p ekiyetkikleri entirikalarn nikaba) dil Taşnaklar Arasında ikilik başladı Ermeni gazetelerin dikkate şayan neşriyatı Kaliforniyada çıkan Asparez ga - zetesi “Fesatçı Türk ve biz, isimi” bir makale neşretmiştir. Hariçteki Türkiye ve Türklük a - leyhtarlığı yapan ermeni komitecile- rine karşı valnız Türkiye dahilinde" ki ermeniler tarafından değil, hariç teki ermeniler arasında da muhale - fet gösterilmiye başlanıldığı bu ma- kaleden allaşılmaktadır. Gene bu ma kaleden öğrenildiğine göre Türkiye- ye düşman olan ermeniler Rusyaya| hi karşı da harekete geçmişlerdir. Bu ilibarla odikkate sayan olan bu mas kaleyi aşağıya naklediyoruz: “Mütaaddit defalar söyledik, ge-! ne de söylemek mecburiyetini hisse- diyoruz. Biz nefsimizi müdafaada taallül ettikçe Türk de hücüm ve tâ- arruzlarını teşdit ve silâhlarımın en- vamı tezyit etmektedir. Ecnebi mem- leketlerde bulunan ermeni cemaatle- rinin cür'et ve rezalet karşısında gö5- terdikleri taallül ve tereddüt ve hat. tâ Türklerin ifsadatımı doğrudan doğ ruya veyh bilvasıtı müdafaa (1) ile düşmanı daha ziyade teşvik ve teşci ediyoruz. Bütün bu habasetler (o karşısında ermeni matbuatmdan bir kısmı bu ef- alin sebep ve menşxini, Türkin ebedi! düşmanlığını bırakıp başka taraflar- da ariyorlar ve Sovyet o hükümetine yaranmak için Türklere karşı hare - kette feragat tavsiye ediyorlar. Ezcümle Mısırda çıkan (Aroe) ga: “retesindeki müteselsil makaleleriyle bunu ilk defn imi eden Vahan Teke yan olmuştu. Bu kâfi gelmiyormuş gi bi (Nevyork) ta çıkan ve güyn bir er- meni gazetesi olan (Panvor - İşçi) de Türklere karşı müdafaayi nefs için , GEirişeteğimiz propağandayı ve bu maksatla teşkil olunacak (o heyetleri (Taşnakların ve nasyonalist ermeni. lerin beynelmilel emperyalizm seva - hiri altında Sovyetler aleyhinesteti- a a lerin devam etmesi ve şeref ka- zanmasıydı. Goethe, eğer bügün sağ olsaydı, kendisile alâkadar olan ve namına ihtifaller yapan dünya karşısında memnuniyetini izhar etmekten çekinmezdi. Goethe Almanyada doğmuş ol) mak itibariyle, Alman edebiyatı - nın “romantizm,, o tesiri altında! kalmıştır. O, buna amca) vani şeytan, cin, peri ve korku e- debiyatı derdi. Goethe'de Shakes-i pearenin de tesirleri görülür. Esa- sen, Goethe, bu meşhur İngiliz da| ine olan muhabbeti yüzünden! Schillerle ahbap olabilmişti. Yok- sa bu iki şair, önceleri birbirlerini; pek sevmezlerdi. Shakespearenin coşkun, renkli, kokulu birizmi. Goetheye cesaret vermiş ve kendi birizminin bütün hayatıyle boşat-' basma sebep olmuştur. Napolyonun Veymarda tanıştı- ğr ve gözlerinin ta içine bakarak: — Siz bir insansınız! Dediği Goethe, pek tabii ola rak eski Yunan ve lâtin edebiya" tiyle de meşgul olmuştu. Hattâ kendisi, der ki; —Yunanlıların yemek sofrasın- «Üst tarafı 1 inci sayfada) | ye tavzif ediyor. Bu emsalsiz ihtiram nereden mey- dana getirildiğini osöylemiye hacet! yok. Yukarıdan telâkki edilen bir emrin icabıdır. Sovyet ittihadı - Ermeni hükümeti de dahil olduğu halde-kendi müddeiya tmı Türk davasiyle telif ve tevhit et miş ve Türkün hize karşı kurduğu bü- tün tuzak ve entirikaIarda müşterek bulunmuştur. Şu halde uzak memleketlerdeki er- meni cemaatlerinden terekküip eden büyük kütle bu vaziyete karşı bigâne mi kâlacaktır7. Yoksa Türk ifsadat» na Karşı girişilecek teşebbüs ve me - saiye müzaheret edecek ve aynı za - manda ermeni ismini taşıyan hainle- in. de.ağrzlârı » 1, de lc KARAİMRA ça Goethe'nin hatırası Sönmüş bir dan ben de şimal çocuğu hözsemil aldım. Gaethe, bir aralık, O eserlerini Fransızça olarak yazmayı da dü- şünmüştü. Şurası şayani dikkattir ki, Goethe Alman olmasına rağ - men, Alman olmadan evvel tam bir Avrupalıdır. Zira şunu da unutmıyalım ki, Goethe, “Werther,, i yazmasaydı, Chateaubriand, “Rene,, yi yaza - mazdı. Bir terkip üstadı olan Goethe- nin hesap ilmiyle alâkası yoktu. Halbuki bugün her şeyi (o tahlile doğru gidiyor. Hattâ bioloji, fiz - voloji, psikoloji ilimleri bile rak- kamlarla ölçülüyor. © Goethenin kuvveti ve dehası da, bü günün tahlil sınıfrna düşmeden, terkiy kudreti sayesinde en yüksek ilim ve fen larına varışıdır. Zi - ra, cümle, lisan ve üslübu rakkam İ lara feda etmiyen Goethe, Nentc- nun ziya nâzariyesine (aksi bir renk nazariyesi arıyarak en haru- kulâde ve doğru olan şu tarifi bul-! muştur: “Renk ziyanın ifade ve ihfitra- bıdır.,, Bu tarif resimde empresyonist makinenin esâsını teşkil eder. Goethe,daha bir çok ilimlerle meşgul oldu. Kendisi için dünya- nın en çok ş ve okuduğunu hifzetmiş edebiyatçı derler. Goet- he sevmek ve malik olmak, bil - mek, tanımak ve ayırtetmek ister- di. Her güzel kadın, o Goethe için arzu edilen bir mablüktu. Ve işte bu arzudur ki, Goethenin içinde- ki büyük alevi daima parlak ve kuvvetli tutmuş, daha sağlığında onu meşhur etmişti. Goethe, yaratmak ve eser ver - mek için kadma, o güzel kadma muhtaçtı. Bütün hayatı, birbirine bağlı aşk sergüzeştlerinden ibaret tir, Goethenin sevdiği (kadınları saymak uzun bir liste hazırlamak demekti, Esasen kendisi, bir çok EŞ AŞMA Kağan 5 VAKIT — 21 MART 1932 — meydana çıktı Geçen senenin teşrinisanisinde Amerikada ölen meşhur sinema yıldızı Lya de Potti'nin hiç bilin- miyen bir sırrı ancak birkaç gün evvel Peştede vukubulan bir in- tiharı müteakip ortaya çıktı. Intihar eden zat, sabık bir mil- yoner olan Zoltan Srepesi'dir. Zoltan on yedi sene evvel Lya ile evlenmiş ve onunla dört sene yaşamıştı. Zoltan, sinema yıldı. sinin ölümünden sonra derin te- ssürlere düşmüş, ve nihayet in teessürlere mukavemet ede- ! niyerek oturduğu evinde intihar *tmiştir. Bu faciadan sonra Lya de eserlerinde, bütün fikirlerinin, ka dın vasıtasiyle doğduğunu yazmış| tır. Yani Goethe, dehanın, “tabii- liğin taşması,, ından olduğunu is-| bat etmiştir. Goethenin kadın münasebetleri pek kısa devam ederdi. Üzun müd det kendisine metreslik etmiş olan Kristiyan müstesna olmak üzere Goethe sevdiği kadından alacağı şiir ve felsefe ilhamı bitmiye yüz tuttuğunu anlar anlamaz onu bı - rakırdı,. Onun eserlerindeki yük- sek şiiriyet parçaları, lirizm ham- leleri aralarındaki ilim ve felsefe kısımları, Göethenin bir aşk ihti- raşmı söndürüp, bir ötekine baş- lamadan evvel yazdığı parçalar - dır. Hasan Âli beyin eseri Maarif vekâleti umumi müfet- tişlerinden kıymetli sair ve müte - fekkirimiz Hasan Âli Bey “Goet- he,, isimli bir eser telif etmiş ve bu büyük esesr bugün intişar sa - hasıma konulmuştur. Hasan Âli Bey, kitabında beynelmilel şöhret li sam'atkârların hayatını ve ese- .rini pek'tatlı bir üslüp ile anlat -| Putti'nin iç yüzü anlaşılmış bu- lunvyor. Meğer Lya evli bulunduğu dört sene zarfında iki kız çocu- ğu da doğurmuş. Hali hazırda kızların biri 16, diğeri 14 yaşın- dadır. Ömrünü bu iki yavrusuna karşı hasretle geçiren Lya, dostlarına daima aile hayatından mesudi- yetlerinden bahseder, fakat onun iki kızı bulunduğunu kimse bik mezdi, Lya 17 sene evvel evlendiği zaman son derece mesut yaşı” yordu. Fakat geçirdiği hayatın yeknasaklığı onu bıktırmış, oda evini yurdunu bırakarak san'at ve sinema hayatıma atılmıştı. Lya kocası tarafından bo- şanmış olmakla beraber kocası onu sevmekte ve onunla alâka- dar olmakta devam etmişti. Hat- ta Zoltan sabık karısının her ese- rini, piyasadan kalkınciya kadar temaşa ediyordu. Zoltan karısını bu kadar sevmekle beraber onun çocuklarını göstermiyor, çocuk- lanma gönderdiği mektupları ve hediyeleri daima reddediyor, hatta çocuklara annelerinin öl düğünü söyliyerek onları bir mezara götürüyor, ve anneleri- nin orada medfun olduğunu işa- ret ediyordu. Nihayet Lya'nın ölümü Zoltanı fena halde sarsmış ve dostlarına yaşıyamıyacağını söylemiye baş- lamıştı. Zoltan bir kaç gün evvel in- tibar etmekle sözünü yerine ge- tirmiştir. Onun kizlarnna 10,000 Sterlin. servet biraktığı anlaşılıyor. -» ................ “ölme 98 atam TARİH EL KİTABI mama ya dair olan kısımlar, 1I — Hukukt hükümler, NI — Tarihe ait malümattır. Hukuki hükümler zamanla, mekânla değişen şeylerdir. Tarihe ait malümata gelince; ilmin yeni usullerile elde edilen netice- “ler en yeni tarihi malümatı bile tâ kökünden sarsmaktadır. İmana ait esaslarm sadeliği itibarile her muhatabın kabiliyetine göre izahında güçlük çekilmez. Muhammet sağ iken Kura'nın âyetleri bazı adamlar tarafından deri- lete, kemiklere, çömlek parçalarına hurma dallarına yazılmıştır. Fakat bir arada toplanmamıştır. Kur'anı toplıyan Halife (Osman) dır. Bu toplama- da uzun süreler başa kısa süreler nihayete getirilmiştir. Yalnız Fatiha sure- si başlangıç olduğu için bundan istisna edilmiştir. Surelerin bir kısmı Mekkede, bir kısmı Medine'de söylenmiştir. Mek- kedekiler daha hissi, daha edebi bir mahiyet arzeder. Medine'de söyle nenler daha ciddi, fakat edebi kıymet itibarile daha dündur. Muhammet Medinede : Muhammet (Yesrip) e yerleştikten sonradır ki buranm adı oklu. © Muhammet dini teşkilâta Medinede başladı. Orada İslâm cemaatinin siyasi ve askeri reisi oldu. Muhammet Medine'de İslâmların ibadet etmeleri için bir cami yaptır- dı. Bu caminin üstü açıktı, duvarları kerpiçten yapılmıştı. Caminin bir duvarmın yanına Muhammede ve karılarına yatacak yerler yapıldı. Son- raları avlunun bir köşesinin üstü hurma dalları ile örtüldü. Caminin kıblesi evelce Kudüstü. Sonra Mekkeye çevrildi. Muhammet Müslüman olmıyan Araplarla, ve Yahudilerle çok döğüş- meğe mecbur oldu. İslâmiyetin kuvveti ancak Arap olmıyan kavmlerin bu din camiasına girmesile peyda oldu. Bilhassa Türklerin İslâm dinine hizmetleri pek fazla olmuştur. A Muhammet, iyi bir asker, hassas, mütefekkir, ve zamanındaki insan- ların en yükseği idi. Yaptığı işler bunu ispat eder. Muhammedi bir melekten ilham alan, aldığını aynen muhitine nakleder ümmi, cahil, hissiz, hareketsiz biri haline indirmek hatadır. Medine — Muhammedin başlıca seferleri — Bedir muharebeleri : Muhammet Medi erleştikte: eşkilât yaptıktan sonra Suriye ile Mekke saim Mi ar rl mem tecavüze baş Hicretten iki sene sonra (624) te Kureyşlilere ait bir kervan Suriye « den Mekkeve dönüyordu. Kervanın başında oEbusüfyan vardı. Muham » .................. —zuzuuuzuun TARİH EN KİTABI amın 9) uz met müslümanları vaziyetten haberdar etti, Kervanı vurmak üzere Me - dineden hareket ettiler. Ebusüfyan bunu haber aldı. Mekkeye haber gönderdi Mekkeliler silâha sarıldılar. Malları muhafazaiçin yola çıktılar. Fakat Muham - met bundan haberdar değildi. Ebusüfyan (Bedirde pusuya düşmekten korktuğu (için Bedire gelmedi. Muhammet geldi. Bir müfrezeyi Bedir kuyusu başına gönderdi. Bu esnada Mekkeden gelen kuvvetler hak - kında malâmat aldı. Gelenlerin miktarının 900 olduğunu öğrenince der- hal hareket etti ve kuyuyu tuttu. Etraftaki mevcut kuyuları kapattı. Bun- “ dan sonra Kureyşiler muharebe meydanma çıktılar. Bu (muharebede Kureyşliler o mağlüp oldular. Muhammet bu muharebede bazı usuller ileri sürmüştür. Muhammet askerlerine daima sımsıkı ve birlikte durmalarını, düşman hücumlarına ok atarak mukabele etmelerini emretti. Kılıçların son dakikada kullanıl - masını söyledi. Müslüanlar Muhammedin talimatına riayet ettiler. Kurey- şiler bu vaziyet karşısıda derhal hezimete uğradılar. o Bu m bir çok servet ve esir eled edildi. Medineye dönüldüğü zaman ganimet « lerin (o taksimi meselesinden ihtilâflar çıktı. Fakat o Muhammet bu ihti- lâfı hal için ganaim denen ayetleri tebliğ etti. (o Bedir harbinden sonra Muhammet bir çok teşebbüslerde bulundu. & Ve hepsinde muvaffak ol- du. Mevkiini sağlamlaştırdı. Yahudiler aleyhine şiddetli takibata ancak bundan sonra başladı. ; Uhut muharebesi : Bedir harbinde mağlüp olan Kureyşiler müslümanlardan © intikam almak için 3000 kişilik bir kuvvet toplandı. Kureyşiler süratle yürü « medikleri ( için islâmlar için müdafaa tertibatını almak imkânı hâsıl ol- du. Kureyşiler (o Mekkeden şimali garbi yoluyla yürüdüler. Medinenin te bulunan (Uhut) dağının eteklerine kadar ilerlediler. Çün - 1 topraklara tecavüz etmekle müslümanları açık sahrada muharebeyi kabule © icbar etmek istiyorlardı. Kureyşiler (o Medinelilerin evlerine çe- kilerek, Oo müdafaada kalmalarını kendileri için (tehlikeli buluyorlardı. Medinelilerin mühim bir kısmı da muharebenin © şehirde bir müda- fan muharebesi (olmasını istiyordu. Evler zaten bir kale halindeydi. Sokakların başları da duvarlarla kapanmıştı. o Şehir müstahkem bir ha“ le girmiş bulunuyordu. Muhammet de şehirde müdafaa tareftarıydı. Fakat bazı adamlar, bilhassa tarlaları Kureyşiler (Otarafından tah - rip edilenler derhal dışarıya çıkılarak harbedilmesini istiyorlardı. Mu- hammet o bunların arzusunu kabul etti ve 1000 kadar askerle şehirden çıktı. o Muhammet kıt'alarının gerisini Uhut dağına verdi. Muharebe başladığı zaman Kureyş ordusu Medine ile Uhut dağı ara- sında kalmıştr. Muhammet askerlerini gayet iyi tanzim işti, Fa - kat tam zafer kazanılacağı sırada okçuların ganimet elde etmek için mevkilerini (o terketmeleri işi değiştirdi. Muzafferiyet. - Halidibni Veli - din kumandasındaki © Ki kıt'al i. M yaralandı. Hatta bir aralık Muhammet öldü diye sesler bile işrldi. Muhammet ni » bütün suları toplıyan en zengin vadi oradaydı. Kureyşiler zengin si i yıldızın esrarı