeti Haber aldığımıza göre amatör lerden mürekkep bir temsil heye- ti İstanbulun muhtelif yerlerinde temsiller verecektir. Grubun ismi “İstanbul temsil heyetidir) , Yeni bir Ortamektep İstanbul Erkek muallim mek - tebinde ve erkek muallim mekte- bi müdürünün nezareti (o altında bir orta mektep açılmıştır. Mevcu du altı yüz talebe olacaktır. Bu mektebin müdür muavini evvelli- ği vazifesine Erkek muallim mek tebi fransızca muallimi Fuat Nai- li bey tayin edilmiştir. İki gün - dür de mektebin teşkilâtına baş - lanılmıştır. Talebesinin ziyade - liğine mebni müteaddit şube sı - nıfları dahi açılması kararlaştı - rılmıştır. Fuat Naili bey Galata - saray mektebinin eski mezunla - rmdan ve kıymetli maarif men - suplarındandır, ken, bile koşmak ve zıplamakta akranlarım arasında ön safta i - dim. Hiç unutmam, asıl ilk spor hevesim koşuyla başlar; arkadaş- larımla me bahsine tutuşursak mutlaka kazanmak heyecanına ka pılır ve her zaman üstün olmak isterdim, seneler geçtikçe hevesi- mi muhitin icabı tenise döndürdü. — Hangi sporla meşgul olu - yorsunuz? — Ailemin ekserisinin tenisçi olması ve onların tenise teşviki na Tenisçi Malik Cemal Bey zarları beni de bir gün tenis he - veskârı yaptı, Bu heves çok genç yaşımda başlamıştı. İlk başladı - ğım sene dediğin gibi oldukça kü çük bir yaştaydım. Bu küçüklü - pr e Ey tamamile tenise kaptırmıştım ve bu gün öyle tahmin ediyorum ki, sporu bırakacak bir zaman hulül edinceye kadar tenisten vazseçe « miyeceğim, — Gayeniz? — Çevik ve mükemmel ve tam Amatör sahneleri arasında Profesyonelliğe doğru Gençler Temaşa grubü bu se- ne iki grup halinde çalışmıya ka- rar verdi. Bir kısmı (Profesyo - nel) bir şekilde İstanbulun muh- telif yerlerinde temsiller verecek- tir. Bu kısma yeni iltihak eden Aktör K. Necati ve Kemal bey “) isimlerinde iki kıymetli genç da - hil olmuştur, diğer kısım ise her on beş günde bir İstanbuldaki merkezinde temsiller verecektir. Profesyoneller Oo önümüzdeki perşembe akşamı Pangaltı tiyat rosunda aktör K. Necati (Beyin yazmış olduğu (Şafak sökerken) namındaki dört perdelik faciasını temsil edeceklerdir. Bu genç aktörlerin arasına ya kında sabık Darülbedayi artist - lerinden (Kımar) hanım da işti - rak edecektir. (Ladam O kamelya) (Aktör kin) temsil edilecek eserler ara - sındadır, Bundan başka biri şar- kılı komedi, diğeri de operet ol - mak üzere iki yeni eser de tem - sil edilecektir. e Necmettin Sabri Bir rica: Gençler Temaşa grubundan: Grubumuza iştirak etmek isti- yen amatör hanımlar pazartesi, çarşamba günleri saat 4 te Sulta- nahmetteki merkezimize müra - İ caatları rica olunur. bir sporcu ruhu taşıyan azimkâr bir tenisçi olup genç yaşımda bü - yük ve iyi neticeler almaktır. — Ecnebi ve yerli oyuncular- dan kimleri beğeniyorsunuz? — Ecnebi tenisçilerini (o daha yeni gördüğüm için şimdilik sade bizimkilerden Suat ve Sedadı be- ğenirim. — Son zamanlardaki spor ce- reyanını nasıl buluyorsunuz? — Bu sunlin cevabı olarak ak- Irma kaplumbağa ile tavşan hikâ- yesi geldi. Uyanık görünen fakat meydanda hiçbir hareketi olmı - yan bazı spor şubelerimizi tavşa- na azmiyle ilerliyen bazı spor şu- belerini de kaplumbağaya benze- tiyorum. Fakat şunu da ilâve ede- yim ki, sahasızlık hiç şüphesiz bu durgunluğa sebep oluyor. Zaten sahasızlık, idaresizlik ve (böyle inhisarcılık devam ettikçe spor da ima tedenni eder. — Dünya güzelini nasıl bulu- yorsunuz? — Eriştiği mevki o inkılâpçı cümhuriyetimizin bir defa daha muzafferiyetini (o gösteriyor Türk kadınının oPiyerloti düşünceleri- le Keriman Halis hanım anlat - miş ve takdim etmiş bulunuyor. Bu muvaffakıyetini ocandan teb rik eder ve bir dahaki seneye sporcu genç kız (arkadaşlarımın bü unvanı taşımalarını temenni ederim. Son sualim bu oldu. Artık maç ları rahat rahat beraberce seyre- diyoruz. Melih Nazmi Sonbahardan isti- fade ediniz Şimdi sonbahardır, bilirsiniz ki dünyanın en güzel yerlerinden biri İstanbuldur ve şunuda bi- lin ki İstanbulun en güzel zamanı şimdidir. Görüyoruz ki bazılarınız tatil günlerinizi kapanık (kahvelerin loş ve bunaltıcı havası içinde “şeşbeş,, “dübara,, “hep yek,, atmakla ve “rolans,, "bop şu kadar,, falan demekle geçiriyor- sunuz. Yazık! Onümüz kıştır, iki ay sonra bu güzel havaları, bu mavi gö- ğü, bu serin kırları mumla arar bulamazsınız. Onun için tatil günlerinizi kapanık kahvelerde gazinolarda değil güzel Istanbu- Jun güzel kırlarında, bayırların- da, su başlarında geçirin! Açık havada koşun, oynayın, zıplayın, cevizlerin, incirlerin altında ye- mek yiyin, narların, ayvaların altında dinlenin ve emin olun ki birkaç gün, birkaç cuma böyle yaparsanız boyunuz herhalde bir değil, birkaç arpa boyu yükse- lir! Bir hastalık Bu, ne verem, ne çiçek, ne ko- lera ve ne de nevrestenidir.. Ha « yır, hayır, hiçbiri değil.. Bir tür“ lü teşhis olunmak istemiyen, fa- kat hemen hemeri, herkes tarafın- dan bilinen bir maraz.. Gençle « rin hepsinde demiyeyim, hemen ekserisinde görülen bir aksaklık.. Nedir bu, bu, nasıl şeydir; ni- çin bu kadar salgındır.. Bu sual « ler, böylece pek ziyade çoğaltıla- bilir.. Fakat ben hastalığı sadece teşrih masasına yatıracağım.. Ö - tesi, yani iyileştirmek alâkadarla ra ait, Nefsimize pek fazla kıy met veriyoruz.. Hepimiz, bir iki kitap okumak, birkaç ilmi bahis O öğrenmek, üç dört rıyazi mefhum (dinlemekle kendimizi bir Sokrat, bir Pastör ve bir Hanri Puankare yerine ko- yuyoruz... Artık dünya bizim için hiçtir.. Insanlar boş şeydir.. Hep » si karınlarını doyurmayı düşünen bir takım süfli yapılı varlıklardır. İlersine ne hacet, tanıdığım bir hanım kız vardır; bu küçük ha « nım Çalıkuşu romanmı na- sılsa: okumuş.. Notrdamdosyona gitmediğine bin kere pişman.. Öyle ya, okuduğu mektepte bir Feride olamaz ki.. Zaten arkadaş- İ ları da adi kimseler.. Halbuki ken disi,, Reşat Nurinin satırlarını © - kendisi.. En ince, ön hassas, en iç- li bir kimsedir.. Ne zamana kadar sürecek bu?, Evet, anlarım, ruh yüksekliği be- şeriyetin bir idealidir.. Ve bu has- lettir ki, insanlarda odezenterese temayülleri yaralır.. (Fakat, gel gelelim bizdeki bu gurura.. Ha - yır, bu ruh yüksekliği değil, bilâ- kis bir ruh uçurumudur.. “Moi, mızı tamamen oraya yuvarlamı » Şiz... Bir genç arkadaş çıkıyor: “Ben, diyor, Türk istikbalinin va- tandaşı olan küçük çocukları o « kutmak istiyorum.. Gayem nezih « tir, asildir; fakat ne yazık ki ar- kadaşlarım benimle beraber dü « şünmüyor...,, Bir diğeri daha sesini yüksel» tiyor: “Doğruya.. daima doğru - ya, halbuki herkes iğri.. Yazık, yazık; benim gibi düşünen tek ki -şi yok... Daha öbürü. Ve bunlar böylece uzayıp gidi- yor.. Sade onlar görüyor, onlar du- yuyor, onlar çalışıyor.. Herkes bir köşede miskin, korkak ve kendin den geçmiş uyuyor.. Ayıptır, yazıktır, kendimizi bi- lelim.. Herkes kendi fikrine kıy - met vermesin.. Has tabirile söyli- yeyim: Burnumuzun doğrusuna gitmiyelim.. Düşünüşü kimse en- füsi yapamaz, o, daima, maşeri » dir.. Ve maşeri kaldığı nispette « dir ki krymetlidir., Fikirlere hürmetimiz vardır, fa kat, ekseriya, onların altında giz- | lenen “Nefss hotgümca itimat, i gözlerimize görünmese... ibrahim Şevket ,