ra sn 0 sa ÇÜ mena eneasareme © Ressam Fikret | Genç ressam, Fikret Muallâ y sorduğum ilk suale, büyük samimiyetle cevap verdi: 5 Vaymarda, Berlinde, Pa- e ettim. © Avrupaya nini zaman çok gençtim, iç, Dada, Napolide, Milânoda, *nevrede Lozanda ve Zurihte " sene müddetle hedefsiz do- N” İsviçreden Almanyaya pim. Beni en fazla saran mayi mefise idi, başka her cen nefret ederim, bugün &e öyledir. Kat'i kararımı ver- “im. (Velmar) sanayii mefise ektebi âlisine imtihan vererek Prdim vö orada resim beykel- raşlık ve grafik üzerine iki se- çalıştım, bilâhara üç sene de arif vekâleti besabına Berlin mayii nefise mektebi âlisini Metssam, grafisen, ve tezyinalçı rak bitirdim, Bunu müteakip 'erie Casper resimlerimden bürekkep birsergi yaptım.Berlin Mazeleleri bir çok babsettiler. Serginin bitamında Parise gittim göradu da bir buçuk sene kal — O - E.E Hangi san'sti ve hangi san'atkâr” ersiniz? Vaktimi tamamile modern “ oO> vakfettim. Surrelistleri Ve new impressionistleri severim. » Eski klâsiklerden Govaya ve İs- #panyollara bayılırım. Felemenk- den hoşlanmam. “Van Gogh, , “Ganguin,, 'Modigliani,, , “Utrillo.,, “Vla- inck,, , “Derain,,, “Matisse, , Pascin,, , “Picasso,, gibi san'at- rlar klâsik diye tasnif edilen ki san'atı çok yıkmışlar ve ndileri “Klâsik modern,, ol- Muşlardır. Müzelerdeki Tizianlardan Ra- ellerden Rembrandtlardan il- gam beklemek bir nevi irticadır. 5 Eski klasiklerden medet uman »ir nesil bı miras bekliyen Üflislere benzerler. Bir san'at- p semeresile, kendi kulacağı Yollarda çalışması lâzımdır. — Meşhur yerli ressamlar hakkındaki ekriniz , — Istiklâlini kan dökerek ka- tanmış milletler varlıklarını san- kârları ve mütefekkirlerile da- İyi idame ederler. San'atkâr lar mensup oldukları milletleri biri z biri birine sevdirecek medeniyet amilleridir, Memleketimiz yerli ressamla- nDI tanımıyor, hatta binlerce lira rf ederek Avrupada tatsil ettirdiği genclerden hemen be- Men istifade etmiyor. San'at” kârlarımız kim bilir ne kadar müşkülatla eser meydana çıkmı- ya çalışıyorlar. Türk ressamlığının, Türk mef- küresinin istikbalde da çok par- laması için en kuvvetli çareler- den birisi (kültür) e çok ehem- Miyet verilmesi İâzimdir. Hatta bir de (kültür vekâleti ) bile ih- das edilebilir. O zaman dünya- nın en yüksek memleketi Türki- y Li a Mi ener saa sase geen se erer eaeees l Genç Nesille Baş başa nl 0000 AN ürk ressamlığının istik- "balde çok parlaması için.. ——— Muallâ Bey nasıl çalıştığını, kimleri beğendiğini anlatıyor» “ Fikret Muall4 Beyin eserlerinden bir kroki Genç dansözler Bir kete tofeyli düşüncelerden tw mâmivle kurtulmuş “Olacağız. Gençliği en mükemmel, en modem (Zihniyedle büyümek kabil olacak az mı? Daha sonra başka memleket mensuplarının Türkiyede yapa- cakları tesim sergileri mürakabe altıma korulmuş olacak. Son de- rece şayanı memnuniyet bir te- mas olan Macar Yunan ressem- larının memleketimizde yaptık- ları sergiler belki bir başlangıç olduğu için san'at noktei maza- nndan fazla ehemmiyeti haiz değildi. Ben kendi hesabıma bir Macar sergisinde Verteş'in eser- lerini Berlindeki Meitner'in kro- kilerini de görmek isterdim. Türkiyenin balihazır da yeni- liğe çok ibtiyacı vardır. Hariç- İ ten gelecek ve dabildekilerin meydana çıkaracakları eserlerr eser olması lâzımdır. Sergi. , ruhlara gıda vermek için yapılır, halbuki bazı sergilerde insanın uykusu geliyor. Nasıl çalışırsınız. zan resim yaparım, bazan penture, bazan heykel, bazan da | dekorasyon. Boş bulduğum za- manda da yazı yazarım. İmpulsit | ve spontane çalıştığım zamanlar en muvaffak olduğum şeyleri meydana getiririm. Mevzu hep hayatı içtimaiyedir. aha sonra paysage yapmayı çok severim, İstanbulun eski evlerine bayılırım, Abotroksyon yaparım, Yaşadı; herhangi muhit kendi ye Ma göre yuğurur ve ifade etmeğe uğra- şırım. Kendi kendimin gördüğüle muhitte yalnız başıma kendi dünyamda yaşarım. Illüstrasyon yapmayı da çok severim. "at münakaşasından nefret ederim, . Melih Nazmı ni iğ Haberler: | üsküdar gençler Mahfelindetemsil | Üsküdar gençler mahfeli ge- çen perşembe günü akşamı mü- samere (salonunda ekseriyeti pe teşkil eden davetlilerine ir müsamere vermiştir. Müsa- mereye süat 9,30 da idare heye- tinden Ziya beyin bir kaç sörile başlanmıştır. Bunu mahfelin genç edebiyat heveskârları tarafından yazılmış olan “genç isterse,, ko- medisi takip etmiştir. Eser umu- miyetle başarılmıştır. Rol sabip- leri şahsiyetlere gelince: Mes'ut rolünde Sabih bey ber nedense rolüne çok fazla ehem- miyet vermemişti. Beklenilen mu- vaffakiyeti gösteremedi. Zihni rolünde Muhsin bey ve Akil ro- lünde Atâ beyler denebilir ki eserin yegâne kahramanlarıdır. Bilhassa Muhsin bey jest, mimik ve sahneye hakimiyet itibarile sahnenin pek acemisi olmadığını gösteriyordu. Tabtaburunyan ro- lünde Rıfat bey Atâ ve Muhsin beylerden sonra en muvaffak olan gençtir. Diğerrol sabibleri gençler de rollerinde temayüz et- mişlerdir . Temsili müteakip tombala çe- kilmiş ve gece geç vakte kadar davetlilere boşça vakit geçirmek fırsatı verilmiştir. Türk gençler birliğinin müsameresi Türk gençler birliği Temmuz ayının ortalarına doğru Amerikan kulübünde bir müsamere vere- acekti, Müsamerede bir piyes ve bir musikiji komedi oynanacaktır. Gençler şimdiden çalışmaktadır. Fener İmam kulübü yazlık si Haliç Fener Yılmaz kulübü temsil şubesi yazın aza ve aileleri- De temsiller vermek üzere Yık maz bahçesi namı ile bir yazlık sahne yaptırmıştır. Bahçenin açıl- ma resmi geçen perşenbe günü akşamı bir müsamere verilerek yapılmıştır. Izmit üssübahri takımı galip Izmit üssübabri takımile Izmit ordu takımı arasında bir futbol maçı yapılmış ve neticede Üssü” bahri takımı 3-1 Sayı ile galip gelmiştir. Gençler temaşa grupu Önümüzdeki çarşamba akşamı Gençler tamaşa grupu Beşiktaş- ta yeni bir müsamere verecek- lerdir. Gençler bu müsamerede Bir kadın için (Facia ll perde), Insan sarrafı ( komedi İl perde) piyes- lerini temsil edeceklerdir. i “Gençlerin İsarasasan sessaaamemmssararmenene press se eee ENKA 9 — VAKTI 14 Temmuz 1932 ss 1—— GENÇLİK — esasan senaansanaa varana sensen sanmam sanem a000nr MAŞ Yazıları il Taş Olan Ağa Köy merak içindeydi. Onu Akpınarda kız verdikleri günden beri bir daha görmemişlerdi. Ne anlaşılmaz adamdı bu yahu. Ya sonra, söyledikleri... Zaten hep bunun için kuşkulanıyorlar, bu işin. Ucundan nihayet bir Çapan oğlu çıkacağını temin ediyordu: — Ya maazallah taalâ... Söyledikleri sahih çıkarsa... # L # — Hani iyi saatta olsunlarla sıhhatta galiba. — Gaipten haber alıyor herif.. — Ben söyledim evvelden, bu cehennemliğin tüyü bozuk diye.. — Kır merkep gibi ürkmeyin be.. diye itiraz ediyordu. — Sizde de amma fare yüreği varmış ha... ".. Odanın kapısı, kerpiç duvara hizla vurdu. İçeriye hançer önün- den kaçar gibi biri daldı. Sarı postakisine çüreklenmiş çiçek | bozuğu ağa: — Ne oluyon be diye bağır- | dı. Ne oluyon bel. Yüzü pan- | carlaşmış köylü, çanakları kanlı gözlerini döndüre, döndüre tah- tası çıkarılmış bir köy çeşmesi gibi boşandı: — Ağam diye başladı. Evinin önünden geçerken kilidi zincir- den çözülmüş gördüm. İyi takıl- mamış rezenin kenarından gözü- mü uydurdum. O, bir perdenin arkasında elinde kelpeten bir şeyler takıyordu. Aksi şeytan, ah aksi şeytan, eşikteki tezeğe basmı- | payı kaptığı gibi... Soluğu yerde aldım. Ağa... Mecliste hiddetli bir hava es- ti. Ağa kaşlarını çattı. Köylüler asabi asabi yerlerinden kımılda- di. Kâvur.. Diye söylendiler. Ah kâvur.. ... Nuri bey resim muallimi idi. Tayinden sonra bu muhiti çok geri fakst manzara itibarile ga- yet nefis bulmuştu. Köyler, dere- İer, çamlıklar... Çocukları bir kaç gün civar köylere götürmüş, in- san eli dokunmamış, tabiat gü- zellikleri genç san'atkâr ruhunu cezbe kâfi gelmişti. O şehirde ber şeyin başındaydı. Yeniliğe doğru giden her ha- reket onun parmağı Üzerinde dönerdi. Az zamanda genç res- samın namı köylere de yayıldı. Lâkin tesir pek müsait bir saha bulamadı. Ve köyde kendisine “asri şeytan,, yahut “iblis,, den- Kastamonuda genç gE og İ muallimlerin faaliyeti 4 , Sİ Saniye şım. Kaydım. Kafam kapıya çarp- tı, Melun kulaklarını dikti, So- | İ Kastamonuda ilim hayatını talim eden, bilhassa ilk tahsil ça- ğındaki insanlarla yakından alhkadar olan bir zümre vardır. Bu zümre müntazam içtimalar tertip yeni harfleri öğretmek için mesai eder, konferanslar verir. Halka sarfeder. Kastamonudaki genç muallim zümresi içtimai vazifesini büyük dikkatle ifa etmektedir, Resmimiz bu mballimlerden bir gurubu göstermektedir. dali Eğe mi. ii Hikâye: di. Genç ressam üç ay tatili civar köylerden birinde geçirirse taze san'at ruhunu tatmin ede- ceğini düşündü. (.... | de ders günlerinde — tanıdığı muhtarın vasıtasile çamlığa yakın bir ev Müsafirlik günleri mükemmel geçti. Genç ressamı dereboyun- da, çay kenarında, çam köşele- rinde, ağaç köklerinde boyssile, kalem kâğıdile gören köylüler, bu vaziyeti iyiye yormadılar. Şe- hirde namı kökleşen bu asri şeytana iyi bakmağa başladılar. Dağda, kırda, bayırda görünme- sine, eve kapanupkalmasma ne mana verilirdi?. Köylüler : — İyi saatta olsunlarla konu- şuyor... — Şeytan bu... dediler, ressam her görüldüğü yerde alayla kar- şılandı : — Sorması ayıp olmasın oğul. O elindeki kargacık, bugacık kannca duaları ne?. — Desen. ber 9 — Şu atı veye çizdin oraya adına ne derler buzanaatın.. — Kroki. — Bu üzüm salkımları, kar- puz dilimleri, kavun bölümleri ve?. — Natürmortedir. — Allah allah.. — Şunlar ağaç galiba da aa... Şu da Akpınar. Oğul define yerlerimi bunlar?.. ... Genç ressam, şikâyetten, alay- dan bıkmıştı artık.. Bir gün Ak pınarda köylüleri tersledi. ge gir e ) Bir iki gün sonrada bir ha- ber, külaktan kulağa biran gi- bi dolaştı, ve vızıldadı: — Ağayı taş yapacakmış. — Ağayı taş yapacakmış. — Ağayı taş yapacakmış. — Hadi canım deli olma.. He- rifde o kuvvet yoktur. Töbe tö- be de ne günlere kaldık.. Dile- rim çarpılsın.. —.. Eşref oğlu gibi. — Tez zamanda Allah kaldır. sın. Ressam bir daha görünmedi. Şehre gitti. Geldi. Birşeyler gö- türdü, Getirdi. Eve girdi. Çık- madı. gelenleri, kapıdan bakan- ları boğdu. Tersledi. ... Yil Aradan iki ay geçti. Genç ressam şehre döndü, Onun dö- nüşünü haber alan köylüler se- adiler. Lâkin onun oturduğu sr kilise gibi öylece kalmıştı, Eşyaları alıp yakmalıdır. Lâkin ağaya danışmak lâzımdı. Hay aksi şeytan. Ağada iki gün evvel civar köylerden öşür almı- ya gitmişti. .. Nihayet ne olursa olsun karar verdiler, bir sabah henüz Orla- lik ağarırken köy ibtiyarları eve koştular. Eşyaları, her şeyi ahp götüreceklerdi. Onları görmek bile küfürdü ama kapının hak in çıkardılar, Delikan'ılardan iri öne atıldı Kapıyı ar kadar dayadılar, Fakat: va — Ayyt nidaları bir biri ar- ear emr gibi çatladı. Sa- ararak solanlar k ileri gi bi erilindı abak dizileri gi- Ağanın mermerden bir suratı taş gibi kendilerine bakıp duru- yordu. Herif dediğini yapmıştı işte.. Ağayı taş yapmıştı! Mümtaz Zeki