9 Mayıs 1932 Tarihli Vakit Gazetesi Sayfa 6

9 Mayıs 1932 tarihli Vakit Gazetesi Sayfa 6
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

© — 6 — VAKIT 9 MAYIS 1932 Odesa, 26 Nisan 1032 Nereden başlamalı? İsmet paşayı uzun zaman kap- . tan güvertesine bağlıyan son teş- © yi hevecanlarınızdan mı? z Istanbuldan ayrılıpta Boğazda geçirdiğimiz geceden mi? Grusiyanm ilk intibalarından, yulculuk bahislerinden, münaka- şalarından mı? Tıftik meseleleri- mizden, sanayi işlerimizden mi? Huylu huyunu gösterir: Dün © — bütün gün, bütün gece kaflenin © yarısını kamaralar hapseden Ka- - radenizin yaramaz, sert çehre- sinden, deniz tulanlardan veya © ayakta kalanlardan mı? j Karısı duymasın, vapurdaki kadın tayfanın bir varmışbir DA muş gibi bahsini eden evli inle * Odesaya © yakiaşmazdan, ilk © — karşılayıcılarla tanışmazdan, rıh- © duma ayak basma ve askeri se- © lamlarımızdan mı? Bu gece yarısına kadar misa: firi olacağımız bu otelin balkon- ları önüne yayılıp serilen şu eski © Hocabey sisli manzarasına ka- © mişıp giden ecdat hatıralarından- m Yoksa yolculuğun mutat aşina- hk çümlelerini allıyarak resmi bir ziyaret heyeti azasının söy- lemesini beklediğiniz ana işler- den mi? Bana öyle geliyor ki bir az “havayi,, konuşsam siz daha hoş- Janacaksınız. e a Doğrusu, ben yalnız başıma gelseydim ve ne kadar taham- mülü olursa olsun hâlâ vapurun sarsınlısını duyduğum başımla p kendi kendime kalsaydım bu © — pencereleri açıp biraz kendi- mi dinlenmiye terkedeceğim bir: saatte elbet daha ihmalci olurdum dersem bu itirafırı söy- diyenin samimiliğine vermelisiniz. b Öbür gazeteci arkadaşlar da, © İşte yanımdaki masada gözlüğü- nü takıp - evvet, ben yazarken © çök zaman gözlüğümü çıkarırım, © yazarken çok zaman gözlüğü- © Bü takar» gözlüğünü takıp ça- — dışan Mahmut Beyde pek farklı $ vaziyette oluasa gerek. Bakınız, © Falih, Yakup, yemeğe kadar © otelde kalmadansa yakın cadde- - lerde bir dolaşmayı tercih etti- ler fakat muhakkak öbürleri Odesadan ilk postayı, ilk tesa- © düfi postayı boş göndermemiş i © olmak için kendi köşelerindedirler: Herkes, daha © tesinde Odesa ş beklerken, göz ucumla farket- tim ki, Selim küçük salo- nun koytu bir yerine olurup ya- zısının son satırlarını kimseye © o göstermeden tamamlamak hele- çanı içindedir. Halbuki... Valâ mdan çekilip otururken, ge- © zerken küçük deftere kaydettiği 7 ümelerden sutünlar inşa etti| Deniz herkesi bir türlü tutmaz mı? bir arkadaşın müşabedesi- : be göre bazısının çenesi baz © O sna'da keşki deniz tulaca- © — ğına dilini tutsaydı didirtiyor. © İşte denizin gazetecileri tutuşu da böyle,. vapurun güver- istikbalcilerini pir ». . * Istanbuldan ayrılacağımız gün- lerde orasını sarsan fırtına, yağ- © mur, soğuk her yolculuğumda © sadakatle bir kere yokladığım © — takvimi bana gene endişe için- de hatırlatmıştı: © © Sitesi sevirl Memleketimin ib- gr Nr i yi i ! | kapıyı çevir! demezler. Hiç bir şey söylemiyenler diyarında tah- minle söylenenler de bir kıymet- tir; bu takvim daha başka bir şey: İşte insan zekâsının, kim bilir kaç yüz asır hemen aynı merhalelerde buluşup tanıştığı ve “bir burçtan bir burca geçme,, diye işaret ettiği bu sinirli do- gum, intikal günleri tan eski Rumi Nisanın sekizinde gene yolumuzun Üstüne çıkmadı mı? Daha Istanbul limanında yük- sek banların damlarına kâdar dizi dizi etrafı dolduran hemşeri selâmlarını aldıktan, limanın, ka- yıkçı'larm bir çok sandallarla birlikte (o Grusiyayı kucaklıyan kolları arasından kalın düdük- lerle sıyrılıp ayrıldıktan, son bir motör de Elâziz meb'usu Tahsin beye bezik arkadaşı Yakup Kadri bey hesabına üç vidol işaretini verdikten sonra başıma Karade- niz yolculuklarının tecrübesini topladım: Hava nasıl? Ben Giresun meb'usuyum am- ma Karadenizi meb'os olduktan sonra gördüm: Tirebo'udan Gire- suna geçmek için yol bulamıya- rak geçirdiğim üç dört muhasa- ra günü bana öğretmiştiki ha- vanın gelişini anlamak için gü- neşin, ayın doğuş ve batış za- manlarına dikkat etmelidir. Göz- lerinizi tam o sırada bu iki değirmi parlak çehreye dikiniz; Onun rengi, etrafı, denize batarken ufuk hattının durgunluğu, oynak» liğı, kaynaklığı bu uzak dilini bilmediğimiz âlemden gelen rad- yo mevceleri gibi yanımızdan gelip geçecek misafirlerin tabi- atini osöylüyecektir. Takaların ambarında gaz kukusuyla yüre- ğim bulanırkan kaptanların gö- zünden ve dilinden kapabildiğim işte bu kadar! Fakat ne çare! Benim yarınki havayı anlamam için güneşin sa- kin sakin önümde soyunup de- nize girmesi lâzımdı! Bizim ar- kada bıraktığımız ufuksa deniz değil, denizin eteklerine sörün- düğü güzel Istanbul sırtlarıdır. Bu gemicilik bilgisi işe yarama- dı. Gördük ki Sitte-i sevir, haki- katen kapıyı çevirdi! ... Grusiya vapurunun Rusyada yapılan yeni gemilerden biri ol- duğunu söylemişlerdi. Bu söz yalan değil yanlış! Gemi Rusya- da yapılan gemilerden biri am- ma Rusların kendi tezgâhlarında buna benzer yaptığı gemilerden biri ve onların bir nümünesi... Bu gemi Alman yapısıdır. Ge- miyi işleten motörleride Kurup fabrikalarından alınmış. Biribiri- ne halkalanan üç daireyle bir satırlık Almanca yazıyı bir pirinç lavha üstünde o görüyorsnnuz. 5000 tonluk bir rakam size yep yeni bir gemide birçok şeyler, birçok kamaralar, salonlar ara- tır. Hayır, bu öyle değil. İçimiz- de - refikalariyle beraber olan başvekil paşayla hariciye vekili müstesna » tek kamara alan iki yolcu var: Recep beyle Ali bey.. Ben Mabmutla, Yunus Nadi Fa- lih Rıfkiyle, Ruşen Yakupla, Va- lâ Ziya Muslabattin beyle bera- ber.. Ha, birde kafileye gider ayak iltihak eden Selim Ragıp- var ki kendi ifadesinden anladı- ğıma göre bu teferrüdünü bir “yes, e borçludur! Herşey vapu- run yeni yapı olduğuna şahit: © Giyarları tevekkeli Sitte-i sevir, | Evvelâ tavanlar: Ihsan B., ta- ei Se lke mm iile |, e in ni evdi lim ve terbiye dairesi reisi, za- ei tebessümle Ruşene de- i kn “Sana bir başka taban, başka tavan lâzımdıl,, Hakikaten öyledir o kadar ba- sık.. Yeni mimarinin bariz husu- siyetleri İüzumundan fazla boş yer buakmamak. Vapurun enin- den değil de katından istifade etmişler, Merdiven, bir merdiven, bir merdiven daha, bir merdiven daha! Kaptan köprüsüne çık- wak VAKİT yurdunda benim daireme çıkmakla bir! Boğaziçinde geçen ilk gece yolculuğun en rahat, en neş'eli gecesi oldu: Saatlerimizi vapura ayar ede- rek bir saat ileriye aldık. sekizde bize yemek verdiler. Yemek sa- lonuna girince yan yana konul- muş iki büyük kırmızı bayrağın karşı tarafı kapladığını görüyor- sunuz. üştünde yaldızlı harflerle kırmızı üzerinde: “Türkçe dost Türkiye mümessillerine samimi selâm,, ibaresi, bunların tam or- tasında Leninin bir yağlı boya tablosu var. Bütün asli siciyelerile Lenin burada... Iki küçük kubbesile bir kulecik teşkil eden hokka takımı açık kitaplar ve not def- terleri üstüne asılmış bir prova nushasında Lenin bütün bir dik- kat, bütün bir düşünce... Leninin sağma bizim Gazimi- zin, soluna komünist fırkası icra kom'tesi reisi Stalinin resmi, Meclis reisimiz Kâzım paşanın resmi, Sovyet devletinin reisi Kalenin tesmiyle karşılıkh duru- yor. İşte Sovyet idaresindeki esas teşkilât farkı Sovyet Cum- büriyetinde henuz hükümet ve devlet fırkadan - sonra geliyor. Bizim İsmet paşanın resmi on- ların bulunduğu, Tevfik Rüştü beyle Litvi ki yan yana, Moskovada kendileri selâmla- nacak yüksek idare adamların şimdiden burada görüp sevmiye başlıyoruz. Yemek salonuna konulan ayrı ayrı masalarda Rus ve Türk dostlar yer aldılar. Bizim talii- mize Gazinin resmi önündeki sofra düştü. Soriç yoldaşın kuv- vetli heceleri İsmet paşa ile Hariciye vekilini ve arkadaşlarıni resmen selâmladı. Kusların yemek bahsinde şark- lı olduğunu söyliyenlerin isabe- tine İsmet Pş. nn bu hususi seyahatinde vapurun verdiği ilk yemek menüsü ve menünün maddi nefis eserleri iik kuvvetli şahit... Evvelâ su üstüne iki üç Rusça isim, kelime belledik: Voda, narzan, borjom. Falih Rıfkının biribirini kovalıyan nükteleriyle, daima tamime kaçan hükümleriyle bu ilk sofranın cemiyetli hali, ne yazık, ilk ve son o'du: Ertesi gün öğle ve akşam yemeğinin kuvvetli cazibesine müsbet cevap veren kaç kişydi ? Suriç yoldaş gazetecilerin ayakta durdukla- rma iyi dikkat etmişti. Ayakta kalanların başı Ismet Paşada Ankarada vekili Refik beyle ar- kadaşlarından telsizle gelen se- lâm telgrafına arkadaşlar tamam olunca cevap veririz diye bu eksikliği ima etti. Tahmin edi- yorum: İçinizden “ya sen,, diyor- sunuz. A Dostlarıma haber vereyim ki ben adını taşıdığım memlekete yakışır bir mukavemet gösterdim. Arkadaşlardan yalnız Mahmut beyle Selim dayanamadı: Mah- mut bey uzun Marsilya seyaha- a ali bari. Yi tinin dalgalı günlerinde kendine hiç bir şey olmadığını söyliyerek müvazene temin etmek istiyor- du. Ali bey, Recep bey, Remzi bey, Ziy& Muslabattin bey ka- maralarında kalanlardandır. Ha- nımlardan en çok mukavemeti sarsılan Tevfik Rüştü Beyin kızı, Emel hanım. yalnız bütün yolcu- lar içinde bu pek gözde büyü- tülmemek lâzım gelen fırtınalı günün en belli başlı mağlübu Hasan Vasfi beydir, Hariciyede birinci şube umum müdürü, eski müsteşar. Vapurun sallanmıya bi- yet ettiğini anlayınca kamaraya kapanmış, Odesaya vakınlaştığı- mızı haber veren Profite krova- zörü yanımıza geldiği zaman salonda görünmüştür. Rivayetler o merkezdedir ki Hasan Vasfi bey bu gece farı sında başlıyacak o'an tren yol- culuğunda da gene böyle başını yastığa koyacak, Perşembe sa- babı onda Moskovaya girer':en kalkacaktır. » iie Prüftiye kravazör ile çiseliyen bir hava içinde karşılaştık. Gü- vertede siralanan asker başveki- limizi yüksek sesle selâmladı. Nakil vasıtası küçüldükçe dalga- lar büyüyordu. O da zaafla eğ- lenen bir mevcudiyet, bir kuv- vettir, evvelâ bir sinematograf getirdi. İkincisiyle bizm aziz ve büyük elçimiz Hüseyin Ragıp, onunla beraber UÜkranya hükü- meti azasindan ve merkezleri Uk- ranyadaki mürahhası, hariciye nezaretinin şark işleri şefi, mat- buat müdürü, konsolosumuz gel- diler, İnce, zayıf, yeşil, gözlü bir. genç, kitaptan öğrenilmiş, Türk- -Sovyetleri ziyaret : Hakkı Tarık Beyin ilk mektubu Karadenizde yolculuk ve Odesada seçen günler çe edasiyle İsmet paşaya hoş | geldiniz diyen cümleleri tercü- me elti, Kalyokof yoldaş: Moskovada Türkçe öğrenmiş, Arabistanda çalışmış, Ankarada uzun müddet bulunmuş fırkası- nın sevimli bit tipi; Gözlerimizde büyük teşrifatın sıkıcı çenberini değil samimiye- tin yumuşak gezintilerini duyu- yoruz. Odesadan öteye ait prog- ram nedir? İstanbula ilk mektup ları nasıl yollarız? Bu Türkçe konuşan kim? Bu gözlüklü bu uzun boylu esmer neci? Takdimler, teşekkürler... Ode- sa nbtımına yanaştığımızı gör- düm. Büyük yüksek bir tak ve onun önünde arkasında, iki ya- nında şehir mümessilleri, asker, başı bozuk, büyük bir kalaba” lik takta Türkçe bir ibare daha: Sefa geldiniz. İsmet paşa askeri galiba mer- babanın Rusçasiyle selâmladı ve ayrıca kurulan bir tribünden pi- yade, süvari, bahriye Kızı'ordu askerinin geçit resmini dikkat ve muntazam kıt'alar görmüş büyük bir kumandanın bariz beşaşetiyle temaşa etti. Şu mazarlarn © üzerlerindeki uzun ve an'anevi kaputu sıyınp alınız: Anadolu çocuklarının iyi bir askere yakışır temiz ruhuyla bemen hemen iştirak halinde bulursunuz. ... Telgraflardan bizim burada Londra oteline getirildiğimizi öğrenmişsin'zdir ? Büyük temiz bir otel ve şüphesiz Odesanın güzelliklerini en fazla toplaya- bilen bir yerinde, Her sokak ba- şında gördüğümüz neferlerden kapıdan başlıyarak otelin her katında da ikişeri iki tarafa bakmıyacak kadar kuvvetli bir zaptı rabıt edasiyle. heyete daimi selâm balinde, Otel yeni Miki İlik rr bk dina heii ve görüşümde (o yanılmıyo Odesada müstesna. olarak yanmış. icabı olarak beledi! Evvet, müstesna olarak... bugün Odesada Bolşevik lium fabrikasına, büyük kö banelerine, matbuat gazetecilere verilen çaya gelirken yaptığımız bir kaç lik gezinti yüz mil içinde imperatorluğun dört beş b şebrinden biri olmak liğini kazanan bu şehir b nalarının, sokaklarının diliy! Du da söylemiştir ki burası yada bizim Edirnemizin, ristanda Varnanın taliine yan betbahtlardan biridir. cümle:Odesa Ukranyanın Ed Odesa şüpbesiz zen; hususi malikânesi olmakt: kıp ta yeni bir idarenin işe ce ve bütün teferruatiyle b olması için biraz zaman k: mak lüzum ve ihtiyacından teessir olmamış değildir; a bunun günahım şu ve bu reye atmamalı! Odesa asıl b : binterlândını kaybettiği iç ki Karadeniz Odesa gibi m bir beldesini ihya etmek yeni baştan enerji (sarfe mecburiyetinde kalıyor. Mektubumu bir türlü b miyorum. İlk satırı otelde bu kelimeleri Odesa tiyatrd da başvekilimizin locası ark da aziz dostumun keşfettiğ yere çekilerek yazıyorum. yef,,te postaya vereceğim rada 1 Mayıstan evvel yoktur diyorlar. Bu hesaba mektubun gazetede . çıkan bizim varışımız arasında çi safe kalmıyacak.. Tiyatrodayız.. Beş sıra ve bütün parter dolu. gündüzün yol kenarlarında lamp bizi merakla süzen manasiyle (kızılbaş dedi kızıl çatmalı, meşin caketi dınlarla gocuklu, kasketli e ler midir?,. Olmamak için yok! Hepsi temiz giyinmiş, katen maharetle idare sahne karşısında içten geler san'at vecdi içindeler... aralarında dost, şefkatli çil Balet Hindistan ibtilâlini riyor. Muhakkak muvafi san'at eseril Buraya şehrin verdiği ziyafetten çıkarak geldik. H ca daha erken geleci Tiyatroda paşa locada görünmez çalınan marş bararetli alkışlar beklendi; anlattı" Perdenin yukarısın! şehrin hemen her yarinde mış “Safa geldiniz!,, lavbi Saat 23 buçuk. Balete larımızı yullayor, istasyon liyoruz: Kapısından başlt! iki o tarafı o asker istasyonun boşluğundan bs heybete varan binası ösl gene elektrikle aydınlatıl “Sefa geldinizl, | levhasıl kendi kendime “Sefa buldi) ideal dünyası!, diyorum. 24ü beş geçiyor: İşte İsme Şayla heyeti alan h müzika ve askerlerle ani Moskovaya gidiyoruz. tanzim edilmiş bir yolculuk lağıma İsmet paşanın dön! ki ziyafette yükselen aksediyor. Bizim Moskovs) derken (o düşündüklerimiZ sesdel

Bu sayıdan diğer sayfalar: