16 Ağustos 1932 Tarihli Vakit Gazetesi Sayfa 9

16 Ağustos 1932 tarihli Vakit Gazetesi Sayfa 9
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

edi Devler Masalı —4— Yazan: Kastamonu Meb'usu Velet lu « a “adı ile mülâki olmak, ondan tedbirler renmek, kanuna tâbidi! O a gel el'un çerçi ile > 4 karış : Toygar kuzgun | k Brünce . çerçinin kolun- 7 . AYIP gözünü çı. | nok, tedi. Fakat cadı bir ef- . hemen kargaya üfür- # sersem sersem güç İdu, müphem karışk | sersem evine dön- İaşraya çıkmadı. | vi ile, kardaşmın ha- kle vakit geçirdi. de peri kardaş yü- Yanına gelmedi). Bir Azeldi. (Affedersiniz, Sihde tehlikeli bir me- ali iki taraf olup , dövüştüler, Enniha- Fa İhalk sükün bul- men senin hizme- | ka, deği > diye koştum ai Yoldaş Kadıncağız (aman kayn. m. Canım sana fe- i n kardaşımı çileden hemşireliğini gös- İ Mey kadar sana bayır | Nin, ) demekle peri kızı Peri “5 si, . in Atiz adlı değerli, y ler bir eri vardı. Kız hiçe an hemşiremin şöyle i e al var. Bu işi mutlaka ü- i iii Neticelendir, Beni de, : e) insanlara karşı udlu la p ar eyleme, Bu işi başar) etti. Peri delikanlısı işitince > Verip hemen gitti in değildir. ana benim MR Ancak talileri yılbaşıdır. İfritler'n p/0 pla, Sticinin adını | vay (Karıcığım. Bu onga Yanğ hazret- cetimi dileyim. Ola ie) F yol öğretir, bir çare al Meğer bu Tonga , <©ri Kaftan Kafa, cin- büken canavarlara yürüyen Süley- 4 Yöamberin saşe pe kuvvetile Süley- Salıp saltanatını e- ak istiyen en ulu ifrit ; sülyemanın onun bu t Çin en dolayı hemen tut- #nizinin dibinde ga- ve demir sandık içi- olay ; Şimdi en ulu Yeni gün (Nevruz) e 11) bütün dünyazm vleri, ifritleri cadrla- ei Yarsa onun etrafı- 5,» me gibi müşkül, işleri varsa ondan | ; bilmedikleri ef- tondan öğrenir- lann <adı demir kasa Meat dr ile mülâki ol- te ka, Yleyip tedbirler nlerç, SA, usule tâbi- ile m bir sıra, bir li rik dâhi ile, i£ o büyük Mig ma ilk girmek İm, larından, de- ünü g1, Mensipti. a bi “olan p 0 Aş, âyramın AŞ hn dahil İN ve My ri Tür dün) bayramı Başka w *r büyük bay. müşküllerini hal- | ) oldu. Selâm verip alkışladı. En büyük elkabile cadılar sultanına tazimatını eda etti. Demir san- dık içinden şöyle bir ses geldi: Yâ Atiz! Hoş geldin, safa geldin, bana atalarının, oymak halkının hatırasını, rabrtasını müjdeledin. Hacetin başımla beraberdir. Ne | büyük bir müşkül olsa çaresini buluruz, dedi. Atiz bu Toygar ile ! Çertici Sevinç mel'unun kaziyye- sini yana yakıla anlattı. Derman istedi. Dede Tonga (âlemde bu Çertici gibi yavuz cadı yoktur. Mağripten Maşrika kadar bütün efsuncular, sihirbazlar hep onun bende ve şakirtleridir. Onun bağ- ladığını kimse çözemez. Onun efsununa hiç bir üfürükçü çare bulamaz. düşününüz ne büyük bir makam sahibidir ki bizim hu- zurumuza gelmeğe hacet görmü- yor. Kendi şevket ve ihtişamı ile o da başka bir âlemdir. Onun da maiyetinde ordularla cadılar vardır. Gel, sen bu işten vazgeç. Ben sana ancak dünyada benim kadir olabileceğim en büyük, en katı tedbirleri öğretsem bile sen o müşkül ve uzun işleri ba- şarmakta çok müşkülât çekersin. Belki de işi neticelendirmeden bir badireye kurban olur, gider- sin. Senin gibi büyük bir oymak beyzadesine yazık olur) diyince Atiz ağladı, yalvardı. (Beni ka- trlrklara, acılara uğramasın, diye merhamet yüzünden böyle buyu rursunuz ama bu cihetten başıma her ne gelirse ben razıyım. Bu iş bitsin, başa yitsin, isterse bu u- ğurda başım gitsin) dedi. Bunun üzerine demir sandıktan bir a- vaz geldi: Yâ Atiz! Madamki sen kendini tehlikeye sokmak is- tiyorsun emirlerimi iyi dinle! En ufak noktasını kaçırma. Ta- mamile tatbik edersen muradını elde eylersin. Buradan filân ci- hete doğru altmış gün yürüdük- ten sonra bir ormana uğrarsın. Türlü türlü ağaçları, akar suları var, İki gün o ormanda yürüdük- ten sonra gayet büyük bir ağaç görürsün kü iki ok atımı yüksek- liği var. Ağacın dibinde bir eşek bağlıdır. O ağaçtan kendine sağ- | lamca bir çomak kes. O âsaile yoluna devam et. Susuz, yılânlı bir sahraya uğrarsın. çomağınla o yılanlardan korunursun. O âsa varken sana zi pa i itü sana ziyanları dokuna- | yakın istok tütün mevcuttur ve maz. Bir hayli gittikten sonra kurtlar dolü bir vadiye tesadüf edersin. Çomak elinde oldukça sana bir ziyanları dokutiamaz. Da- ha ileri yürürsün, Elinde bir şişe tutan bir aslana uğrarsın. Aman dikkat et ki işte o, Çerçi sevinç cadının hizmetkârlarındandır. O senin karşına çıkar. Sen hiç perva etme. Ona yaklaş. “Ben dede Tonga adamlarındanım,, de, geç git.. Şayet sırıtacak olur- sa çomağını tepesine indirirsin. Derhal kaybolur. Sonra bir elin- de def bir kurda uğrarsın. Oda Çertici mel'unun adamlarından- dır. Yanına gelirse ona da bir sopa indir. “Ben dede Tonga a- damlarmdanım,, de, geç.. Daha ileri vardığında başı aşağı derin bir çukura düşmüş sırtından, ba- caklarımdan yaralanıp kan revan ru MEMLEKETTE iğ Samsunda Tütüncüler Mahvoluyor SAMSUN, (Hususi muhabirimiz- den) : Samsun denince ilkin hatıra gelen tütündür. Bu cihanşümu!l | şöhretin ne yazık ki ehemmiyeti günden güne batmaktadır. En bü- yük ihraç malımız olan tütünün bugünkü geçirdiği istihsale cid- den düşünülecek ve seri tedbirler) alınacak kadar mühimdir, Samsun ve havalisinde senevi 6—7 milyon kilo hefis tütün ye- tişmektedir. Dünyanın en iyi ve kokulu tütünleri Samsunun Dere ve Maden, Bafranın : Kuşkaya yaftalığından çıkar. Tütüncülüğü ilmi ve ameli bir tarzda kendisine san'at edinen bir tacir bir gün bana: “Dünya- nın en müreffeh ve huzurlu köy- lüleri Fransız köylüleridir. Fakat bizim Dere ve Maden köylüleri işlerini bilselerdi cihan köylüsü- nün içinde bir rekor kazanırlar- dı,, demişti. Köylümüzün yor- ganlarına göre ayak uzatmama- ları, kendilerine mukadder olan refah ve inşirahı geciktirmiştir. Samsun tütünleri iki üç sene evveline kadar Görmez denilen aşağı nevileri de dahil olduğu halde vasati olarak batmanı 12 13 liraya satılırken cihan iktısa- diyatınm uğradığı sukutun pek tabii sarsmtısından Samsun tü- tünleri de 5-6 liraya düşmüştür. Evvelce kilosu, 3-4 liraya satılan Dere ve Maden tütünlerini bugün 120 - 130 kuruşa alan yoktur. Maliyet fFiatlarına bile tekabül e- demiyen bu düskünlük piyasayı altüst etmiş, bir çok tacirleri if- lâsa kadar sürüklemiştir. Bir vakitler kapılarından ser- vet ve ihtişam fışkıran tütün mer- kezindeki ticarethaneler, şimdi gündelik masrafları çıkarmak i- çin hakiki bir endişe içindedirler. Bol kazanca ve bol sarfıyata a- lışkın olan tütüncülerimizin bü- günkü vaziyete düşmelerinde bir az da kendilerinin tesiri olmuş- | tur. Atalar sözüdür: “Çok tamah göz çıkarır,, Bol kazanmak hır- sile eğer evvelce bankâlara akır# edilmeseydi belki de bu netice ile karşılaşılmazdı. Bugün Samsunda eski seneler mahsulünden bir milyon kiloya hepsi de bankalara merhundur. Alıcı bulamamak yüzünden bir taraftan ambarlarda tütünlerin | nefaset ve kıymeti bozuluyorken | diğer taraftan da alabildiğine fa- | izleri yükselmektedir. Türkiyenin mühim bir iktisat benderi olan Samsunun bu elim vaziyetile muhakkak ki hüküme- İ timiz yakından alâkadardır. Sam-! sun tütüncülüğünün bu feci akr- betten kurtarılması bu kıymetli alâkanın fili neticelerine bağlı- dır. Zübeyiroğlu Fuat | bir kocaya rast gelirsin. “Aman evlât, imdat!, Beni bu felâketten kurtar,, diye yürekler parçalıya- cak surette ağlayıp yalvaracak ! lerinden harice fırlatıldığı kabul i trikle mahmul cüz'üfertlerin fev- İ metreler kullanırlar. İ rin aksine olarak, bu gaz hafif ie Sahife $ Gökyüzünde seyahat Belçikalı profesör Kozmik şualar bu şuaın eheri- miyetini ve ölçülmesinin faydalarını Belçikalı profesör -M. Pıkarın ikinc | defa olarak balonla gök yüzünün havasız | mıntakalarında bir zerkik seyahati vepmsk üzere bulunduğunu haber ver | bu işi nasil bağormakta Olduğuna ve | balorurs dair verdiği malümas yazmişuk âlimin Şunlara ait yazdığı si mühim makaleyi de bugün; takdim İ ediyoruz Birkaç senedenberi, fizik alim- leri nazarı dikkatlerini kozmik inşiaat (Üzerine tekrif etmek tedirler. Bu ipşiaatın cinsinin ne olduğu henüz belli değildir. Esa- sen burada fizik ilmine ait bir meseleden bahsedecek değilim. Sadece, bu inşiaatın niçin şa- yanı dikkat olduğuna dair birkaç misalle ve hassas aletlerle, onun | bassalarını yüksek bir irtifada | ölçmenin faidelerinden bahsede- ceğim., Gazların elektrik için fenana- kıl oldukları malümdur. Bugünün nazariyelerine göre yabancı bir tesire maruz kalmıyan gazların elektriği nakletmemesi lâzımdır. Fakat diğer taratan son asır ni- hayetlerindenberi malümdür ki, bazı şuaat, gazlara, hafif bir su- rette nukıliyet hassası vermekte» dir. Bu şualar arasında Ultra-Vi- yole şuaatı, rontken şuaatı, Ka- todik şuaat ve radiyo aktif mad- delerin, alfa, beta ve gamma ih- tizazatı esiriyesi vardır. Bu nakı- | liyetin *“ionistation,, farziyesile izahı. kabildir. Bu şüaların tesirile fevkalade köçük elektrik parçaları olan “Elektron ,, ların gaz cüzü fert- ediliyor. Bu menfi parçacıklar elektrikle mahmul olmıyan başka | gaz cüz'ü fertlerine yapışıyorlar. ilk bahsettiğimiz cüz'ü fertler elektronlarinı kaybettikten son- ra, müsbet elektrikle dölüyor, sonrakiler ise, menfi elektrikle doluyorlar. Bu suretle “İonise,, olan gazlar, “ion,, yani, elek- kalade hareket o kabiliyetlerile, elektrik ceryanını nakle. salih bir hal iktisap ediyorlar, Pek tabii bu nakiliyet bassası maden lerin nakiliyetleri ile mukayese edilemez. ekseriya, “ionise,. ol- muş gazlar, vabidi kiyasi olan amperden bir trilyon ve hatta bin trilyon def'a daha az ceryan | naklederler. Binaenaleyh. gazın “ ionisatiyon ,, Bunu ölçmek için fevkalade hassas elektero Bir gazı gayet dikkatlı bir su- rette yukarıda zikrettiğimiz şua» at tesirlerinden mühafaza etsek bile görürüzki, bütün tabminle- bir sürstte nakiliyet hassasına malik olarak kalmıştır. Beher santimetre mikâbı gazda, bir saniye içinde,daima bir ve iki çift ion teşkil eder. Bu hafif nakliyet hassası, alet | bir gölün temiz sularına yüz metre kadar derinliğe batırıldığı zaman hemen hemen lamamen kaybulur. Buna mukabil, alet yüksek İrtifalara çıkarıldığı tak- dirde, nakiliyet hassası süratla | artar. Kolboerster bir balonla deniz satbından 9000 metre ir- tifaa çıklığı zaman, havanın be- ptimetre mikâbında anlatıyor yede 80 çift ion teşkil ettiğini görmüştür. Bunun izahı kolaydır. “ion,, laşdırıcı bir şua, körreiarza gelir inşisın bir kısını muhithavayı geçerek aiza vası! olor fakat büyük bir kısım, hava kütlesi tarafından cezbedilir. Yapılan tecrübelere göre, şu neticeye vasıl olunuyor ki, bu' yeni inşiam nüfuz kudreti, sert- liğidir. Bu suretle de, kozmik inşi- aatının, radyom'un en sert şuala- ından daha sert olduğu anlaşı- lıyor. Laburatvar tecrübeleri de şu neticeyi veriyor: Ön beş mi- limetre kalınlığında bir kurşun lâvha radyomun gamma şuaatını yan yarıya indirebildiği halde, kozmik şuaatı aynı nisbette in- direbilmek: için, on misli fazla kalınlıkta bir kurşun lâvba lâ- zımdır. İnşiaatın bazı kısımları da, 150 santimetre kalınlığında bir kurşun lâvha tarafından an- cak yarı yarıya eritilebilir. Görülüyor ki bu yeni şuaat, sadece tecrübe noktai mazarın- dan, büyük bir alâka arzediyor. Fakat nazariyeci fizik mütehas- sısları için bu şunatın doğduğu yerin tetkiki daha büyük bir alâka menbaıdır. Bugünün fizik ilmi, Plank ve Enistein'in naza- riyeleri sayesinde, inşuaatın cinsi “enerji,, ve madde hakkında şa yanı hayret farziyeler yürütebi- liyor. Kozmik inşuaatın ağır cüz'ü ferdlerin radioaktif inhilâlile de- ğil, fakat en bakikat cüz'ü fert- lerin, bilhassa, müvellidülma cüzü fertlerinin imbası ve belkide, müvellidülmanın “belium,, e ta- | havvülü neticesinde bası! olduğu mubakkak gibidir. Bu cüz'ü fert- lerin o aksülâmellerile (o beraber müthiş bir enerji husule gelir. Bu enerji, ayni omiktarda da kömürün husule getireceği enerjiden birkaç milyon kerre daha fazladır. Şimdi, karilerimiz, teknik noktai nazardan, mevzu bahis aksülâmellerin hangi şe- rait altnda vukua geldiklerini öğrenmenin niçin faydalı olaca- ğını anlıyacaklardır. Şunu söyle- yeyim ki kozmik inşiaat hak- kında her öğreneceğimiz yeni şey, bize, esaslı meselelerin halli için bir çok şeyler öğretecektir. Evvelce, kozmik inşuaatı tet- kik için 9000 metre kadar irti- faa çıkabilindiğini söylemiştik. Fakat bu irtifada, balonun üst | kısmında, havayi nesimi kitlesi. »in henüz üçte bir kısmı daha mevcuttur. Demek daha yüksek i mıntakalara çıkınca daha şayanı dikkat neticeler alınabilir. Binaenaleyb, biz kozmik inşua- atı ancak havayı nesiminin onda bir kısmını geçebildiği bir yerde, yani, menşe hassalarını pekaz veya bemen hemen hiç kaybet. mediği bir mıntakada tetkike çalışıyoruz. Bu yüksek irtifalarda da, daha aşağı irtifalarda tetki- katta bulunmuş olanlara havanın aşağı kısmındaki tabakalar tara- fından eritildiği için görünmemiş “daha yumuşak,, teşkil edici in- şuaat kısımları olup olmadığını tesbit etmek çok şayanı dikkat ölacaktır. Bu tetkikatı yapacak olan kim- Çi

Bu sayıdan diğer sayfalar: