19 Ocak 1932 Tarihli Vakit Gazetesi Sayfa 3

19 Ocak 1932 tarihli Vakit Gazetesi Sayfa 3
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

İİ A ONE ik A ŞİR, Rİ, Ek İ >. mi MR ie VE e e RM dat nan. e an sene, SER, Sa... ke m Günün Haberleri Yugoslav Iki mesele Inhisarlar vekilinin beyanatı lnhisar merkezlerinin Aukaraya nakli ve memurlara baremin tatbiki Gümrük ve inhisarlar vekili Ali Rana B, şehrimizdeki tetki- 1 devam etmektedir. Vekil dün Galata gümrüğüne gide- va deniz gümrük muamelelerini tetkik etmiş, sonra ihracat güm- Tüğüyle gümrük kimyahanesinde tetkikat yapmıştır. Sana B. dün bir mubarriri- Mize demiştir ki: > İstanbula vekâletin alâka- dar olduğu işleri yakından gör- mek ve tetkik etmek için gel- m. Binaenaleyh tetkik mevzuu an mesele bir değildir. İnhisar merkezlerinin Ankara- Ya nakilleri hakkında benliz ve- iş bir karar yoktur. hisar memurlarının bareme tabi olup olmamaları meselesin- de yeni bir safba yoktur. Evvelce verilen bir teklif B. M. eclisinde bulunmaktadır. Rıza bey Ankaraya dönüyor Ankara, 18 ; Vakıt ) — lstan- da bulunan gümrük ve inhi- #arlar vekili Ali Riza bey çar- e günü buraya avdet ede: ir a am m Bulgar hükümetinden alacağı olanlara T.C. Sofya elçiliğinden; Teşkili kararlaştırılan mühtelit isyon 1925 Ankara muahe- €sine merbut emlâk protoko- İüyle atâkadar olan mesailden ma- da tarafeyn vatandaşlarının me- talibatını da mütekabilen tetkik *deceğinden emlâk protokolüyle alâkadar olmıyan” mesaile ait Pulgar hükümetinden metalikal vlan Türk vatandaşlarının takıyı—|.den İkisi ten ve acilen Sofya Elçiliğine Müracaat etmeleri. A kk ime. e Gelenler, Gidenler | Felemenk sefiri M. Van Ket- VİŞ dünkü ekspresle zevcesile birlikte Sofyaya gitmiştir. M. Ketviç Felemenğin Sofya Sefirliğine tayin edildiğinden Bul- Zar kralı Hiz. lerine itimatname- Sini verecektir, ifşa E a 5 m Mahmut Nedim Bey 30 Senelik Siyasi Esrarı ara nın Tefrikar 8 m Belediyede: Eğer otomobil kullan- masını öğrenmek istiyorsanız... Kâğıtaneye gitmeniz lâzımdır Hususi otomobil kullanmak is- tiyen bazı kimselerle diğer bir takım eşhas otomobil kullanmak için ahbapları olan ve şoförlüğü bilen kimselerin yanında bulun- maktadırlar. Bu suretle bu oto- mobillerle şebrin her tarafını şoförün yanında oturmak sure- tile dolaşmakta ve otomobil kullanmı.sım o öğrenmektedirler. Hatta şehrin nisbeten tenha yerlerinde bunlar bizzat otomo- bili dahi kullanmaktadırlar. Be- lediye, bunun bir takım kazala- ra sebep olacağını düşünmüş ve yeni bir karar vermiştir. Bu karara göre Kâğıtanede hususi bir mahal ayrılmış ve otomobil kullanmasını öğrenmek istiyenlerin tecrübeleri münha- sıran burada yapmaları mecburi kılınmıştır. Aksi halde alâkadar- lar şiddetle cezalandırılacaklar- dır. Kümes hayvanları için hal Yerli sermayedarlardan mü- rekkep bir grup dün belediyeye müracaat ederek kümes hayva- natı için Sirkeci tarafında asri bir hal inşasına talip olmuştur. İ Grup bu iş için 40 bin lira sarf edeceğini de ilâve eylemektedir. Belediye riyaseti bu teklifi tet- ! kik etmektedir. Yeniden cenaze otomobili yaptırılıyor Belediyenin üç cenaze otomo- bili vardı, son günlerde bunlar- den İkisi bozulmuştu, şimdi. yal- nız bir tanesi çalışmaktadır. Bu vazıyet karşısında beledye me- zarlıklar müdürlüğü yeni bir oto- mobil yaptırmış, bir tane daha sipariş etmiştir. Otobüslere gidiş geliş yolu Istanbul tarafında olduğu gibi Boğaziçi, Anadolu ciheti, Kadı köy ciheti ve Üsküdar mmtaka- larında işliyen otobüsler içinde belediyece birer gidiş ve geliş yolları ayrılması ve durak ma- ( Son Yemen valisi ) diyor | Tercüme ve iktibas hakkı mahfuzdur. ayi ağ inlerce kişilk bir kafileye gir Kayaş adile relsinin ilk sözü Şu © « yolda arkama takılan sürü — “ini, Ve ben: — Hayır, dedik $ m » çe onlar Yonu, müleemsir boyunlarını bükü » kay lrda ve Bacilde kabilelerin ce, San'ada İmamın da 1 ,SİZ oraya gitmezseniz fekiket » çok rica ederim, bu Metj kabul ia ca © rağ zah day heyeti emirim üzerine hükümet Yarileyi Yerleştirmişlerdi. Hintli sü- derek, birer birer soyup muayene e #etiyggy Sslüman olduklarına kanaat lm a bir a). Keselim bunları. Keselim hep - yere Dyt Abdülkadir Hint — Si dt Malik) e sormuştu: Porsunyz eden bu İngilizlere uyu « NO Tabülmm emir kuluyuz. iu © fi O derhal Hintiinin sözünü keserek müsellâh süvarilerin teşkil et-| cevap vermişti: — Emir kulu,.. Fakat biz emir kulu olmak istemiyoruz. Hintli karşısında posta ve telgraf dairesinin kapısındaki Osmanlı arma-! sını göstererek: — Bak, demiş, hâlâ bu arma ye -! rinde duruyor, siz de emir kulu de -; ğil misiniz? — 0, bizim öz malımızdır. Dirsek' dirseğe, yan yana bir alinha secde © denler biribirlerinin emir kulu ola - mazlar.. Bunu öğrenmek (Için mj ta Hindistandan kalktın buraya geldin. Yazık senin boyuna bosuna! Hint susmuş ve boynunu bükmüştü. Seyit bana bünu arlaterken hâlâ hırsmı yenememiş gibi: — Anladım ki, diyordu, bu İngiliz toprakları kıt'aları : Imıyor.. Kalples ri, ruhları ve imanları kirletiyor. ... Hükümet konağnm karşısmdaki e ve girdim ve derhal miralay (Cakob) u çağırttım. Bu uzun boylu, arkasmda resi l Adilyede; Hâkimler hasta Birinci ve üçüncü ceza mah- kemeleri evvelki gün iş göreme- mişlerdir. Bunun sebebi, mab- keme reisi ve azalarının grip hastalığından yatmakta bulun- malarıdır. Dün başka mahkemelerden aza tedarik edilerek mahkemelerin faaliyeti temin olunmuştur. Daktilo imtihanı Adliye de dün daktilo imtiham yapılmıştır. İmtihana 40 kisi gir- miştir. | Kazananlar (yerlerine tayin edilecektir, ihtisas mahkemeleri Adliyede teşekkül edecek o- lan yeni ihtisas mahkemeleri hazırlıkları bitirilmiştir. Bu mah- | kemeler, kaçakcılık amm | tebliğdinen sonra işe başlıyacak- lardır. Maarifte: | ———— — Darülfünun mütahassısı An- | karaya gitti Darülfünun islâhı ve tekammül | görünmüştür. İ saniye sonrada vefat etmiştir. esasları hakkında bir proje ha- zırlamak üzere celbedilen İsviç- reli profesör M. Albert Malche maarif vekâletiyle temas etmek Dzere Ankaraya gitmiştir. hmenasmmeniasnlmanerı hailerinin tesbit edilmesi karar- laştırılmış ve faaliyete geçi miştir, Kasap dükkânlarında etten başka şey satılamaz Belediye daimi encümeni ka- saplar hakkında yeni bir tali- matname daha yapmıştır. Bu talimatnameye nazaran bundan sonra kasap dükkânlarda ta- vuk, hindi, horoz, paça, ciğer baş, beyin gibi hakiki etten gayrı maddelerin satılmaları ya- sak edilmiştir. Bu gibi şeyleri salmak şehiin münssip bir ma- balli ayrlacak ve bu maddeleri satacak için esnaf münhasıran ayrı- lan yerdeki dükkânlarda çalışa- | caklardır. Bu yerin az çok merkezi bir vazıyette olması için daimi en- cümen tetkikat yapmaktadır. Ekmek fiyatları Istanbul Belediyesinden: Kânunusaninin yirminci Çarşamba gü- ünden itibaren Ekmek altı kuruş otuz para ve francala on bir kuruştur. | üniformasile tam bir İngiliz zabitiy- di. Yüzü yorgundu. Mütereddit ve endişeliydi. Elimi sıkarken heyecanda olduğu belliydi, güzel bir arapçayla: — Teşrifinize minnettarım, dedi, sizi dört gözle bekliyordum çünkü. Durdu.. Biraz düşündü, ve işin bütün vehametini bir kelimeyle anlatmak is ter gibi, — Kurtarmız bizi. Dedi, Miralay pencereden dışarda bek « Jeşen ve nerede başlayıp nerede bitti. £i belli olmıyan silâhlı insan kalaba lığma bir kere daha baktı ve içini çekerek: — Çok.. Çok sldanmışız dedi, an - cak şimdi, biraz geç, çok geç, fakat kat'iyetle ve gözlerim görerek anlıyor! ve inanıyorum ki Yemen, baştan ha. şa, laşı ve toprağıyla yalnız size bağ lıdır. Ve belki sizi İstiyor. Yalnız sizi... . Biraz evvel kabile reislerile görüş- müştüm. Uzun müzakerelerden sonra bunların bir şartla Hudeydeye iade » dilmelerine razı olacaklarını bildir - diler. O şart da şuydu: (Yemeni teri keden bütün Türk askerinin iadesi) Miralsya bu kararı söyledim. — Derhal Adene ve Misrar yaza « yım dedi. İki uzun telgraf, biri Adende İngi- liz vali ve kumandanı jenera! St sl vart) a, öteki Mıstrda jeneral (Allen bi) ye gönderildi. Cevap gelinceye kadar her gün ke- yunlar kesiliyor, lenger lenger pilâye lar hazırlanıyor ve bedeviler diş bile di ami dali Elçisinin Cenazesi! Bu akşam memleke- | tine götürülüyor | Yugoslavya sefirinin cumartesi akşamı birdenbire vefat ettiğini | dün yazmıştık. Bu hususta aldı- | ğımız mütemmim tafsilât şudur: | MNesiç on senelerdenberi kalp hastalığına omüptelâdır. Evvelki | gün halinde hiçbir gayrı tabillik | hissedilmemiş, bilâkis çok neşeli Öğleden sonra sefarethane baş kâtibi M. Tomiç'in Maçkadaki evine gitmiş, baş kâtiple konuş- muş, beraber bir parti briç oy- namışlardır. Parti bitince sefir üzerine fenalık geldiğini söyle- miş, bir koltuğa oturmuş, bir kaç Bir iki dakika sonra Amerikan bastanesinden gelen doktor her şeyin bitmiş olduğunu ve yapı- lacak bir şey olmadığı söylemiş- tir. Mütevaffa sefir 53 yaşınday- dı, Tahsilini Belgrat hukuk fa- kültesinde yaptıktan sonra 1905 senesinde harp hariciyesine in- tisap etmiş, birçok sefaret me- murluklarında ve sefirliklerde bu- lunmuştur. 1930 senesi hazira- ranından beri de memleketimiz- de Yugoslavyayı temsil ediyordu. | Bugün saat 12de Yugoslavya | kilisesinde ruhani ayin yapılacak, cenaze, akşama hareket edecek konvansiyonel trenine bağlana- | cak bir vagonla Belgrada gö: | törülecektir. Dün Yugoslâvya sefaretbanesine cenaze münasebetile matem alâ- | meti olmak üzere bayrak yarıya kadar çekilmişti. Ankarada teessür Ankara, 18 (A. A.) — Tür- kiye ve Yozoslavya münaseba- lının takviyesi hususunda büyük himmet ve mesaide bulunmuş olan M. Nechitch'in vefatı ha- beri şehrimiz mabafilinde büyük teessürlerle karşılanmıştır. dikleri bu misafirleri kendi elleriyle; besliyorlardı. İngilizler beraberlerin- de bir alay erzak ve meşrubat getir -| mişlerdi, ahçıları da beraberdi. Fa - kat misafirperverlik lenbi biz gene) ikram ediyorduk. (Hele patates v. selesi bir işti, Bacli'de patates yoktu. | İngilizler de nerede olursa bulunur diye getrimemişlerdi, şimdi onlara ta| (Cebeli Rime) den patates taşıtıyor.! duk, Haklarında gösterilen bu alâka- dan çok mütehassistiler, çok müteşek-' kirdiler, yalnız viskilerini çekip ye - meklerini de yedikten sonra uyku yes rine düşünceye, endişey dalıyorlardı.! Düştükleri bu felfketten nasıl kurtu- Tacaklardı? Ktraflarını saran bu göz- leri dönmüş hançerli kalabalığın e - Tinden nasıl yakayı kurtarıcaklardı? Ne düşünmüşler, heye uğramış » lardı? Her hangi anf bir hareket ve galeyanı nazarı dikkate alarak ben de bunları adeta nezaret altında bu- Tunduruyordum, tam (karşılarındaki bir evde yatıp kalkıyordum. Miralay (Cakob) un çektiği tek graflara cevap bekliyorduk. Yenen. den çikan kıt'alarımızı O(Aden) ve (Kımaran) da alıkoymuşlardı bunları! derhal İstanbula göndereceklerini Va». dettikleri halde göndermemiş ve gön dermiyorlardı. Ymenliler İngilizlerin bu suikastini hazmedemiyorlar, kızı » yorlardı. Şimdi ellerine geçen bu hes yeti, askerlerimizi Yemene iade et - mezlerse bir tarafa bırakmıyacakları. nı, hatta imha edeceklerini bağırıyor- lardı. İtiraf ederim ki Kahirede karar m" Kia 3—VAKIT19 Kânunusani 1932 omuz RR . -ZzŞIYASETİI Yersiz Bir Itham Dünkü (Milliyet) refikimizde son günlere ait müheyyiç haber- lerden bahseder bir yazı çıktı. Refikımız bu yazısında Ruslara ait bir mübimmat nakliye gemi- sinin bir Romanya harp gemisi tarafından Karadenizde tevkif edildiğine dair bir gün evvel (Haber) refikimizin (neşrettiği bir haberi müheyyiç neşriyattan addediyor. Bu suretle refikimiz hakkında kanuni takibat yapık masını ister gibi bir lisan kul lanıyor. Doğrusunu söyliyelim, biz (Mil- liyet) in bu tarzdaki mütaleasım çok yersiz bir isnat ve itham mahiyetinde bulduk. Bundan do- layı müteessif olduk. Çünkü bir gazete memleketimizin emniyet ve selâmetiyle asla alâkası olmı- yan bir hadisenin vukuundan bahsediyor. Bu hadise vakimidir, değil midir? Zannederiz ki me- selede aranacak ilk nokta bun- dan ibarettir. Hatte hadise vaki bile olmıyabilir, eğer bu haber onu neşreden gazete tarafından bilerek tasni edilmemiş, kendi- since ilimada şayan bir yerden alınmışsa gene ortada gazeteci- likten başka yapılmış bir iş yok demektir. Kaldı ki (Haber) refikimizin verdiği malümat Bulgaristan ga- zetelerinde de heyecanla mevzuu bahsedilmiş bir meseledir. Çün- kü aynı haber (Bükreş) ten Sof- ya gazetelerine de gitmiştir. O halde (Haber) refikimizin bu meselede tenkit değil, takdir edilmesi daha doğru değilmidir? ..x Yunan operası gitti Şehrimizde bir aydanberi temsiller veren Yunan opera gru- bu dün Yunenistana hareket et- miştir. Bu hafta zarfında İkonoma Yunan operet heyeti şebrimize gelecek ve cumartesiden itibaren Fransız tiyatrosunda temsillerine bu telgrafa müspet bir cerap bekle « miyordum. Ne olursa olsun elimizde- ki birkaç İngiliz için Yemen krtaatmı tekrar buraya iade etmezlerdi. Bunu çok iyi biliyordum. Fakat korku ve heyecanla şaşırmış ilan miralay (Cas kob) un bu hususta müspet bir cevap ümit ederek bekleyişini birkaç gün daha rahat etmesi noktal nazarmdan insan! bir hisle hoş görüyor ve bu müddet zarfmda kabileleri teskine vakit bulacağımı düşünerek memnun oluyordum, Bir gün bir gürültü, büyük bir pa- tarıyla yerimden fırladım. Başta rüe sa, bir alay bedevi hükümet konağına doğru koşuyorlardı. Ellerinde cenbi- yeleri (9), kılıçları vard. Düşmana saldıran, kendinden geçmiş bir kafile halindeydiler, — Kesiniz.. Öldürünür.. Mahvedi « Sesler biribirine karışıyor, ve bü yük bir uğultu şehre yayılıyordu. — Durunuz.. Diye bağırdım. Onlara doğru atıldım. Evvelâ işitmediler, tekrar bütün kuvvetimle haykırdım, — Durunuz!, Ve koşarak önlerine geçmiştim, — Hayır. diye cevap verdiler, aw tik durmıyacağız... Diye cevap verdi » ler, artık durmıyacağız... (Bitmedi) (*) Ârabistana mahsus hançer, iki im sine ekşi 5 die >.

Bu sayıdan diğer sayfalar: