Meğer bu kız, güzeller güzeli imiş! Fakat bir takım işler yüzün- den gecikmiş, kadın da bekle- mekten sıkılarak gitmişti. Ona yüz dolar bırakarak ertesi ak- şam gelmesini diledim. Estesi gön gittiğim zaman ev sahibi (Lâmarkiza) bana paramı iade ederek kızın beni istemediğini söyledi. Güldüm. Parmağımdaki pırlanta yüzüğü çıkararak ona vermesini kandırmasını rica ettim. Fakat yüzüğüm de bir fayda vermedi ve ertesi gün bana iade olundu. Lâmarkizaya emir ettim: “Bu kıza bin dolar vereceğim, bu akşam beklesin ? Beraber yemek yiyelim ! dedim. Kadın geri dö- merek kızın bir şartla geleceğini ve yemeği müteakip hemen gi- deceğini söyledi. Kabul ettim. Kızm gidebileceğini tahmin etmiyor ve daha fazla gözüme girmek için bu kadar nazlandı- Şıni zannediyordum. Kız evime geldi. Demin onun okadar gü- zel olmadığını söylemiştim. Hak- sızmışım, Meğer bu kız güzeller güzeli imiş. Ömrümde bukadar »nefis bir kadın görmemiştim, Onun güzelliği beni sarhoş et- mişti. Zekâsı, cazibesi fevkalâde idi. Onu memnun etmek için elden geleni yaptım. Bütün hü- merimi kullandım. Fakat kız, yemek bittikten sonra İcmen ayağa kalkarak Allaha ısmarla- dık | demez mi 7! Yalvardim, yakardım, kızdım, hiddetlendim, para etmedi. Gü- zel kız, söz verdiğimi ve sözümü tutmam. icabettiğini (o söşledi. Binbir ibramdan sonra ertesi gün de yimeğe geleceğine söz verdi ve geldi. Hergün ona bin dolar veriyordum ve onunla bir saat konuşuyordum. Yedi gön böyle geçti. Bu-kızı çılgınca sevmekte idim. Omtümde” bir kimseyi böyle sevmemiştim. On- dan başka bir şey döşünemi- yordum. Her şeyi ihmal etmiştim. Bu sıralarda ben bir cemaatın başında hareket ederek yolsuz ve idaresiz hükümeti atacaktım. paramız ve adamlarımız vardı. plânlarımız hazırdı, Doksan do- kuz işim vardı. Fakat bu kadın beni o kadar meşgul etmişti ki hiçbir işe bakamıyordum, Ken disi, ancak beni sevdiği zaman, bütün varlığını bana bağışlıyaca- ğını söyliyor. Bende inanıyor ve onu bir melek sanıyordum. Ibtirasım okadar kuvvetli ve ateşli. idi ki ergeç onu da yaka- cağına kanidim. Nihayet bir gün, bu Kadında beni sevdiğini söyledi. o kadar heyecanlanmış- tım ki az kaldı düşüp bayılacak- tım. Dünyada neyim varsa he- men ona vemek istedim. Gökte ki yıldızları kopararak ona ve- rebilecek kadar kuvvet duyuyor- dum. Ona aşkımın kudretini ispat için harikülâde birşey yap- mak ihtiyacını hissediyor, ona Canımı, şerefimi, her şeyimi vermek istiyordum. O gece, bu sevgili kadın kok larım arasında iken ona ne ya- pacağımızı, hükümeti nasıl de- vireceğimizi, iktidar mevkiini na- sıl ele geçireceğimizi anlattım. Vücudu dikkattan (sertleşmiş, gözleri parpar parlamıştı. Yüzü- mü okşıyan eli, kuru ve souktu, Birdenbire içime bir şüphe girdi. ve k arın dedikleri aklıma geldi. kadm, tehlike ve ö- Min | Fakat kadm bana bir. az daha sokuldu. Sözlerimden kork- wEj gı ve bu Suretle onu | tuğunu söyledi. Onun buseleri, nüvazişleri arasmda her şeyi iti- raf etmiştim. Düşündüm, düşün- düm ve nihayet anladım. Bu kadın muhakkak ki casustu!l Hem de Reisicümhurun casusu ! Casus muvaffak olmuş ve ben- i den alabileceği her şeyi almıştı, i Ben ve bütün arkadaşlarımın ba- | yalı onun elinde idik. Bu kadın i odamdan çıkacak olursa, hepi- İ miz geberecektik. Fakat ben bu | kadmı seviyordum. İçimde yanan İ ardonun ıztırabını kelimeler tarif edemez. Yalnız. bu kadının odam- dam çıkmaması “Jâzımdı. Beni iğfal eden kadın uyumak istedi. Üyu yavrum! Dedim. Bir iki da- kika sonra gözlerinin kapakları yavaş yavaş kapandı. Sonra göğ- sünün hareketinden uyuduğunu anladım. Onu sevdiğim için ıstırap çek- mesini istemedim. Bu kadın, ca- sustu, fakat ben onu seviyordum. Ve ıstırap çekmesini istemiyor- dum. Bu kadın bana ihanet edi- yor, hayatıma kastediyordu. Fakat ona karşı hiddet ve nef- ret duymayordum. Sol kolum onu sarmıştı ve sağ kolum ser- bestti, Yüzüne bakamadım. Yü- xümüdönerek sağ elimdeki bıçağı bütün kövvetimle boğazıma da- yadım. ve kadın “uyanmadan öldü... Meksikalı sigarasından “uzun bir nefes aldı ve sustu... Sonra gene söze başladı.. — Miralay “R,, sizin muharrir olduğunuzu söylemişti. Ne yazar- sınız? — Hikâyeler. — Zabita hikâyelerimi? — Hayır kurum. Muharrir olsaydım onla- n yazardım. Insanın icat melekesi çok kuv- vetli olmal! Aşenden mevzuu değiştirmek lüzumunu bhisetti. Çönkü tren Romaya yaklaşıyordu. Ikisi bura- da ayrılacaktı, Meksikalı Brindi- ziye, Aşenden Napoliye gidecekti. Ve Belfast oteline inecekti. Onun için birazda işi üzerinde konuş mak lâzımdı. Aşenden, Napolide oturacağı otelin ismini. ve oda- sının nomerosunu Meksikaliya bildirdi, Meksikalı Brindizide işi- ni bitirdikden sonra heman Na- poliye gelecek, kendisini görecek ve parasını alıp gidecekti. Meksikalı ile Aşenden Romada ayrılmışlar ve Aşenden yalnız kalmıştı, Ceneral Karmona, Bren- dizi de Kostantin Adrereadiyi karşılamağa gidiyordu. istanbuldan gelen rum Aşenden o Napolideki İngiliz konsoloshanesine uğrayarak mi- ralay “R,, nin göndereceği 'tali- matı almak istemiş, Fakat yeni bir şey bulunmadığını. anlayarak Meksikalıdan haber beklemeğe başlamıştı, Vakıt geçirmek için gezip dolaşmaktan başka yapı- lacak bir iş yoktu, Onun Napoliye varmasının dör- düncü sababı daha kendisi ban- yodan yeni çıkıyorken odasının kapısı açılmış, ve Meksikalı içeri dalarak onu selâmlamıştı. Meksikalmın kılığı büsbütün değişmiş idi. Kendisi başına bir takye gibi yapışan siyah bir pe- roke geçirmiş, ve yüzü büsbütün başkalaşmıştı. Meksikalı ayakta durmuş, Aşendeni şaşırtan şu sözleri söylemişti : — Niçin, ben yalnız onları o- i 76941 | OBiristatistiik Darülbedayide Seyirci adedi Her sene artıyor Belediyece hazırlanan istatis- tikte Darülbedayiin dort senelik temsil faaliyeti, varıdat ve ma- sarıfatı tespit edilmiştir. Dartilbedayi 927 de resmi bir müessese hâlinde (belediyeye reptedilince faaliyeti tanzim edil- İ miş ve istatistik tutulmıya baş- lanmıştır. 927-928 Darülbedayi tam biletle senesi mevsiminde 20600 tenzilâtlı biletle 9800, 928 - 929 | mevsiminde tam biletle 36627, tenzilâtı biletle 14304, 929-930 mesiminde tam biletle 48364, tezilatı biletle 18467, 930-931 mevsiminde tam biletle 48496, tenzilâtlı 20998 kişi girmişlir. Bu istatistiklerden anlaşıldığına göre Darülbedayie gelenler. se- | neden seneye artmaktadır. Bu arada nâzarı dikkatten kaçmıyan birşey varsa oda tenzilâtlı oyunların daba fazla rağbet bulk duğu ve iki sene zarfında tem zilâtla girenlerin beş bin kişiyi geçtiğidir. 927 — 978 senesinde oyun başına 283 kişi isabet ederken 930 — 931 senesinde ku mikter 373 kişiye çıkmıştir. 927—928 mevsiminde 47 dram 6l komedi temsil edilmiştir. Dramlardan yedisi telif, 23 çü tercüme, 17 si Adatepedir. Ko- medilerden 108 telif, 6si' ter- cüme,. 45i adaptedin 928—929 mevsiminde 70 dram, 88 komedi oynanmıştır. Dramlar 24 ü telif, 23 ü tercüme, 23 çü adapte, ko- erir 19 zu telif, yedisi tercüme, il yam 909 -930 nin. 87 dram 104 komedi oynanmıştır. Dram. | lard i telif, Sdü tercü- — Onları yazmak müşküldür. | İşe dalan > me, İSi adapte, komedilerden 20 si telif, 16s1 tercüme, 683i adaptedir. 930-931 senesinde 61 dram, 125 komedi oynanmıştır. Dram- lardan Y zu telif, 4iri tercüme, liri adapte, komedilerden 39 zu telif, 29 zu tercüme, 57 si adap- tedir, Bu adetlerin tetkikinden anla- şılacağına göre Darülbedayide dramdan ziyade komedi oynan- maktadır. Bilhassa 930-931 senesinde 6l drama mukabil 125 komedi oynanmıştır. Buna da sebep halkın okomedilere daha çok rağbet göstermesidir. Darülbedayiin varidatı 38500 lira iken 978 de birden bire yük- selmiş 67188 liraya, 929 senesin- de 78671 liraya çıkmış, 930 da Uraya düşmüştür. Buna mukabil 927 deki mas- raf 38509 lira iken yükselmiş 928 de 65818' 929 da 75953, i 930 da 76458 liraya çıkmıştır. Darülbedayiin masrafları aras- smda telif ve tercüme ücreti olarak verilen para en azıdır. 927 de telif ve tercime için 1938 928 de 2805, 929 da 3117, 930 da 3001 liradır. Bundan başka sahne tesisatı için 927 de biç para sarfedilme- yerek eski dekorlarla oyun oy- nanmış, fakat bilahare dekor ihtiyacı ve sahne tesisatının ehem- miyeti nazar dikkatealinarak 928 senesinde sahne masrafı olarak bütçeye 1909 bira, 929 da 1111 lira, 930 da da 2762 lira kon- muştur. *. Darülbedayide maaş ve ücret olarak 927 de 15053 lira veri- lirken 930 da bu miktar 40079 “(Devamı var) İ liraya çıkmıştır. ak Sl iğ : Bir Tenkide Çevap e © Türk Dünysı ça eser hakkında Yazan : Hüseyin — id! Benim Sibirya' Türklerinin li- sanı hahkında Radlofın bir tet- kikinden “maada kayda şayan bir eser olmadığını yazmam üze- rine münekkit- derhal bir kaç kitap ismi “ yazmıştır. Mutlaka tenkit edeyim diye kendisini zor- lıyan > münekkit * biraz “insaflıca davranmış olsa idi yani bitaraf kalmış olsa idi bu bana öğret- mek istediği kitaplarım bir kış- mımn benim kitabımda dâ zik. redildiğini aleyh gene tekar ederim ki bu mevzu üzerinde maatteessöf kâfi derecede işlenmemiş ve meselâ Böbtlingin kitabı gibi ilim âle- minde üzerinden 81 sene geç- mesine * rağmen” ilmi kıymetini kaybetmemiş bir eser vücude getirilmemiştir. Benim kitabımda ismini zikrettiğim kitapları göya yazılmamış gibi göstererek tek- rarlaması da ne derece bitaraf bir münekkidin karşısında oldu- gumu göstermesi itibarile dik- kate şayandır.* Kırım türkleri namı altında di- ger Türkleride 'rikrederek Pön- tos Türkleri tabirini kullanmayı- şımın sebebi de bu Türkçe olmı- yan kelimeyi kitabıma sokmak istemediğim ve bu isimle iltibasa mahal bırakmamak istediğimdir. Kitabımı okuyan bu Türklerin Kırımda olmâdığim görmekte gecikmez. Binaenaleyh “Volga munsabı Kırımdamıdır?,, Süaline han da Bunları Kırımda atnrnrlar demedimya cevabını verebilirim. Kafkasya Türkleri tabiri haki- katen yerinde değildir. Bu cihete dostum Cafer oğlu Abmet de dik- kat nazarımı; celbetti, Gagavuz Türkleri hakkındaki verdiği iza- hata da teşekkür ederim; Völga Türkleri yerine İdil Türkleri tabirinin kullanılması firkrine iştirak © edemiyeceğim, çünkü maatteessüf butabir yani benim kullandığım * tabir 'daha umumüdir. Münekkidin * Mişer ve Tip- terler içini Kazan, Ufa, Perm, Penza ve Saratov vilâyetlerinde oturan bu iki kavim deniliyor. Hakikatte ise Kazan, Penza ve Saratov vilâyetlerinde Tipter is- mile biç bir Türk zümresi bulunmaz. “Cümlesini okuduğum vakit hay» retten dona kaldım. Ve okudu- ğunu bu kadar anlayamayan bir münekkide cevap yazşlığımada nadim oldum. Cümlem vazih ve sarihtir. Bu iki kavim dedikten sonra nasıl olup da yalınız tipter- leri anladığınıza hayret etmemek imkânsızdır. Gene kitabımı okumadan ten- kit eden münekkidin şu sözlerine bakınız: “Müellif Türklerin mev- kii coğrafi . noktai mazarından tasnifini Vamberyden almış, Fa- kat nedense bunu tasrih eyleme- yip yalnız ban âlimler demekle iktifa etmiştir.,, Battal Bey biraz kitabi okumuş olsâidi son sözde (S. 209) bu tasnifin Vamberyden alındığı yazılı olduğunu görebi- lirdi. Macar âlimleripin Türk dilinin şekil itibarile tasnifini -“ hiç bir ilmi kiymeti olmayan pek ipti- dai ve yanlış bir tasnif,, telâkki etmelerine hayret etmemek im- kansızdır. Bu basit mütalâaya seli 7 görebilirdi. Binsen- | iyeceğim- cevap o veremiyeceği bu husustaki yazıları vaki? | tikten sonra o kuvvet V* p kendinde görmeğe £ bilhassa tavsiye ed€ Bö Anadolu lehçeleri ha ği bir tek eser neşr © gene tekrarlıyorum. * ber yi Kunosun tetkiklerini 7 ben de bilirim, fakat Anadolu lehçeleri ha gil yalnız halk ei l neleri olduğunu Pat 7. bilmesi lâzım değil miz | Foyın Keleti Szemle (i Y meşrettiği Aydın lehçe” da kıymetli makaleleri Jozsefin Kastamonu le! 3.0 kındaki kitabını Battal ği olsaydı beni tenkit © gi kendisini zorlarken yı yatı nümunelerini lehç€ i diye göstermezdi. Bu "# gene kendim zikrettiki8 diyebilirim ki Anadolu | hakkında neşredilmiş “# tetkik yoktur, Kunosu8 “ r Beyin bilmediği - Bursa” diğer bazı lehçeler bt tetkiki de ilmi kıymette” Binaenaleyh. tekrar ©“ Anadolu lehçeleri haki yanılmamıştır. Şurası da hayrete senelerce içimizde bul nekkit daha Türkiyeyi “yp nıyamamıştır, Benim »ü birbirini tanımadıkların0! &i meme havret etmesi, Vİ vanhan gösterir, buyursunlar : Türkiyed: nevver hatta birçok mış zevat henüz Türk, nnın isimlerini dahi b” Bir münasebetle Ç ; bahsettiğim sırada m” yen okuyan çok kıy muallim bana lerek f iye bir Tür ur mevcut olmıyacağını k€ her halde bu ismin © bi, duğunu söylemişti. İşte be vi mış |! okuyupda en vazih cüm'*, *& bi anlamıyanlar için değil nekkide son sözlerim 5 ibarettir: Lütfen tenkit yi leri kitabı okuyarak t©*. yursunlar ve hiç olma azıcık da bitaraf olmıy# lar. Ankara, f Bugünkü gezi””; Bu gün deniz harp ©“ (4 lisesi için boğaz için? zinti tertip edilmiştir. V Gezintiye talebe ile © eti, m ve aileleri !$* ceklerdir. Vapur Kadıköyünde” z Köprüden 11 ve Ü 11,30 da hareket € e. Türk Farmakoloğl#f n tarafından tertip © de bugün yapılacaktır. Farmakoloğlar şirketi nin 68 e yapı” etli içine, Altın kuma sia yemeğini büyük Ispelândit palasta Mehtaba tesadüf gezintinin fevkalâde © min edilmektedir. verile Farmakoloğlar ailele" 4 tiye iştirak edecekler; ikide köprüye dön ve Lâ li