Yabancı memleketlörde Romanyada mektep kooperatifleri manya, kuvvetli bir kooperatif Pl Yapmakta olan memleketler « risidir. Orada da son senelerde! mektep kooperatifçiliğine büyük bir #mmiyet veriliyor. Gençliğin gerek di bilgisini artırmak, gerek ora me elit mefküres; ve kooperalifçi Uru Vermek itibarile bilhassa mües- r olan mektep kooperatifçiliğine hu Sui bir ehemmiyet atfeden Roman - Y'da bu hareketi tanzim etmek ve o- VA Canlı bir Şuur vermek üzere son yi zarfmda Romanya'da ehenmi « i bir gayret sarfedilmiştir. N Umum Romanya muallim! » ahiren aktetmiş oldu "inde y N u meseleyle uzun uzadıya zl oldü. Romanya'nın milli koo- Tatif idaresi bir propaganda yap esnasında açılacak olan (Çocuk "Eİsi) inde mektep kooperatifçiliği A de bir şube vücude £ getirilmesi Tarlaştırılmıştır. Bundan başka me pürlardan ikisini, bu fikir için pro « anda yapmıya, vukua gelecex te - üslere yardım etmiye memur et- Miştir, Nihayet, idare, mektep koopes| leti için hususi nizamname nü -| kaptleri de hazırlamış ve bunları alâ a arların arzularına amade tütmuş- . Bu nizamnamelere göre, mektep ko tifleri ittihadının, Milli koopera- €T ittihadenm ve maarif teşkilâtı İİ$ vasıtaların mürakabe ve noza- Metleri altımda serbest olarak teşek- I edeceklerdir. Her hangi bir mektep kooperat!(*.! “İ otuz azadan mürekkep olacak| Atanın azami yaşları yirmi bir « Mektep idareleri erkânı, muallimi br Ye müfettişler bu kooperatiflerin aş Ye tabii azalarıdır. Mektep kooperatiflerinde her his - bedeli on leydir, her hissedarın bir hissesi ve en çok yüz hissesi te | az Mur, Mektep kooperatifleri atideki işle-| Zörebilir, ii — Elbise de dahil olduğu halde, Arma her nevi mektep levazınımı hüvayici satmak, ” > Hinsedarlarının tevdiatmı ka. KN Galatasaray lisesinde gençlik nasıl çalışıyor? 70lira sermayeyle sandığı 10,000 Bundan on yedi sene evvel de Galatasaray lisesinde (Gala- ta saray lisesi talebe sandığı) namile açılan yarı kooperatif ilk zamanlar da (75) lirayla işe başlamıştır. Şimdi (10,000) lira gibi büyük bir sermayeyle faa- liyetine devam ediyor. Talebe sandığının dokuz ki- şiden ibaret bir heyeti idaresi İ vardır. Talebe sandığında, kırtasiye, i tahafiye, kitap, çikolata kısım- kla meşguldür, Bu maksatla 1992) ları var. Talebe sandığı evvelki sene 2,800 lira ve bu senede 2000 lira kâr temin etmiştir. Evvelki sene muhtacı mua- avenet arkadaşlara 500, geçen sene 900) lira yardım etmiştir. Akademi Mektepte talebe sandığından mada ( Akademi ) namiyle bir bul etmek. Bu tevdiata verilecek niz! nispeti Romanya'da Tevdiat ve Tasar ruf kasalarmca verilen faizi geçme mek meşruttur. C — El işleri atelyeler; vücude ge tirmek, ağaçlandırmak, mülttelil ne - batlar toplamak, iyi hayvanları ço « ğaltmak muzir hayvanları imha et- İ mek ve saire gibi işleri. meşgul ol « mak, D — Musik; ve temaşa müsamorele- ri tertip etmek ve bu sayede bazi me-| baliğ toplıyarak bunları bir takım ha yırlı ve faydalı işlere tahsis etmek. Mektep kooperatifleri buna mümas sil harsi, içtimal, terbiyevi işlerle de meşgul olacaklardır. Bu nizamnamelere göre, her mek- tep kooperatifi, teşkili derdest olan| milli fderasyona intisap edecektir, Bu federasyonun merkezinin Poresti mek tebinin 1924 de 933 ley sermayeyle tes kil edip de bugün 17,000 ley sermaye si bulunan kendi kooperatifi nezdinde tesisi kararlaştırılmıştır. z> Nefis bir Türk masalı “ Bu Baştarafı dünkü sayımızda | da halini anlattı. (Allah ng sun çoban beni konuk €- bu i dedi. (A zavallı - dediler- İ ban ye adam yer, her gün ço- ada, 1yafetinde gezer. Bulduğu kör guraya getirir. Gözlerini tu; ok yemek yedirir. Az semirtir, Birer birer yer ezirgânlardık. Rüzgâr çarptı, parça- , Giri, me gizi kd a be ken araya çıktık, bunun eli: tük) demeleriyle biçare 8 ma'ızun oldu. Bir az N em ağ girdi, Koyun'arı damı- hay 7d Büyük bir torba de- adem, fıstık, hurmayı kap- Yej deği di (Var, yoldaşlarınla Ptan ç a Yan, orbayı alıp körlerin il iğ götürdü. öameflkeğ ye- İ.B aralık çoban içeriye b a Sişmanını aldı, Götü kabay, Sazladı, Yaktığı ateşte 4 Baltan, atti, Yiyip doydu. Bir Sana, Şarabı Varmış. On'anda ak dert'endi (1). Sar- b, uyudu. Kaptan Toplıyan: Kastamonu meb'usu Velet baba kendi kendine düşündü. (Bir kerre tuzağa tutulduk. Ya- rında bana nöbet gelecek. Bari bir teşebbüs yapavım. Muvaffak olabilirsem ne alâ. Olamazsam çalışmış olurum) dedi. Evi gezdi, iki şiş buldu. Ateşe soktu. Kıp kızıl oldu. Yavaşça gidip ikisini de çobanın gözlerine bastırdı, yaktı, Çoban göz'erinden kan fışkırarak bağıra bağıra yerin- den fırladı. Kaptanı kovaladı, tutamadı. Kapıya koşup tirhosu kenara çekti. Koyunlarım birer birer adiyle çağırıp gelenleri dı- şarı çıkardıki kaptan en sona kalacak. Sonundada onu yaka- lıyacak, Yakalamasa bile kaçır- mıyacak. Mutlaka ele geçirecek, Kaptan sa biran evvel can kay- dina düştü. Derhal koyunun bi- rini boğatlayıp cerisini yüzdü. Arkasına geçirdi. Kuzu kuzu yürüyerek o çalımına (getirdi , önünden fırt. Çoban sırtım yoklarken boynuz elinde kal makla içinde çoban olduğunu hisselmişse de Oeiden kaçır işe başlıyan talebe lira biriktirdi. talebe birliği vardır. Bu birliğin mektep dahilinde müsamereler konferans ve neşriyat gibi üç mühim vâzifesi vardır. Neşriyat şubesi geçen sene (akademi ) namiyle bir mecmua tesis etmiştir. Bu mecmua bu sene ( Galata saray ) nar altında neşrolun- maktadır. Mecmuanın son sayısı | Tevfik Fikret ) ihtifali o münasebetiyle Fikret müshasi halinde intişar etmiştir. Fikretin çocukluk, gençlik, ta- lebelik, mektep müdürlüğü, şiir- leri hayatı hakkında malumat vardır. Yazı müsabakası Akademinin edebiyat ve neş- riyat şubesi; talebe arasında (edebi yazı ) müsabakası yapar. Bu müsabakalarda birinci gelen eserleri mecmuada neşreder Ga- latasarayda yapılan müsnmere- lerde temsil edilen eserler; yazı müsabakasında birinci gelen pi- yeslerdir. Spor faeliyeti Galatasarayin spor şubesi rei- si futbolcü Mehmet beydir. Sarı, kırmızılılar izci teşekkü» lüne fazla ehemmiyet veriyorlar. Mektebin spor şubesi sınıflar arasında müsabakalar (tertip eder. Bu müsabakalara bütün sıtıf- lar iştirak eder, galip gelen, © senenin birincisi olur. Iki seneden beri yapılan (izci müsameresi | bu sene şubat için- de yapılacaktır. Bu müsamereye İstanbulun bü- tün izcileri davet edilecektir. mış bulundu. Hemen arkasına düştü. Kaptan çobanı şaşırtarak koşuyordu. Nihayet deniz kıy sına geldiler. Bir balıktan ziyade yüzmeyi bilen kaptan kendini denize attı, Çobanda takip et- mişsede su boğâzına gelince cesaret edemeyip geri döndü. Deniz kenarında durup (Sen be- nim elimden kanda kurtulabilir- sin ) diye biraz söğdü saydı. Kaptan biraz uzaklarda kara» ya çıkıp çobandan ve çobanın adamları bulunmak endişesinden yarı deli bir halde muttasıl koş- tu. Bu esnada çobanın mağara- sındaki körler içlerinde hayal meyal gören birisinin delâletile hemen çıkıp dağılmışlardı. Ço- ban kaplandan ümidini kesince senelerce alışıklık yardımile ma- ğarasm buldu, Fakat kimse bu- lamadı. Koyunlarda her biri bir yere dağılmıştı. Yesinden deli gibi kendisine bir ifrit gazabı geldi. Dev gibi vücudunu kaya- lara ça:pa çarpa kızıl kanlar içinde geberdi gitti. Kaptan baba üç gün yol yü- rüdükten sonra bir dağa er şti. Dibinde türlü ağaçlar, yeşillikler, törlü türlü yemişler, kuşlar vardı, Şurdan burdan pınarlar coşuyordu. Hir kimse orada çift sürüyordu. Se'im verdi. Çiftci se.âm alıp Gençiik neşriyatı: Bilgi âlemi Pertevniyal lisesi talebesi ta- rafından Bilgi âlemi, adında bir gözel mecmua neşrediliyor. Eli- mize geçen ikinci sayısında Fa- ruk Nafizin bir şiirile çok güzel yazılmıs yazılar var. Bu yazılar arasında bilhassa (Davut) | imzalı mesir bugünkü meslek küvveti hakkında 'bir fikir ve- recek mahiyettedir. İşte size Bilgi âleminden “Davut,, imzalı iki parça: an Minareler Iki minare, minareler kör, kolsuz, kö- Kuşlar servilerle ceviz ağaçlarına kon- dular, Minarelere konmadılar. Miparelerin içleri uğuldadı. türüm birer heykel gibi. Minarelerden biri ötekine seslendi: — Yusuf, dedi, koş sesleri işidiyorum. Öteki içini çekti: — Ben de işitiyorum Ahmer, dedi. —2 Hah Süleymaniye camiinin içinde, dal dal, çiçek çiçek bir halı Halının üstünde bir gocuk otarmuş, çıplak syaklanında abdest suyu hâld kurumamış gibi: ıslak bir ışıkla le parlıyor. Çıptak syaklarından halımn çiçeklerine, dallarına damla damla sular dökülüyor. Rengârenk nakışlarına masum bir gü- zelliğin hayal olup karışmış olduğu bu halı bir daa gibi, camiin içinde tütüyor, ! kaşboluyor. 1 Bir deniz nakil vasıtası, 2— Fena kavun, 3— Bir sebze, 4— Ham üzüm. “etmek, su verdi, konukladı. kişi kanden gelip kande gidersin) diye sordu. Kaptan baba bikâ- yesini kısa bir surette ihtiyatlı bir lisanla anlattı, Ihtiyar çiftçi güldu. ( Çobandan iyi ki kurtu- labilmişsin ) dedi. Artık endişe edecek bir şey kalmadı. Şu da- ğın ardında köy var. Benim e- vim oradadır. Bu gece misafirim ol, Yarın seni mamureye eriş- tiririm dedi, kaptan sevindi. Za- manı gelince çiltci çözüp kabta- nı bir öküze bindirdi, kendi de bir &köze bindi, gittiler. Köy halkı kaptanı görünce hep sevin- diler. Hep (boş geldin) diyorlar- dı, Kaptan böyle umumi alkışa şaştı, Öküzlerden indiler. Çiltçi elinden tutup evine kondurdu. Nelis yiyecekler getirdi. ( Yor- gunsun, rabat et.) Diye alt kat- ta bir odaya gölürüp kapısını dışından bağladı, Kaptan kapı- dan sızan ışıktan içeride yirmi kadar kadar adam gördü. Kaptanı görünce hepsi bir- den ağ'aştılar. (Behey kör talihli Sende mi bu adam yiyen berifin (eline düşdüm dedi- ler. Kaptan şaşkın şaşkın sordu (bu köyün halkı bep adam yer- ler. Biz büyük bir gemi halkıy- dık, Gemimiz fırtınadan kayala | Gençlik Haberleri Istiklâl Lisesinde Bir Talebe Gecesi? Geçen carşamba akşamı İstik- lâl lisesinde son sınıf ikinci mü- sameresini verdi. Evvelâ Kemal ve Muhiddin beylerin çok güzel bir parçası dinlendi. Bundan son- ra Bülent efendi Nazım Hikme- metin |Kırk haramiler) isimli şii- rini okudu. Bunu Kemal Efen- dinin monoloğu tapibetti. Kemal Efendi güzel taklit yaptı. Tagan- ni eden Zekiye Hamm çok mu- vaffak oldu. Bundan sonra prog- ram harici olarak Kudret Bey çok güzel taklitler yaptı. Hemen her zaman tesadüf ettiğimiz çarpık dilenciyi, Mah- mut paşa basmacılarını, destan- cıları muvaffakiyetle yaşattı. M. Kemal ve Vasfi Rıza, Ertuğrul Muhsin taklitlerinde de muvaffak oldu. Yalnız Raşit Rıza benze- miyordu. Oynanan piyes : Gençler te- maşa mahfeli kâtibi umumisi Mücteba Selâhaddin beyin “göm- düğüm o cihan,, isimli piyesiydi. Bu piyeste gençlerin hepsi muvaffak oldular. Hepsi birbi- rinden güzel oynadı. Bilhassa doktor çok tabil rol yapıyordu. Piyesin muvaffakiyetle terasilinden sonra müsamere bitti. İnkılâp lisesinin mlüsamoresi Haber aldığımıza göre lnkılâp lisesi yakında bir müsamere ve- recektir. Bu müsamere Darülbe- dayide yapılacak ve (Ayı) ismin- deki komedi temsil edilecektir, Genç emalörlere C.T. G. Kâtibi umumiliğinden: Grubumuza girmek istiyen gençlerin pazartesi saat 8 den 10a ve cuma günü saat 10 dan 12ye kadar müracaatları lâzımdır. Adres: Kumkapı Halk fırkası nahiye merkezinde (Gençler Te- maşa Grubu) Hayat Mektepleri mezunları Ameli Hayat Mezunları cemiyetinden: Mukayyet azanın senelik kongre- nin akti için Kânunuseni 932 cuma günü sabah saat onda eski Türkocağı binasında bulunmaları rica olunur. da parçalandı. Karada geze ge- ze geze bu cihete geldik. Bu ihtiyar bizi buraya getirdi. Gün- düzün her birimizi bir işle meş- gul eder, gece bu dama tıkar, İçimizde semireni keser, yer ve halka yedirir.) Dediler, Kaptan baba işitince vücu- du ürperdi. (Daha büyük belâya çattık) dedi. Sabahleyin ihtiyar gelip herkese bir iş buyurdu. Kaptana (Sen ne iş bilirsin) dedi. Kaptan (ev kollukçuluğun ede- bilirim) dedi. (2) Ihtiyar (pek alâ) dedi. Za- vallı kaptan yaranacağım diye gece gündüz pervane gibi hiz- met ederdi. Muttasıl odun, su getirir, aş pişirir. Ortalık süpü- rürdü. Çiftçinin karısı rahat ede düş- tü. Dünyalar onun oldu. Hizmet- çisinden pek memnün oldu. Ko- casına yalvardı. (Bunu bana bağışla, (Bitmedi) Ti) «Dertlenmek ), mes'elenmek gibi bir manada kullanılmıştır. Zaten (neşe) ve 'sarhoşi gibi kelimelerde fil'asıl (başı dönmek, esirmek) gibi ( sekir ) mukteza- İarile aldiadar değildir. 2) ( #olluk ) arapça (hizmet ) kan şılığıdır (kollukça ) hizmetçi demektir. Di