Erkendi. Bu saatte köprüden Adaya kalkan vapura binenler ekseriyetle gezmiye ve hava almı- ya gidenler değildir. Onun için, geliniz, şu iki şık kadının ne ko- nuştuklarına kulak verelim: — Hatırlıyor musun Zehra, sn küçükken de böyle çekingen- | din. Şekerci dükkânına bile gir- miye utanırdın beraber girelim di ye beni beklerdin! — Sahi Meliha, öyle camekân- dan bakar dururdum. Yanımda kimse olmazsa bir türlü cesaret edip de gidip alamazdım. — Hâlâ değişmemişsin Zebra, hâlâ.. Düşün ki seviyorsun ve se- viliyorsun.. Seni, Adada bekli - yor. Orada tanıdık da yoktur. Hem kaç senedir dışarı çıkmıyor- sun, hem de bu sene Adada, ale- lüsul yahudiler dolu.. Herkes sizi karı koca zannedecek.. Orada baş başa, aşkınızdan başka her şeyi unutur, birkaç gün geçirirsiniz. Gene çekingenliğin tutup da ha- Yatımın en güzel macerasmı ka - çırma, ös En güzel değil, yegâne ma- cerası desen daha iyi olur. Haya» temın nasıl geçtiğini (o biliyorsun. Sakin bir izdivaç. Beş senelik bir sile hayatı. Sonra kocamın ölü » mü.. İşte bu kadar. Zehra güzel bir kadındı. Sim- siyah gözleri uzun kirpikler altın- dan için için yanıyordu. Donuk çehresinde büyük bir asalet var - dı. Otuz beş yaşına gelmiş olma- #ma rağmen bir genç kız taraveti ni muhafaza eden Zehranın öyle bir hali vardı ki, onu görenler, kendisine istemeseler bile hürmet ederlerdi. — Halekın var Meliha, dedi, e- ğer bu sefer de gene sen zorla » maşaydın, beni, saadetimin arka- sından göndermeseydin, eski â - detlerimi hiç bozmıyacak, evinde pinekleyip duracaktım. — Bak “saadetim,, diyorsun. Mes'ut olacağına emin misin? — Evet. Zebra bu eveti o kadar şiddet” le söylemişti ki, kendi de farkına vararak kızardı. Meliha gülerek: — Haydi, dedi, vapura üç dakika kaldı, hazırlan, paketini de al... İntizar salonundan (kalktılar. Nakleden: fa, men ilk defa geliyordu dense ye- | ri idi. Vakıa 'bir çok defalar gel - | mişti ama, hepsinde yanında ar - kadaşları veya kocası vardı. Yal - nız olarak ilk defa geldiği bull günde, kendisini orada tamamen yabancı hissediyordu. Dalgın na zarlarla evlerin numaralarına ba karak yürüdü ve nihayet aradığı || numarayı bularak kapısını çaldı. Fakat Zehra şaşkınlıkla 69 yerine || 96 numaralı evin kapısını çalmış- tı. Kapı açılınca da karşısına çı - kan şişman rum kadınının karşı- sında mahcubiyetinden © yerlere geçmişti. Burası da tesadüfen, bir pan - siyondu. Rum kadını türkçe bil - mediği için, Zehranın oraya, vak tile evinde oturmuş bir müşteri - nin tavsiyesile geldiğini zannede- rek, hemen çantasını elinden aldı ve onu bir odaya çıkarıp bıraktı, Zehra, itiraz edemedi. Ona öyle geliyordu ki, yanlış geldiği - ni söylese, bütün pansiyon ve ada halkı, kendisinin İzzet Ali ile o- lan münasebetini öğrenecek, dedi kodulara başlıyacaklar. Hoş, bu oda da, İzzet Alinin tarif ettiği gibi geniş, ferah bir yerdi, ve va- pur iskelesi meydanına bakıyor - du. Zehra, pencereden karşıki ev- lere bir baktı ve 69 numarayı gör- dü, İki ev garip bir tesadüf karşı karşıya idiler, Tam o esnada kar * şiki evin kapısında İzzet Ali gö - ründü. Vapurun geldiğini görmüş, onu karşılamak üzre kapıya çık - mıştı. İzzet Alinin yüzünde bü * yük bir intizara delâlet eden ma- nalar okunuyordu. Fakat yolcu - ların hepsi çıkmış, vapurda kim: se kalmamıştı; İzzet Ali, Zehra - nm gelmediğini görerek derin bir yeise düşmüştü. Başı önüne iğik olduğu halde pansiyona döndü. Zehra, onun bu halini görmüş- tü. Yarabbi İzzet Ali kendisini ne kadar seviyordu. Şimdi gidip ken disine bir sürpriz yapaçaktı.Fakat düşündü. Her halde İzzet Ali o - mun bu vapuru kaçırdığını zan - nederek ikinci vapuru da bekli - yecekti. Acaba ayni ibtirasla mı bekliyecekti? Zehra bunu merak ederek bir saat sonra gelecek o - lan vapuru beklemek üzere içeri girdi, bavulunu açtı. Sonra vapu- run düdüğünü duyunca penceresi ne koştu. İzzet Ali, tahmini veçhile ka - pıya çılamış, onu, gene bekliyor - du. Zehra, ayni gârip ve çekin - gen hissin tesirile üçüncü ve dör düncü vapurların gelmelerini de bekledi ve İzzet Alinin hep ayni heyecanla kapısının önüne çıkışı- nı gördü. Zehra, artık İzzetin yanına git miye tereddüt ediyordu. Acaba, * | biribirlerine malik olduktan son- lik bir san'atkârdı. Kendisile ta- nıştığı günden beri o kadar derin bir surette sevişmişlerdi ki, Zehra kendisini göklerde hissediyor bü- yük, bitmiyen bir haz içinde güm lerini geçiriyordu. İzzet Ali ise, Zehranın ne kadar çekingen oldu- ğunu hissettiğinden, gayet seyrek ve az ziyaretine gelerek, dediko - du olmamasma büyük bir itina gösteriyordu. Nihayet, artık he- | ti yecanın en son raddesine geldik- leri bir mülâkat esnasmda, bu i- şe karar vermişlerdi. Zehra, Adaya geldiği zaman sat sekiz olmuştu. Vapurdan giktı. Zihni biraz sonra kavuşaca- ğı saadetin zevki ile meşgul ola- k ilerledi. Adaya, hemen he » oi Ta da ayni şiddetle biribirlerini özliyecekler miydi? Kendisi mu - hakkak ki bu üç dört saat içinde duyduğu heyecanlı zevki hiç bir deraguşta bulamıyacaktı, ve mu - hakkak ki inkisara © uğrıyacaktı. Şüphesiz Izzet Ali, onu saatlerle arzuladıktan sonra, ona malik ol- makta büyük bir saadet duyacak, sonra dâ bu saadeti eriyiverecek- Zehra; bavulünu kapadı. İs - tanbula dönen son vapura bindi. | Evine döndü, masasının başma ge çerek şu mektubu yazmıya başla - dı: “Canım Meliha... Macera hakikaten güzel bir şey. eda TAKVIM Pazar Pazartesi 4 Eylül 5 Eylül sat 1836 437 1213 1931 1006 90,13 246 Gün batışı Sabah namazı Öğle namam İkindi namazı Akışnım namazı Yolm namazı İmsak Yum geçen günleri - Dün sıcaklık azami 29, asgari 20 derece olarak tespit edilmiştir. Bugün rigâr mütahavvil slir'atla esecek, hava 2- çik olacaktır. ADYO İSTANBUL — 18 den 19 a kadar gramo- fon, 1030 dan 2030 a kadar Bedayii Musi- ki heyeti, 20,30 dan 21 e kadar opere, 21 den 12 ye kadar tambur! Refik Bey ve arkadaş- lar, 22 den 22,40 kadar tango. VİYANA 517/2 m.) — 15 komser, 14,60 mandolin konseri, 16,35 oda münikisi, 16,20 sami 20 şark: 21,45 musiki, 23,15 kon- “Roma 44,2 m.) — 13,30 musik, 18 kon- ser, 21,45 opar. BUDAPEŞTE (5505 m.) — 12 musiki, 16 plâk, 17.20 konser, 18,35 konser, 20,20 Çi- gan iusikisi, 2130 Çıyan orkestrası. MOSKOVA (1304 m.) — 1520 musiki, 17AO müm, 18,10 musiki, 10,10 muzlki, 20,10 mii, VARŞOVA (idil m.) — 1815 susli, 185 konar, 19,2) dana, 21 konser, 73 dana, | 28.50 dane KÖNİGVÜSTERHAVZEN (1685 m) — T Jimnastik, 7,20 konser, 14 konser, 1720 mu siki, 18,15 orkestra konseri, 22,10 konser, 2430 dans, PARİS — (1725 m.) 19 konser, 20 konser 21,20 konser, 22,20 musiki, Yarın İSTANBUL — 15 den 18 a kadar gramo- fon, 19,30 dan 20,30 a kadar Makbule ve Yesari Asım Beylerin iştirakile saz, 20,30 dah 21 « kadar od musfkisi konseri, 21 den 22 ye kadar Safiye Hanım ve arkadaşları 22 den 22,40 n kadar hafif musiki, VİYANA (517,2 m) — 1240 konser, 14 pilik, 18,20 orkestra, 20 Don Karlos operası, 2315 könser . ROMA (441,3 m.) — 18,80 plâk, konser, 21,46 hafıf musiki, BUDAPEŞTE (550,5 m.) — 10,15 konser, 13,5 konser, 18,20 Çıçan orksatram, 1820 konser, 20,30 plAk, 21,85 konaer . MOBKOYA (1304 m) — 15,20 musiki, 1740 muniki, 1810 musiki, 20,10 müzikli, VARŞOVA (1411 m.) — 1345 plâk, 19,20 dans, 31 orkestra, 23 musiki, 23,50 dans, 18,30 KÖNİGVÜSTERHAVZEN (1686 m.) —| 7 Şimnastik, T,10 köhser, 15 konser, 21 orkas. tra, 28,20 haber ve musiki, PARIS (1125 m) — 20 piAk,21 tiyatro, 21,4 Bkemser, 22,30 keman için parçalar, Yeni Neşriyat : Yarı müstemleke oluş tarihi Gazeteci © arkadaşlarıszızdan Hüseyin Avni Bey Avrupa ser- mayedarlığının Osmanlı impara- torluğuna tesiri mevzuu üzerinde tetkikatta bulunmuş ve yukar- daki isimle kıymetli bir tetebbü eseri neşretmiştir. Karlerimize | tavsiye ederiz. letibât 352inci sayısı çıktı. Bu sayı- sile yirmi sekiz yaşıma giriyor. Tebrik ve intişarda devamını temenni ederiz. EMRET ETEYEETREEEEEYİNL Rİ Fakat ben, bu mecerarın sonu olma- masını istiyorum ve öyle zannediyo » ram ki, aşk denilen şeyin en temiz, en halis ve en heyecanlısını tatlım. Aşk heyecanlı o romanlara benzer. Başlangıcı birçok şeyler vadettiği hal de, son tarafları, alelekser — daima dememek için böyle diyorum — inki- sarla biter. Halbuki halis aşkın bir dakikası, hiçbir hayali esere değişi - lemcz. Şimdi ben kendimi bu dakika- yı tatmış ve tatmin edilmiş telâkki — İstesen vermez, alsan tınmaz! (Bir kısım hasisler var ki eli ile kimseye bir iğne vermez. Fa- İl kat öbür taraftan masrafı israf olur. Şu bu parasını yer, malını | İ alır. Onlarla da uğraşmaz. Gene kendisi yemez içmez, muttasıl İ| biriktirir.) * * — iğne. yurdusundan Hindistan seyreder. (“Yurdu,, iğnenin gözü, iplik geçecek deliktir. Bazı derin dü - şünür, uzak görür, az maddeden çok hakikat çıkarır arifler, kâ - miller vardır ki ufak bir sözden | çok mana anlar, kücük bir nesne- den büyük faydalar doğurtur. Hazreti Mevlâna gibi, Mesnevide: Tecrübesizlerin aynada göre - mediğini kâmiller kerpiçte müşa - hede ederler buyururlar. Delili mesnevidir, Orada bir tabiri, bir meseli, bir kıssayı irat eder. Onun ! üzerine o kadar derin, o kadar ince, o kadar geniş maarif söyler ki insan mestolur. ... — İki testi biribirile tokuşunca biri kırılır ama öbürü de çatlor, 10,10 rmasiikt, (Umumi harp bunun delilidir. ! Bir kısım devletler mağlüp oldu | ama gelip çıkanlarda da hal kal- madı. Bugünkü buhrandan galip- ler daha ziyade müteessirdirler.) # # : — İki dünya yahşılık yok iğriye. Yalancıya gaybetkeşe uğrıya! (Giybetkeş — Şunun © bunun ardından kusurlarını (o başkasına yetiştirene derler. (Gaybet) haki- kat olduğu halde yani bir adamın işlediği kusur aynen başkasına söylenirse kabahattir, bayağılık - tır. Eğer işlemediği bir şeyi arka- sından başkasına söylerse o vakit iftira etmiş olur. Cezaya lâyık o Tur.) Lr — Iki kişi dinden çıkarsa bir kişi candan çıkar! (Yani yalancı şahit; BORSA 3 Eylül 1932 Nukut (Satış) Tar 1 Şiin Av, 1 Pezeta atağp | 1 Mark ge v— iLe s0— 2— Ir 25 70 20 Leva 1 Ylorin 85—| 1 Mecidiye e epi 1 Banka 732 —| Viyana 04720) 7 Moskova Esham Terkos Çimento Ar. 430 | Ünyen Dey. 1450 | Şark Dey: 4590 | İtsiya 112) Şar * 2175 | Telefan 40 19 23— 934 2150 20 ceza 05— 13835 istikrezlar ist dahil — 9635 | Bilektrik Şark D.yollari 4,10 | Tramvay D.Muvahhide 54,50 | "Tünel Gümriikler 510 | Raham Baydi mahi 25 | Anadolu 1 Bağdat 450 | Anadolu 14 Tahviller ediyorum. Gözünden öperim, canim. Askeriye — (4 Mümessin 4310 eğer bir | | tn öldürülmesini, vü perişan. olacak suretle İ zaya çarpılmasını icap © bil | e aleyhinde yalancı ederse o zavallı maznunB” lur, asılır. Yahut ağır ©U hanümanı mahvolur. Bu şahidi atalarımız dinden sayıyor. Benim itikadım m dir. Bizim bir eski terbiye ?. Anadolu Türk ermeni! (Sultan dudu) muz vardı“ İ var dediklerinde ben bi i mam, Ben namusumla, te” le alın teri ile para kazan? niyorum. Ben (Gâvur) diye sizlere, ri ssuzlara, br” hainlere, vicdansızlara, verdiği kuvvetle millete den vicdansızlara gâvur derdi.) Tatânbülda'bir vakit yek muş. Mahalle fırmlarında “A ye vesika ile ekmek vi Kadının biri bir köşede aöl” Fırından muttasıl ekmek 49” le mesgul olan ekmekçi Yol yüreği parçalanmış: — Canım şu kadıncağıZ lıyor. Bir anlayıverin be manlar demiş. Sormaşlar kadın mahalle imamını &* rek: i — İmam efendi bizi © kocam, şehit karısı dul üç nüfus göstermiş. “Ben leri tanımam. Size üç ekm! dım,, diye elime şu puslayf” #| Ben üç ekmekle ne yapay” yiyelim yetimler baksın o! Onlar bizden çok yiyorlar. * tekaüt bile işi yok, gücü «| muttasıl köşede ekmek ge Deyince ekmekçi Yorgifii — Hoca efendi! Şu kadi gün için iki ekmek daha İ nim ekmeğimden kes, dediği” i zaktan meşhur Evliya efe! ca işitince iki tarafına b layıp kendi kendine: — İmamın sarığını YO başıma, Yorginin kalpağın mın kafasına diye mırıldaf” Sırası gelirse Evliya fıkraları muhterem ol ma arzederim.) Volet Çi A RM NN | Tütüncülük kan”) Tütüncülük kanununun * meşgul olan komisyon hisarlar o umum o müdürlğf fevkalade bir ietima yap”. ictimada (şehrimizdeki tütün kompanyalarımı silleride hazır bulunmuş!#”! İ dilerinin kanunda yapıls©" ii tadilât etrafında fikirleri mıştır. fi Çekoslovak reji mirden tütün 09 Izmir, 3 ( Hususi) < *y€ lovakya rej'si İzmirden kilo: tütün satın almağ” pi verdiğini ticaret odasP4 miştir. Mile EŞ | Hürriyettepesi” Arazi İ o Hüriyeti ebediye teP* ! arazinin belediyeye mi, Ermenilere mi ait olduZ.. kında bir ihtilaf işi mai intikal etmişti. Bu bus“ a. lan tetkikat bitmiş Ol yakında muhakemey€ " dh