Bir Gazetecinin Hatıratı Iki buçuk milyonluk bir Çin şehrinde: Mahkemeleri ne halde ? ği Behriyeliler aynı muttarit adım- la trene kadar yürüdüler, Tren- den toz, toprak ve kan içinde on iki kadar sdam çıktı. Bunlar iki taraflarında İogilizler olduğu halde Avrupa şehrine girdiler. Taarruz eden Çinliler uzaklaş- mışlardı. Otele döndüğüm zaman Paris- te tanıdığım Çin propagandacısı matmazel Sunne Çeng beni gör- meğe geldi, Çok ümitli idi, ba- na dedi ki; “Tafsilâtı hazarı itibara alma- yınız. İki buçuk milyon nüfasluk bir şehirde ihtilâl" olursa bazı kargaşalıkların görüleceği tabii- dir. Yarın Şan Kay Şekin as- kerleri buraya gelecek. Her ta- rafta sükün avdet edecek ve Çin cümburiyeti teşekkül edecektir. Dostlarımızı bilseniz siz de ümit beslerdiniz. Ceneralın yanında deha sahipleri vardır. Vatanper- verlik kelimesi ilk defa olarak Çinde bir mâna ifade ediyor. Bu kalabalik milletin hürriyeti ne kadar sevinçle karşılıyacağını göreceksiniz, Çinlilere sataşılmaz- sa çalışkan, müktesit ve aile fa- | ziletlerinin hepsine malik kim- selerdir. Haydi geliniz sizi Çin şehrine götüreyim. Orada tem- yiz mehkemesi reisiyim, Yeni tayin edildim. Mösyö Penlöve bunu duyarsa memnun olur sa- Barım.,, Çin şehrime gitmek mi? Gay- ri ibtiyari bir gün evvel bıçak yemekten zor kurtulmuş olan Ingiliz miralayım olacak. Zaten matmazel Sünne Çeng ilâve etti: “Siz ne İngiliz ne de zabitsi- niz. Hakimleri ben davet ede- ceğim onun için akşam Üzeri amcâzademin otomobili ile ge- İirsiniz.,, Akşam üzeri otomobille imti- yazlı mıntaka haricine çıkarken bir Fransız mülâzimi “gitmeyiniz,, dedi. Fakat bana refakat eden adam : “Bütün mes'uliyeti kabul ediyorum |,, cevabımı verdi. Dükkânlar kapalıdır. Seyyar | satıcılara bile tesadüf edilmiyor. Duvarlarda Çince yazlar var. Bunlar Şangbay proletaryasını | teşci için yazılmış yazılar imiş. Üslüpları Radek daha doğrusu | kendisine tavsiyenume almış ol- duğum Börodin'in öslübudur, Ad- liye sarayı kapısında matmazel | Sunne Çepg ile buluştuk. Etra- fında gayet ciddi tavırlı hakim- ler vardı. Matmazel Sunne Çen- | ge sordum: “İşkence cezası ha- Mi tatbik ediliyor mu?,, dediki: “Bunlar çirkin saçmalardır. Ka- rışıklık zamanlarında gaddar ve fanatik adamlar görülür. Fakat mabkemelerimiz çok muntazam- dır.,, Mahkeme salonunda hakimin kürsüsü üzerinde ve şeref mevki- inde Cün Yat sen'ın büyük bir resmi asılmıştı. Çinliler çok mu- nis adamlar. Ibtilâl komitesi ba- na çay ziyafeti vemek şerefini yaluız hakimlere bırakmak iste- memiş. Şanghay imtiyazlı man- takasındaki halkı titreten bu a- damlar bana güzel bir ziyafet çektiler, gayet nazik davrandı. lar, nutuklar söylendi, Fransız hatırlıyorum. | Fakat kabul etmesem korkaklık | Muhamiri : Sowervayn ibtilâli yeni olmuş gibi ondan bahsettiler ve çin ibtilâlinde: şe- refli bir vazife görmüşüm gibi ! i beni tebrik ettiler.Çıkdığım zaman İ balk samimiyetle alkışladı tekrar “siperler arkasına döndüm. As- İ tur otelindeki akşam çayında ba- na cehenneme girip çıkmış bir | adam gibi bakıyorlardı, Madma- zel Sunne Çeng'e böyle kolâyca İ Çin şehrine girip çıkmaklığın ! sebebini sordum. izah etti, Be- nim Fransız olduğumu, mubar- rirlikle iştiğal ettişimi anlatmış, | zaten “dediğine bakılırsa” ihtilâl- bir adama karşı hürmet duymuş- lar!,. Otelde hizmetimize bakan küçük uşak ibtilâlin sebeplerini kendi kafasına göre anlatıyor, Boruk İngilizcesi garip işaretleri | görülecek şeyl. Çine gitmeden evvel vatandaşım Marsilyalıla- rm konuşurken en çok işaret yapan kimseler olduğunu sanırdım, Çinliler onları kat kat geçiyor! Mes'elenin asıl garibi şuki bu delikanlıya bakılırsa her şeyden mesul olan Japonlardır. Diğer devletler uzak memleketlerde delikanlı gayet tabii görüyor. Te- baaları Çine geldikleri zâman memleketi zapta kalkışmayorlar. Evlerini ve temiz sokakların ken- dileri yapıyorlar, emtia alıyorlar fakat mukabilinde çok para ves riyorlardı ve terbiyeli uşakları hizmetlerine alıyorlar. Japonlara gelince Japonyalı uşak istihdam ederler. Çinde ne olursa burün- larını sokarlar. Hele hafiyelerini rahip kıyafetine sokmaları en fena hareketleridir. Diyorki: “Rahiplerin çoğu fena... Sah- te Çinliler, Japon zabitleridirler. Bir de Çinliler gibi sarı olan ve iyi güzel ne varsa Çinde öğ- renmiş olan Japonların kendile- rine mahsus mabkemeler, ayrı mana var? Delikanlının kanaa- tince Japonlar harp esnasında çok fena hareket ettiler. Alman- İ lann harbetmesinden istifade €- derek Çıngtavı çaldılar. Çinliler Japonların bu müstamereyi Çine iade edeceklerini zannetmişlerdi. Halbuki kendilerine malettiler. Ve orada zavallı Çinlilerle har- şu: “Japonlar bütün gün yıkanı- İ yorlar, halbuki Çinliler kadar temiz değildirler. Çinliler hamam yaptıkları zaman uzun müddet suda dururlar ve güzel kokular sürünürler. Japonlara gelince bir lokantaya girseler erkek olsun kadın olsun çırçıplak soyunarak ! iki dakika kadar kaynar su ban- yosu yaparlar. Çinliler zeki ve boşmeşreptir, Japonlar ise can sıkıcı mahlöklardır. Genç Çinlinin nihayetsiz şikâ- yetlerini hep sayacak olsam sa- hifelerce yer tutar. Not tuttuğum nokta şu oldu. Sözlerin hepsin- den Japonyaya karşı nefret ve husumet vardı. Bir gün koca Çin kitlesi birleşerek tek millet olur» sa bunu temin edecek ecnebi veya hususi Japon düşmanlığı olacaktır. Ertesi akşam Şan Kay Şekin piştarları şehre girerken Şanghaydan uzaklaştım. Halâ hatırlarım. Çin suların- ciler bir az temiz ve ak saçlı | birbirlerile döğüşüyorlar.. Bunu | ca hürmetler istemelerinde ne | bediyorlar. Diğer bir şikâyeti de | —. Ermeniler | Taşnaklarla komü- 'nistlerin arası açık BERUT: (Hüsusi) — Ermeni Taşnak komitesi ile Ermeni ko- İ münistleri arasındaki ibtilâf ma- lümdur ve iki taraftan da birkaç | kişi polisce tevkif edilmiştir. Aldığım ma'ümata göre Taş- nak komitesine mensup birkaç Ermeni, komünist rüesasından Artin Madeyanın evine gıderek | babasını istemişler.. “Evde yok- | tur,, cevabını alınca hamil ol- dukları tabancalarla evin pen- ceresine müteaddit el ateş et- mişler ve biraz sonra da savuşup gitmişlerdir. Vak'adan haberdar olan za- bıta hâdise mahalline gitmişler- se de failler bulamamışlardır. Bu mesele hükümetçe çok ehemmizetli bir surette tetkik edilmektedir. Salâhiyettar ma- kamların kanaatına nazaran er- geç kanlı bir hâdise çıkması muhakkaktır. Kazalar çoğalıyor !| Bir gülük otomobil kazaları : 1 — Şoför Behçetin kullandığı 2548 numaralı otomobil Aksaray» da tramvay caddesinde bir ada» ma çarpmış, beyni patİrıyan adam hastaneye götürülürken ölmüştür. Ölen adamın üzerinde hüviyetini ispata yarıyacak bir vesika bulun maması yüzünden ismi derhal an- laşılamamış, tahkikat yapılmış, Kumkapıda Hamam sokağında 32 numaralı evde-oturan o Mığırdıç Narliyan olduğu anlaşılmıştır. Şo- för Behçet yakalanmıştır. gümrüğü hamallarından Mehme- de 2584 numaralı otomobil çarp- | miş, başımdan yaralamıştır. Yara- j h Cerrahpaşaya yatırılmıştır. 3 — Koca Mustafa Paşa — Sir- keci hattında işliyen 5549 numa- | yalı otobüs Alemdar caddesinden geçerken tramvay amelesinin yol | üzerine bıraktığı ray temizlemeye i mahsus demirin üzerinden geçmiş ve sıçrıyan demir yoldan geçen Hacı Hacer Hanımın ensesine isa- bet ederek ağır surette yaralan- masma sebep olmuştur. Yaralı kadın Haseki hastanesine kaldı- rılmıştır. ETER are şerre Göz Hekimi i Dr. Süleyman Şükrü Birinci sınıf mütehassıs (Babıdli) Ankara caddesi numars 60 EE SALATA SEREREREEEE ENES AE ARERELRİŞ a a a dan ayrılmıya hazırlanan Japon bandıralı vapur demir toplarken 2 — Samatyadan geçen Galata | solümdaki yerli şehre ve sağım- daki Avrupa şehrine baktım. Solda lokantalar, çayhaneler, çi- çekli sandallar hep tenvir edil | mişti. Güzel muzıkalar duyulu- yordu. Şehrin burjuvaları ve kü- çük memurları Şan Kay Şekin geldiğinden ve ihtilâl sindikala- rının elinden kurtulduklarından dolayı şenlik yapıyorlardı. Sağda büyük caddeler, muh- teşem saraylar, zulmet ve sükün içindeydi. Çünkü idareci örfiye henüz kaldırılmamıştı. Ve saat onda “yat,, borusu çalmıştı. Dü- şündüm: “Acaba sonunda kim galip gelecek? Hadisatın icabı olarak Japonun müttefiki olan Garp mı? Yoksa Sovyet maya- sile kabaran muazzam Asya mı? © (Devam var) 3 Eyi 19İĞ Garabetler diyarında zenginlef Milyoner gazete müvezzilef kulübü azası gâzete satıyo! —— Birisi gazete müvezzii iken ve bi kaza yüzünden milyoner olmuş, bi tokat da diğer birini milyoner yapm Amerikada bir “Milyoner ga- | zete müvezzileri klübü,, vardır, Bu klöpte 52 aza bulunuyor. “Milyoner gazete omüvezzileri klübü,, ndeki aza, gazete müvez- ziliğinden yetişmiş milyonerler» dir. Hayata gazete müvezzii ola- rak atılan Toms Alva Edison, | bu klübün fabri reisi idi. Geçende bu klüp azası, Mişi- gandeki muhteşem klüp bina- | sında toplanmışlar, sohbet eder- | ken mazilerini (o batırlamışlar- dır. Akşam yemeği esnasında, | Her biri hayata nasl atık dığını anlatmış ve neticede tesadüfen orada bulunan yaban cılar, bu milyonerlerden çoğu” nun vaktile gazete müvezziliği ettiklerini işiterek, hayrette kal- mışlardır. Akşam yemeği esnasındaki bu maziyi hatırlayış, kendilerini ori- jinal bir harakette bulunmıya sevk etmiş, gazete müvezziliğin- den yetişen çoğu ak saçlı mil- yonerler, ertesi sabah başlarına bir müvezzi kasketi geçirmişler, ko'tukları altina birer çanta sı- kıştırmışlar ve bir alay teşkil ederek, büyük bir matbaanın kapısına dizilmişlerdir. Birer deste, 492910, İlde Müvezzilikten yetişen milyaner- ler, orada diğer müvezzilerin arasına karışmışlar ve sokaklar- da satmak üzre birer deste ga- zete almışlardır. Gazeteleri al- dıktan sonra, sokaklarda koşmı- ya başlamışlar, gazetenin İsmini bağırarak tıpkı bir müvezzi gibi | | değildi. Yüksek arım hareket etmişlerdir. Tabii içle- | rindeki yaşları ilerlemiş olanların biraz sonra nefesleri kesilmiş, sendeliye sendeliye yürümiye ko- yulmuşlar, fakat gene gazete satmak işine devam etmişlerdir. Ahali, hayrete düşmüş, çok geç- meden milyoberlerin bunu mazi- lerini hatırlıyarak bir zevk ve te- vazu ifadesi olmak üzere yaptık- ların anlamış ve ber kes, mil- yonerlerin sattığı gazeteleri bir hatıra olmak üzere kapış kapış | almıştır. Hattâ bazıları, üstelik milyo- | nerlere babşiş de vermişlerdir. Neticede gazete müvezziliğin- den yetişen milyonerler, o gün- kü kazançlarını kasalarından mü- him miktarda para katarak, ha- yır işlerine tahsis etmişler, bu arada bütün gazete müvezzileri- İ ne yardım etmeyi de unutma" | mışlardır. Kundura boyacılığından Milyonerlerden Yakob Lövens- İ ten, anası, babasile birlikte pek küçük yaşta amerikaya gelmiştir. Terzilik eden babası, ailesini güçlükle geçindirebildiğinden, ço cuk, on dört yaşına gelince, iş bayatına atılmıya mecbur olmuş, evvelâ kısa bir müddet kundura boyacılığı etmiş, sonra gazete müvezziliğine başlamıştır. Gazete satarken, başından şöyle bir hadise geçmiştir : Yağmurlu bir günde, ayağı kaymış, koltugu altındaki bütün i orada yetiştirmiş, i rerek, zamanla milyona | ğıtmak gazeteler çamura yuvarla?” Çocuk, bu vaziyet karşısı nup kalmıştır. Gündelik sermayenin b! elden gidişi, çocuğu şaşır dürmüş, bir köşeye ot hügür hügür ağlamışlır. Or geçen birisi, önünde l şöyle demişti: 1 — Ulanmıyormusun 469 erkek o'an ağlarmı? | Çoçuk, başına geleni i y miş, bunun üzerine bu ad” line acımış, avucuna bir bs! sıkıştırmıştır. Çocuk, bunu” dolarlık bir banknot olde$jl görünce,sevinçle doğru evin miştir, i Sonradan bu parayı zatın, milyoner genç Van olduğunu © öğrenmişlerdif hayır işlemeği (seven “Titanik,, battığı zaman * muştur. On dört yaşındaki müvezzii, 100 dolarlık bas” tan iyice istifade etmeyi 9 | memleketinden Amerikayf sürü hıyar getirterek by derkef konserva fabrikası vilcude / katmış ve nihayet gi Yakop Lövensten olmuştur” Bir tokat sonunda” Milyonerlerden Ceyms set ton'a gelince, bu zat ta asır evvel Nevşork'un anasız, babasız bir ge vezzii idi. Onun vaz tesi, teleri sokak ortasında ki abonelere gazete götü Bu suretle her gün merdi' tırmanır ve akşam Üstü düşerdi. Bir gün, bir bankaya $ leri bırakmış, merdivende? ! yordu, Basamakları dördef e der atlıyarak aşağıya inf ! sahanlıkta yaşlıca bir zata mış, ondan bir tokat yedi | tokat attığına pişman olan bu hareketini tamir için bankaya memur olarak al Bu zat, o zaman Ame milyonerlerinden olan Ce; y İ dü Ve o bankanın müdürü lunuyordu. i Küçük Ceyms Sumingt9” bu tesadüften istifade “ bilmiş, gel zaman, git milyoner olmuştur. Sofyada komüsii" lerle mücade? Sofya, 2 (Hususi Mubs9”. den) — Kalabalık bir grupu dün gece saat 8 de caddesinde bir toplanmâ ?. teşebbüsünde (o bulunm y ği Hatiplerin tam hararetle ” is lemiye başladıkları bir gür tişen süvari polisler topl çö istemişler ve ba? komünistler ile zabıts çarpışma olmuştur. İki da yaralananlar vardır» mıya ön ayak olanlar ” muşlardır. e