Bir Sta nbu | beri . el bir kaç günden- p ee bulunmaktadır. i de yerleşmiş olan Mm. lF Yetiş, tansanın cenup vilâ- Car, nde çıkan Lepetit Var ve F | Pehei ivetim âli lerind v P i x senelerinde li ie bad gelerek 1913 sene de i Mt burada kalan Ma- e daki, öndel İstanbul ha'kın- lv, Mtibalarını “WVisions d'Ori- bii Miş bir eserinde topla” ik tasız gazeteci dün Royal * kendisile görüşen bir timize şunları söylemiş- | Ny rkiveye, eski dostlarımı R anbulu tekrar görmek a geldim. Esas maksa- olmakla beraber seya- kkında alâkadar bulun- taş, yazelelere yazılar da ğım. İstanbulu, burada i oturmuş olduğum için m. seferki gelişimde 1913 se- eki İstanbulla şimdiki ara- büyük farklar gördüm. sokaklar eskisine nisbet- cihet İstan- aş * Şiiriyetini, o “pittaresgve,, Sa,“ kaybetmiş olmasıdır. İs- Yi “dünyada bir ben- an bir şehirdi. dalma âyni manzara r,. Halbuki İstanbul değildi. Ye bir seyyah için her gün Ming. Sürpirizler bazırlıycrdı. Mg, Oda bir Avrupa şebri je Yolunu tutmuş, De yazık! İni ve çarşaf, peçe, bunların ve güzel bir hu- yedi vard. o Fakat böyle edine bakarak fes ve »4 tekrar avdetini temenni Ne» zannetmeyiniz Şehir- N Arsen Lüpenin i nr salonun loş köşesin- . D Dak ekseldi: bö end yüz elli bin! a 9 taraşeuluman lar hep bir- aym yol verdi- l ilerliyor. sakin, kanı sıcak F N tekrar etti: j ee yüz eli bin frank! İİ a, sesi ji İç, “Raul i işitir işitmez bu a- > Sari olduğunu tanımıştı. NY Mar, P bir yardımcı ul duk kanlılığına rağmen yerek: Yüz elli bin frank! eğ veren yok mu? Ver- hi bu U n ia bu i Sismini, parayı verip “ > Yeni gelen müşteri- &w Noter sir Fransız bel İhtisası rene KENE BEMEEANENNM AUUNN SEAN SASA ee emme 4 RAMA MAMA il Eski ve yeni Istanbul M.,, "* kronikler yazmaktadır. | İki gülüşlü kadın! Ida Avrupa şehirlerinin yolunu iü uş, seyyahları memnun etmek $in eski halinde tutamazdık ya .. azetecilerinden Mm. | de ibsadlardeki bu değişiklik mukadderdi ve çaresiz bir gün böyle olacaktı. Onun için tabii buluyorum . Gümrüğü ve gümrürük me- murlarıda eski idare zamanına İ nisbet (Oederek daha munta- | zam buldum bunun O için size burada başımdan geçen bir vak'ayı anlatayım. Vapurdan Istanbula çıktıktan sonra bavullarımı muayene için gümrükte bıraktım, anahtarları pa otelin memuruna verdim. Otele geldim. Saatlerce bekle- dim. Bavullarım hâlâ gelmiyor- du. Nihayet bir telefon muha- veresinden sonra mesele anla- şıldı, Eşyamın muayenesi esna- sında bizzat hâzır bulunmaklı- ğım İâzımmiş. Çaresiz yolcu sa- lonuna gitim ve memurlara anahtarları bıraktığım için ben yokkende eşyamı pekâlâ mus yene edebileceklerinide söyle- dim. “— Hayır, usul böyledir.,, dedikten sonra eşyalarım ara- sında ithali memnu birşey bulu- nup bulunmadığını sordular. Ha- yır cevabını uermem Üzerine €ş- yamı muâyene ctmiye lüzum görmediler. Yol yorgunluğu Üze- rine yolcu salonuna kadar git- i mek mecburiyeti doğrusu canı- mı sıkmıştı. Fakat gösterilen bu nezakete de hayran oldum. Güm- rük memurları eskiden olduğu gibi benden bahşiş bile isteme- iişlerdi.,, unran Monte Karloda da bu sene şimdiye kadar kaydedilmiyen bir bubran kendini göstermiş ve vari- dat mühim miktarda azalmıştır. Mayıs ayında nihayet bulan 931/932 senesinin varidatı 45 mil- yon frank olarak tesbit olunmuş- tur. Bu miktar geçen senenin va- ridatından 27 milyon frank nok» sandır. Buhrandan en ziyade mü- teessir olan gazinolardır. Bunla- rın varidatları geçen seneye nis- betle yüzde 60 azalmıştır. yeni bir macerası ii Teirika No : 24 adamın öyle kolay kolay yola ge- lir, sorguya çekilir kimselerden olmadığını anlamıştı. Hem esasen bu gibi sualler öyle herkesin ya- nında sorulur sualler değildi. Bi- naenaleyh, noter, müzayedenin bittiğini söyliyerek alelacele sa- londakileri dışarı çıkarttı. Döndüğü zaman, Raol masaya oturmuş, bir çek imzalamakla meşguldu. Biraz uzakta, Jan d'Erlemont ile Antonin ayakta duruyorlar ve bakıyorlardı. Raol çeki imzaladıktan sonra | eline alıp ayağa kalktı, ve not sre: — Birazdan yazıhanen'zden geçer ve size icap eden vesikala- rı gösteririm, siz de tetkik eder- siniz. Fakat benden ne gibi iza- hat istiyeceğinizi söyler misiniz?. — Evvelâ, mösyö isminiz?. — İşte kartım: Don Luis Pren- na, Portekiz tebaasıyım, aslen lid | Her tarafta buhran vw” | Buğday | Fiatları Fransada Bircenbire düşmiye Başladı. Sebebi?... Fransada son günlerde buğ- day fiatları birdenbire düşmiye başlamıştır. Bir müddet evvel yüz kilo buğday 175 franga sa- tılırken mevzuu bahis fiat te- nezülleri neticesinde 110, hatta 105 franga kadar inmiştir. Buğ- day fiatlarmda görülen bu te nezzülün sebebi bu sene buğday rekoltesinin (miktarı (o üzerinde yapılan mübalâğalı tahminlerin neticesidir. Buğday istihsalâtının bu sene pek fazla olacağı, fiatların da o nisbette düşeceği hakkında çı- karılan şayialar buğday spekü- lâsyonuile meşgul olanların tah- rikile arttırılmış, bunun üzerine ellerinde buğday ıstoku olanlar mallarını satışa çıkarmış, mevsim buğday hasad zamanı olduğun- dan çitiçiler de ilk maksullerini ihtiyaçları sevkile derhal paraya kalbetmek istemiştir. Bundan dolayı buğdayın piyasadaki arz derecesi birdenbire artınca fiat- lar tabii olarak dehşetli surette düşmüştür. Bu itibar ile bugün Fransada buğday meselesi mühim bir ik- tısadi hadise şeklini almıştır. Esasen Fransada buğday fia- tının her sene hasat mevsimin- den sonra düşmesi ötedenberi alışılmış bir meseledir. Buğday müslabsillerinin şiddetle paraya ihtiyaçları olması, bunun için istihsal ettikleri malları beklet- miye tahammülleri bulunmaması yüzünden bastdı müteakip büyük miktarda buğday satı, olur, Bu da fiatlar alan yas par. Bu tesiri bütün bütün ber- taraf etmek mümkün olmaz. O- Dun için Fransa hükümeti yalnız bu tesirin makul bir hududu geç- memesi için tedbirler alınıya ça- lışmaktadır. Londrada Sıcak dalgası Londra, 20 (A.A) — Gren- sich'de 37 ve Londra'nın mer- kezinde 35 derece hararet kay- dedilmiştir. Bu hararet dereces', 6 ağuş- tos 19li denberi kaydedilmiş o'an en yüksek derecedir. m m a A lim e Ev meselesi için, işte size (Portekiz milli bankası üzerine çekilmiş bir | çek., Yarisit; oradan alırsınız, Di- | der yarısmı da Mösyö d'Erlemont ile görüştükten sonra tesbit ede- ceğimiz tarihte vereceğim. Marki hayretle sordu: — Sizinle ne görüşeceğiz efen- dim. — Size çok şayanı dikkat şey- ler söyliyeceğim. Noter az kalsın itiraz edecek parası olduğunu kim ve nasıl is- i 5 ed-bilirdi?, Hem paranın ya- rısını verse bile üst tarafını veve- bilecek miydi?, Evet, bunları kim ispat edebilirdi?, Fakat sustu, Zi- ra, karşısındaki adam ona şarip bir -urette tesir ediyordu. Vakıa, mesleki bir hisle, bu adamın pek ©> iyi bir arak kab olmadığını hissetmiyor değildi. Lâkin gene susuyordu, ve nihayet en tedbirli hareket olarak: — Mösyö, dedi, bendeniz ya- zihaneme gidiyorum. Sizi de bek- lerim. Neteç di Mi Fransızım, İşte pasaportum. Para | ti. Öyle ya, bu adamın bankada | | rimizi bu kadar çabuk unuttuk sını koltuğuna sıkış. »irlendi. Antonini sımsıkı yakalı- z “e ği Motosikletle devriâlem seya- hatine çıkmış olan Mm. Eddy Ton ve Walter Tonn adlı bir Alman karı koca şehrimize gel- mişlerdir. Dört sene evvel Almanyadan motosikletlerile hareket eden Alman seyyahlar sekiz senede dünyayı dolaşacaklarını ümit et i mektedirler. M. Volter Tonn seyahati hak- kında şu malümatı vermektedir: — Almanyadan 1928 senesi Martinda hareket ettik ve şim- diye Kadar Avrupa ve Afrikada 25 memleketi gezdik. Şimdiye kadar gördüğümüz memleketler arasında bizde en iyi intiba bırakan, İspanyadır. Mazinin mirası o'an muhteşem abidelerden ziyade İspanyada halkın asil hisleri nazarı dikka” timizi celbetti, İspanyada tesadüf ettiğimiz ve bize nefis bir süt ikram ettikten sonra: “— İspanyada misafirlere ve- rilen süt için para alınmaz, di- yen çobanı bâlâ hatırlıyoruz. Ispanyanın dört lâtif husu- siyeti var: Memlekette mevcu- du hiç olmamasına mukabil fev- kalâde nefis olan şarabı, buğa güreşleri, musiki ve Ispanyol ka- dınları, İspanyada küçücük Andor Cüm- huriyeti de çok hoşumuza gitti. Cümhuriyetin merkezi olan şeh- re geldiğimiz zaman belediye rtisi müsterihane kahvesini iç- mekle meşguldü. Bizi gayet iyi karşılıyarak ye- rinden kalktı ve bir buçuk kilo ağırlığında bulunan bir anahtar- la belediye dairesini açtırdı. Bize söylediğine göre bu anabtar tam 300 senelikmiş. Ispanyadan Por- tekize geçtik, Balear adaları yer yüzünde bir cennettir. Bu adalarda hiç bir hırsız yoktur. Binaenaleyh ortalıkta polise de tesadüf edil- miyor, Burada geceleri pence- teleri ve kapıları açık bırakıp yatmak hiç te ihtiyatsız bir ha- reket değildir. Fakta yağmur mevsiminde 64 kilometrelik çamurlu bir sahayı 16 günde katetmek suretile bir de rekor kırdık! Rif dağlarım tırarak salondan çıktı. Marki de, kendisini teşyi etti. Esasen söyli- yecek bazı şeyleri olduğu için ona | refakat etmişti. Rac'-n izahatını, endişeli tavır- larla dinlemiş olan Antonin da çıkmak istemişti, Fakat Raol da- la atik davranarak kapıyı kapat mıştı, C --ç kız öteki K-rdan çil. ı -k üzere koştu. Raol peşinden koşarık onu yaka' 3r ve belin ler sarıldı, gülerek: — e c, dedi, niçin böyle çe- kiniyorsun bugün?. Demek birhi- öyle mi? Jorjöreden demin kur- tardım, geçen akşam iri Polu ber- taraf ettim bütün bunların hepsi matmazel için bir kıymeti yok mu?, Raol genç kızı ensesinden öp- mek istemiş, fakat ancak dudak- larını elbisesine değdirebilmişti. Antonin yalvardı: — Bırakınız,. Bırakınız. Feci şeyl. — Genç kız Raolun kucağında çırpınıyor, bir taraftan da kapıyı açmak için uğraşıyordu. Raol si- Karı - Devriâlem Seyyahları İstanbulda gördüklerini arlatıyorlar v | yarak başımı geriye attı ve | leri geliyordu. Raol acı acı güldü. İ yazıhanesinde daha iyi muamele / ediyordunuz. Gene görüşürüz, gü- Koca ve sabrayı bin müşkülâtla geç- tik. Trablusgarbı da ziyaret et- tikten sonra İtalyaya, Sicilyaya ve Romaya gittik, Italyadan (sonra Avusturya Çekoslovakya, Macaristan, Yu- goslaya ve Bulgaristandan geçe rek buraya geldik. Viyanada seyyahatımız bak» kında bir konferans verdim. Bul- garistanda da otomobil sporları amatörü olan prens giril ile gö- rüştüm. Türkiyede turing kulüp tarafından bize bir çok kolay- lıklar gösterildi. Kalküteye ka- dar takip edeceğimiz yol hakkın da izahat verildi. Buradan Ankara, Halep, Bağ- dat yolile Kalkütaya gideceğiz. Orada Amerikaya gitmek için * takip edeceğizmiz yol hakkında bir karar vereceğiz. Kanadaya da dört senede va- racağımızı ümit ediyoruz. Seya- hatim hakkında bazı Alman ga- zetelerine yazılar gönderiyorum. Seyahatimin hilamında da bir seyahat rehberi yazacağım. Seyahat bittiktan sonra mo- tosikletimiz o Munihte (bulunan seyrüsefer müzesinde saklana- caktır. esseseseesasan sase saran sarar assanasaran sanan aneen Takvim Pazar Pazartesi 21 Ağustos 22 Ağustos 18 Rebi.ahir (o 19 Rebl.ahir Gün doğuşu 516 517 Gün tetiş 1900 1858 Sabah osman 140 3,28 Öğle ““* 1a18 1217 kina * 01604 1603 Akşam ” — 1900 1858 Et Ma aa vos. Sİ Günler” Yüm kalan Günleri 139 HAVA — dün sıcaklık nzami 29 azgari 20 derece olarak tesbit edilmiştir. Bugün riiöğâr mitebavvi sür'atle esecek hava eke seriyelle açık olacaktır. b eb ISTANBUL — 18 den 19 za kadar | gramofon, 19.30 dan 2030 za kadır i bBedayi musiki heyeti, 000 dan 91 e kadar gramolonla opeta, 21 den 22. ye kadar Tanbur Relik Bey ve arkadaşları, 22 den 22.40 a kadat isngo orkestrası. dudak- larından öpmek istedi. Antonin: — Ne ayıp, ne ayıp, bağıraca- ğım.. Diye mırıldanıyordu. Birden- bire Raol onu bırakıp geri çekil- di. Dışardan Markinin ayak ses- — Doğrusu şansınız var! Fas kat bu derece inatçılık ümit et- miyordum. Geçen gece, Markinin zelim. Antonin artık kapıyı açmıya teşebbüs etmiyordu. Marki içeri- ye girince onunla karşılaşmış ve yüzündeki heyecanı görerek: — Nen var?. Diye sormuştu, Genç kız cevap verdi: — Hiç.. Hiç.. Sizinle görüşmek istiyordum. z — Ne hakkında?, — Şey. Lüzumlu bir şey değil. Sonra. Hem o kadar da ehemmi» yetli değil, Emin olunuz süt ba- ba.