mb bd A y Elhamra, seyahat filmleri gösteren sinemaların en başında ge“ lir. Bundan bir kaç sene evvel Çang filmini orada görmüştük. Şi mal O kutbuna seyahat filmini * Elhamra gösterdi, ç Rango, Kis: ling'in insanı Sonuna Okadar €yecanla sü- tükliyen eser- rinden resim- lerle © yapılmış bir Parçadır. ilmin baş angıcında, bir üyük © baba Socuğuna o bu barikulâdde hi- âyeyi — anlat- kattadır Hi- ye ile bera ber derhal mev- dun içine, yani vahşi bir orma-. | Ziriyoruz. Orada avcı Ali on iki yaşlarındaki çocuğu n bütün medeniyetten uzak, Yahşi hayvanlarla daimi bir mü- “adele içinde yaşamaktadırlar, Yapa yalnızdırlar. Fakat o ne? te yalnız değiller. Sanki yer- en birdenbire çıkmış gibi, Ali özi kabile ile karşı karşıya ve- liyor, Bunlar, sadece bir rü Maymundur. “Kedilerin olmadı- ğı yerde fareler cirit atar,, der- » işte bunlar da hoplayıp sıç- yporlar. Kedi de, kaplandan aşka bir şey değildir. işte, gymunlardan biri onu gördü. ile bir bakışı var ki, âdeta *an gibi. Kaplan yaklaşıyor, Büt munlar tabanları yağ Siyah "Louis D | retle eski, püskü, ağızdan dol- ma bir tüfeği yakalayıp barut dolduruyor ve daha emin olsun diye, Rango'nunda zincirini çö- | züp barutla beraber tüleğin içine dolduruyor ve ateş ediyor, Kaplan ürküp kaçıyor. Rango, fırsattan istifade ede- rek, kendini bekliyen tehlikeye rağmen evden kaçmağı düşün- | müştür ve o da kaçıyor, amma kaplanın (pençesine (düşmek | üzere. Öte taraftan Ben, yavru may- munu aramak üzere yola koyul- muştur. o Tehlikeden habersiz | ilerlerken kaplanla karsılaşıyor, A hyorlar, o ağaçlara fırlıyorlar. Fakat büyük bir Orang - utang, yavrusunu yerde unutmuştur. Şimdi kaplan gelip parçalıya- cak. Ne yapsın? Annelik hissi galebe çalıyor ve yere atlıyarak yavrusunu kucaklayıp kurtarıyor Hem de tam zamanında, İşte Rango bu yavrunun adıdır. Evet Rango bir maymundur ve esa- sen ora lisanında bu, maymun demektir. Bir gün avcı Alinin oğlu Ben Rangoyu yakalıyor, zencirle bağ- liyor. Sonra Ali, öğlünu evde bıra- kıp ava çıkıyor. Bu esnada bir kaplan çocuğun yalnız bulündu- ğu eve gelip homurdanmağa Kuşlar ouglas'ın ilk filmi Berlinde gösterildi t Bundan bir sene evvel, (| Fransız ta ttosunda (Siyah kuşlar) ismi al tab bir zenci heyeti oynamış ve İs v, Sİ halkına, zenci musiki, dans ye, Wesinin bütün inceliklerini bü « p, bir zevk içinde vermişti. Yalnız, çiziz tiyatrosunun sahnesinin kü- tarağı dar oluşu, geçen omevsim, tig, “ün gittikten sonra bütün Parisi h Yimş olan (Siyah kuşlar) m ra- “Ynamalarına mânj olmuştu. Sis atışlar bu sefer, asrı sinemada z gar. Asri sinemanın, Fran Düşe atrosu kadar ve oranmki kadar ». <TİSİ olmamakla beraber, sah- Sok eş seyircilerin sahneyi görmesi Sidir, dün, Tokatlıyan otelinin kapısın- Yüçeeiyah kuşları) n klavuzu küçük olan tu fakat büyük bir san'ata sahip » Duğlasla karşılaştık. İki sene - küç artist hatırasında bırakacağı Borda bir tereddütten sonra hemen hyor, Bu akşam gelecek misiniz? Baş. Evet, Geleceğim. Yalnız size mühim bir şey soracağım. Has) & irem göre, bir filim yapmış. 2 E Tâz malümat verir misiniz? Yapı Vet. Berlinde bir harp filmi Tiyjç,, Fakat bu filim, öteki harp yan vi Bibi değil, bir dramla baş- * acı bir komediyle biten bir MM beş kişi rol al »| rle, izin ismi yoktur. Ak- X çek kuvveti şahsiyetler olmak- filimde meçhul birer â * etmektedirler, Ul Adamlar şunlardır: Bir > aha ber al 8m, 0 a ber; a da d yegâne çare olarak k'plann üzerine öküzü saldırıyor. Zira vahşi ormanlar hâkiminin aman- siz düşmanı, sadece bu ebli hay- vandır. Müthiş bir mücadeleden sonra, öküz, kaplanı öldürüyor ve efendisinin oğlunu kurfarıyor. Ben artık tehlikeden uzaktır. Fakat öte taraftan, iri Orang- ulang, yavrusu Rangoyu beyhu- de yere beklemektedir. Ernst Shocdsack tarafından yapılmış olan bu film, insanı baştan sonuna kadar heyecan içinde tutmaktadır. Bilhassa ya- ban öküzü ile kaplanın mücade- lesi, sinema âleminde şimdiye kadar görülmemiş bir bâdisedir. Bu filmle beraber, Elbamra, geçen. hafta gösterilmiş olan Marlen Dietrich'in «27 No. lu Casus» filmini de temdiden gös- termektedir. Rango ile bu filmi tekrar görmek, iki dafa mem nun olmak d kti, arp var? Niçin! Fakat bu aralık Fransızla Alman, birbirlerine düşman olduklarmı has tırlıyorlar, harp için dışarı çıkmak istiyorlar, fakat iki ateş arasında kalmış olan küçük mevkiimizden çık- mak kabil değildir. Mecburen bura- da bir teşkilât yapıyoruz, herkes çan»! talarmı çözüyor yemek yapmıya baş- Douglas “Hiç kimsenin memleketi,, filminde, arkadaşları yemek hazırlarken, canbazlıkla meşguldür. Fransız makinist, bir Amlan ma - rangoz, bir İngiliz, bir yahudi. ter zi ve zenci dansör rolünde ben. | Mevzu başlarken ben bir kabare! de artistlik ediyorum ve harp ilân e! diliyor. Herkes bunu alkışlıyor. Ve ben hayret ediyorum. Zira, halk! harbi bir eğlence telâkk; etmektedir. Ve üniformalarımızı giydiğimiz za - man da biz; alkışlıyorlar. Sonra harp başlıyor. Fransız, Alman ve zenci, yani ben, bir yere sıkışıyoruz, ort da İngilizle yahudi terziyi kurtarı - yoruz, mecbüren barışıp oturuyoruz. Dışarda harp devam ediyor, ve bes muhtelif millete mensup beş meçhul şahıs, bizler, düşünüyoruz: Ne di. yoruz, barışıyoruz. » — Bu filmin ismi ne? — İngilizcesi (No man's Tand) Al mancası da (Niemandsland).. Frans| &ızcasını daha bilmiyorum. Ben film de görmedim. Biter bitmez geldim. — Filimde kaç lisan görüşülüyor.. Almanca, nda bile garip bir şey oluyor, Fransız s lediğini, Almana, Almanm söyled nj İngilize tercilme ediyorum. Bu su- retle filimde üç lisanda görüşülmüş oluyor, fakat dır ve filmin hareketi çoktur. — Filmi kim yaptı, artistler kim? buraya İ mükâlemeler pek az - 5-- VAKIT 13 Kânunusanl 1932—— | Tali Marie Bell'in bir filmi. Bütün İs- tanbul, muhakkak bu filmi görecek- Marie Beli, Fernand tir. Onun için, filmin o tenkidinde pek çekingen davranmak gerek, yok» sa, her taraftan taarruz veya (taraf-| girlik yapıyorsun) sesleri yağar du . rur, Ne gariptir ki, evvelâ İstanbulda muvaffakıyelin sarhoşluğunu tatan| bu güzel, güzelliğinde kadınların da erkekler okadar müttefik olduğu artistin isminin sadece ilân edilmesi, bir miktatıs tesirini gösterir. İşte bu tesire (Cinsi cazibe) derler. Bizde bu tesirden kurtulamıyaca« ğımızı zannederek, sadece filmin mev- zuunu anlatacağız: | Tania zengin bir duldur. Vaktiyle geçirdiği bir hastalık esnasında Gas-| ton isminde genç, nazik bir doktor) tarafından tedavi edilmiş, kendisi » ne pek fazla ihtiman gös tora sade minnettarlık hissi duymak- la kalmamış, ona karşı kalbinde de » rin bir sevgi de hasıl olmuştur. Fa - kat bu muhabbetini izhar etmiye va- kit bulamadan tedavisi bitmiş, dok» tor başka hastalarıyla meşgul olm ya başlamıştır. Tanin benliğindeki bu ıstırabı din- dirmek ve kendine başka bir iptilâ bulmak için işi kumara vurmuştur. talihi de yoktur. Boyuna kay» tu "dır, Evvelce dekorları yapan bu r. örün, bu fi Mm, ilk eseridir. Bana gelen haber- lere göre filim Berlinde gösterilmiş ve bürük bir muvaffakıyet kazanmı tm. Öteki artistler de yahudi ro de Sokdof'dur. Bu artist, (Dilenci - ler operası) filminde hapisane gardi. yanı rolünü yapm l nü George Reclet, Georges Busch yapıyor. rolünü de fabii ben... Burada, Duglas, müsaade isteği; — Saat 3, dedi p prova yapa- Akşama gür “. Duglas'ın bahsettiği bu filmin Ber Wnde gösterildiğine dair tenkitleri Alman - rolünü Zenci artist cağım.. | ben de okumuştum. Bu filim için ha. kikaten iyi tenkitler var, Hatta gi rüşlerine fazla itimat ettiğim münek-| kitlerden bi senesinin en İyi filmi kendisinden bahsettire- cek filim, bu filimdir., diyor. Filme konu! olan (No man's land) İsmi (Hiç kimsenin memleketi) deme İnsallah bu filmi, burada da görü fa, İ betmektedir. Netekim (Dauville) de son müteli- Fabre'ın kollarında. ğine kadar verdikten sonra bütün el maslarını da elden çıkarmıya mec» bur olmuştur. Tania artık Parise dönecek. Bu | seyahate çıkmadan bir kaç gün evvel doktor Viktor isminde bir ahpabın « vine davetlidir. Orada 'kime tesadüf etse beğenirsiniz. Doktor Gaston'a. Bu sefer iki taraf da artık gururu br rakarak (o birbirlerine açılmışlardır. Neye yarar ki Tania'nın bütün serve tü de gitmiştir, Hatta Parise döndüğü vakit ya tacak yeri bile yoktur. Çaresiz dek- tor Viktor'a misafir oluyor. Viktor havai ve nezaketsiz bir gençtir. Bu fırsattan istifade etmek ister. Tüânin'dan yüz bulamayınca bir vesileyle Doktor Gaston'u evine davet ederek, sevgilisinin kendi evin» de olduğunu ona gösterip intikam al- mak ister. Doktor Gaston bütün o zevahirin Tanianın aleyhinde olmasına rağmen bu işe inanmaz. O zaman kadın da ne feci bir para | sıkmtası geçirmekte olduğunu açıkça anlatır. Maumafi senelik varidatı gel « mek üzeredir. O bir gere eline geçse ferahlıyacaktır. Mühimce bir paranm ihbariyesini elinden alıyorlar, Demek Tania hakikati bir. parça bile tahrif etmemiştir. O halde aras larında samimi nişanlanma püseleri- ni teatj icin hiç bir mâsi yoktur. Prensin Geceleri Verner Rpettlinek büyük bir tica. rethanenin umumi müdürüdür. Zev « cesi Reneyle yedi senedenberi mes'ut bir izdivaç hayatı geçiriyorlar, Bir gün Verner imzasız bir mektupla u » mumi bir baloya d kendisine iki bilet ner bu halk balosu Kendisi merak (o saikâsiyle, Rene de kocasını kırmış olmamak için bu baloya i Balonun veriyor, r. in eğlencelerinde Pixl şuh bir kz, Verneri ve eğlenmi. nsanlarla dans etmek Reneyi r ve yalnız başma bir locaya çekilmek (o istiyor. Kocasıyla küçük (Lütfen saylayı çeviriniz)