H Yapacağını rmiş|!. Ne Bili haz Dap yardı. Gel zaman, git za- İh bu srak sevimli bir tay do- hay, Aa ne güzel, ne sevimli dl. adı, Çocuklar onu okşar, Salar de yem verirlerdi. Tay barak, kaçmıyor, zıplıyarak, Yeri, türlü türlü oyunlar yapı- Yur Ağa memnundu: : Eh, artık kısrağı satar, bu i Vaziyetten kurtulurum. şam kâfidir, hı, Ordu. Aksi olacak ki, kısra- da, , 73 Bötürüp satacağı gün- ÜS Sün evvel bir yerden düş- yı ağını kırmıştı, Yatağında Yor hep kısrağını düşünü- eyi satamadığı için teessüf e- Ka, ülüyordu. Ver si dedi ki: Muz Bu kadar üzülme, komşu» pi İbrahim ağaya rica ede- diz yasını göndersin, onun ti bn satarız. O açıkgöz Yapar, ır. İstediğinden âlâsını e İbrahim ağanın kâhyası İecek, üstem, Kâhya, pazara gidi- Yağı Sünün sabahı erkenden kıs- Azırlamış, taya da güzel bir Yal Eş yola çıkmıştı. Pazar, dona kasabada kuruluyordu. da e em kâhya, kısrağın sırtm- tüç bil unu tüttürerek gidiyor, Day a sığırların yürütmeğe ça- iç siler kafilesini geçiyordu. Rün, Yet pazar yerine gelindi. değijgi Kâhya pek saf bir adam Yor, iş akıli: pazarlık edi- dar; v ağı mümkün olduğu ka- Yi bir fiatia satmağa çalışı- Yı rağ En sonunda pazarirk uydu. dap, SEAYI memnun edecek ka» dek ei aldı. Kendisine ema- Yüyüy yen işi yapmış olmaktan MR. haz duyuyordu. ra Mep » Pet ederek biraz yemek ye- di, yp bir ahçı dükkânına gir- Biraz gesğini yedi, kahvesini içti. ta tayı etrafı gezip dolaştı. Son- İcin “an ve gifliğe yollan- Halk ahıra gitti, Ord ki tayin yerinde yeller a an uçmuş gitmiş. yok, aradılar, bulmanın Mey Püskür Şişko Rüstem kâhya v Eğer “SE İmazsanız, üç yüz evvelki ceddim yeniçeri ağa- üleyman ağanın b Yaparım ha! Biliyorsu- i Şeri bir insanın Sinir ar ehemmiyeti yok- an, a hırsızlar! Tayımı bu- öyle 5 et bir tarafa ve âfr yeniden aradılar. Bi, Yol İri diş — iş Bi, başk, üracaat et ağam?... land ış ordu. valara söyliyelim. eg Sihya, kiç birine kulak Üney, di dimin yaptığını lad !yerek uşaklardan Boğazını sıkma- bir tekme vurup * Zavallı uşak ölüp ahırda ka Selmi, İmak kimsenin 4. Hepsi birer ta- Yusuf ağanm güzel bir | Otomobil (o görmi- yen medeni yerler Amerika, bilhassa müttehit Amerika cümhuriyetleri dedik mi artık fikirlerimizde medeniye- tin en yüksek derecesi canlanır. Yüksek binalar, gökleri tırma- ıyan apartımanlar, makineler, radyolar, elektrik tramvayları, trenleri, otomobiller, otobüsler, yazı makineleri, hasılı medeni- yette ne gibi vasıtalar akla ge- lirse hepsinden bol bol istifade edilen bir memleket. Artık bun- dan ötesi sağlık değil mi? Hayır öyle değil! Koskoca Amerikada öyle yerler var ki ne şimendifer görmüş, ne olo- mobil! Yolları bile dünyanın en kötüsü. Meselâ Kentucky hükü- meti içinbe Cutter - Crcek ka- sabası, Bir Amerikalı gazeteci oto- mobille bu kasabaya gitmiş. Yu- karıki resimde gördüğünüz gibi, eyvah !... Kasaba ahalisi ömür- lerinde bir defa olsan görme- dikleri otomobilden korkmuş, ardan ayrıldı. Tayı bir ahı- | ber tarafa kaçıyorlar. Gazeteci, bunu görünce oto- mobili durdurmuş ve bunlara lâzım gelen izahatı vermiş. An- cak ondan sonra medeni Ame rikanın bu zavallı halkı otomo- bile alışabilmişler. Demek ki meşhur Fordun günde çıkardığı on bin otomo- bil Amerikada değil başka mem- leketlerde satılıyormuş. — v Eğlenceli bilgiler | eğmesi İnci çiçeği Bir tas su içine yanmış mum- dan istediğiniz kadar damla akı- tırsınız. Bu damlalar suyun üze- rine düşünce içi boş yarım kürre- cikler baline gelir ve kenarları dişli dişli olar, Sonra pek ince teller alırsınız. Sudaki damlaları yuvarlak tarafı yukarı gelmek üzere parmağı nızla yavaş yavaş ve birerbirer çıkarırsınız. Her birini çıkardıkça ince tek lerden birinin ucunu mum ale- vinde biraz ısıtır ve mum dam- lasının ortasına yavaşça batırır- sınız. Bir dakika öyle tuttunuz- mu tel soğur ve damlacık ucun- da yapışmış kalır. Böyle birkaç tel yapılıp bir- birbiri altına konup hep birden birinden münasip mesafelerde 5 Zekâ ve sebat Resimlerini gördüğünüz yavrular iki İngiliz çocu- i Şudur. Ikisi de beş yaşın- bükülünce bir inci çiçeği dalı meydana gelir. Bu dalı kücük bir çiçeklik üzerine koyarsanız pek boş birşey olmuş Olur. Resimli fıkra — — Gözünü aç, Sevim, yeinök- ten ilk alacak olan, daima az alır. Usul böyledir. Sevim ye- mek tabağını küçük Kardaşine uzatır : — Annemin söylediğini işittin ya! Yemekten iptida sen lara ehemmiyet vermiyor gibi gö- rünüyor, bir yerde oturmuş çubu- İ ğunu tüttürüyordu. Birdenbire i- çeriye bir adam girdi. Kanter İ- çinde, toz toprağa bulanmış, ne- fes nefese gelmişti. Heyecanla bağırdı: — Ağam!... Tayı bulduk. Yan- lışkılla almışlar. Alan adamın ta- yı da sizinkinin ayni. Aymrt ede- memiş, Şimdi getirecek. Biraz sonra tay geldi. Ahırda o- lan diğer bir tayla yanyana koy- dular, Hakikaten hiç farkı vok. Yalnız Rüstem kâhya gülerek kendi tayının karnını gösterdi. Orada, ön bacaklarının arasmda kimsenin göremiyeceği küçük bir beyaz leke vardı. Mesele anlaşıl- dı. Tam o sırada ahırcı bir polis ile gelmişti, Fakat polise yapacak iş kalmamıştı. Yalnız merak elti- ği için sordu: — Ala, eğer bu tay bulunma- | saydı kıymadan bir kaç kişiyi i öldürezek miydin? — Hayır, ne münasebet! Bunu kim söylüyor? — Ecdadımızın yaptığını yap- mıayacak mı idiniz? — Öyle ama, bunda ölüm falan yok. — Ya? — Ceddim Palabıyık Süleyman ağa da bir defa atını bir ahıra bağlamış, bulamayınca. — E, bulamayınca? — Dizginleri eline almış, geri- isin geriye yolu boylamış, ben de İ bunu yapacaktım!, A.L al ve usule göre yap. Yeni bilmecemiz Ortadaki boş yerlere bir harf | konacak ve yukarıdan aşağıya doğru okununca çorbaya lâzım | olan bir şey çıkacaktır. Dikkat Bilmecelerimizi doğru halledenlere kalem, kart- ostal, şekerleme, çikolata ve itap hediye edilecektir. Hal va- rakalarını kuponlarla birlikte Va- kıt - Çocuk ıuharrirliğine gön- deriniz. Geçen haftaki bilmecemizin halledilmiş şekli Vakıt bilmece kuponu 8-16-1052 mmm dl i dadır. Üstteki sporcu bir yüzbaşının kızıdır. Atma- ca beslemeye ve terbiye etmeye meraklıdır. Bütün zekâsını işleterek tatil sa- atlerini atmacasile geçi- riyor. Malüm olduğu üze- re atmaca vahşi bir kuş- tur, Fakat terbiye edilir- se istenilen şeyi yapacak bir hale bile getirilebilir. Atmaca eskiden “av,, iş- lerinde kullanılırdı. Sahi- binin istediği avı yakalar getirirdi. Ikinci yavrunun isteğide köpeğini tam manasile ter- Oyuncular arasından biri ha- nım, diğeri hizmetçisi olmak üze- re seçilir. Arada anlaşamamak olmaması için.bu seçme kur'a ile de yapılır. Hanım, bir sandalyaya oturur, hizmetçi ayakta durur. Diğer oyuncular da bir daire şeklinde otururlar. Kaç kişi oturuyorsa o kadar sandalye olmak lâzımdır. Hizmelçinin sandalyesi yoktur. Oyuna başlanır, hizmetçi ha- nıma sorar: — Hanım efendi, ne emir edi- yorsunuz? Oyuncuların berbiri hanımın tuvalet eşyasından birinin ismini almıştır. Meselâ: Kordelâ, bile- Çocukların j İ reyyan ysyyy Tayyare şarkısı Uçun, uçun şu pek temiz göklerinde vatanın, Müjdeleyin güvercinler gibi dilber, sevimli; Tayyare mi; hayır, hayır, meleklerin güzeli! Bu vatanın zümrüt gibi kucağına uzanın. Uçun, uçun, ay yıldızlı kanadınız açılsın, Türk şerefi bu göklerin her yerine saçılsın? Türkün melek tayyaresi bu göklerde gezerken Kabil midir, düşmanların iblisleri görünsün? Güzel ayın yanağına kanadınız sürünsün, Size nurdan duvak insin gülümsiyen güneşten. Ucun, uçun, ay yıldızlı kanadını açılsın, Türk şerefi bu göklerin her yerine saçılsm! biye etmektir Oda oyun sa- atlerinin bir kısmını bu i- şe o hasret- .mekte (o ve bundan derin bir zevk al- maktadır. Bu siki yavrunun ibu çalışma. larını herşey» den evvel bir sebat örneği olarak telek- ki etmek lâ- zımdır, , | Oyunlar: Hanımın tuvaleti zik, kol saati, çiçek ve saire... Hizmetçinin suali üzerine ba- mm bunlardan birini istiyecek, ve o istediği şeyin ismi kimde ise hizmetçinin yerine geçecek, hizmetçi onun sandalyesine olu- racaktır. i Hanım bütün tuvalet eşyasını birden istiyebilir. O halde herkes yerinden kalkar, hizmetçi de he- men koşup bir sandalyeye otu- rur, Ayakta kalan, sonra ceza görmek için bir nişane vermiye mecburdur. Bu oyuna diğerleri gibi kız ve erkekler iştirak ederler. Er- keklerden biri hanım olsada zararı yoktur. iy yaly My Uy yg g0 yg yy yy Uçun, uçun, ay yıldızlı kanadınız açılsın, Türk şerefi bu göklerin her yerine saçılım! Türkün şanlı tarihini yıldızlara götüren Yılmaz, cessur tayyareci, işle sana şanlı yol! Fırtınaya, kasırgaya, tipilere hâkim ol, Mezar sana kalbimizdir sen bu yolda ölürsen, LU A. Ismet