| Gençlik göziyle | Ramazan Dün akşamdı!... Çorbanın ilk şığımı ağzıma götürürken bir- den bir patırdı koptu. İrili ufak. lı, büyük bir kafile bekçinin pe- şihnde kapıdan geçiyorlardı. — Ramazan geldi hoş geldi. Baklava tepsisi boş geldi. Çoluk Şocuk oynıya ziplaya davulun ahengine, uymuş şevk (o ve hevesle ilerliyorlardı. Oİki ta- nede o konserve (o tenekesinden meş'ale vardı. Bazı camlar sürülüyor. Baş örtülü kadın kafaları, Erkek Sehreleri mütebbesim (kafileyi süzüyor. > Çok şükür bu güne yetiş- k. İbtiyarların fersiz gözlerinde iter damla yaş... Davul bir kervan gibi yaklaş- ti. Geldi... Uzaklaştı. Çocukla- MA gürültüleri kayboldu. Üç beş sane evvel biz de bu davutun peşinde kıyametler ko- Pararak aynı yolları, sokakları dolaşmıştık, O zaman ramazan aşka bir ramazandı sanki! Iki meş'ale değil | yüzlerce Meşale, Ellerimizde bayraklar afalarımızda külâhlar. — Ramazan geldi nidalariyle dünyayı ayağa ka'dırıyorduk. Neyse maziyi düşünmekte ma- va yok. “Belediye davulu kaldıracak filân diyorlardı. İbtiyarlara bir ©ât acısı gibi tesir eden bu aberin kof çıkmasma doğrusu en de galiba sevindim. Sokaklarda sanki bir başkalık Wwe. Her zaman zifiri karanlık Üye korkarak geçmediğim iğri, ğrü, dar sokaklardan sanki “ebimde tabanca varmış gibi eli- Mi kolumu sallıya sallıya geçi- Yorum, Uzaktan bir nokta gibi Eirinüp sonra yaklaşan fenerler. erinde tesbih Obanımnineler, *raviye gidiyorlar, Karşıdan iki tel, Sutünü gibi yükselen mira- *rin ortasında yazılar.. Cami Om, da birkaç çocuk. Omuz m Za okumiya uğraşıyor İşte zan bize bir dekor içinde- de Bugün artık bir çoklarının lap beyaz, rengi sarıdır. Kadın- ni Cami cami dolaşır, arada bir “ümleler işitilir: ai Hu.., Kardeş bugün Cam- rda Sürmelinin va'zı varmış.. >> Fındık hafız da Lalelidey- MİŞ sonra ona gidelim! ii bir minder, Önünde se- Gi bir rahle, hoca efendi ara- » si Vurarak anlatıyor. 7 Şunu.. bunu yapan neuzü- bila kâfir olur... Siyah çarşaf- ca, <Bgarenk kıyafetli kadınlar A, ihin derinliği içinde huşula Sayı dinliyorlar... rizl de düşünüyorum, muhar- *. dört bu çuk kari iL için alın teri dö- Bene vaızlar böyle bir külfete kişiye Knlen batsa yüzlerce kârl önle? ediyorlar. Vaızlık v ... di 2 hocafendi kalkmıştır. Şim- başka da sürülerle kadın camiye gidiyorlar. Bu ha- li yana düşünüyorum ve di- kulakları. Miüeeyin Rahmi bey Nüsret Sefa Ordumuzda gençlik faaliyeti .mirde faal, çalışkan bir gençlik vardır Izmir müstahkem mevkiinde skrim takımı (Altta sağ köşede Cirit birincisi Tevfik efendi alna sol köşede gülle birincisi Mahmut efendi) İzmir müstahkem mevkiinde spor faaliyeti günden güne in- kişaf etmektedir. Idman yurtları sporda atle- tzmdeki ( faaliyetlerini daima arltırıyorlar, ber fırsatla futbol voleybol ve sağlık topu ekzer- sizleriyle (O müsabakalar © yapı- lıyor. Genç zabitler arasında bilbassa skyim faaliyetleri göze çarpıyor. Skrim genç zabitler arasında büyük bir alâka uyandırmıştır. GENÇLİK Gün: geçtikçe amatörlerinin ade- di artmaktadır. Her yaz idman yurtları tara- fından tertip edilen yüzme, dal- ma ördek kapma müsabalari bu sene de yapılmıştır. Idman yurtlarının birinde son defa yapılan atletizm müsaba- kasında genç bir neferimiz İs- tanbullu Tevfik ciridi 38 metre- ye, İzmirli Akif oğlu Mehmet gülleyi 16 metreye atarak yurt- lar içinde yeni bir rekor yapmış- lardır, MH ABERLERİ Mekteplilerin Sömesir Kupası Galatasaray lise ve orta kısmı galip Olimpiyat spor mecmuası tara- fından tertip olunan “Sömestr kupası maçları bitmiş, liselerden Galatasaray orta mekteplerden Galatasaray orta kımı kazanmış- tır. Bu maçlarda ümit hilafına olarak yeni teşekkül eden İuki- lâp lisesi kuvvetli bir takım çıkarmış hatta Galatasaraya kar- şı finale kalmıştır. Neticeler şun- lardır: Gazı Osmanpaşa - Galatasaray 0—0 İstikidi - Galatasaray 0-9 Feyzidti « Nafıa fen 3—i Gelenbevi - Ameli hayat 0—2 Ipkilâp * Sen Jorj 11-0 Senbenva » Feyziye 11—5 , 1-9 Feyzikti - inkılâp Ameli hayat - Gazi Osmanpaşa 2-1 Galarssaray - Gelenbevi 6—0 Senbenova » Galatasaray gi Ameli hayat - Galatasaray 1-9 Irkilâp - Galatasaray 1—2 Kaleci Güzel bir müsamere Gençler temaşa gurubu ikinci müsameresini kânunusani cuma günü Güzel san'atlar birliği mü- samere salonunda vermiştir. İstiklâl marşıyla başlıyan müsa- merenin konser, Şiir, zeybek ve monoloğ ve bir komedi ve (Ya- bancı) adlı bir piyes olmak üzre zergin bir programı vardı. Gençler bütün numara ve pi- yeslerde muvaffak olmuşlar ve şiddetle alkışlanmışlardır. Gençlik müsamereleri G.T.G (Borçlarını Ödedi) piyes İ per- de, (Karışık Dava) Komedi 1 perde. Yazan: RECAI B. Güzel san'atlar birliği salo- nunda 24 kânunusani pazar ak- şamı saat 20 de. (KOR) piyes 3 perde 14:218 4 . EN Soldan sağa: 1— Mülki taksimattan bir kı- sım, 2—Bir muzari fili, 3— Bir renk, 4— Iki sedalı harf. Yukardan aşağı: 1 — Para saklanan şey, 2 — Bir emir, 8 — Türkiyenin en yaşlı adamı, 4— Bir böcek. Geçen haftaki bilmecemizin halledilmiş şekli : İ yırtarak gecenin on birini haber ver- EL elm enli ——— mm | | Hikâye müsabakamız ŞAKA M. Raci B. bu haftaki hikâye müsabakamızda birinci gelmiştir Ahmet Kâzım bir saatten beri o - kuduğu kitaptan başmı kaldırdı. Zih- riz ve şefkatle nini bir an dindendirmek için kol. larını sandalyenin iki yanlarına sa. İrvererek arkasına dayandı. Masa üstündeki isli limbadan dö külen bakır renkli ışıklar dağınık ki- yırcık siyah saçlarmı ve geniş alnını biraz daha aydmlattr. Alnındaki iki çizgi ve dudaklarmdakj tebesslim iyi bir şey düşündüğünü ifade ediyordu. Siyah cevval gözleri bir noktaya saplanmış sanki düşüncelerinin aksi - ni seyrediyordu, Nihayet iki ay kalmıştı. Hukukun son imtihanmı da verdikten sonra hayat arkadaşıyla beraber daima mes'ut yaşıyacaktı, Artık Nerminle o nişanlanmakta hiç bir mahzur kalmamıştı. Oooh... İşte o zaman hayat tatlı renkleriyle onu saracak kimsesiz kalbini anlıyan hayat arkadaşıyla beraber daima be- raber ve mes'ut kasıyacaktı, Fakat; zihninden gene şüphe göl- gesi geçti. İki haftadır mektup ala- m:yordu. Acaba ne olmuştu? Son mektubunda yazdığı gibi... Yok.. Yok. Bu olamazdı. . Nermin onu betbaht etmezdi, Kendini bu (düşüncelerden bir- denbire ayırdı. Ve tekrar önünde açık duran kitaplara daldı. ... Saatin tik takları bir an için ke - silmişti. Boşanan zemberek sükütu di. Ahmet Kâzım elleriyle o masanm könarma dayanarak doğruldu. Uyu şan ndalelerinj dinlendirmek için es niyerek uzun uzun gerindi. Az bir para mukabilinde oturduğu pansiyon odasında cuma akşamları müstesna her akşam böylece çalışır sonra lâmbasını üfler tahta karyola- sina uzanırdı. İstikbal Hakkımdaki projelerini zihninde bir daha tekrars| Tar ve gözlerini kapardı, Bu gün mar tm yedisiyd. Tam bir ay sonra imtihanları başlıyacak (ve bir ayda bitecekti, Ondan sonra bu senelerce süren v- zun sâyin yorgunluğunu unutmak için İzmire, dayısının yanına gide « cekti, Staj zmaanına kadar iki ay- lik bir zamanı Nerminle beraber ge- girecekti. Fakat tam on yedj gün oluyordu. Nerminden niçin hâlâ bir mektup ol sün gelmemişti. Yoksa?., Geçen mek tubunda Nerminin bahsettiği doktor Cemille babasınm arasında geçen has dise bir hakikat mi oluyordu? Dayısı her ne kadar kendisi daha doğrusu intisap ettiği mesleği beğen. miyorsa da artık bu kadar feci bir darbeyi indirmiye de cesaret edemez- di. Dayısınm Ahmet Kâzım için dü - şüncesj neydi, doktor olması.. Çünkü hukuk mezunlarını görliyordu. Sa bahtan akşama kadar mahkeme kapı. larında dolaşmak; onun bunun derdi- ni dinlemek nihayet kitabma uydu” rup bir kaç para kazanmak değil mi?, Halbuki Ahmet Kâzım doktor olabil mesi için kendi asahıma güvenemiyor bu mesleği iktidarının haricinde gö- rüyordu. Doktor denince (ogözünün önüne gelen ilk Jâvha şuydu: Bir yatakta daha genç denebilecek bir insan; öksürüyor, çırpınıyor, bi » tap düşüyor kendisi o zavallmım baş ucundadır. Bir elinde saati, diğer elinde saat kadar soğuk hastanın eli, nabzını diliyor. Darbeler yavaş ya- vaş ağırlaşıyor ve nihayet beş dakika evvel kımıldanan — bu el, beş daika sonra bir kerpiç gibi lekeli çarşafla “ rm üzerine bırakıyor, vazifesi bit - miştir. Başı önüne düşerek kapıdan meyus çikiyor. «” O zaten çocukluğundan beri ma“ çarpan bir kalp fa- şıyordu. Buna nasıl tahammül ede rdi. İşte bunun için doktor olamazdı. Ve gene bunun içindir ki dayısi ona kızı Nermini vermek istemiyordu. E- ğer dayısı Nermini doktor Cemile ve rirse; o zaman felâket başlıyacak ve gene anımda bitecekti, Bu düşüncelerle dalgın dalgın o- dasına girmiş lâmbayı yakmayı bile unutmuştu. Tahta karyolasının ke- narma ilişti Oda kapısına vuran iki küçük darbe Ahmet Kâzrmı dal « gmirkatan kurtardı. Pansiyon sahibesi madam elinde bir mektupla mütebessim içeri girdi. — Bu sabah siz çıktıktan (biraz sonra postacı getirmişti, dedi, çıktı, Ahmet Kâzım Tâmbayı yaktı «0» luk bir ziya altında mektuba okudu Sevgili Kâzim: Müteessir olma sana bu satırları yazmıya (Omecburum. Vicdanım öyle emretti. İki gün evvel da - yinm kızı Nermin doktor Cemil. le nişanlandılar. Bir aya kadar da evleneceklermiş. Dayın bu işi seni bir dakika düşünmeden yap mış Nermin her şeyi itiraf ettiği halde fikrinden vaz geçirememiş. Dün hemşiremle görüşen Nermin ağlıyarak vazıyeti anlatmış «kı bir kontrol altmdaymış bu habe Ti benden işit ve metin ol, Gözle. rinden öperim kardeşim. . Sermet — 25- Mart.29 Bu satırlar kafasına zehirli birer iğne gibi saplandı. Rir haftadanberi bozulan asabı tamamen muvazenesini inybotmistz Demek mektup gelmeyişinin sebe- bi buydu.. . Kendisini siyah boşluk. lar içine düşmekten kürtaran ye güne ümidinin de mahvolduğunu gör mek ne acıydı. Son bir kararla doğruldu. Masa- sımm gözünü açtı. (Babasmdan yü- dikâr kalan küçük tabancasını arka cebine yerleştirdi. Madama bir şey söylemeden çaktı, gitti, Madam bu gayr, mutat (gidişin manasmı düşündü kapıyı açmak için sabaha kadar bekledi fakat o gelme di. Ertesi gün postacı (o getirdiği iki mektubu kapı aralığından omadama uzattı. Bu mektupların birisi - sermetten diğeri Nerminden Ahmet Kâzrma ge liyordu. Sermet işleri yolunda * giden bir ailenin şrmartlığı kocaman bir çocük- tu. Liseyi son smıfmdan terketmiş pederinin tiearethanesinde bulunu- yordu. Muzip şakncının daima hâyatı gülünç tarafından gören bir ruha (maliki, Ahmet Kâzımla daha mektepten ta» nışırlardı. Her zaman da mektupla» gırlardı. Sermet bu ikinci mektubun- da geçende gönderdiği mektubun bir nisan yalanı olduğunu hakikatin yaz. dığıyla kat'iyen alâkası o olmadığını anlatıyordu... Nerminse mektubunda © gayet iyi haberler veriyordu. Hatta göçen aks şam babasınm bü sene mektebi ikmal ettiğini bahane ederek Ahmet Kâzım dan bahsedişi her halde hayra alâ - metti. Uzun tafsilâttan sonra ken- disini çok bahtiyar bulduğunu yazı. yordu... Mektuplar geldi Fakat Ahmet Kâzım bir daha pansiyana dönmedi.