Ankara-Istanbulmuhtelit- leri yarın karşılaşıyorlar Pire güreş şampiyonu Kara Aliyi deti ediyor Futbol mevsimini, masına rağmep, stadında gene ne e e bol maçı vardır, e gin İstanbul ve Abkara muh- Nu karşılaşacaklardır. Malüm ru Rat Seçenlerde Anka» Istanbul Ai Md er ,' OüMara ve İzmir muh- Vm maçlar tertip Dkarada yapılan bu Ml İstanbul - İzmir maçı E EvEmcen: imtina etmişti. Sa A Üzerine İzmir mağlüp 3 yıldı, Ani ara « İstanbul maçı a berabere neticelendi. Bu va- Piyette Ankara ile İstanbulun bir daba karşılaşması icap ediyor- cu. Bu ikinci maçın İstanbulda Yapılması kararlaştırıldı. İşte ya- rınki maç. Bu münasebetle yapı- lacaktır, Ankaraya giden istanbul muh- teht mubtelif sebebler dolayısı ile istanbulun çıkarabileceği en kuvvetli mubhtelit değildi. Yarın Ankara karşısında mevki ala- Kongre kupa- cak olan muhtelit, eğer tam ta- | kım halinde çıkabilirs» tu maçın meticesinden istanbul için ümit var olabiliriz, Ankara takımını sahamizda göreceğimiz için memnun oluyor ve güzel, samimi bir maç bek- İlyoruz. Ankara, 13 ( Vakıt ) — Istan- bul muhtelitile Ankara mubtelit- leri wrasimeler “KUBASI için berebere kalın mıştı. o Neticeyi almak için Ankara muhteliti bu akşam İstanbula hareket etti, Cumagünü maç, İttihat spor sahasında yapılacaktır. Ankara muhteliti avdette Eskişehir muh- telitile de bir maç £ yapacaktır. Fulbol federasyonunun bir tebliği Istanbul, 13 (A.A) —T.LC.L Futbol federasyonundan tebliğ edilmiştir: Ankara - Istanbul mubtelit takımları o arasında (o kongre kupası Omihai müsabakalarının 15-7:1939 Cuma günü Kadıkö- yünde Fenerbahçe stadında saat 17,39da yapılması tekarrür et- P Tefrika No.:43 Etten sonra peynir, daha son- rada kahve, Nataşa peyniri ka- buğuna kadar yedi. Kahveyi içti. Sofradakiler gidip muslukta el- lerini yıkadılar ve bepsi bir hav- luya sildiler. Bu sırada bir bay- vâh-nakliyesi geçti, aşağı koş- tular, Nataşa ellerini yıkadı, kul- lanılmış havluyâ dokunmıyarak eteğini kaldırdı, kömbinezonu ile elini yüzünü sildi. O sırada yu- karıda kalan bir hamal yaklaşa- rak: — Ah! Ne güzel bir kadınsın! | Diye yanaşmak istedi. Nataşa, Tagami den öğrendiği bir darbe ile hamalı sersemletti ve koşarak memurun yanma gitti. Ne bitmez gün : Tenha demir yohu battı Üzerinde tavuklar ye- Ji eşiyorlar, geçmiş ol, mübim fut- | İl saat temdit Roz Nuvar Maç hakemi Şeref Beydir. Bu maç beraberlikle netice- lendiği taktirde yeniden kura ile oyuna başlanarak birer çey- İ rek saatlik haftaym ile yarım edilecektir. Gene | İ müsavi netice alınırsa oyun 17- 7.1932 pazar günü saat 18'de #yni saatte ve ayni şartlarla tek- rar olunacaktır, Bir yunanlı meydan okuyor! Atinada çıkan spor gazetele- rinden “Atlitiki Foni,, son sayi- sında Pire serbest güreş şampi- yonu Atanas Vasilu'nun bir mek- tubunu neşretmektedir. Yunan pehlivanı bu mektu- bunda Türkiye baş pehlivan Ka- ra Aliyi kendisile serbest bir güreşe davet etmekte ve maçın yapılacağı yerle tarihinin intiha- bmı Kara Aliye birakmaktadır. | Pehlivan Vasilu Kara Ali bu defiye cevap vermediği takdirde kendisini (galip (oaddedeceğini mektubuna ilâve etmiştir. VAKIT — Bu daveti yaapn Yu. nanlının derecesini labü bilmiyor Fakat meşhur Jim Londos |, güreşmeyi kabul eden Kara etmekte bile etmiyeceğini tahmin © ediyoruz Yalnız malâm olduğu üzre Kara Ali | Türkiye alaturka güreş baş pehlice #ndir, Bir zamanlar serbest güreşe de çalışıyordu. Bu güreşte ne kadar ilerledi, bilmiyoruz. Herhalde bu da wet ve bu maç hakkında bir fikir yürül mek üzre “Kara Ali,, mizin cevabını beklemek lâzımdır. Bu cevabı bekli. yoruz, İ bu daveti kabul Çukurbostanda yeni bir saha | daha açılıyor Yarın Çukurbostanda bir spor sahası daba açılacaktır. Bu yeni sahayi hazırlayan “ Karagümrük i idman yurdu,,dur. Açılma resmi saat İ4te yapılacaktır. Davetler Seyrisefsin futbol kaptanlığından: Mühim bir meseleyi görüşmek üzere aşağıda isimleri yazılı fut- kolcuların yarın saat 9 da klübe ! gelmeleri rica olunur: Osman, Ali, Necdet, Ali, 1b- rabim, Hasan, Muhiddin, Eşref, Sedât,Necdet, Nevzat, Ercüment, Yazan: Mm. Rube janski Can sıkısı, sıcak, endişe... — Madam, Istanbuldan bir telgraf geldi. Afedersiniz bilme- yorduk. Transit vizeniz muteber- dir. Gece yarısını elli geçe tre- »i ile gidebilirsiniz. İstasyon müdürü bunları söy- liyor ve kadını nazikâne selâm- lıyor. Kadın sevinçle yerinden fırlayor. Oh ! kurtuldu: Soruyor: Yarın kaçta Istanbulda bülu- nurum, — Sabahın sekizinde madam Nataşa son derece memnun- dur. Bir kaç saat burada bekli- yecek, sonra bir kaç saat trende gidecek, Bir kaç dakikada araba ile yol alacak. Kapıyı çalacak, | doktorlarımız, gençliklerini i manlarını hasta arkasında merdivenleri tırmanacak ve Ta- gamiye kavuşacak... Ah bir kaç İ Doktorla U$St tarafı 1 inci Savıfada — Evvelâ doktor vizite tarifelerinin yelerce tasdik ve kontrol edil) diğini ne bir memlekette gördüm, el de işittim. Bu en çok etıbba odaları.| nın düşlineceği bir iştir. Bizim ebib-| ba odası son zamanlarda Berlin ve Paris sefirlerimize müracaat ederek! oradan etıbba birliklerinin nizamna.! i melerini ve bu gibi fiat meselelerini! getirtti, Tetkik ediyoruz. Bizde dok.) torların vizite ücreti Avrupaya naza- ran fevkalâde uzdır. Avrupada küs! çük ve büyük doytorların hepsi, ya- pılan teşkilât esinde, rahatça ya- şıyabilecek, çocuklarının talim ve ee biyelerine bakabilecek, alât ve edeva. tı tebbiyesini alabilecek, bilhassa ta-! savvur edilemiyecek derecede pahalı ve her gün çeşit çeşit çıkan tıp kitap-| larını ve mecmualarını satın alabile- cek,senede birçok defa toplanan muh- telif şehir kongrelerine iştirak edebi- lecek derecede para kazanabiliyorlar. | Bizde teşkilâtsızlık vardır. Hayata yeni atılan ve hentiz şöhret alamıyani büyük) mahrümiyet içerisinde ( geçiriyorlar.| İlmi takibe değil, ancak maişetlerin! temin derdine düşüyorlar. Vakıa memlekette şöhret kazanan otuz kırk hekim vardır, ve Avrupa hekimlerine nazaran devede kulak kabilinden bir) az kazanabiliyorlar, Fakat bu kazanç kendilerine pek te ucuza malolmüyor, Fevkalâde yoruluyorlar. Bütün 72. kaybedi-| yorlar. İlim için çalışmağa pek vakit bulbiliyorlar, Genç, kazanamı- yor. ve ilerliyemiyor. Yaşlı, taham- mül edilemiyecek yükler altına giri- yor. Neticede her iki taraf ta çarına- çar ilmi ikinci dereceye bırakıyorlar. | Ve her iki taraf ta kaybediyor . Avrupada mükemmel teşkilât var. dır. Orada tanınmış doktorlar, haf. tanın muayyen bir k gününde öğ leden sonraki bir iki saatini “müşa- verei tbbiye; ye birakıyorlar. Bizim yaptığımız gibi her müracaat eden hastayı kabul ve müayene, şırmgası. na varınerya kadar tedaviyi takip et- mek külfetinden azade kalıyorlar.On. ların Yalnız bazı meselelerde ve yük- sek ücretlerle tıbbi fikirleri alınır. Diğer küçük hekimler, küçük | bir ücret mukabilinde mlşavirin göster-| Lütfi, o Hüseyin, Bekir, Fazıl, Rüştü, Zühtü, Sait, Tsmet, Saa- dettin, Mustafa, Niyazi, Ahmet Bahattin. Ankaralı sporcular geliyorlar İştabal mıntakası Merkez Keveti ri- yasetinden i Ankara - Istanbul kongre ku- pası nihai müsabakasını yapmak üzere şehrimiz6 gelecek olan | Ankaralı arkadaşlarımızın istik- bali için sporcularımızın saat 10 da Haydarpaşa istasvonunda ha- zir bulun tebliğ saat daha beklemek lâzım, Zaman ne kâdar güç geçiyor, vu Nihayet varıldı. Rıhtımda onu kimse beklemi- yor. Nataşa eşyasını taşıyan ha malı koşturarak bir arabaya at- hyor. Viyanada iken gözünde tüten sokakları geçiyor. Dar i- nişli çıkışlı ölesi berisi çukur yollar bu sokakların ismini bil- miyor fakat hepsini tanıyor ve seviyor, İki taraftan alçak abşap evler, kafesli pencereler, üzerle- rinde gelişi güzel numaralar kon muş kapular var. Ötede beride agaçlar, asmalar, serviler. Yalniz arasıra bir cami, bir minare.. Bulutsuz mavi gök altında bun- ların hepsinde Öyle bir canlılık var ki... Işte Galata, Karaköy, Tarlaba- şı, Beyoğlu, nihayet Osman Bey Sirkeci istasyonuna | M. Lavernette dün Avrupadan İ vukul tayin etmiştir. Ebli vukuf İ bir saver arnavot Bayramla kavga i kurumuş dallarının kadidini gös- — - 5 — VAKIT 14 Temmuz 1932 —- diği yol üzre tedaviyi takip eder, Bu suretle büyük doktor yorulma. dığı halde çok kazanır, İlimle uğraş- mağa, dinlenmeğe vakit bulur. Küçük doktor da iş bulur, şöhret kazanır ve yarının bir müşavir namzedi olur. Bizde vizite ücretlerindeki nisbet. sizlik pek ziyadedir. Herkes, aradaki bir veya iki lira farkı mühimsemiye —— —| Isveç sefiri M EBoheman ve refikası otomobille Cenevzeden şehrimize gelmişlerdir" | İşletme müfettişlerinden Ab- bullah bey dün akşamki trenle Ankâraya gitmiştir. $ Selânik bankası direktörü şehrimize gelmiştir. Arzı teşekkür Genç yaşında ebedi ufulile ailemizin yöreğinde pek derin yaralar açan (oağabeğim Bekir Sıtkı Beyin bu nagihani zıyal | karşısında şifahi ve tabriri tazi- yetlerile yara ve teessürümüze iştirak lütfunda bulunan muhterem| ahibbamızın bu condan alâkala- rma ayrı, ayrı teşekkür ve min- vetdarlığımızın arzına imân bu- lamadığımdan muhterem “Vatık,, İ gazetemizle bu vecibeyei ifaya i müsaraat eylerim. Bekir Sıtkı Bey merhumun kardeşi kık larili G, HE E, vilâyet heyeti idare reisi tubaliyeci Ali Riza Şeker davasında ehli vukuf İsyin edildi Şeker ihtikârına sebep olmak- | tan suçlu olarak Sultanahmet | sulh birinei ceza malikemesinde i mubakeme ve mahküm edilen Alpullu şeker şirketi müdürü Hayri B. ve dört şeker tüccari- nin temyizden nakzan gelen da- valarına dün de devam olunmuş- | tur. Muhakemenin dünkü ce'se- nde, bcaret odasından ehli vu- | kuf olabilecekler hakkındaki is- | tilâma gelen cevap okunmuş ve mâhkeme bunların içinden ehli Sanayi bankası ve Alpullu şir- keti defterlerinin tetkikine baş- lıyacaklardır. - öpönöileii i Meyvahoşta kanlı bir kavga Dün sabakı Meşvahoşt vak'ası olmuştur. Abdurrahman tuşmuş, kavgaya Abdarrahmanın Oğlu | Müslim de müdahale etmiştir. Neticede Müslim bıçakla Abdurrahmanı ağır su- rette yaralar! kaçarken yakalanmıştır. | Mecruh hastahaneye kaldırı ul Buda araba çarpması ! Seler oğlu Hasarın arabası temizlik amelesinden Halil İbrahime çarpanış, ba- gından ve kolundan yaralanmasına sebe- biyet vermiştir. Halil İbrahim Cerrahpaşa bastahanesine yatırılmı mezarlığı... kışın penceresiönünde teren ağacın şu dakikada yeni | yetişen yaprakları ile ne güzel bir manzarası var, İçi titriyerek kapıyı çalıyor. Tekrar tekrar çalıyor. Bu ne? Evdekilerin hepsi ölmüşmü? O gideli ev âdeta küçülmüş, kapısı bile şeklini deği i bem de mauna boyanmış nihayet | bir ayak sürtüşü duyu'uyor. Kokar| suratını asmış olduğu halde gelip kapıyı açıyor. Demek Ermeni karısını savmamışlar : Hizmetçi ne hayret, nede se- vinç göstermiyor. Nataşa kadını bir tarafa doğru iterek koşa ko- şa koşa merdivenleri çıkarken | bağırıyor : — Kohar bavulları alıveriniz. Tagami yataktadır. Nataşa o- daya girince duruyor, Japonya- lının boynuna sarılmak için ona beş numaralı beyaz ev. Rum doğru koşm. sını bekliyor, İ Katında hasta tedavi ediyor, | Polikımikleri, müteaddit dedikodu na büyük doktora gidiyor, kö iz kalıyor. arkadaşlarımız var ki, yarım kâğıt mukabi- rtımanların en st Elinde elektrik makinesi, Tansiyon cihazı ol« duğu halde diyenleri tw manıyor. Hastayı mua) tedavi, şırıngasını, mASajInı ır şerait altında ancak bakmak kabil oluyor. Binaenaleyh Kazançları 30.40 kâğıdı geçmiyor. Halbuki ayni apartımana saç kestirmek için çağırılan bir kadm berberine verilen üç batta beş lira rek di çükler ii p linde beş katlı üksek teselli ediyor, yapıyor. Bu iki üç hastaj i kimseye çok görünmüyor, ben, şu an- da sandalcılık yapan bir kaç hekim bilirim?. İlim adamlarının o kispi ve refahr bir memleket için şeref olmalıdır. Fransada kartiye hekimlerinin de recesi başka, mütehassısların başka, İ tibbi müşavere için çağrılanlarım büs- bütün başkadır. Profesörler bile des rece derecedir, Ondan maada yapıdan işe göre de şekil değişir. Bir parmâs ğa, avuç içerisine, kola ve salreye yapılan ümeliyatlarin bile ayrı ayrı » ise en mühim ücretle fiatları vardır. Biz ameliye ile en küçüğü ayni WMerkes iyi doktorlar. olmak ister, Bir dok- eski ve şöhretli olması en İyi olmasmı icap ettirmez. Genç doktorlar da az çok meydanı boş bül malı ki memlekette İlim ilerliyebilsin ve adam yetişsin. Her karnı acıkan “Tokatlıyan iy « diye oraya m gidip karnını doyurmalı? Fakülte tahs bitiren her gence bir diplomu vermiş ve ona İfimat ef» miştir. Memleketimizde küçük (o dok- yapılmak i torların yükselmesi gayet güçtür. Bü. umsuz yere Yıp. bir derecededir. kımıza karşı ma“ duğunu da söy- an “üz verene, nısif verene, hatta beşte bir verene hangimiz ne diyebiliriz? Aç kalan bir” kimsere bir okka ekmek vermeği hiçi bir fırın, hiç bir Tokanta hatrma getisi rmez, Fakat bizim şefkatimize müras cant eden hastayı on parada verme ge reddettiğimiz vâki değildir. Hükümetin her hastanede mevcut dispanser, kir halkım ihtiyacına belegan # kâfi iken zaten mahdut olan arında doktorlara gelen ve “para veremiyeceğim!,, diyen Hasta” lara ne kadar bakıldığını her dokte- run defteri vicdanı pek iyi gösterir, Belediye ne diyor? Ayni teklif üzerinde dün Belediye ' ye giderek İktisat müdürü Asım Beye. sorduk, Dedi ki: — Bazı zevat bana böyle bir mese. leden bahsettiler, Yalnız Belediyenin doktor vizitelerini indirmek salâhiye. ti yoktur. Bu is daha ziyade Sıhhiye Vekâleti yük doktor ranması ac ler fa mesa melidir. Tagami son derece lâ“ kayıt görünmiye muvaffak olu“ yor. Bir gün evvel ağzına birşey? koymadan daireden daireye koş") muş, kadının hududu geçebilmes” si İçin müsaade almıya muvaffak olmuştu. İşte o kadar zahmetle | getirttiği Nataşa yanında. Aca: | ba kadın üç aydır ne yaptı? | Şüphesiz merdivende tesadüf et- tiği iri boylu adamla düşüp kalk» mıştır, Kimbilir belki başka doste larda tutmuştur. Tegami gibi Japon imparatorluğunun tebensı' olan bir diplomat şurada köpeği yanıma alarak onunla dertleşir. Ağlarken bu kadın dans etmiş eğlenmiştir. Hayır hayır... Tagami ağla; olduğunu kendi ende bile ikrar etmek islemiyor, nibayet uyanırmış gibi bir haraket yapı- | yor. Nataşayı süzüyor. Memnun değilmiş gibi bir tavır takinarak humurdanıyor ; , Bitmedi