ünya Güze derece heyeca Başka memleketlere git (Üst tarafı 1 inci sayfada) den, kıraliçe vagondan inince bü yük bir sıkıntı içinde otomobile kadar yürüyebildi. Bu esnada kı- raliçe baygınlıklar geçirmiş ve bir ! çok hanımefendiler * de ezilmek tehlikesinde kalmışlardı. Kıraliçeye takdim eçin getiri - len yüzlerce buketler de ayaklar | altında ezilmiğti, Dünya güzeli babası ile otomo- bile binince kendisine ailesi er - kânr ve gazetemiz namma idare müdürümüz Ulvi bey refakat'et - miş ve gazetemiz namına bir bu- ket takdim eylemiştir. Keriman Hanım vilâyete, belediyeye ve Halk fırkasına giderek ziyarette | bulundu. Keriman Halis hanım bu res- mİ ziyaretlerden sonra evine git- miştir, Keriman Hanımın evinde .. Keriman Halis hanımın evi dün düğün evi gibi idi. Akşama, 'gece yarısına kadar uzaktan ya - kından akraba, taallükat, tanıdık ahbap herkes dünya güzeline hoş geldine gelmişlerdi. Çatalcadan Istanbula .. Keriman Halis hanımı karşı - lamak üzere Çatalcaya gönderdi. ğimiz muharririmiz kıraliçe ile birlikte geçirdiği saatlerin intiba- larını şöylece anlatıyor: Paris semplon ekspresi! 31 a- ğustos Çatalca — İstanbul — Dün gece Çatalcaya hareket etmiştik. Trenimizde dünya güzeli ni İstanbul namına karşılamak ü- zere o Hadımköyüne giden he - yet vardı. Yollarda, bütün istas- yonlarda akşamdan toplanmış o- lan halkın ilk suali şu oluyordu. — Güzellik Kraliçesi yarm kaç» ta geliyor? Hadımköyüne geldiğimiz za- man büyük bir halk kitlesi istas- yonda toplanmıştı. İstanbul heye- tini karşılıyan bu halk, dünkü Za- fer ve Tayyare bayramındas son- ra gece yarısına kadar bu heyeti beklemişti, Çatalcada ise Kraliçeyi karşı- lamak için akşamdan otomobiller, arabalar tutuluyordu. Sabahleyin 6,50 de Çatalcaya gelecek (o olan Semplon eks presi gecikti. Halk saatlerce bekliyor ve her saat biraz daha sabırsızlanıyordu. Nihayet keskin bir düdük sesi. . Halk şapkaları, mendillerini çı- kararak (yaşa) diye obağırmağa başladı. Onun heyecanı Güzellik Kraliçesi Keriman Ha nim vagonun penceresine çıkarak halkı selâmladı. Bu selâm alkışları çoğalttı. Da- kikalarca süren alkışlardan sonra bende trene bindim. Keriman Hanımı ve babasını selâmladım. Keriman Hanımın arkasında ma vi renkte çok güzel bir elbise var- dr. Başımda da mavi renkte bir be- re taşıyordu. — Gazeteci. Derdemez yüzü güldü.. Ah efendim. Size öyle mü- teşekkirim ki, . diyebildi. Heyecandan sözünü o tamamlı- yamıyan Keriman Hanımın sö: nü keserek İstanbul yolundaki ih- | tisaslarını sordum. Çok güler bir | yüzle şu sözleri söyledi: — Avrupada iken İstanbulu, vatanımı, vatandaşlarımı bilhassa annemi ve Fatoşumu öyle aradım ki.. Son günlerde mütemadiyen hep bunları rüyamda © görüyor- dum. Maamafih Avrupa » da Türk kadınlığının yük- sek şerefini bütün dünyaya gös - terdiğim için memnunen İstanbu - la dönüyorum. Bu memnuniyet ve muvaffakıyet bana değil bütün Türk kadınlarına racidir. İstan - bulu çok göreceğim geldi. Fakat kalbim de öyle çarpiyor ki.. Adeta heyecandan bayılacağım diye korkuyorum.,, Bu esnada hemen Keriman Ha- lis Hanıma Dünya güzellik müsa- bakasındaki heyecanından bah- settim. Ona da gülerek şöy- İe cevap verdi: 5 — Fakat beyefendi, biliyor mu- sunuz? Vatanıma büyük muvaffa- kıyetle dönerken duyduğum he- yecan, müsabakadaki heyecandan daha kuvvetli, .,, ti, Şark demiryolları” * ta - rafından sabık Padişah Sultan Reşadın bindiği salonlu vagon Güzellik Kraliçesine ve yataklı vagon da İstanbul heyetine tahsis edilmişti. Bayraklarla ve defne yapraklarile donatılmış olan bu va gonlarda heyet azasindan başka Şark Demiryolu hareket-müfettiş- leri de hazır bulunüyordu. Tren Hadımköyünde durduğu İ zaman müthiş bir kalabalığın al- kışları yükseldi. Arkasından 408- ler çoğaldı. — Yaşasın Keriman Hanmm. . Keriman Hanım burada çok he- yecanlıydı. Çünkü uzaktan anne- si ile büyük annesini “görmüştü. Büyük kalabalığa selâmlar vere- rek koşsa koşa vagondan indi. Annesi de yürümek istiyordu. Fakat yürüyemiyordu. — Hanrmefendi.. dedim. Kızı» nız koşuyor. Siz. . — Helecandan bir adrm ata» cak takatim yok. Yavrumun bu saadeti karşısında sevincimden a- deta ne yapacağımı şaşırdım. Bu esnada Keriman Hanım gel- mişti. Evvelâ büyük annesi daha sonra annesi ile kucaklaşması, ö- püşmesi çok uzun sürdü. Hiçbir kelime söylemeden bir kere anne- sini kucaklıyor öpüyor, arkasm- dan büyük annesini öpüyordu. An ne, büyük anne sevinçten ağlar- ken Keriman Hanrmın da gözleri yaşardı. Kucaklaşmalar ve öpüşmeler bittikten sonra evvelâ Şark şimen diferi namına Dünya Güzeline ga- yet güzel bir buket takdim edildi. Şehir namına da Belediye reis muavini Hâmit Bey tarafından daha güzel bir buket verildi. Güzellik Kraliçesi buketleri al- dıkça teşekkürler ediyor ve karşı» lamiya gelenlerin ellerin sıkarak su sözleri söylüyordur İM erk Trenimiz Hadımköyüne gelmiş- İ vagonun salonu i dolmuştu. Dünya güzelinin bir ta *İ yrerları ni e — Buraya kadar hepiniz bir- den hoş geldiniz. Yaklaşırkön .. Keriman hanımın bulunduğu karşılayıcılarla rafında büyük annesi, diğer tara- fında polis beşinci şube müdürü Kenan, İstanbul meb'usu Ziyaet - tin beyler oturuyor. Karşılarında da Keriman hanımın annesi, yas nında Nakiye hanım, İstanbul meb'usu Salâh Cimcoz, Alâettin Cemil beylerle fırka idare heye - tinden Hüsnü bey bulunuyordu. Keriman hanımın pederi diğer güzeteci arkadaşlarla könüşuyor- lardı. Keriman hanım bütün karşıla» derin derin süzdükten sonra derhal annesine döndü ve sordu: — Anne Fatuş hani.. Niçin ge tirmediniz? Annesi güldü. Fakat dünya gü zeli biricik sevgilisinin bulunma» yışma müteessir ilâve etti: — Fakat anne. Hiç de doğru yapmadınız? Neyse.. Saraylı ha - nim nasıl hasta mı? — Hep iyiler. Bu sözler uzadıkça Hadımköy halkı dışarda sabırsızlanıyor mü- temadiyen alkışlar (yağdırıyor. (Yaşa) diye bağırıyor ve Keri - man hanımı bir kere daha gör- mek istiyordu. 4 Keriman hanım halkın bu sa - mimi tezahüratı karşısında aya - ğa kalktı. Vagonun penceresin - den halka karsı bast ile bir selâm verdi ve elini sallamıya başladı. Keriman hanımın büyük anne si Halis beye: — Oh maşallah Halis. Keri - man iyi alışmış.. Bu sözlere Keriman hanım cevap verdi: — Henüz alışamadım anne.. Keriman hanrm tekrar yerine oturdu. Gene Fatuşa dair sualler sormıya başladı. Nihayet Muhlis Sabahattin beyin kerimesi Melek hanım cevap vermiye başladı: — Ablam gelecek bana çiçek getirecek diyor.. Bülbül gibi ko - nuşuyor. — Oh.. Oh ne iyi.. Demek be- nim Fatuşum bülbül oldu ha.. Fakat halk gene sabirsızlanı - yor. İki dakikadan fazla oturamı yan Keriman hanımı görmek is * tiyor. İşte bir kadın sesi daha yükseldi. — Allah rızası için Keriman hanımı görelim.. Siz bol bol görür sünüz. Biraz da biz görelim. Keriman hanım tekrar ayağa kalktı. Çok zarif giyinmiş bir ha- nım elinde mendili ile gözlerini silerek Keriman hanıma bağırdı. — Yaşn Kerman Hanım yaşa.. Halis bey bu hanımın göster- diği alâkaya karşı bir mukabele olmak üzere Keriman hanımın fo toğrafını verdi. Güzel kadın fo - toğrafı eline alır almaz öptü, son- ra bir öpücük de Keriman hanı - ma yolladı. Salonda oturan omeb'us, ga» zeteci, muharrir herkes bu manza li Keriman Hanım s0f n içinde karşılanf memesine sebep memleketini V£ ailesini son derece özlemesi olmuş, onun için hemen gelmi$” rayı hayretle seyrederken hakem heyetinden Osman Vehbi bey ile İstanbul meb'usu Salâh Cimcoz Bey atıldı: — Küçük hanım gelecek sene de siz müsabakaya (giriniz. Biz reylerimizi size veririz. Bu sözler söylenirken vagonun diğer tara » fmda bulunan halk gene alkışla - ra başlamışlardı. — Keriman hanımı görmek is- | tiyoruz. Nihayet Keriman hanım pen - cereye geldi. Bu esnada da tren hareket etti. Tekrar yükselen al - kışlar arasında Keriman hanımın Allaha ısmarladk sesi duyuldu. Bu sözlere gene halktan bir kadın se si cevap verdi. — Allah anasına, babasına ba ğışlasın.. Yavrum.. Milletin yüzü- nü ak ettin.. Hatıra .. imzalamaz mısınız ? Halis bey Paris hediyesi ola - rak aldığı çikolata kutusunu çı - kardı. Keriman hanım misafirle « re birer birer ikram etti. Çikola - talar ağızları tatlandırırken Halis Beyin bütün salondakileri hareke te getiren bir muzipliği ortaya çıkt. Keriman hahimim fotoğrafları. Belediye reisi muavini Hâmit Bey eline geçirdiği bu kartlar i - çinde en güzelini seçerken diğer zevat da Hâmit beyin elinden fo- toğrafları kapmıya çalışıyordu. Bu işte en açık göz davranan İstan » bul meb'usu Ziyaettin bey Keri - man hanımın en güzel bir portre- sini taşıyan kartı aldı. Derhal kı- raliçeye uzattı: — Hatıra,. imzalamaz mısınız? Ziyaettin beyin açtığı çığır ü- zerine eline kalemi alan Keriman Hanım, Ispartakuleye, Küçükçek- meceye kadar mütemadiyen kart imzalamakla meşgul oldu. Zaval lı kızcağız her resmi eline aldıkça hediye ettiği şahsı muayene edi - yor, ona göre iştihalı iştihalı im- za atıyordu. İmzalar bittikten sonra büyük anne dakikalardan beri tetkik et- tiği torununu bir kere daha öptü. Annesi kızını bir kere daha ku * cakladı ve öptü. Nihayet ( şehir meclisi azasmdan Nakiye hanım da dayanamadı, dünya güzellik kıraliçesini kucaklıyarak yanak - | larından öptü, öptü. Salâh Cim « | <oz bey bu hareketinden sonra Nakiye harırmı alkışladı. Niçin kongrey& gitmedi ? Keriman Halis Hanımı yalnız bulunca tekrar sordum: —— Hani Kopenhağa gidecek- İ tiniz? — Vallah beyim.. Böyle karar vermiştik amma.. 17 eylülde ya - pılacak bu kongrede (bulunmak benim için zor geldi. Her gece rü yamda annemi görüyordum. Fa - tuşumu tekrar tekrar özlüyordum. Dünya matbuatınm 300 murahha- sının toplanacağı bu (kongreye vatanımın hasretini, değişeme - dim. Derhal vatanıma avdete ka » rar verdim. — Rakipleriniz ne âlemde? Me Yi, midi > Eyle > — Artık rakibim kali ma.. Zavallı kızcağızlars acıdım. Çok meyus oldular” ie — İstanbulda neyle lacaksınız? — İlk günleri Fatuyanlk a başa geçireceğiz. Ondan og dinleneceğim., Öyle says ki, baksanıza adeta gö Sözde Avrupaya gittik.» ye memleketleri rüya gibi wi geçirdim. İstediğimiz gibi ? 44 gezemedim. Bir şey desem bana gülmezsiniz 7*” | Ah, Istanbul Tren Küçükçekmecey© ce Flörya plâjındeki halk istasyona doldu. İİ makinesi kuruldu. Kıraliçemiz ilk defa Y9'* yi di. Peyami Safa Bey | ben çok güzel bir nutuk irt # ti. — Safa geldiniz. Diye # | bu nutukta Peyami Safa ğa zelin Avrupadaki mu Vi tinden bahsederek © gö Ki yollarda kaldığını söylüyor, / Kıraliçe bu güzel sözler*” şu cevabı verdi: — Avrupada Türk temsil ettim, Muvaffakıy iğ det ederken duyduğum ai, çok memnunum. Türk vi bu büyük hürriyeti vere” gg” Mustafa Kemali hürmetle i | - Gazi.. larım Yaşasm G zi yaf Kıraliçe tekrar vagon# pir halkın alkışları arasmda" Bi ile - dım sesi yükseldi: — Çamaşırımı bıraktı e görmiye geldim kızım. pencereden bak da yavrum, Melek gibi.. Sef var ol.. E mi? yi va ... Vagonda sesli film gif başlandı. Nakiye hanım j kaçıyordu. Salâh Cimco? İri rar Nakiye hanıma ısrar eti | — Filmde gözükeceksi Nakiye hanım: -— Aman.. dedi.. Bir dimi sinemada gördüm. “| sonra kendimi artık perd “ rinde görmiye tahammül © PN ... yi | Yeşilköy, Bakırköy, Ye halkı kâmilen istasyona di, v tu, Keriman Halis hanım | kika bile oturmadan pensi nünde duruyor yollarda Volan halkı selâmlıyordu. ie Bu esnada bir tayyar temadiyen ekspresin zeri gi ! mas edercesine alçaktan ” EN ' ve taklalar atıyordu... ... A — Ah deniz... z — Ah İstanbul. | Keriman Halis hanı > tanbul hasreti o kadar PM. Birkaç dakikada bir ann#, Mf, yor ve Fatuşu soruyor. #“ ef di yokken neler yaptığı" vwek istiyor ve gazetecileri larından bahsediyordu. Ahırkapı önlerine geline* | (Lütfen sayfayı çe